Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
HARAP
ifadesini içeren
29
kelime bulundu...
ahreb
Çok harap, perişan, yıkık.
Kulağı yarık kimse.
Edb: Rübai vezinlerinden "Mef'ulü" ile başlayan oniki şekilden herbiri.
arazi-i gamire / arâzi-i gamire
Huk: Harap, su baskınına uğramış veya içine henüz çift girmemiş yerler.
belka'
Tenha çöl. Harap ve boş yer.
Yazı.
Yalan yere yemin etmek.
Su, süt gibi boğaz ıslatan şeyler.
Bir hurma cinsi.
berbad / berbâd
Harap. Kötü. Virâne. Bozuk. Perişan. Telef ve helâk olmuş.
(Farsça)
Harap, pis, fena, kirli.
berhane / berhâne / برخانه
Eskiyip harap olmuş konak.
(Farsça)
Harap vaziyetteki ev.
(Farsça)
bülkut
(Çoğulu: Belâki) Bir hurma cinsi.
Ot ve su olmayan harap ve boş yer.
Yalan yere yemin etmek.
büz
Harap yer.
Fâsid nesne.
Helâk.
cadis
Viran, harap, yıkık.
Çorak, kurak, işlenmemiş, ekilmemiş toprak, gelir getirmeyen boş arazi.
carif
Yıkıp harap etmek.
cerf
Ahzetmek, almak.
Yıkmak, harap etmek.
Yerden bel veya kürekle bir şey atmak.
desmere
(Çoğulu: Desâmire) Dağ başında olan harap yıkık kale.
dil-i viran
Harap gönül, yıkık gönül.
gamir
Ekilmemiş, terkedilmiş ıssız yer.
Faydalanılmamış şey.
Mamur olmayan harap yer.
hak ile yeksan / hâk ile yeksan
Toprakla bir yıkık, harap, yerle bir.
harab / harâb / خراب
Harap, yıkık.
Yıkık, harap.
(Arapça)
Fitil gibi sarhoş.
(Arapça)
Harâb etmek:
Yıkmak, bozmak, tahrip etmek.
(Arapça)
Harâb olmak:
Yıkılmak, bozulmak, kırılmak.
(Arapça)
harabiyet / harâbiyet
Haraplık.
haras-ı harab / harâs-ı harâb
Harap olmuş değirmen.
Mc: Dünya.
magmur
Şöhretsiz. Adı sanı silinmiş olan.
Harap. Yıkık.
mağmure
Adı sanı silinmiş, yerinde yeller esen, harap olmuş.
magmuriyet
Mağmurluk, viranlık, haraplık.
Adı sanı kaybolmuş.
serahor
Osmanlı İmparatorluğunun ilk devirlerinde ordunun bir yerden başka bir yere hareketinde yolların yapılması ile beraber ağırlıkların nakil vesairesi veyahut memleket içinde zelzele, deprem gibi bir âfetin vukuuyla harap olan yerlerin hemen tamir edilmesi işlerinde kullanılanlara verilen addır.
tahrib / تخریب
Yıkma, harap etme.
(Arapça)
Tahrîb edilmek:
Yıkılmak, bozulmak, harap edilmek.
(Arapça)
Tahrîb etmek:
Yıkmak, bozmak, harap etmek.
(Arapça)
tebah
Harap yer, yıkıntı, yıkılmış.
tedai / tedaî
Birbirini bir iş için davet etmek.
Yıkılıp harap olmak.
Bir şeyi hatıra getirmek. Bir şeyin başka bir şeyi hatıra getirmesi. Çağrışım.
übülle
Basra yakınında bir harap şehir.
Bir miktar hurma.
viran / vîrân / ویران
Yıkık, harap.
(Farsça)
Mc: Kederli, üzgün, gamlı.
(Farsça)
Harap.
Yıkık, harap olmuş.
(Farsça)
Yıkıntı, harabe.
(Farsça)
Vîrân etmek:
Yıkmak, harap etmek.
(Farsça)
Vîrân olmak:
(Farsça)
Yıkılmak, harap olmak.
(Farsça)
Perişan olmak.
(Farsça)
virane / virâne / vîrâne / ویرانه
Harap, harabe yapı.
Yıkıntı alan, harap yer, harap bina.
(Farsça)
virani / viranî / vîrânî / ویرانى
Viranlık, haraplık.
(Farsça)
Haraplık.
(Farsça)
yebab
Yıkık, bozuk, harap, virâne.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
rabita-i vahdet
ma'deletkar
büra
Abel
suffar
Müsta'cil
Becâyiş
nimres
bekçi
İ'cam
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
HARAP
gariban
işlemiş
Kendini kaybet
Lüy
Mürt
Memuriye
kütle
Koyun
askeri