Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Inkilab
ifadesini içeren
18
kelime bulundu...
ba'seret
Dikkatle teftiş etme.
Keşif ve istihrac etme.
Perâkende edip dağıtma.
İnkılâb. Karıştırma. Bulandırma.
Meydana çıkma.
Kirli leke.
bidayet-i inkılab / bidayet-i inkılâb
İnkılâbın başı, 1908'de yapılan inkılâbın ilk günleri.
cüz-i layetecezza / cüz-i lâyetecezzâ
Bir daha bölünmeyen en küçük parça. En küçük cisim parçası. Tecezzisi kabil olmayan. Atom. Yani parçalansa, maddîlikten çıkıp kanun-u İlâhî ile bir nevi kuvvete inkılâb eder.
fecr-i ati / fecr-i âtî
Gelecekteki fecr. 1908 meşrutiyet inkılâbından sonra Servet-i Fünun mecmuası etrafından toplanan bir kısım gençlerin kurmak istedikleri ekolün (cemiyetin) adıdır.
halk-ı cedid
Ba'sü bade-l mevt, yeniden yaratılış. Yeniden yeniye tekrâren yaratılma. Ana karnındaki çocuğun, insan suretine inkılâb ettiği devre.
harbiye nazırı
Askerlik işleriyle alâkalı dairenin başında bulunan memura verilen ünvandır. Kuva-yı Milliyenin Anadolu'da kurduğu hükümette "Milli Müdafaa Vekili" adını taşıyan bu ünvan, Osmanlı Hükümetine 1908 Temmuz inkılâbı arifesinde kurulan Said Paşa kabinesiyle girmiştir. Ondan evvel "Serasker" adını taşıyor
havl
Güç. Kuvvet.
Muhit, etraf.
Yıl, sene.
Tahavvül, inkılâb.
Geçmek.
Bir hâlden bir hâle dönmek.
Rücu etmek.
Sıçramak.
Hile.
iane-i askeriye
Tanzimattan sonra cizye yerine Hristiyan tebeadan alınan vergi. Bu vergi sonradan "bedel-i askerî" adını almış ve 1908 Temmuz inkılâbına kadar devam etmiştir.
inkılab / inkılâb / انقلاب
Devrim.
(Arapça)
Değişim, dönüşüm.
(Arapça)
İnkılâb etmek:
Dönüşmek.
(Arapça)
inkılab ale-l a'kıb / inkılâb ale-l a'kıb
Ökçeler üzerine dönmek demektir ki, asker yürüyüşünde olduğu gibi, tam sağdan veya soldan geri dönmektir. İki ökçeyi birden yerinde çevirmek suretiyle inkılâb ale-l a'kıb, ayakları çaprazlaştırdığından yürümeyi imkânsız bırakır. Kur'an'da bu tâbir ya harbde firardan kinaye veya dinde irtidaddan meca
inkılab-ı hükumet / inkılâb-ı hükûmet
Hükûmet inkılâbı, yönetim değişimi.
inkılab-ı mes'ud / inkılâb-ı mes'ûd
Mutluluk ve huzur veren değişim, Hürriyet inkılâbı.
inkılabat / inkılâbât
İnkılâblar, değişmeler.
inkılabat-ı dahiliye / inkılâbât-ı dahiliye
Dahili inkilâblar, içe ait değişimler ve dönüşümler.
inkılapvari / inkılâpvâri
İnkılâba benzer değişim, dönüşüm.
israiliyat
Zamanla hurafeye inkılâb etmiş, Yahudilikten kalma haberler, hikâyeler. İsrail oğullarına mahsus hikâyeler, hâdiseler.
munkalib
İnkılâb eden. Dönen. Dönmüş. Başka bir şekle ve kılığa girmiş olan. Değişmiş, değişen.
münkalib
İnkılab eden. Dönen, dönmüş. Başka bir hale girmiş olan. Değişen.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ba'id
Çevab
vezaif
muhtazir
Seksiz
kene
kalilen
sabit-kadem
külfet
mukataa
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Inkilab
Ebubekir
Şifahî
ba'id
edat
Mesai
yabe
Muazze
davar
Ziraa