Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Irlama
ifadesini içeren
98
kelime bulundu...
adv
Yelmek. Seğirtmek.
Hazırlamak.
amnezi
Psk. Hafıza kaybı, erken bunama, ihtiyarlık bunaması, histeri, beynin zedelenmesi gibi hâllerde meydana gelir. Hafıza kaybı kısmî veya umumi (genel) olabilir. Hasta, belli bir olaydan öncekini (retrofrat), yahut sonrakini (anterofrat) hiç hatırlamaz, yahut tamamen hafızasını kaybeder.
aşevi
Yoksullara parasız olarak yemek yedirilen veya dağıtılan yer, aşhane.
Para ile yemek yenilen yer, lokanta.
Düğün gibi toplantılarda, yemekleri hazırlamak için iğreti mutfak olarak kullanılan yer.
Bazı tekkelerde yemek pişirilen yer.
askere
Şiddet.
Asker hazırlamak.
bast-ı özür etmek
Bir hata işleyerek başkalarına da nümune olmak, aynı hatayı işlemelerine zemin hazırlamak.
beka-billah / bekâ-billah
Dâimâ Allahü teâlâyı anma ve hatırlama hâli üzere olma. Hakîkî kulluk derecesi. Fenâ fillah'tan sonraki makam.
büfe
İçinde sofra takımı konulan dolap.
(Fransızca)
Davetlileri ağırlamak için çeşitli yiyecek ve içeceklerin hazır bulundurulduğu masa.
(Fransızca)
İstasyon lokantası.
(Fransızca)
Sigara, kibrit, gazete, sandviç v.s. satılan yer.
(Fransızca)
dehun
Hatırlama, ezber okuma.
(Farsça)
derhatır / derhâtır / در خاطر
Hatırlama.
Hatırlama.
(Farsça - Arapça)
Hatırda tutma.
(Farsça - Arapça)
Derhâtır ettirmek:
Hatırlatmak, akla getirmek.
(Farsça - Arapça)
Derhâtır eylemek:
Hatırlamak.
(Farsça - Arapça)
devir
(Devr) (Çoğulu: Edvâr) Nakil. Birisinin uhdesinden diğerinin uhdesine geçirmek.
Bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. Geçmiş dersleri hatırlama.
Bir şeyin çevresinde dolaşmak. Dönme.
Seyahat. Bir memleketi dolaşmak.
Bir şeyin kendi mihveri üzerinde dönmesi.
ehligaflet
Gaflette olanlar, kul olduğunu hatırlamadan yaşayanlar.
endeme
Mazideki sıkıntıları hatırlama, geçmişdeki ıztırabları tahattur etme.
(Farsça)
fetva emini
Şeyhülislâm kapısındaki Fetvahane'nin başında bulunan zata verilen ünvandır. Şeyhülislâma sorulan şer'i meselelerin fetvalarını hazırlamak, istida ile vukubulan suallere cevap vermek ve şer'iyye mahkemelerinden verilen ilâmları tetkik etmek vazifeleriyle mükellefti. Maiyyetinde Fetvaemini muavini, İ
gafil
Habersiz, kul olduğunu hatırlamadan yaşayan.
hafıza / hâfıza / حَافِظَه
Hatırlama kābiliyeti.
hasr / حصر
Sınırlama.
hatıra / hâtıra / خاطره
Hatıra, hatıra gelen.
(Arapça)
Hatıra getirmek:
Aklına getirmek, düşünmek.
(Arapça)
Hâtıra hutûr etmek:
Hatırlamak, anımsamak.
(Arapça)
herir / herîr
Köpek uluması.
Köpek hırlaması.
herr
Köpek uluması, köpek hırlaması.
huş der dem / hûş der dem
Nakşibendiyye yoluna âit on bir esastan biri. Her nefeste Allahü teâlâyı hatırlamak.
hutur / hutûr
Akla gelmek. Hatırlamak.
Hatırlama.
i'dad
Hazırlama. Yetiştirme. Geliştirme.
i'zaz / i'zâz / اعزاز
Hürmet etmek. Ağırlamak. İkram etmek. Aziz kılmak. Galip gelmek.
Değer verme.
(Arapça)
Ağırlama.
(Arapça)
iclal
Ağırlama. İkram. Tekrim eylemek. Büyüklüğünü kabul edip hürmet etmek. Büyüklük. Azamet.
icma'
Toplanma. Dağınık şeyleri toplamak.
Hazırlamak.
Azm ve kasdeylemek.
Topluluk. Fikir birliği. Bir mes'eleden âlimlerin ittihad etmesi.
Fık: Sahabe-i Güzin Hazretlerinin (R.A.) ittifakları üzere akaid hükmüne geçmiş umur-u diniyenin tamamı.
ıdad
Hazırlamak.
Ses, sada.
idad / îdâd
Hazırlama.
idadiye / îdâdiye
Hazırlama.
Hazırlamayla ilgili, eskiden lise seviyesindeki okul.
ihzar / ihzâr / احضار / اِحْضَارْ
Hazır etmek. Hazırlamak.
Huzura getirmek. Derpiş etmek.
Mahkemeye gelmeyenleri cebren getirme müzekkeresi.
Hazırlama.
İhzar etmek:
Hazırlamak.
Getirmek.
Hazırlama.
Çağırma, huzura getirme.
(Arapça)
Hazırlama.
(Arapça)
Hazırlanma.
(Arapça)
Hazırlama.
ihzar etme
Hazırlama.
ihzar etmek
Hazırlamak.
ihzarat / ihzârât
Hazırlamalar.
Hazırlamalar.
ihzariye / ihzâriye
Hazırlama.
Hazırlama.
ikram / ikrâm
Ağırlamak. Hürmet etmek. Saygı göstermek.
İltifat olarak bir şeyler vermek.
Bağış.
Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât.
Allah'ın lütfu ve ihsanı. (İkramın izharı, yani Allah'ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir. İnsanın ne
Ağırlama.
ikramen
İkram olarak. Ağırlama suretiyle. Hürmet, tazim ve saygı için.
iktirah
(Çoğulu: İktirahat) (Karh. dan) Evvelden hazırlamadan düzgün bir şekilde ve içe doğduğu gibi (şiir veya nutuk) söyleme.
irtam
Hatırlamak için parmağa iplik bağlama.
istihdar
(İstihzar) Hazırlama.
istihzar / istihzâr / استحضار
Hazırlama.
Huzura gelme, hazır etme, huzura dâvet etme.
Hazırlama, bir şeyi hatıra getirme.
Konferans verecek olan hatiplerin okumak ve araştırmak suretiyle evvelce hazırlanması.
Hazırlama.
(Arapça)
Hazırlanma.
(Arapça)
Huzura çağırma.
(Arapça)
istihzarat / istihzarât
Hazırlamalar.
istizkar / istizkâr
(Zikr. den) Hatıra getirme, hatırlama. Tahattur etme.
Ezberleme, ezber etme.
izaz / îzâz
Ağırlama.
kaşb
Karıştırmak.
Zehir içirmek.
Yaramazlıkla hatırlamak.
İncitmek.
katb
(Katub) Daim çatık çehreli, ekşi yüz.
Bir kimseyi darıltmak, gücendirmek.
Birikmek, biriktirmek, doldurmak.
Dolu çuval taşımak, götürmek için hazırlamak.
Arslan.
kayd
Kelepçe, bağ.
Bağlamak.
Bir şeyi bir yere yazmak.
Deftere geçirmek.
Sınırlamak.
Şart.
Bağlanma, bağlayacak şey.
Bir yere yazma.
Sınırlama, belirtme.
Önem verme, unsurlama.
kayıd / قَيْدْ
Bağ, sınırlama.
kaziye-i mutlaka
Bir mesele hakkında, hiçbir sınırlama söz konusu olmaksızın ifade edilen kaziye, önerme.
keramet
Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yâni, âdi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlâhî ile gösterdiği büyük mârifet. Velâyet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı âdet hâli.
Bağış, kerem.
İkram, ağırlama.
kuyud
Kayıtlar, sınırlamalar.
meleke
Zihnin anlama, kavrama, hatırlama gibi özellikleri, tekrar tekrar yapmaktan dolayı kazanılan beceri.
misafirperver
Misafir ağırlamayı seven.
müheyya etmek / müheyyâ etmek
Hazırlamak.
muhtıra
Hatırlatmak veya hatırlamak için yazılan tezkere.
mukaddemat-ı ihzariye / mukaddemât-ı ihzariye
Bir şeyi hazırlamak için önceden yapılan işler.
nadas
Tarlayı temizleyip otlarını kurutmak için önceden sürüp hazırlama.
nebl
Ok. Ok hazırlamak.
nota
(İtalyancadan) Emir ve istek bildiren yazı.
Bir şeyi sonradan hatırlamak için konan işaret.
Resmi ve siyasi mektup, muhtıra.
Mülâhazat.
Hesap pusulası.
Müziğe ait yazı.
organizasyon
Düzenleme, hazırlama, tanzim.
(Fransızca)
Teşkilât.
(Fransızca)
rabıta-i mevt / râbıta-i mevt
Ölümü her an hatırlama ve hayatını buna göre şekillendirme.
riayet
İyi karşılamak, ağırlamak, hürmet etmek.
Uymak, tâbi olmak.
Otlamak veya otlatmak.
Hıfzetmek, korumak.
şedv
Irlamak; teganni ve terennüm.
ta'bie
Karıştırmak.
Beslemek, terbiye etmek.
Hazırlamak.
taakkul
Hatırlama. Zihin yararak anlama. Akıl erdirme. Hatıra getirme.
tahattur / تخطر / تَخَطُّرْ
Hatırlamak.
Muhatara ve tehlikeden kaçıp uzaklaşmak.
Hatırlama.
Hatırlama.
Anımsama, hatırlama.
(Arapça)
Tahattur etmek:
Anımsamak, hatırlamak.
(Arapça)
Hatırlama.
tahattur etmek
Hatırlamak.
tahattur-u farazi / tahattur-u farazî / تَخَطُّرُ فَرَض۪ي
Farz ederek hatırlama.
tahattur-u hakàik
Hakikatleri hatırlamak.
tahdid
Hudutlandırmak. Sınırlamak. Sınırı belli etmek.
Tarif etmek.
Bir şeyi kasdetmek.
Keskin etmek. Bilemek.
Sınırlama.
Sınırlama.
tahdidat / tahdidât
Sınırlamalar, kısıtlamalar.
Tahditler. Sınırlamalar.
tahdit
Sınırlama.
tahdit etmek
Sınırlamak.
tahzir
Yeşil renk verme. Yeşillendirme.
Hazırlama.
Yasaklama, sakındırma, önleme.
Hazırlama.
takyid
Sınırsız, genel bir mânâ ifade eden bir sözü, nitelik, durum, gaye bakımından belirli şartlara bağlı olarak bir mânâya gelecek şekilde sınırlama.
Sınırlama, bağlama.
takyidad / takyidâd
Sınırlamalar, bağlamalar.
tebcil
Ağırlamak. Yüceltmek. Birisine ta'zim etmek. Hürmetle hareket etmek.
Ağırlama, yüceltme.
techiz
Donatma, hazırlama.
tedarük / tedârük / تدارک
(Tedârik) Ele geçirmek. Edinmek. Hazırlamak.
Araştırıp bulmak.
Ardı ardına erişip katılmak ve tevâli etmek.
Hazırlama, temin etme.
(Arapça)
tedliye
Sarkıtmak. Yukarıdan aşağıya bırakma.
Şaşırma, dehşete düşme.
