REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Hareketli ifadesini içeren 41 kelime bulundu...

akis

  • (Aks) Bir şeyin zıddı, simetriği, tersi.
  • Hareketli bir cismin hareketinin tersine dönmesi.
  • Bir şeyin evvelinin âhirine, âhirinin evveline dönmesi.
  • Çarpışma, çarpıp geri dönme.
  • Mantıkta: Bir düşünme ve akıl yürütme şekli; bir iddianın konusunu yüklem, yüklemini

ateş

  • Odun vs. gibi maddelerin yanmasından hasıl olan hâl. Od, nâr. (Farsça)
  • Kızgınlık, hararet. (Farsça)
  • Hiddet, gazab, şiddet. (Farsça)
  • Hayvanın çevik, hareketli ve oynak olması. (Farsça)
  • Yangın. (Farsça)
  • Gözyaşı. (Farsça)
  • Hastalık. (Farsça)
  • Harb, savaş. (Farsça)

bati / batî

  • Ağır hareketli. Ağır. Yavaştan.

bed-kar / bed-kâr

  • Kötü iş yapan. Fena hareketli kimse. Fiil ve ameli kabih olan. (Farsça)

bedkar / bedkâr / بدكار

  • Kötü hareketli. (Farsça)

bi-sükun / bî-sükûn

  • Sükûn bulmaz, durmaz, hareketli. (Farsça)

çal

  • Alnında ve ayaklarının üstünde beyazlık bulunan hareketli at.

çal-at

  • Hareketli, yerinde duramayıp şahlanan at.

ceride-i seyyare

  • Hareketli gazete, yürüyen gazete.

çevik

  • Tez hareketli. Oynak. Çabuk hareket edebilen. (Türkçe)

çevik çalak

  • Tez, hareketli, çalışan. Yerinde durmayıp hareket eden.
  • Hareketli, çalışkan.

cevval / cevvâl / جوال / جَوَّالْ

  • Pek hareketli.
  • Çok hareketli.
  • Çok hareketli, koşan. (Arapça)
  • Çok hareketli.

civelek

  • Tar: Yeniçeri Ocağı'nda bulunan ve aşçıbaşı maiyetinde yaver gibi kullanılan gençler.
  • Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç.

çüst

  • Çevik, çabuk hareketli. Seri-ül-hareke. (Farsça)
  • Dar, sıkı. (Farsça)
  • Muntazam, mükemmel, düzgün. Yakışıklı. (Farsça)

dinamik

  • yun. Cisimlerin hareketleriyle bunları meydana getiren sebebler arasındaki alâkayı araştıran mekanik ilminin bir kolu.
  • Hareket eden, durup dinlenmek bilmeyen, hareketli.
  • Fls: Sâbitin zıddı olarak bir kuvvet tesiriyle dâim hareket halinde bulunan ve bulunduran, bir değişmesi,
  • Hareketli.

diritnavt

  • Düşman saldırılarına engel olmak için yapılan hareketli kale.

eşell

  • Çolak. Kolu sakat olan.
  • Eli dâima hareketli olan kimse.

fa'al / fa'âl / فعال

  • Hareketli, çalışkan. (Arapça)

fa'aliyyet / fa'âliyyet / فعاليت

  • Hareketlilik, çalışma. (Arapça)

faal

  • Aktif, hareketli.

faalane / faalâne

  • Faal, hareketli bir şekilde.

gayret

  • Dikkatle ve sebatla çalışmak.
  • Kıskanmak, çekememek.
  • Hareketli ve temiz hislerle çalışmak.
  • Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete gelmek.

giran-can

  • Ağır kanlı, ağır hareketli, can sıkıcı (adam). (Farsça)

kinetik

  • Hareketle alâkalı. Hareket dolayısıyla meydana gelen, hareketli. (Fransızca)

mahrek

  • Hareketli bir noktanın takip ettiği yol.
  • Bir gezegenin bir devrede üzerinden gittiği farzolunan dairevî hat, yörünge.

mert

  • Çevik, zinde, hareketli. (Farsça)

meşhum

  • Cesaretli. Sözü geçer kimse. Zeyrek. Zeki. Akıllı.
  • Korkmuş. Korkutulmuş.
  • Çok güzel hareketli at.

mezar-ı müteharrik

  • Hareketli mezar; yaşayan ölü.

müteharrik / مُتَحَرِّكْ

  • Hareketli.

müteharrike

  • Hareketli.

nane molla

  • Mc: Beceriksiz, işe yaramaz, ağır hareketli mânalarında kullanılan bir tâbirdir.

necis

  • Yavaş hareketli insan veya hayvan.
  • Gizli olan şeyi halk içinde ifşa etmek.
  • Gizlenen sır, nişan.
  • Bir nevi yeşillik.

revan-ı tabiat

  • Âlemin canlılığı, akıcılığı, hareketli oluşu.

salib

  • Titreten.
  • Hareketli.

seyyar

  • Hareketli, gezici.

sükunetsiz / sükûnetsiz

  • Sakin kalmayan, hareketli.

televizyon

  • Elektromanyetik dalgalar vasıtasıyla hareketli veya hareketsiz şekillerin resmini uzaklara nakletme usulü. (Fransızca)
  • Bunun alıcı cihazı. (Fransızca)

tenbel

  • (Tembel) Üşenen, üşengeç. (Farsça)
  • İşte ağır, davranan ağır yürüyen, ağır hareketli. (Farsça)

yağız

  • Esmer, çevik ve hareketli.

zat-ul hareke / zât-ul hareke

  • Kendi kendine hareket eden cisim. Aslında hareketli olan cisim. Otomatik.

zerrat-ı müteharrike / zerrât-ı müteharrike

  • Hareketli zerreler, atomlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın