REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Güre ifadesini içeren 30 kelime bulundu...

başaltı

  • t. Gemilerin baş tarafında tayfa ve er koğuşları.
  • Yağlı güreşlerde baş'ın altındaki derece.

cazgır

  • Yağlı güreşlerde pehlivanları seyircilere takdim edip dualarını okuyarak onları meydana çıkaran kimse.

garf

  • (Çoğulu: Guref-Agrâf) Kurtarmak.
  • El ile su almak.
  • Bir şeyi kesmek.

gureba-i yemin

  • İbrahim paşa, Galata ve Edirne saraylarından çıkanlarla, harpte fevkalâde yararlık gösteren yabancılar ve yeni Müslüman olmuşlardan teşkil olunan iki süvari bölüğünden birinin ismidir. Bu iki bölüğe birden "Gureba-i Yemin ve Yesar Bölükleri" denildiği gibi "Garip ve Yiğitler Bölükleri" veya "Aşağı B

i'tikal

  • Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına alma.
  • Devenin dizini büküp bağlama.
  • Güreş yaparken rakibini sarmaya getirip yıkma.

igrik

  • Çok bağırıp böğüren (hayvan).

kemane

  • Keman veya kemençe yayı. (Farsça)
  • Güreşte bir çeşit oyun. (Farsça)

kisvet / كسوت

  • Elbise.
  • Özel kıyâfet.
  • Yağlı güreş yapan pehlivanların giydikleri, meşinden ve dar paçalı olan pantolon. Kisbet.
  • Giysi. (Arapça)
  • Güreşçi kisbeti. (Arapça)

küşti / küştî / كشتى

  • Pehlivanlık, güreşme. (Farsça)
  • Güreş. (Farsça)

küştigir / küştîgir

  • Pehlivan, güreşçi. (Farsça)

lebc

  • Güreşmek.
  • Sar'a tutup düşmek.

lebt

  • Güreşmek.

masari'

  • (Tekili: Mısrâ') Mısrâlar.
  • (Masra') Güreş meydanları.

masra'

  • Çarpışma, ölme.
  • Güreş meydanı.

mişvargah / mişvargâh

  • Gösteri yeri. (Farsça)
  • Pehlivanların güreştikleri saha. (Farsça)
  • At pazarı. Satılık atların koşturulduğu meydan. (Farsça)

mu'tekil

  • Sağmak için koyunun ayaklarını iki bacağı arasına çekip alan.
  • Devenin dizini büküp bağlıyan.
  • Güreşte rakibini sarmaya getirip yıkan.

muravaga

  • Güreşme.

müravega

  • Taleb etmek, istemek.
  • Güreşmek, güreş tutmak.

musaraa

  • Pehlivanlık. Güreşmek. Güreşe tutuşmak.

musarea

  • Güreşçilik.

musari'

  • (Sar'. dan) Pehlivan, güreşçi.

pehlevan

  • Pehlivan. Yiğit. Kahraman. Güreşçi. (Farsça)

pehlevani / pehlevanî

  • Pehlivanlık, güreşçilik, yiğitlik, kahramanlık. (Farsça)

pehlivan

  • Güreşçi.

peşrev

  • (Aslı: Pişrev) Önde giden. (Farsça)
  • Türk müziğinde bir saz eseri. (Farsça)
  • Güreşten önce pehlivanların ellerini birbirine veya dizlerine çarparak ve biraz sıçrayarak yaptıkları oyun. (Farsça)
  • Bir çeşit ok. (Farsça)

sur'a

  • Bahadırlık, kahramanlık.
  • Güreşçilik.

tahassur

  • Eli böğüre koymak.

tasaru'

  • Birbiriyle güreşmek.

tesaru'

  • Güreşme. Birbiriyle güreş etme.

tübban

  • Güreşçilerin donu.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın