Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
HAREKET ETME
ifadesini içeren
85
kelime bulundu...
azimet-i şer'iye / azîmet-i şer'iye
Dinî azimet; dinde takva ile hareket etmek.
bilahareket / bilâhareket / بلاحركت
Hareketsiz, hareket etmeden.
(Arapça)
bilaperva / bilâperva
Pervasızca hareket etme.
debb
Hareket etmek.
Ağır ağır yürümek.
depretme
Kımıldama, hareket etme.
edeb
Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ.
Ist: Sünnet-i Resul'e (A.S.M.) uygun hareket etmek.
Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve-i râsiha-i nefsiye.
Edebiyat ve ondan bahseden ilim. (Kur'anın edebi ise: Öyle
ezmel
Hareket etmek.
Muzdarib olmak, acı çekmek.
Savt, sadâ, ses.
Gül.
felc
Nüzul, inme. Vücudda bir kısmın veya çok kısımların hareket etmekten âciz kalışı.
İki kısma yarılmak.
Küçük nehir.
Fevz, zafer.
fikr-i hodserane / fikr-i hodserâne
Kimseyi dinlemeden kendi başına hareket etme düşüncesi.
halc
Çekmek.
Hareket etmek.
hareketsizlik
Hareket etmeme.
hazm
Cem'etmek, toplamak.
Zaptetmek.
Kast etmek.
Bağlamak.
Yumuşak yüksek yer.
Sağlam re'y. Doğru ve kat'i karar.
Basiretle hareket etmek.
hüsn-ü tedbir
İyi düşünülerek tutulan yol. Tefekkür ile tasmim etmek, ihtiyar olunacak meslek ve harekete karar vermek.
Bir kimseden bir haberi nakil ve rivâyet eylemek.
Bir şeye iyi muvaffak olmak için o işe muvafık ve hesaplı hareket etmek.
ıhtilac
Seğirtmek, koşmak.
Hareket etmek.
ihtiyat / ihtiyât
Önlem alma, tedbirli hareket etme.
Dîne uygun olmayan bir işi yapma şüphesinden kurtulmak için, tedbirli hareket etme.
ihtiyat etme
Önlem alma, tedbirli hareket etme.
infial
Bir tesirin gücü altında hareket etme.
insafla
Vicdanlı hareket etme.
intiyat
Kendi reyi ile davranma, kendi istek ve iradesi ile hareket etme.
Asılı kalma.
irha
Tatlılıkla ve kibarca hareket etme, yumuşak davranma, tatlı muâmele etme.
irticac
Çalkanmak. Heyecana gelme.
Sarsıntı. Muztaribane hareket etmek.
islam-ı mecazi / islâm-ı mecâzî
Nefsin, itminâna gelmeden yâni Allahü teâlânın rızâsına uygun hareket etmeye başlamadan önce, kişide bulunan ve Cennet'e girmek için yeterli olan İslâmiyet.
istibsar
Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek.
istibşar
Müjde almak. Hayırlı, iyi haber iyi sevinmek.İSTİBTA' : Ağır ağır hareket etme.
Gecikme, geç kalma.
ita'at / itâ'at
Söz dinleme, boyun eğme, emre göre hareket etme. Sözünden çıkmama.
itaat
Alınan emre uymak. Söz dinlemek. İnkıyad etmek. Boyun eğmek. Âmirin meşru emirlerini dinleyip ona göre hareket etmek.
kebbe
İzdihamlık, kalabalık.
Cenk ve kıtal içinde sür'at etmek. Savaşta acele hareket etmek.
meyd
Deprenmek. Sallanmak.
Ziyaret etmek.
Hareket etmek.
Kırağı çalmak.
Meyletmek.
Neşv ü nemâ bulmak.
Başı dönüp midesi bulanmak.
müdara
Dost gibi görünme. Yüze gülme.
Başkalarının fikirlerine uyarcasına hareket etmek.
Sulh ve salâh üzere bulunmak. (Meşru bir surette ve iyi bir netice için yapılan müdârâ memduhtur. Fena bir netice için ise, kötüdür; İslâmlığa yakışmaz, İslâm onu men'eder.)
muhalefet / muhâlefet / مُخَالَفَتْ
Zıddına hareket etme.
mümaşat
Birlikte hoş geçinmek.
Bir maslahat yolunu takib etmek.
Meslek işlerinde tesviye, tervic ve idare etmek.
Karışmamak.
Başkalarının zarar vermeyen fikirlerine uyarcasına hareket etmek ve sulh u salâh üzere durmak. Uygunluk.
mümaşatsız / mümâşatsız
Beraber hareket etmeksizin, uysallık göstermeksizin.
nabz-gir
Mizaca göre hareket etmesinden anlıyan, nabza göre davranmasını bilen.
(Farsça)
nebz
(Nebezân) : Damarın hareket etmesi.
nevesan
Kımıldama, hareket etme.
nevs
Asılmış olan bir şeyin hareket etmesi, sallanması. Hareket etme. Deprenme.
nühuz
Hareket etme, deprenip kalkma.
pa-be-rikab / pâ-be-rikâb
Hareket etmek üzere olan.
pa-berca-yi hareket / pâ-bercâ-yi hareket
Hareket etmek üzere bulunan, âmâde.
paberikab / pâberikâb / پابركاب
Gitmek üzere, hareket etmek üzere.
(Farsça - Arapça)
raks ve hareket
Oynama, düzenli bir şekilde hareket etme.
rehz
Hareket etmek.
rı'de
Titremek, hareket etmek.
riya
Özü sözü bir olmamak. İnandığı gibi hareket etmeyiş. İki yüzlülük etmek. Gösteriş için yapılan hareket.
sabit
Duran, yerinde durup hareket etmeyen.
Doğruluğu isbat edilmiş olan.
sabite
Yerinde durur gibi olan yıldız.
Yerinde durup hareket etmeyen herhangi bir şey. (Seyyare'nin zıddı)
şerr
Kötü iş, kötülük. Fenâlık.
Kavga.
Allaha isyan, emirlerine uymama, muhalif hareket etme.
Fenâ adam, fenâlık yapan adam, kötü adam.
Daha kötü, en kötü.
seyran
(Aslı: Seyeran) Gezme, gezinme. Bakıp görme.
Hareket etme.
Açılma, ferahlanma, teferrüc.
sıfat-ı tehevvür
Öfke sıfatı; sonunu düşünmeden öfkeli hareket etme.
su-i tedbir
Yanlış tedbir. Kötü yol. Tam düşünüşle, akıllıca hareket etmeyiş.
sür'at-i seyr
Hızla hareket etme, yürüme.
taaddi
Saldırma.
Düşmanlık.
Ezme.
Şeriattan ayrılma. Tecavüz etme. Zulmetme. Örf âdet ve mukavelenin hilâfına hareket etme.
Gr: Fiilin geçer halde olması, müteaddi olması.
taammül
Amel etmek, hareket etmek.
taharrük
Hareket etme.
tahazhuz
Suyun deprenmesi, hareket etmesi.
tahkir
Hareket etmek. Hor görmek. Küçük görmek. Aşağı ve alçak addetmek.
taka'ku'
Deprenmek, hareket etmek.
Ötmek.
takalkul
Deprenmek, hareket etmek.
tasa'su'
Deprenmek, hareket etmek.
Perakende olmak, dağılmak.
tasallut
Musallat olmak. Birini rahatsız etmek. Tebelleş olmak. Tahakkümane hareket etmek.
tasannu' / تَصَنُّعْ
Yapmacık hareket etme.
tasarruf etme
Bir şeyde değişiklik yapma vs. gibi dilediği gibi hareket etme.
tatfil
Uyuntuluk etmek.
Güneşin batı tarafa doğru hareket etmesi.
tebatu'
Ağır davranma. Ağır hareket etme.
tebcil
Ağırlamak. Yüceltmek. Birisine ta'zim etmek. Hürmetle hareket etmek.
tecavüz
Haddini aşma. Söz veya hareketle ileri gitme.
Aleyhine hareket etme.
Zorlama.
Geçme.
Sataşma, saldırma, sarkıntılık.
tedbir / tedbîr
Bir şeyi elde edecek veya önliyecek yol, çâre; bir işin sonunu düşünerek hareket etmek.
tedric
Derece derece ilerleme, aşamalı olarak hareket etme.
teenni / teennî
İhtiyatlı ve akıllıca davranma. Bir işte acele etmeyip bir düşünce dairesinde hareket etme. (Teude de denir)
İlerisini düşünerek acele etmeden yavaş ve ihtiyatlı hareket etme.
teharrük
Hareketlenmek, kımıldamak. Hareket etmek.
tehevvür
Korkusuzlukla düşünmeden hareket etmek. Sonunu düşünmeden birden bire karar vermek.
Kuvve-i gadabiyenin ifrat mertebesi; maddi mânevi hiçbir şeyden korkmamak hâleti.
teklif
Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek.
Sıkılgan ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele.
Vergi yüklemek.
Vazife vermek.
Cenab-ı Hakk'ın, insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe vazifelendirmesi.
Fık: Şeriat-ı İslâmiyeni
telatuf
(Çoğulu: Telâtufât) Nezaket ve lütufla hareket etme, nâzikâne muamelede bulunma.
teleclüc
Söylerken şaşırarak ağzında lâkırdıyı karıştırarak söylemek.
Kımıldatmak. Hareket etmek.
Tereddüt.
temayül-ü infirad
Tek başına hareket etme, sadece kendisini düşünerek hareket etme eğilimi.
temkin / temkîn / تَمْك۪ينْ
Ölçülü hareket etme.
Ölçülü hareket etme.
temkinli
Ağırbaşlı, ihtiyatlı hareket etme.
tenagguş
Hareket etmek.
tenevvüh
(Nevha. dan) Ölüye feryad ederek ağlamak.
Sarkıp sallanıp öteberi hareket etmek.
tera'ru'
Deprenmek.
Büyümek.
Çocuğun hareket etmesi.
tereccüf
Deprenmek, hareket etmek.
tevehhüc
Deprenmek, hareket etmek.
tevezzug
Hareket etmek.
vekalet / vekâlet
Vekillik. Birisinin nâmına iş görme. Kendi nâmına hareket etme salâhiyetini başkasına verme. Nezâret, bakanlık.
Vekilin vazife gördüğü bina.
vekil
Başkasının işini gören. Bir adamın yerine hareket etme selâhiyeti olan kimse.
Nâzır. Bakan.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
lü'lü-i lala
Jeton
Zlüf
mazınne
Müebbeden
ihtimalat-ı kesire
Gişe
Neba
ala-yı
dar-üş-şafaka
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
HAREKET ETME
emirlere uyan
avukat
Rız
Bilet
Huhi
hayret
Istigrak
Hacr
Hücnet