REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Güdü ifadesini içeren 22 kelime bulundu...

afite

  • Dişi koyun. Koyun güdücü kız.

asr-ı evvel

  • İlk asır.
  • Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendisinin bir misli daha uzadığı zamandan başlayıp, iki misli uzayıncaya kadar süren ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)

asr-ı sani / asr-ı sâni

  • İkinci asır.
  • Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan başlayan ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)

balon

  • Hava veya hafif gazlarla doldurulan küre. Bugünkü uçaklar balonculuğun geliştirilmesiyle elde edilmiştir. Zeplin adı verilen güdümlü balonlar hava ulaşımında ve savaşta kullanılmıştır. (Fransızca)

ban

  • Dam, çatı.
  • Sorgun ağacı. Bey söğüdü.
  • yun. Sevgilinin boyu. Farsçada kelime sonuna gelerek, Türkçedeki "ci, cu" ekleri yerini tutan mânâda kullanılır. Meselâ: Bağban: Bağcı.

ebter

  • Güdük, kesik.

efell

  • Güdük kılıç.

garize / garîze / غریزه

  • İçgüdü. (Arapça)

garizi / garizî / غریزی

  • İçgüdüsel. (Arapça)

ilham / ilhâm

  • Peygamberlerin kalblerine, uyanık iken, melek görünmeden ilâhî vahyin bırakılması.
  • Sâlihlerin, iyi kimselerin kalbine gelen İslâmiyet'e uygun mânâlar.
  • Allahü teâlânın bildirmesi. Sevk-i tabîî. Bugün buna içgüdü denilmektedir.

insiyak / insiyâk / انسياق

  • İçgüdü. (Arapça)

insiyaki / insiyâkî / انسياقى

  • İçgüdüsel. (Arapça)

latife-i rabbaniye

  • İnsanın kalbine bağlı ve bütün duygularının sultanı olan ince bir duygudur ki, İlâhî hakikatlar onunla hissedilip zevkedilir.

meyl-i tabi'i / meyl-i tabî'î

  • İç güdü. İnsanın irâdesi dışında, yaratılıştan olan meyl, bedenin istemesi.

rüavi

  • Köy yakınında ve halk yöresinde güdülen deve.

sayis

  • (Siyaset. den) At uşağı, seyis. Koyun güdücü.

seleb

  • Yemen vilâyetinde yetişen bir ağacın kabuğudur. Ondan ipler ve urganlar yaparlar.
  • Kişinin malı mülkü ve metâı.

serh

  • Kıl taramak.
  • Halâs etmek, kurtarmak.
  • Uzun, büyük ağaç.
  • Güdülen davar ve sığır sürüsü.
  • Otlak, mera.
  • İrsal etmek.

sevk-i tabi'i / sevk-i tabi'î / سوق طبيعى

  • İçgüdü.
  • Sevk etmek: Göndermek, yönlendirmek, götürmek.

sevk-i tabii / sevk-i tabiî

  • İçgüdü, düşünme sonucu olarak değil, tabii hareket.
  • İstek dışı hareket. İç güdü. Canlıların hayâtiyetini ve nesillerini devâm ettirmek için, Hak teâlâ tarafından kendilerine verilen kuvvet.

sevkitabii / sevkitabiî

  • Hayvanlarda düşünmeyerek, tabiatın sevki ve zorlamasıyla yapılan hareket, içgüdü.

tivele

  • Bir kadına kocası buğzedip (gizli düşmanlık edip) kendisinden soğuduktan sonra, kadının, kocasının sevgisini tekrar celbetmek (çekmek) için mutlak te'sir edeceğine inanarak sihir yapması.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın