Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Hüzün
ifadesini içeren
135
kelime bulundu...
ahzan / ahzân / احزان
(Tekili: Hüzn) Hüzünler, kederler, sıkıntılar, tasalar, gamlar.
Hüzünler.
Hüzünler, üzüntüler.
Hüzünler.
(Arapça)
ahzen / احزن
Çok hüzünlü kederli. En tasalı, daha gamlı.
Çok hüzünlü.
(Arapça)
alam-ı hazinane / âlâm-ı hazinane
Hüzün veren elemler, acılar.
asi / âsi
Doktor, cerrah, tabib.
(Farsça)
Kederli, hüzünlü.
(Farsça)
asiye / âsiye
Kederli, hüzünlü kadın.
Sütun, kolon, direk.
Hz. Musa'yı (A.S.) Nil nehrinden çıkararak büyütüp yetiştiren kadın. Firavunun zevcesinin ismi.
atf-ı tefsir
Bir mânada olup mücerred tasdik ve te'kid için "ve" ile müteradifine (aynı mânadaki kelimeye) atfolunan kelime. Meselâ: "İhsan ve kerem, hüzün ve keder" ifadesindeki "ve" ler gibi. Diğer bir ifade ile: Aynı olan ayrı iki kelimenin birlikte kullanılması. ("deli divâne"de olduğu gibi.)
bar-ı dil / bâr-ı dil
Gönül yükü, elem, keder, gam, hüzün.
bejman
Yırtık, dökük, pejmürde, dağınık.
(Farsça)
Hüzünlü, kederli, üzgün, yaslı.
(Farsça)
beşem
Kederli, hüzünlü, yaslı.
(Farsça)
Hazmı güç olan şey.
(Farsça)
ceriz
Tasalı kimse. Hüzünlü, kederli olan kişi.
ceza'
Hüzünle ağlayıp sızlanmak. Sabırsızlık yüzünden telâş ve teessür göstermek.
dacir
Gamkin ve gönlü dar kimse.
Bağırgan dişi deve.
Kederlenmek, hüzünlenmek muztarib olmak.
esef
Hüzün, gam, nedamet, pişmanlık. Daralmak. Elden çıkan bir şey için hâsıl olan üzüntü.
esef-nak
Hüzünlü, acıklı, esefli.
(Farsça)
esy
Tasa, keder, hüzün.
esyan
Kederli, gamlı, tasalı, kaygılı, hüzünlü, üzüntülü.
fec'
Bir kimsenin, musibetten dolayı elemli olması.
İncinmek.
Tasalı olmak, kederli ve hüzünlü oluş.
firak / firâk
Ayrılık, ayrılma.
Hüzün, keder, sıkıntı.
gamin / gamîn
Tasalı, hüzünlü, kederli, gamlı.
(Farsça)
gamm-alud
Kederli, gamlı, hüzünlü, kaygı veren.
(Farsça)
gamm-dide / gamm-dîde
Kederli, tasalı, gamlı, hüzünlü.
gamm-gin / gamm-gîn
Kederli, hüzünlü, gamlı.
(Farsça)
gamm-güsar / gamm-güsâr
Teselli veren, hüzün ve kederi defeden.
(Farsça)
gamm-hane
Hüzün ve tasa yeri.
(Farsça)
Mc: Dünya.
(Farsça)
gamm-har
Kederlenen, hüzünlenen, tasalanan.
(Farsça)
gamm-nisar
Hüzün veren, kederli eden.
(Farsça)
gamm-perver
Keder veren, hüzünlendiren, gam artıran.
(Farsça)
gamm-zede
Kederli, hüzünlü, gamlı, tasalı.
(Farsça)
gavail
(Tekili: Gaile) Musibetler, belâlar.
Dertler, sıkıntılar, kederler, hüzünler.
Felâketler, âfetler.
gerd
Baht, talih. Fayda.
(Farsça)
Toz, toprak.
(Farsça)
Hüzün, keder, gam, tasa.
(Farsça)
gezend
Musibet, belâ, felâket, âfet.
(Farsça)
Elem, keder, hüzün.
(Farsça)
Zarar, ziyan.
(Farsça)
giriban-çak / girîban-çâk
Yakası yırtık.
(Farsça)
Mc: Kederli, hüzünlü, üzüntülü.
(Farsça)
gumum
(Tekili: Gamm) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler.
gusas
(Tekili: Gussa) Kederler, hüzünler, kaygılar, tasalar.
gussanak / gussanâk
Kederli, hüzünlü, tasalı, kaygılı.
(Farsça)
habal
Bozulma, düzensizlik. Karma karışıklık.
Sıkıntı, hüzün, keder, üzüntü.
hacis
Tasa, keder, hüzün, gam.
Hâtıra. Kalb ve hissin en derin ve gizli sesleri.
hadşe
(Çoğulu: Hadeşât) Vesvese, kuruntu, merak, ye's, üzüntü, hüzün.
hafl
Kederlenme, hüzünlenme, tasalanma.
Toplantı, toplanma.
hal / hâl
Durum, vaziyet, tavır. Tasavvuf yolunda bulunan kimsenin kalbine gelen sevinç, hüzün, darlık, genişlik, arzu ve korku gibi mânâlar. Bunlar kulun gayreti ve çalışması olmadan kalbe gelir. Bu yönden makam ile arasında fark vardır. Makam, tasavvuf yolun da bulunan kimsenin çalışmakla kazandığı mânevî d
hazannüma
Sonbahar görünüşlü.
(Farsça)
Mc: Hüzün ve keder verici.
(Farsça)
hazin / hazîn / حزین / حَز۪ينْ
Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran.
Hüzün veren, acıklı.
Hüzünlü, üzüntü verici.
Hüzün dolu.
(Arapça)
Hüzünlü.
hazin levha / hazîn levha
Hüzünlü, acıklı tablo.
hazinane / hazînâne
Hüzünlü bir şekilde.
Hüzünlü bir hâlde.
hem
Gaile, müşkül iş.
Tasa, gam, keder, hüzün.
hemm
Gam, keder, tasa, hüzün.
Gam, hüzün, sıkıntı.
hiss-i hüzn-ü gamdar
Gam veren hüzün hissi.
hüzn / حزن
(Hüzün) Gamlı olmak. Keder Sıkıntı.
Üzüntü, keder. Sevincin zıddı. Bu, halk arasında kastedilen dünyevî hüzünden başkadır. Tasavvuf yolunda bulunanlara âit bir hâl.
Hüzün, üzüntü.
(Arapça)
hüzn-alud
Kederli. Hüzünlü. Gamlı.
(Farsça)
hüzn-amiz
Gam, keder ve hüzünle karışık.
(Farsça)
hüzn-aver
Keder veren. Gam veren. Hüzün verici.
(Farsça)
hüzn-efza
Keder ve hüzün arttıran.
(Farsça)
hüzn-engiz
Hüzün veren. Keder verici.
(Farsça)
hüzn-engizane / hüzn-engizâne
Hüzün ve üzüntü verici bir şekilde.
hüzn-gah / hüzn-gâh
Hüzün ve keder vakti.
hüzn-ü elim / hüzn-ü elîm
Acı verici hüzün, üzüntü.
hüzn-ü gurubi / hüzn-ü gurubî / hüzn-ü gurûbî
Sevilen ve bağlanılan herşeyin batıp gitmesinden ortaya çıkan hüzün.
Gurubla gelen hüzün.
hüzn-ü kur'ani / hüzn-ü kur'ânî
Kur'ân'a has hüzün.
hüzn-ü masumane ve mazlumane / hüzn-ü mâsumâne ve mazlumâne
Masum ve mazlumca duyulan hüzün, acı.
hüzn-ü müştakane
Kavuşmanın gecikmesinden doğan hüzün, üzüntü.
hüzn-ü yetimi / hüzn-ü yetimî
Yetimce hüzün.
hüznengiz / hüznengîz / حزن انگيز
Hüzün veren, üzen.
Hüzün veren.
(Arapça - Farsça)
hüzün-alud / hüzün-âlûd
Hüzünle karışık.
hüzün-engiz
Hüzün veren.
hüzüngah / hüzüngâh
Hüzün yeri.
Hüzün yeri.
hüzünlü
Hüzün verici, üzüntülü.
igmam
Kederlendirmek. Gamlandırmak. Hüzünlendirmek.
Gökyüzünün bulutlu olması.
ihzan
Mahzun etme, hüzünlendirme, keder verme.
ikrab
Kederlendirme, hüzün verme.
iktirab
Tasalı ve gamlı olma. Korkulu ve hüzünlü bulunma.
iktiras
Bir işe ehemmiyet verme, bir şeyi mühimseme.
Kederli ve hüzünlü olma.
işca'
Yenme, ezme.
Kederlendirme, hüzün verme, üzme.
işcaz
Kederlendirme, üzme, hüzün ve gam verme.
kabbe / kâbbe
Hüzünden ve gamdan dolayı, hali kötü ve kalbi kırık olmak.
kad / kâd
Mahzun olma, hüzünlü ve kederli olma.
kaibe
Hüzün ve gamdan perişan olmak.
kalb-i hazin / kalb-i hazîn
Üzülen kalp, hüzünlü gönül.
kalb-i na-şad / kalb-i nâ-şâd
Hüzünlü gönül, kederli kalb.
kanıt
Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü.
keib
Mahzun, hüzünlü, münkesir ve kötü halli olan kişi. (Müe: Keibe)
keşakeş
Münâkaşa, çekişme.
(Farsça)
Keder, hüzün, tasa, gam.
(Farsça)
Sıkıntı, felâket, ıztırab.
(Farsça)
Tereddüt, kararsızlık.
(Farsça)
Pehlivanların birbirleriyle mücâdeleleri.
(Farsça)
İki kişinin, bir şeyi birer uçlarından tutup, her birinin kendine doğru çekmesi.
(Farsça)
küdur
(Tekili: Keder) Kederler, hüzünler, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.
lehif / lehîf
(Lehfân) Mahzun, hüzünlü, üzüntülü, kederli.
mahzun / محزون / mahzûn / مَحْزُونْ
Tasalı. Kederli. Hüzünlü. Gamlı.
Hüzünlü.
Hüzünlü.
(Arapça)
Mahzun etmek:
Hüzünlendirmek.
(Arapça)
Mahzun olmak:
Hüzünlenmek.
(Arapça)
Hüzünlü.
mahzunane / mahzûnane / محزونانه
Hüzünlü bir halde.
(Arapça - Farsça)
mahzuniyet
Hüzünlü olma.
matem-i umumi / matem-i umumî
Herkesin yas tutması, genel hüzün.
matemli
Yaslı, hüzünlü.
mazife
İzâfe olunmuş.
Keder, hüzün, tasa, gam.
mejeng
Keder, hüzün, tasa, gam.
(Farsça)
Hoşa gitmeyen, beğenilmeyen, nefret edilen, iğrenilen.
(Farsça)
mekbut
Mahzun kişi. Hüzünlü, üzüntülü kimse.
mekrubiyet
Kederli, hüzünlü ve tasalı olma.
mekzum
Kederli, hüzünlü, tasalı, üzüntülü, gamlı.
menşe-i ahzan / menşe-i ahzân
Hüzünlerin kaynağı.
mevsim-i hazinane
Hüzünlü mevsim.
mübteis
Mahzun, hüzünlü.
şikâyet edici, şikâyeti olan kimse.
muhatab-ı mahzun
Hüzünlü muhatap.
muhtezin
Kederli, hüzünlü, mahzun, mükedder.
muhzin
(Hüzn. den) Hüzün verici. Acıklandırıcı. Kederlendirici.
muje
Musibet, belâ.
(Farsça)
Keder, gam, tasa, hüzün.
(Farsça)
mükeddir
(Keder. den) Keder ve hüzün veren.
Bulandıran.
mükterib
(İktirâb. dan) Kederli, hüzünlü, gamlı.
müstmend
(Çoğulu: Müstmendân) Kederli, hüzünlü, mahzun. Zavallı, miskin, biçâre.
(Farsça)
müstmendan / müstmendân
(Tekili: Müstmend) Hüzünlü, kederli ve mahzun kimseler, üzgün kişiler. Zavallılar, miskinler, biçareler.
