Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Islah
ifadesini içeren
69
kelime bulundu...
afar
Arap diyarında çok olan bir yeşil ağaç.
Hurma ağacını islah etmek.
Katıksız ekmek yemek.
akl-ı mead / akl-ı meâd
Ebedî rahata kavuşmak, Cennet'te ebedî kalmak ve Cehennem azâbından kurtulmak için hâlini ıslâh etmeyi, düzeltmeyi düşünen, uzak görüşlü, dünyâya değil, âhirete değer veren akıl.
allah razı olsun / allah râzı olsun
Allahü teâlâ, senin ahlâkını, işlerini ıslâh edip, seni râzı olduğu (beğendiği) hâle getirsin, mânâsında duâ.
aslahakellah
Allah seni ıslâh etsin (meâlinde duâ).
Allah seni ıslah etsin!.
azil
Islah edilmesi mümkün olmayan. Muannid, inatçı.
cebbar / cebbâr
(Sıfat-ı İlahiyedendir) İstediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan. Büyüklük, azamet ve kudret sahibi. İmar eden Cenab-ı Hak. Kullarını ıslah edip tevbeye götüren Allah Teâlâ Hz.leri (C.C.)
Zâlim, gaddar, müstebid, mütemerrid insanlar da bu sıfatla tavsif edilir. Meselâ; Cengi
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kullarının hallerini ıslâh edip tövbeye götüren, dilediğini yaptırmaya gücü yeten.
Kibirli, zorba, gaddâr.
cebir
Zabtetmek. Zor. Kuvvet.
Bir şeyi ıslah ve tamir etmek, düzeltmek.
Bâtıl bir fırka.
Mat: Harflerle yapılan hesab.
Tıb: Fevkalâde ameliyat, kırık kemiği sarıp bütünlemek. Kırık veya çıkık uzva sarılan tahtalar.
çile
Nefsi ıslah için bir yere kapanıp ibadet etmek.
debl
Küçük eşek.
Toplamak, cem'etmek.
Islah etmek.
delil-i fer'i / delîl-i fer'î
Aslî delîllere bağlı ve onlardan elde edilen ikinci derecede delîller. İstihsân, İstishâb, İstislâh, Örf ve âdet, Sahâbî (Peygamber efendimizin arkadaşlarının) kavli (sözü), fer'î delîllerden bâzısıdır.
eber
Hurmanın budaklanması ve ıslah edilmesi.
Akrep sokması.
edm
Üns tutmak.
İttifak etmek, birleşmek.
Islâh etmek.
eslahakallah
Allah seni ıslâh etsin.
fer'
Şube, kol. İkinci derecede olan. Dal budak.
Bir aslın neticesi.
Bir cemaatın şerefli ve daha meşhuru.
Kazancı olan mukayyed mal. Hâzır ve muhâfaza altında olan.
Yükseğe çıkmak ve iki nizalı olanın arasına girip ıslah etmek.
Asıl mes'eleden kollara ayrı
fery
İyi iş işlemek.
Meşin dikmek.
Yaramaz iş. Bir nesneyi ıslah için kesmek.
idam
Islah etmek. Muvafık kılmak, uygun yapmak.
islah
(Bak: Islah)
ıslah / ıslâh / اصلاح
Düzeltme, iyileştirme, reform.
(Arapça)
Islâh etmek:
Düzeltmek, iyileştirmek.
(Arapça)
ıslah-ı hal / ıslah-ı hâl
Kendi halini ıslah etme, düzeltme.
ıslahat-ı adliye
Adli ıslahat.
ıslahat-ı askeriye
Askerlikte yapılan ıslahatlar. Askerî ıslahat.
ıslahatperver
Islahat taraftarı, ıslahatı seven.
ıslahen
Islah ederek, düzelterek.
ıslahhane / ıslâhhâne / ıslahhâne / اِصْلَاحْخَانَه
Tar: San'at mekteblerine önceleri verilen isim.
Islah evi.
Islah evi, iyileştirme, düzeltme yeri.
Islahevi.
Islah evi.
ıslahi / ıslahî
(Islahiyye) Islah etmeye ve düzeltmeğe dair. Düzeltme ile alâkalı.
ıslahpezir / ıslâhpezîr / اصلاح پذیر
Islah edilebilir olan. Düzeltme ve tâmir kabul eden, ıslaha kabiliyeti olan.
Islah edilebilir, iyileştirilebilir.
(Arapça - Farsça)
ıstıfa
Bir şeyin iyisini seçip ayıklamak.
Bir şeyi ıslâh edip sâfileştirmek.
Seçmek. Ayıklamak.
izabe
Eritmek, eritilmek. Su gibi akıcı hale koymak. Yumuşatmak. Islah etmek.
kamcere
Islah etmek.
kuluce
Ekin ekmek için yeri ıslah etmek.
laci / lacî
Muslih, ıslah eden, terbiye eden.
lebk
Akıllı olmak.
Islah etmek, terbiye etmek.
Karıştırmak.
Yumuşak etmek, yumuşatmak.
lemm
Parça parça şeyleri toplamak, cem' etmek.
Islâh etmek.
Bulduğu şeyi, haram helâl demeyip yemek.
Şiddet ve meşakkat.
Az şey.
Konmak. Nâzil olmak.
mehdi-yi abbasi / mehdi-yi abbasî
(Hi: 120-163) Abbâsi Halifesidir. Ebu Abdullah Muhammed diye de anılır. Halife Mansurun oğludur. Meşhur ve iyiliği ile umumi kabul gören bir zat olup hususan sulh zamanında imparatorluğun inkişafı için çok çalışmıştır. Yeni yollar yaptırmış, postayı ıslâh etmiş ve Abbâsi Sülâlesinin en iyi hükümdarı
mel'eme
Cem'etmek, toplamak.
Terbiye etmek, düzeltmek, ıslâh etmek.
Yara yırtığını bağlamak.
midra
Boynuzdan veya demirden çuvaldız gibi bir nesne. (Kadınlar onunla saçlarını düzeltip islâh ederler ve tarakla da tararlar.)
mühezzeb
Islah edilmiş. Düzeltilmiş. Lüzumsuzu çıkarılmış, temizlenmiş. Safileştirilmiş.
mühezzib
Temizleyen. Islah eden. Safileştiren.
mürebbi-i dil
Kalbi ıslah ve terbiye eden.
muslih
Islah eden. İyileştiren. Terbiye edici.
Islah eden, iyileştiren, düzelten.
muslih-i emin
Muhammed, ıslah edici ve emin.
muslihun / muslihûn
(Muslihîn) Islah edenler. Düzeltip iyileştirenler. Terbiyeciler.
mutavassıt
Ortada vasıtalık eden. Arada ıslâh edici olan.
Orta derecede. Orta hâlli.
Sebeb.
İyi ile kötü arasındakini alan.
müzekka
Temizlenmiş, pâk edilmiş, ıslah edilmiş.
Zekâtı verilmiş.
Allah'ın adı anılarak kesilmiş hayvan.
müzekki / müzekkî
(Zekâ. dan) Temizleyen, ıslâh eden, tezkiye eden.
Huk: Şâhitleri gizli olarak tezkiye eden kimse. Eskiden hâkimler, şâhit olarak gösterilen kişilerin iyi kimse olup olmadıklarını, şehadetlerinin kabul olunabilip olunamıyacağını icab eden kimselerden sorarlar, haklarında; "İyidir" den
Temizleyen, ıslah eden.
Temizleyen, ıslah eden.
müzekki-i nefs
İnsanın nefsini ıslâh eden. Terbiyeye sebeb olan.
na-mühezzeb
Terbiye görmemiş, ıslah edilmemiş.
(Farsça)
padişah
(Pâdşâh) Büyük hükümdar, sultan. Cihan sahibi. Zararı def' eden, ıslah eden, muslih.
(Farsça)
re'b
Mantar.
Toplamak, cem'etmek.
Islah etmek, düzeltmek.
reform
Düzeltme, tanzim. Asıl şeklini verme. Islah etme. Avrupa'da başlayan dinde reform hareketini, İslâm dinine tatbik etmenin yeri yoktur. Çünkü İslâm dini, bütün zaman ve mekânların insanlarına her cihetle cevap verecek câmiiyette olduğundan ve ilmi esaslara dayanmış olarak asliyetini muhafaza ettiğind
(Fransızca)
Düzeltme, ıslah.
refv
Sabretmek.
Korkudan emin etmek.
Islah etmek, düzeltmek.
remm
Islah etmek, düzeltmek.
Yemek, ekletmek.
rems
Sürtme odunu.
El ile meshetmek.
Islah etmek, düzeltmek.
ress
Taşla yapılmış, taşla örülmüş kuyu.
Semud taifesinden kalmış bir kuyunun adı.
Maden.
Dere.
İnsanlar arasında ıslah ve ifsad etmek.
rims
Devenin yediği otlardan ekşi cins bir ot.
Islah etmek, düzeltmek.
riyazet / riyâzet
Nefsi ıslah için az gıda ile yaşama.
şa'b
Ayrılmak. Dağılmak.
Islah etmek, düzeltmek.
Helâk etmek.
Kırmak.
şafak
Tan zamanı. Güneş doğmağa yakın zaman veya güneş battıktan sonraki alaca karanlık. Gündüz.
Nahiye. Cânib.
Nasihat eden kimsenin "Nasihatım te'sir etsin, sözüm tutulsun" diye ıslah için gayret göstermesi.
Merhamet.
Harf.
sefare
Süprüntü.
Islah etmek, düzeltmek.
sefr
Ev süpürmek.
Yüzünü açmak.
Yazı yazmak.
Islâh etmek, düzeltmek.
seyr-i afaki / seyr-i âfâkî
Terbiye ve mâneviyatta tekâmül yollarında, hariç âlemden, âfaktan başlamak suretiyle bulunan delillerle tekâmül edip nefsini ıslâh ve imâni ve Kur'âni hakikatlarda terakki etmek usulü.
sifar
Deveye burunduruk yapılan demir.
Sefer. Islâh, düzeltme.
Misafirlik.
simm
(Çoğulu: Simâm-Sümum) Küçük dar delik.
İğne deliği.
Ağu, zehir.
Kast.
Düzeltme, ıslah.
Set.
tanzim
(Nazım. dan) Sıraya koymak. Sıralamak. Dizmek.
Düzenlemek. Tertiblemek.
Islah etmek.
Manzum veya mensur olarak yazmak.
tanzimat-ı hayriye
Osmanlı Devletinde Sultan Abdülmecid zamanında başlayan ve (1839-1876) tarihleri arasındaki devreye Tanzimat-ı Hayriye denir. Sözde ıslahat için çalışılan devirdir. Bu, Gülhane Hatt-ı Hümayunu namında padişah fermanı ile başlatıldı. Bu devirde her şey yeniden tanzim edilecekti, yeni müesseseler kuru
tehzib
Islâh etme.
Temizleme. Fazlalığını, pisliğini giderme.
Terbiye etme, ıslâh etme, düzeltme; temizleme.
Islah etme, düzenleme.
tehzip
Düzeltme, ıslâh ve terbiye etme.
tensikat
(Tekili: Tensik) Islahat. Düzen ve nizama koymalar.
vez'
(Çoğulu: Evzâ) Hapsetmek.
Engel olmak, men'etmek.
Islah etmek, yerli yerince etmek, düzeltmek.
Topluluk, cemaat.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
yaiş
aydan
keff
melul
remz
serfiraz
MAHALL
yegane
bi-hod
rabb-ül alemin
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Islah
Bolca
Ilk defa
Sorumlu
öğretmek
kaygana
Hastane
Tenasül uzvu
Meyus
Muvaffakiy