REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te HEYET ifadesini içeren 45 kelime bulundu...

akademi

  • yun. Yüksek mekteb.
  • Âlimler, edebiyatçılar heyeti.
  • Eflatun'un vaktiyle talebesine ders verdiği yer.
  • Çıplak modelden yapılan insan resmi.
  • Belli bir ilmin gelişme ve ilerlemesini te'min maksadı ile müşterek tetebbularda veya serbest tedrisatta bulunan salâhiyetl

aksakal

  • Köy ihtiyarı. Köy ihtiyar heyetinin başı.Muhtar.

ankara ehl-i vukufu

  • Ankara mahkemesi bilirkişi heyeti.

celse-i muhakeme

  • Mahkeme heyetinin görüşme boyunca yaptığı oturum, yargılama duruşması.

cemaat

  • Topluluk. Bir yere toplanmış insanlar. Takım, bölük.
  • Fık: Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti. Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali.
  • Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbiri

denizli ehl-i vukufu

  • Denizli mahkemesi bilirkişi heyeti.

ehl-i hakim

  • Hakimler heyeti.

ehl-i vukuf heyeti

  • Bilirkişi kurulu, heyeti.

encümen / انجمن

  • Topluluk. (Farsça)
  • Dernek. (Farsça)
  • Heyet. (Farsça)
  • Komisyon. (Farsça)

erkan-ı harb / erkân-ı harb / اَرْكَانِ حَرْبْ

  • Kurmay heyeti.

felekiyyat / felekiyyât

  • Gök ve heyet ilmine ait şeyler, astronomik.

helesaya çıkmak

  • Eskiden ramazanlarda iftardan sonra para toplamak için çocuklar tarafından teşkil edilen çalgılı heyetlere katılanlar tarafından nakarat makamında söylenen bir tabirdir. Dilenciliğin kibarcalarından sayılır.

hey'et

  • Heyet, kurul, meclis.

hey'et-i a'yan / hey'et-i a'yân

  • Senato.
  • Mertebesi yüksek ve itibar edilenlerin heyeti.

hey'et-i içtimaiye

  • İçtimaî heyet. Topluluğa âit heyet. Toplantı heyeti.

hey'et-i ictimaiyye

  • Toplantı heyeti, sosyal durum.

hey'et-i vekile

  • Vekiller hey'eti, icra vekileri hey'eti. Bakanlar Kurulu. Başbakanın riyaset ettiği heyet.

heyet-i aliye-i ilmiye / heyet-i âliye-i ilmiye

  • Yüksek ilim heyeti.

heyet-i hakim / heyet-i hâkim

  • Hâkimler heyeti, kurulu.

heyet-i idare

  • İdare heyeti, yönetim kurulu.

heyet-i ilmiye

  • İlmi heyet.

heyet-i mecmua

  • Ferdlerinin toplamından meydana gelen heyet, genel yapı.

heyet-i sıhhiye

  • Sağlık heyeti, kurulu.

heyet-i ulema

  • Âlimler heyeti.

heyet-i vükela / heyet-i vükelâ

  • Vekiller heyeti, Bakanlar Kurulu.

heyet-i zabıta

  • Güvenlik birimi, heyeti.

icra hey'eti

  • Mahkeme kararını tatbike memur olan heyet. İcra memurları heyeti.

icra vekilleri hey'eti

  • Vekiller heyeti. Başvekilin riyaset ettiği bakanlardan meydana gelen hey'et.

istişare

  • Danışma, fikir sorma; meşveret etme, bir heyetin fikrine müracaat etme.

jüri

  • Bir mesele hakkında hüküm vermek için toplanan heyet.

karargah / karargâh

  • Karar verilen yer. Karar yeri. (Farsça)
  • Askerî birlikte kurmay heyetinin toplandığı yer. Merkez. (Farsça)

kıyafet

  • Bir şeyin dış görünüşü, zâhiri.
  • Bir kimsenin giydiklerinin bütünü.
  • Heyet, şekil, suret.
  • Feraset.
  • Bir kimsenin ardınca olmak.

komisyon

  • Özel bir maksad için kurulan heyet.

komite

  • Bir iş için toplanan heyet.

mukazzez

  • Heyeti hafif olan kimse.

mülkiye müfettişi

  • Devletin idarî işlerini ve heyetlerini denetleyen müfettiş, denetçi.

nadi

  • Nidâ eden, haykıran, çağıran.
  • Halkın, meşveret gibi, birşey konuşmak üzere bir yere toplanmaları. Nitekim İslâmdan evvel Mekke'de Kureyş'in toplandığı meclis binasına "Darünnedve" denilirdi. Nâdi; orada ve o gibi yerlerde toplanan heyettir ki; bezm, meclis, mahfil, kongre tâbirleri g

şare

  • Libas, elbise.
  • Heyet.

sebir

  • Suret.
  • Renk.
  • Asıl.
  • Heyet.

sehane

  • Heyet.
  • Süs, ziynet.
  • Renk.

sehna'

  • Heyet.
  • Suret.

şevar

  • Ev esvabı, elbise, libas.
  • Heyet.

şura / şûrâ

  • Danışma kurulu, istişare heyeti.

şure

  • Heyet.

vefd

  • Çokluk. Cemaat.
  • Bir iş için giden heyet. Elçilik.
  • Dağ başı.
  • Gelme, ulaşma, erişme, varma, vürud.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın