Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Harici
ifadesini içeren
62
kelime bulundu...
afaki / afakî
Kâinat ve içindeki hâdiselere âid. Nefsin haricindeki âleme dair.
Kıymetsiz sözler ve meseleler. (Enfüsinin zıddı.) (Objektif)
akabe biatı
Nübüvvetin 11. senesinde Mekke'nin haricindeki Akabe denilen yerde Medine ahalisinden bir cemaatın, Hz. Peygamber'le (A.S.M.) gürüşüp konuşarak İslâm'ı kabul ve tasdik ettikleri biat hâdisesi.
akalliyet
(Ekalliyet) Azlık. Azınlık.
Bir ülkede hâkim unsurların haricinde olan ve ekseriyet teşkil edemiyen insanlar.
arız / ârız
Sonradan olan şey. Bir şeyin zâtına ve hakikatına ait ve lâzım olmayıp başka bir varlıktan bazan vâki ve kaim olan. Takılan. Yapışan.
Bir şeyi arz ve takdim edici olan.
Kalın ve geniş bulut.
Ön dişlerin haricindeki onaltı dişin herbiri.
İnsanın yanağı.
bayiiyye / bâyiiyye
Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi.
beraya
(Tekili: Beriye) Halk. Bütün mahlûkat.
Halkın kılıç kullanabilenleri ve vergi hârici tutulan müslüman kısmı.
berrani / berranî
(Berr. den) Sahra ve kıra ait. Yabani.
Hâricî, zâhirî.
Şer'î hükümlere uymayan.
birun
Dışarı, hârici, dış.
(Farsça)
Fazla.
(Farsça)
çuhadar
Ayak hizmetinde bulunan çuha elbiseli yahut çuhadan olan perdenin haricinde emre hazır bulunan hademe.
dar-ül cihad / dâr-ül cihad
İslâm sınırlarının haricindeki ülkeler.
divanhane
Odalar arasındaki büyük salon. Büyük ev. Divan kurulacak büyük oda. Saraylarda odalar hâricinde olan büyük salon.
(Farsça)
emr-i nisbi / emr-i nisbî
Kıyas ile olan emir. Öncekilerine veya diğerlerine göre olan iş veya emir veya hâdise. İllet-i tâmme istemiyen ve vücud-u haricisi bulunmayan emir.
ervam
(Tekili: Rumi) Romalılar, Roma imparatorluğu halkından olanlar, rumlar.
Rumiler, Arap diyarının haricinde bulunanlar.
eyyam-ı adiyye / eyyam-ı âdiyye
Tâtil günlerinin haricindeki günler.
fazilet / fazîlet
Üstünlük. İyi ahlâklılık.
Farz ve vâciblerin hâricindeki nâfile ibâdetler yâni müstehâb ve sünnetler.
gayr-ı meşru'
Allah'ın rızâsına uymayan, şeriat hârici, kanunsuz iş.
hadd-i sekr
Fık: Şarap haricindeki diğer içkilerin bil'ihtiyar içilmesinden hâsıl olan sarhoşluğun icab ettirdiği ceza.
hamuşan
Mevlevi tâbirlerindendir. Konya'da Mevlâna'nın türbesi haricinde ve kıble cihetindeki büyük kabristana verilen isimdir.
Sessizler, susmuş olanlar, uykuda olanlar.
haric-i vatan / hâric-i vatan
Vatanın harici.
harice temessül
Zihnî olan kelâmın hâricî âlemdeki kanunlara uygun şekilde tanzim edilişi.
harici / haricî
Haricîler denilen asiler hareketine mensub kimse.
hariciyye
Hariçle alâkalı. Dış işleri.
Ameliyatla tedavi edilebilen hastalıklar.
Haricilik.
harikulade / hârikulâde
Fevkalâde, âdetin hâricinde bulunan şey, eser. Görülmedik derecede. Son derece kıymet ve ehemmiyeti hâiz olan şey.
havaric / havâric
(Tekili: Hâric ve Hârice) Asiler, zorbalar, isyankârlar.
Hâricîler. Hâriçte kalanlar.
Sapık bir anlayışın sahibi olan Haricîler.
hikmet
İnsanın, mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Hakîmlik. Eşyanın ahvâlinden, hârici ve bâtini keyfiyetlerinden bahseden ilim. (Buna İlm-i Hikmet deniyor)
Herkesin bilmediği gizli sebeb. Kâinattaki ve yaradılıştaki İlâhî gaye.
Ahlâka ve hakikata faydalı
hill
Helâl. Yapılması günah olmayan.
Harem-i Kâbe ile mikat arası, hac zamanında Mekke-i Mükerreme dışında ihrama girilen yerin haricinde bulunan saha.
hobi
ing. Her zamanki çalışmaların haricinde yer alan dinlendirici bir merak veya işlem. Severek yapılan iş, vakit geçirme yolu.
hulvan
Bir kimsenin hizmeti karşılığında, ücretinin haricinde verilen şey.
Kızın mihrinden, kişinin kendisi için aldığı miktar.
Vermek, bahşetmek.
Bir belde ismi.
hünkar mahfili / hünkâr mahfili
Eskiden camilerde padişahlar için yapılmış olan yerler. Bu mahfiller camilerin zemininden yüksek olarak yapılır ve caminin iç kısmını görmek için kafes konulurdu. Bunun haricinde kafesin birkaç yerinde 20-30 cm. en ve boyunda açılabilir küçük pencereler de bulunurdu.
ibadiyye / ibâdiyye
Bozuk fırkalardan olan Hâriciyyenin kollarından biri.
idhalat / idhalât
(Tekili: İdhal) Memleket haricinden eşya ve mal getirmek.
ikramiye
Hürmet ve mükâfat için verilen para veya hediye.
Memurlara maaş haricinde ve her sene belli bir zamanda verilen para.
Yapılan iyilik karşılığı olarak verilen hediye veya para.
Satıcı tarafından pazarlığın hâricinde olarak müşteriye yahut arada vasıta olana verilen şey
infial
Gücenme. Darılma.
Can sıkılma. Teessür.
Hareketlenme. Harici bir sebeb ve te'sirle hâsıl olan hâl, te'sir ve hareket.
Harici te'sire kabil olmak.
Ruhun kabul ettiği tahavvülât. (Bir eser, müessirine nisbetle fiildir. Zuhur ettiği yere nisbetle infialdir.)
kanun-u zivücud-u harici / kanun-u zîvücud-u haricî
Haricî (maddî) vücud sahibi bir kanun.
konsolos
İtl. Yabancı ülkelerde yurttaşlarının haklarını korumak ve bağlı bulunduğu hükümete siyasî ve ticarî bilgileri vermekle vazifeli hariciye memuru.
kulis faaliyeti
Toplantı yapılan yerlerde, toplantı haricinde çeşitli grupların yaptığı gizli çalışma.
kuvvet
Sükunette bulunan cisimleri harekete, hareket ettikleri sükunete getirmeğe muktedir olan sebeb. (Kuvvet, te'sir ettiği cisimlerin hâricindedir.)
laahlaki / laahlâkî
Ahlâk dışı. Terbiye hârici.
lameşru / lâmeşru
Meşru olmayan, şeriata uymayan, umumi nizam harici.
mahiyet-i ilmiye / mâhiyet-i ilmiye / مَاهِيَتِ عِلْمِيَه
Bir şeyin hârici vücûdu dışındaki ilmî ciheti.
mal-i menkul
Taşınabilen ve nakledilebilen mal. (Arâzi ve binanın haricindekiler)
min gayr-ı haddin
Had harici, edeb dışı olarak.
Haddim olmayarak.
mülkiye
Memleket idaresi için çalışan daire veya bu daireye mensup olanlar.
Asker olmayanlar.
Şeriat âlimlerinin hâricindeki memurlar sınıfı.
musammet
(Sammet. den) Kof olmayan. İçi boş olmıyan şey.
Gr: Arap alfabesine "b, f, l, m, n, r" nin haricindeki bütün harfler.
müstesna / müstesnâ / مستثنى
Apayrı.
(Arapça)
Dışında haricinde.
(Arapça)
na-meşru
Meşru olmayan, şeriat harici.
(Farsça)
Kanunsuz, uygunsuz.
(Farsça)
Günah olan şeyler.
(Farsça)
nasibe / nâsibe
Müfrit Haricîlerden ve Emevîlerden ve Hz. Ali'ye (R.A.) çok muhalif olan zümrenin adı.
Hâricîler.
Haricilerden olan sapkın bir zümre.
nefs-ül-emr
Hayâl, düşünce olmayan, zihnin hâricinde kendisi var olan, hakîkat.
nikah-ı harici / nikâh-ı hâricî
Dışardan evlenme, akraba hâricinden kız alma.
oruç kazası / oruç kazâsı
Oruç tutmamayı mubah kılan (dinde bildirilen) bir özür sebebiyle vaktinde tutulamayan veya kasd (bilerek) olmadan orucunu bozan bir kimsenin, Ramazân bayramının birinci, Kurban bayramının ilk üç günü hâricindeki zamanlarda gününe gün oruç tutması.
ratanet
Arapçanın hâricindeki bir dille konuşma.
refs
Edeb hârici söz söyleme.
Kadınlara lâf atma.
reis-ül küttab
Eskiden Hâriciye Nâzırı, Dışişleri Bakanı.
rum
Anadolu.
Osmanlı Devleti ve Arabistan hârici yerler.
Romalı.
şazz
(Şâzze) Kaide hârici olan. Umumi nizamdan ayrılmış olan, müstesna bulunan.
şevazz
(Tekili: şâzze) Müstesnalar. Kaide hârici olanlar.
şüzzaz
Müteferrik, perâkende, parçalanmış, dağılmış.
Az olan cemaat. Kabilenin haricinde kalan.
taht-eş şuur
Şuur altı. Şuur haricinde olarak açılıp yayılan zihnî faaliyet.
taşra
Hariç ve dış taraf.
İstanbul harici olan memleket.
Merkez-i hükümet hâricinde olan yerler.
umurat
(Tekili: Umre) Umreler. Hac mevsiminin haricinde Kâbe'yi ve Mekke-i Mükerreme'nin mübarek yerlerini ziyaret etmeler.
vahdet
Birlik. Yalnızlık. Teklik. (Kesretin zıddıdır.)
Edb: İfade esnasında mevzuun haricine çıkılmaması, maksad ne ise yalnız ondan bahsedilmesi, sözün dallandırılıp budaklandırılmaması.
Tas: Allah'a yakınlık. Gönlünü, kalbini tamamen Allah ile meşgul etme hali.
vehhabi / vehhabî
Muhammed İbn-i Abdulvehhab nâmında birisinin sebeb olduğu İslâmî bazı mes'elelerde ifrat gösteren ve dört hak mezheb hâricinde bir mezhepten olan. Fıkıhta Hanbelî, itikadda İbn-i Teymiye'ye bağlıdırlar. Tarikatlarına Muhammediye ismi verirler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
et'ime
neffa'
menfi
tesrian
Telmiz
takazic
nevr
levh-i misali
hayadar
itimat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Harici
Haric
ihtiva etmek
fart
Kurtuluş
Ünsiyet
Turu
duşe
edici
iyilik et