Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Hatira
ifadesini içeren
68
kelime bulundu...
albüm
Lât. Fotoğraf resimlerini veya sair resim, şekil ve hatıraları içine alan defter veya kitap.
asar-ı şerife / âsâr-ı şerîfe
Peygamber efendimiz ve diğer din büyüklerine âit bâzı mübârek şahsî eşyâ ve hâtıralar.
babur-name
Bâbur Şah'ın Vekayi ismindeki meşhur hatıra kitabı.
(Farsça)
berceste
Sağlam ve lâtif.
(Farsça)
Seçme.
(Farsça)
Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz.
(Farsça)
bergüzar / bergüzâr / برگذار
Hatıra, hediye, yadigâr.
(Farsça)
çağrışım
Psk: Bir idrakla kazanılan bir fikrin başka bir idrak (algı) ile kazanılan fikir arasında bağıntı kurulması, birinin diğerini hatıra getirmesidir. Bu bağıntı zaman ve mekânda yakınlık, benzerlik ve zıdlık sebebiyle kurulur. Sevap deyince günahın; abdest deyince namazın; Cennet deyince Cehennem'in de
derhatır
Hatıra getirme.
emanat-ı mukaddese / emânât-ı mukaddese
İslâm dîni ve târihi bakımından büyük önem taşıyan, Peygamber efendimize ve diğer din büyüklerine âit bâzı mübârek şahsî eşyâ ve hâtıralar. Mukaddes emânetler. Bunlar: Hırka-i Saâdet, Seyf-i Nebevî, Nâme-i Saâdet, Mühr-i Seâdet, Dendân-ı Seâdet, Lıhy e-i Seâdet, Nakş-ı Kadem-i şerîf, Sancak-ı şerîf,
hacis
Tasa, keder, hüzün, gam.
Hâtıra. Kalb ve hissin en derin ve gizli sesleri.
hatır-zad
Akla gelen, hatıra doğan.
(Farsça)
hatıra / hâtıra / خاطره
Hatıra gelen. Hatırda kalan şey.
Bir kimseyi veya bir hâdiseyi hatırlatması için yazılan veya saklanan veya birisine verilen şey.
Hatıra, hatıra gelen.
(Arapça)
Hatıra getirmek:
Aklına getirmek, düşünmek.
(Arapça)
Hâtıra hutûr etmek:
Hatırlamak, anımsamak.
(Arapça)
hatıra-i adalet
Adalet hatırası, göstergesi.
hatıra-i gaybiye
Herkesin bilmediği hatıra, kalpten geçen şey.
hatıra-i hakikat
Hakikate ulaşma yönünde yaşanmış bir hatıra.
hatıra-i hayat-ı medresiyye
Medresede hayatının hatırası, anısı.
hatıra-i sürur
Mutluluk veren hatıra.
hatırat / hâtırât / hâtırat / خاطرات
(Tekili: Hâtıra) Hâtıralar. Hatırda kalan şeyler.
Edb: Bir adamın yaşadığı zamana, bulunduğu işlere, görüştüğü kimselere dair düşüncelerini ve duygularını hâvi olmak üzere yazdığı eser.
Hatıralar.
Hâtıralar, anılar.
Hatıralar.
(Arapça)
Anı kitabı.
(Arapça)
hatırat-ı gaybiye / hâtırat-ı gaybiye
Gaybtan gelen hatıralar, mânevî bilgiler.
hatırat-ı ilmiye / hâtırat-ı ilmiye
İlmî hatıralar.
hatırat-ı imaniye
İmanî meselelerle ilgili hatıralar; hatıra gelen ve kaleme alınan meseleler.
hatırat-ı kalb / hâtırât-ı kalb
Kalbe gelen hatıralar ve mânâlar.
Kalbe gelen hatıralar, istekler.
havatır / havâtır
Hâtıralar. Fikirler. Düşünceler.
Hâtıralar, düşünceler.
Hatıralar.
havatır-ı şeytaniye / havâtır-ı şeytaniye
Şeytandan gelen hâtıralar, düşünceler.
heces
Gönüle düşen hatıralar.
hecs
Gönüle düşen hâtıralar.
hutur
Hatıra gelme.
hutur etmek
Hatıra gelmek.
hutur etmemiş
Gelmemiş, hatıra gelmemiş.
iftilat
Ansızın bir işe girişme.
Hatıra gelivererek şiir veya söz söyleme.
istihzar
Huzura gelme, hazır etme, huzura dâvet etme.
Hazırlama, bir şeyi hatıra getirme.
Konferans verecek olan hatiplerin okumak ve araştırmak suretiyle evvelce hazırlanması.
istizkar / istizkâr
(Zikr. den) Hatıra getirme, hatırlama. Tahattur etme.
Ezberleme, ezber etme.
izkar / izkâr
Hatıra getirmek, andırmak, hatırlatmak.
kuddus / kuddûs
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Azamet ve celâline, büyüklüğüne lâyık olmayan, noksanlık ve eksiklik getiren şeylerden, his organlarının anladığı, hayâl gücünün hayâl ettiği, hâtıra gelen ve düşünülebilen her türlü vasıftan ve özellikten münezzeh, pâk ve temiz olan.
kut'ül amare / kut-ül amare / كوتول امار
Kut'ül Amare ne demektir?
Yeni kurulan Osmanlı 6. Ordusu'nun Komutanlığı'na atanarak 5 Aralık'ta Bağdat'a varan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın emriyle Irak ve Havalisi Komutanı Miralay (Albay) 'Sakallı' Nurettin Bey'in birlikleri 27 Aralık'ta Kut'u kuşattı. İngilizler Kut'u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki kolorduyla hücuma geçti ancak, 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesi'nde 4.000 askerini kaybederek geri çekildi. Bu muharebede 9. Kolordu Komutanı Miralay 'Sakallı' Nurettin Bey görevinden alındı ve yerine Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük olan amcası Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi.
İngiliz Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi'nde 1.600, 21 Ocak Hannah Muharebesi'nde 2.700 askeri kaybederek geri püskürtüldü. İngilizler mart başında tekrar taarruza geçti. 8 Mart 1916'da Sabis mevkiinde Miralay Ali İhsan Bey komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum ettilerse de 3.500 asker kaybederek geri çekildiler. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer azledilerek yerine General Gorringe getirildi.
Kut'ül Amare zaferinin önemi
Kût (kef ile) veya 1939’dan evvelki ismiyle Kûtülamâre, Irak’ta Dicle kenarında 375 bin nüfuslu bir şehir. Herkes onu, I. Cihan Harbinde İngilizlerle Türkler arasında cereyan eden muharebelerden tanır. Irak cephesindeki bu muharebeler, Çanakkale ile beraber Cihan Harbi’nde Türk tarafının yüz akı sayılır. Her ikisinde de güçlü düşmana karşı emsalsiz bir muvaffakiyet elde edilmiştir.
28 Nisan 1916’da General Townshend (1861-1924) kumandasındaki 13 bin kişilik İngiliz ve Hind askerlerinden müteşekkil tümenin bakiyesi, 143 günlük bir muhasaradan sonra Türklere teslim oldu. 7 ay evvel parlak bir şekilde başlayan Irak seferi, Basra’nın fethiyle ümit vermişti. Gereken destek verilmeden, tecrübeli asker Townshend’den Bağdad’a hücum etmesi istendi.
Bağdad Fatihi olmayı umarken, 888 km. yürüdükten sonra 25 Kasım 1915’de Bağdad’a 2 gün mesafede Selmanpak’da miralay Nureddin Bey kumandasındaki Türk ordusuna yenilip müstahkem kalesi bulunan Kût’a geri çekildi. 2-3 hafta sonra takviye geleceğini umuyordu. Büyük bir hata yaparak, şehirdeki 6000 Arabı dışarı çıkarmadı. Hem bunları beslemek zorunda kaldı; hem de bunlar Türklere casusluk yaptı.
Kût'a tramvayla asker sevkiyatı
İş uzayınca, 6. ordu kumandanı Mareşal Goltz, Nureddin Bey’in yerine Enver Paşa’nın 2 yaş küçük amcası Halil Paşa’yı tayin etti. Kût’u kurtarmak için Aligarbi’de tahkimat yapan General Aylmer üzerine yürüdü. Aylmer önce nisbî üstünlük kazandıysa da, taarruzu 9 Mart’ta Kût’un 10 km yakınında Ali İhsan Bey tarafından püskürtüldü.
Zamanla Kût’ta kıtlık baş gösterdi. Hergün vasati 8 İngiliz ve 28 Hindli ölüyordu. Hindliler, at eti yemeği reddediyordu. Hindistan’daki din adamlarından bunun için cevaz alındı. İngilizler şehri kurtarmak için büyük bir taarruza daha geçtiler. 22 Nisan’da bu da püskürtüldü. Kurtarma ümidi kırıldı. Goltz Paşa tifüsten öldü, Halil Paşa yerine geçti. Townshend, serbestçe Hindistan’a gitmesine izin verilmesi mukabilinde 1 milyon sterlin teklif etti. Reddedilince, cephaneliği yok ederek 281 subay ve 13 bin askerle teslim oldu. Kendisine hürmetkâr davranıldı. Adı ‘Lüks Esir’e çıktı. İstanbul’a gönderildi. Sonradan kendisine sahip çıkmayan memleketine küskün olarak ömrünü tamamladı.
Böylece Kûtülamâre’de 3 muharebe olmuştur. İngilizlerin kaybı, esirlerle beraber 40 bin; Türklerinki 24 bindir. Amerikan istiklâl harbinde bile 7000 esir veren İngiltere, bu hezimete çok içerledi. Az zaman sonra Bağdad’ı, ardından da Musul’u ele geçirip, kayıpları telafi ettiler. Kût zaferi, bunu bir sene geciktirmekten öte işe yaramadı.
Bu harbin kahramanlarından biri Halil Paşa, Enver Paşa’nın amcası olduğu için; diğer ikisi Nureddin ve Ali İhsan Paşalar ise cumhuriyet devrinde iktidar ile ters düştüğü için yakın tarih hafızasından ustaca silindi. 12 Eylül darbesinden sonra Ankara’da yaptırılan devlet mezarlığına da gömülmeyen yalnız bunlardır.
Binlerce insanın kaybedildiği savaş iyi bir şey değil. Bir savaşın yıldönümünün kutlanması ne kadar doğru, bu bir yana, Türk-İslâm tarihinde dönüm noktası olan çığır açmış nice hâdise ve zafer varken, önce Çanakkale, ardından da bir Kûtülamâre efsanesi inşa edilmesi dikkate değer. Kahramanları, yeni rejime muhalif olduğu için, Kûtülamâre yıllarca pek hatırlanmadı. Gerçi her ikisi de sonu ağır mağlubiyetle biten bir maçın, başındaki iki güzel gol gibidir; skora tesiri yoktur. Hüküm neticeye göre verilir sözü meşhurdur. Buna şaşılmaz, biz bir lokal harbden onlarca bayram, yüzlerce kurtuluş günü çıkarmış bir milletiz.
Neden böyle? Çünki bu ikisi, İttihatçıların yegâne zaferidir. Modernizmin tasavvur inşası böyle oluyor. Dini, hatta mezhebi kendi inşa edip, insanlara doğrusu budur dediği gibi; tarihi de kendisi tayin eder. Zihinlerde inşa edilen Yeni Osmanlı da, 1908 sonrasına aittir. İttihatçıların felâket yıllarını, gençlere ‘Osmanlı’ olarak sunar. Bu devrin okumuş yazmış takımı, itikadına bakılmadan, münevver, din âlimi olarak lanse eder. Böylece öncesi kolayca unutulur, unutturulur.
Müşir İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu Sakallı Nureddin Paşa (1873-1932), sert bir askerdi. Irak’ta paşa oldu. Temmuz 1920’de Ankara’ya katıldı. Fakat karakterini bilen M. Kemal Paşa, kendisine aktif vazife vermek istemedi. Merkez kumandanı iken Samsun’daki Rumları iç mıntıkalara sürgün ettiği esnada çocuk, ihtiyar, kadın demeden katliâma uğramasına göz yumdu. Bu, milletlerarası mesele oldu. Yunanlılar, bu sebeple Samsun’u bombaladı. Nureddin Paşa azledildi; M. Kemal sayesinde muhakemeden kurtuldu. Sonradan Kürtlerin de iç kısımlara göçürülmesini müdafaa edecektir. Batı cephesinde, kendisinden kıdemsiz İsmet Bey’in maiyetinde vazife kabul etti. İzmir’e girdi. Bazı kaynaklarda İzmir’i ateşe verdiği yazar. I. ordu kumandanı olarak bulunduğu İzmit’te, Sultan Vahîdeddin’in maarif ve dahiliye vekili gazeteci Ali Kemal Bey’i, sivil giydirdiği askerlere linç ettirdi; padişaha da aynısını yapacağını söyledi. Ayağına ip takılarak yerlerde sürüklenen cesed, Lozan’a giden İsmet Paşa’nın göreceği şekilde yol kenarına kurulan bir darağacına asılarak teşhir edildi. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da bir fedainin vursa kahraman olacağı bir insanı, vuruşma veya mahkeme kararı olmaksızın öldürmeyi cinayet olarak vasıflandırıp kınadı. M. Kemal’e gazi ve müşirlik unvanı verilmesine içerleyen Nureddin Paşa iyice muhalefet kanadına geçti. 1924’de Bursa’dan müstakil milletvekili seçildi. Asker olduğu gerekçesiyle seçim iptal edildi. İstifa edip, tekrar seçildi. Anayasa ve insan haklarına aykırılık cihetinden şapka kanununa muhalefet etti. Bu sebeple antikemalist kesimler tarafından kahraman olarak alkışlanır. Nutuk’ta da kendisine sayfalarca ağır ithamlarda bulunulur, ‘zaferin şerefine en az iştirake hakkı olanlardan biri’ diye anılır.
Halil Kut (1882-1957), Enver Paşa’yı İttihatçıların arasına sokan adamdır. Sultan Hamid’i tevkife memur idi. Askerî tecrübesi çete takibinden ibaretken Libya’da bulundu. Yeğeni harbiye nazırı olunca, İran içine harekâta memur edildi. Irak’taki muvaffakiyeti üzerine paşa oldu. Bakü’yü işgal etti. İttihatçı olduğu için tutuklanacakken, kaçıp Ankara hareketine katıldı. Rusya ile Ankara arasında aracılık yaptı. Sonra kendisinden şüphelenilince, Almanya’ya kaçtı. Zaferden sonra memlekete dönüp köşesine çekildi. Politikaya karışmadı.
Ali İhsan Sâbis (1882-1957), Sultan Hamid’i tahttan indiren Hareket Ordusu zâbitlerindendi. Çanakkale, Kafkasya’da bulundu. Irak’ta paşalığa terfi etti. İttihatçı olduğu için Malta’ya sürüldü. Kaçıp Ankara hareketine katıldı. I. batı cephesi kumandanı oldu. Cephe kumandanı İsmet Bey ile anlaşmadı; azledilip tekaüde sevkolundu. M. Kemal’e muhalif oldu. Nazileri öven yazılar yazdı. 1947’de devlet adamlarına yazdığı imzasız mektuplar sebebiyle 15 seneye mahkûm oldu. 1954’te DP’den milletvekili seçildi. Hatıraları, Nutuk’un antitezi gibidir.
layıh / lâyıh
Parlak. Meydanda. Aşikâr. Hatıra gelen.
lazım-ı beyyin / lâzım-ı beyyin
Bu tabirin masdariyet şekli "Lüzum-u beyyin" olup ikisi aynı mânaya gelir. Herhangi bir şey hatıra gelince hiç bir delil ve emareye ihtiyaç olmadan o şeyle beraber düşünülmesi zaruri olan diğer bir şey. Meselâ: İnsan denildiği zaman, kabiliyet-i ilim ve san'at akla gelmesi gibi...
madalya
İtl. Büyük işlerde muvaffak olanlara veya büyük fedakârlık ve kahramanlık gösterenlere hediye ve hatıra olarak verilen ve çok defa yuvarlak biçimde, göğüse takılacak şekilde olan kıymetli madeni parça.
melhuz / melhûz
Mülahaza edilen, düşünülebilen, hatıra gelen.
melhuzat / melhuzât
(Tekili: Melhuz ve Melhuze) Olabilir şeyler. Hatıra gelen şeyler. İhtimâller.
menakıb / menâkıb
Menkıbeler. Velîlerin, Allahü teâlânın sevgili kullarının güzel iş, hareket, söz ve kerâmetlerini konu edinen hikâye ve hâtıralar, bu hususta yazılmış kitapları. Menkabenin çokluk şeklidir.
menkıbe
Bir zâtın güzel iş, söz ve hallerini, hayâtını konu edinen hikâye ve hâtıralar. Çoğulu menâkıbdır.
muhtır
(Hatır. dan) Hatıra getiren, hatırlatan.
müsaneha
Akla veya hatıra gelme.
mütebadir
En açık ve net bir şekilde zihne gelen, hatıra gelen.
müzekkir
Andıran, hatıra getiren, yâd ettiren, zikrettiren, hatırda tutturan.
Zikreden, ibâdet eden.
Resul-i Ekrem (A.S.M.) mü'minleri ve bütün beşeriyeti tehlikeli şeylerden halâs edip iki cihan saadetine nâil olma yolunu tâlim ettiğinden, Kur'an-ı Kerim'de müzekkir diye isimlendiril
nişan
İz. Nişan. Alâmet. İşaret.
(Farsça)
Yara izi.
(Farsça)
Hedef, vurulması istenen nokta.
(Farsça)
Hâtıra için dikilen taş.
(Farsça)
Taltif için verilen madalya.
(Farsça)
Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim.
(Farsça)
Tuğra.
(Farsça)
Ferman.
(Farsça)
şahsiyet devrinin yadigarı / şahsiyet devrinin yadigârı
Asil kişilerin yaşadığı dönemin hatırası.
saniha-ara / saniha-ârâ
Hatıra gelen, akla gelen.
(Farsça)
taakkul
Hatırlama. Zihin yararak anlama. Akıl erdirme. Hatıra getirme.
tahattur-u farazi / tahattur-u farazî
Asılsız şeylerin hatıra gelmesi.
tahattur-u faraziyat
Aslı olmayan şeylerin hatıra gelmesi.
talikat / tâlikât
Kitap okurken hatıra gelen mânâları not ederek yazılan eser.
tebadür / tebâdür
Zihne gelme, hatıra gelme.
tedai / tedaî
Birbirini bir iş için davet etmek.
Yıkılıp harap olmak.
Bir şeyi hatıra getirmek. Bir şeyin başka bir şeyi hatıra getirmesi. Çağrışım.
tedai-i efkar / tedaî-i efkâr
Bir fikrin veya şeyin başka bir fikri veya şeyi hatıra getirmesi.
tezekkür
Unuttuktan sonra hatıra getirmek. Zikretmek.
Bir şeyi ders gibi tekrar ile ezbere almak.
Birkaç kişi toplanıp iş üzerine görüşmek.
varid-i hatır / vârid-i hâtır
Akla gelen, hatıra gelen.
varidat / vâridât
(Tekili: Vâride) Kâr, gelir.
Vârid olan. Bir kimseye veya hazineye ait gelir ve paralar.
Hatıra gelen, içe doğan.
yad / yâd / یاد
Anma. Hatırda tutma. Zikretme.
(Farsça)
Hediye.
(Farsça)
Hâtıra.
(Farsça)
Hatır, gönül.
(Farsça)
Uyanıklık.
(Farsça)
Anma, hatırda tutma, zikretme.
Hediye.
Hatıra.
Hatır gönül.
Hatırlama.
(Farsça)
Gönül, hatır.
(Farsça)
Anı, hatıra.
(Farsça)
Yâd edilmek:
Anılmak, hatırlanmak.
(Farsça)
Yâd etmek:
Anmak, hatırlamak.
(Farsça)
yad-i hazin / yâd-i hazin
Hüzünlü hâtıra.
yad-ı şebabet / yâd-ı şebâbet
Gençlik hâtırası.
yaddaşt
Hatırda tutulan şey. Hâtıra.
(Farsça)
yade
Hâtıra.
(Farsça)
yadgar / yâdgâr / یادگار
Anı.
(Farsça)
Hatıra.
(Farsça)
yadigar / yadigâr / yâdigâr / يَادِ گَارْ
Hatıra. Bir kimseyi veya bir şeyi hatırlatan.
Hatıra.
yadigar-ı harb / yâdigâr-ı harb
Savaş hatırası.
yadigar-ı tahattur / yâdigâr-ı tahattur
Hâtıra, hatırlatacak bir hediye.
zakire / zâkire
Andıran, hatırlatan, hatıra getiren şey.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
cenab-ı hak
Nümayende
amaka
tezkire
mihval
bekà-i daimiye
cuhud
nihayet-
kuvve-ı ruhiye
ehl-i hadaret ve medeniyet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Hatira
nükûd
tebhale
uru
Cezbet
Eddin
huzurlu ortam
hasr-ı
Eş anlamlı
Bedende