(Farsça)
mütehazzin
Hüzünlü, kederli. Üzülen, mahzun olan.
mütekeddir
(Çoğulu: Mütekeddirîn) (Keder. den) Kederli, hüzünlü. Kederlenen, tekeddür eden.
Bulanık.
mütekeddirane / mütekeddirâne
Kederli ve hüzünlü bir hâlde.
(Farsça)
Bulanarak.
(Farsça)
mütekeddirin / mütekeddirîn
(Tekili: Mütekeddir) Kederlenenler, kederli ve hüzünlü olan kimseler.
Bulanık şeyler.
mütelehhif
(Çoğulu: Mütelehhifîn) (Lehef. den) Hasret çeken. Özleyen. Yanıp yakılan. Hüzünlü olan.
na-şadi / na-şadî
Hüzünlü ve kederli oluş, gamlılık.
(Farsça)
nağamat-ı hazine / nağamât-ı hazîne
Hüzünlü nağmeler.
ömr-ü hazin
Hazin ömür. Hüzünlü hayat.
pas
Gecenin sekizde biri.
(Farsça)
Gözetleme, bekleme.
(Farsça)
Keder, hüzün, gam.
(Farsça)
İç sıkıntısı.
(Farsça)
pejman
Pişman, nâdim.
(Farsça)
Kederli, hüzünlü.
(Farsça)
perişan
Dağınık, karışık.
(Farsça)
Bozuk, tertibsiz, düzensiz.
(Farsça)
Kederli, hüzünlü, kaygılı.
(Farsça)
rikkat-amiz / rikkat-âmiz
Acıma veren, kalbe hüzün verecek olan, acındıran.
savt-ı hazin
Hüzünlü ses.
şeceb
Hüzün ve gussalı olma.
şecen
(Çoğulu: Eşcân-şücun) Dal, budak, kol.
Hâcet, ihtiyaç.
Keder, hüzün.
sedem
Hüzün, keder, tasa.
Nedâmet, pişmanlık.
şerr-i hazin / şerr-i hazîn / شَرِّ حَزِينْ
Hüzünlü, üzücü kötülük.
Hüzün veren kötülük.
şikestedil
Gönlü kırık, mahzun, kederli, hüzünlü.
(Farsça)
taha'
Yüksek bulut.
Gam, hüzün, keder.
tahazzün
Kederlenmek, hüzünlenmek. Birine acımak. Mükedder olmak.
tarah
(Çoğulu: Etrâh) Tasa, keder, hüzün, melâlet.
teessür-bahş
Hüzün veren, keder veren, tasaya düşüren.
(Farsça)
teessürat-ı hazine / teessürât-ı hazîne
Hüzün dolu üzüntüler.
tefeccu'
Canı yanma, acıma. Kaygılı olma, dertli olma.
Belâ ânında hüzünlü olma.
tetrih
Tasalandırmak. Hüzünlendirmek, üzmek.
üf
Kulak kiri.
Tırnak arasında olan kir.
Hüzün ve kedere işaret eden kelime.
valih / vâlih
Keder ve hüzünle aklı gitmiş, şaşırmış, hayrette kalmış.
veda-yı hazinane / vedâ-yı hazinâne
Hüzünlü vedâ.
veleh
Hayret, şaşkınlık.
Fazla hüzünden akıl gidip tembel olmak.
veyl
Vay hâline, yazık, felâket, hüzün ve hüsran.
Cehennem'de bir çukur ismi veya Cehennem'in bir kapısına bu isim verilmiştir.
Vaid, tehdid makamında kullanılan azab kelimesidir.
Vay haline, yazık, hüzün ve hüsran. Cehennemde bir çukurun adı.
yad-i hazin / yâd-i hazin
Hüzünlü hâtıra.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Taālā
Saimin
Kuvvet-i azim
isti'mal
İnfaz
cenah
erbab
Vakt-i isfirar
merdüm-azar
قص
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Hüzün
Zülf
Lili
Zâhir
İçinde
Rüya
Ulul
Yaratilis
Artık
Cennet bahçesi