Delil ve vesika hazırlama.
(Akıl) gitmek.
Ahmak etmek, salaklaştırmak.
tehiyye / تهيه
Hazırlama.
(Arapça)
Tehiyye edilmek:
Hazırlanmak.
(Arapça)
Tehiyye etmek:
Hazırlamak.
(Arapça)
tehyi'
(Tehyie - Tehiyye) (Çoğulu: Tehiyyât) Hazırlama, hazırlanma.
tehyie / تهيئه
(Çoğulu: Tehyiât) Hazırlama, hazırlanma.
Hazırlama.
(Arapça)
temcid
Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünü bildirmek. Tazim ve sena etmek.
Ağırlamak.
Sabah namazı vaktinden evvel minarelerde belli makamlarda söylenen ilâhi, niyaz.
temhid
(Mehd. den) Döşeme, yayma, düzeltme.
İskân etme.
Bir maddede özür, bahane beyan eylemek.
Özür sahibinin özrünü kabul ile tasdik eylemek.
Serd etme, izah etme, arz etme.
Mukaddeme yapma. Hazırlama.
Hazırlama, döşeme.
tertib / tertîb / ترتيب
Dizme.
(Arapça)
Düzen.
(Arapça)
Hazırlama, düzenleme.
(Arapça)
Tertîb edilmek:
Hazırlanmak, düzenlenmek.
(Arapça)
Tertîb etmek:
Hazırlamak, düzenlemek.
(Arapça)
tezekkür
Unuttuktan sonra birşeyi tekrar hatırlama.
Hâfızadaki bilgileri, istenildiği zaman hatırlamak.
Akla getirme, hatırlama, anımsama.
Birkaç kişinin toplanarak bir işi konuşması, görüşme, müzakere etme.
tezekkür-i mevt
Ölümü hatırlamak. İnsanın kendini ölmüş, teneşir tahtası üzerinde yıkanmış, kefene sarılmış ve tabuta konulmuş ve mezâra gömülmüş olarak düşünmesi.
tezekkür-ü mevt
Ölümü hatırlama, ölümden ibret alma.
tezfif
Hazırlamak.
Katli sür'atlendirmek.
tezkar / tezkâr / تذكار
Anma hatırlama.
(Arapça)
Tezkâr eylemek:
Hatırlatmak.
(Arapça)
tezvid
Yol azığı hazırlama.
ubudiyyet / ubûdiyyet
Allahü teâlânın emirlerine teslîmiyet ve boyun eğmek. Allahü teâlânın işinden râzı olmak. Her an Allahü teâlâyı hatırlamak, anmak.
yad / yâd / یاد
Hatırlama, anma.
Hatırlama.
(Farsça)
Gönül, hatır.
(Farsça)
Anı, hatıra.
(Farsça)
Yâd edilmek:
Anılmak, hatırlanmak.
(Farsça)
Yâd etmek:
Anmak, hatırlamak.
(Farsça)
yad etmek / yâd etmek
Hatırlamak, anmak. Zikir.
yad-ı daşt / yâd-ı daşt
Nakşibendiyye yolundaki on temel esastan biri. Zikrin, Allahü teâlâyı anmanın ve hatırlamanın kalbe yerleşmesi, meleke hâline gelmesi.
yad-ı gird / yâd-ı gird
Hatırlamak; Nakşibendiyye yolundaki on temel esastan biri. Her an Allahü teâlâyı anıp hatırlamaya çalışmak.
yadkerd
Hazırlama.
(Farsça)
zemin hazır etmek
Yer hazırlamak, uygun ortam oluşturmak.
zemin ihzar etmek
Yer hazırlamak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
eşt
HENİEN LEKUM
cimin
Mebğuz
celbiz
Esban
DESTROYER
ma'maa
akraba-i taallukat
TEKNOLOJI
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Irlama
zıdlık
derakab
ursun
özen
Ortanca
ortam
Maddi ve manevi
Çeviri
Yolculuk yapma