REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Gûlé ifadesini içeren 84 kelime bulundu...

basim

  • (Besm. den) Güleryüzlü, şen kimse.

basit

  • Kıymetsiz.
  • Geniş
  • Yaygın olan.
  • Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan.
  • Neş'eli. Güleryüzlü. Düz, arızasız, engelsiz.
  • Edb: Aruz vezinlerinden biri.

behcet

  • Sevinç. Güleryüzlülük. Güzellik, şirinlik.
  • Güleryüzlülük, şenlik, güzellik.

behçet

  • Güzellik, güleryüzlülük, sevinç.

behic / behîc / بهيج

  • Güleryüzlü. Güzel. Şen. Şâduman olan.
  • Güleryüzlü, şen, güzel.
  • Güleryüzlü. (Arapça)

behice

  • Şen, güzel. Güler yüzlü kadın.

behlül

  • Çok gülen, çok gülücü.
  • Hayır sahibi, çok iyi adam.
  • Hârun-ür Reşid'in kardeşinin adı olup meczûbâne ve hikmetli hareketleriyle meşhur olmuştur.

behnan

  • Güler yüzlü, iyi huylu ve devamlı olarak gülen kimse.

behs

  • Neşe ve güleryüzle karşılama.
  • Kahraman, yiğit, mert adam.
  • Cür'etkârlık.

besamet

  • Güler yüzlülük. Mütebessimiyet.

beşaş

  • (Beşeş, beşüş) Açık yüzlü. Güler yüzlü.

beşaşet / beşâşet

  • Güler yüzlülük.
  • Tazelik.
  • Güler yüzlülük.
  • Güleryüzlülük.

besim / besîm / بسيم

  • (Besm. den) Güleryüzlü kimse.
  • Güleç. (Arapça)

beşir

  • Müjdeli haber veren. Müjde getiren.
  • Güler yüzlü. Hub. Cemil.
  • Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir vasfı.
  • Müjdeci, iyi haber getiren,güleryüzlü.
  • Hıristiyan Araplar'da İncil yazan veya hıristiyanlık akidelerini telkin eden kimse.
  • Peygamberimizin bir vasfı.

bessam

  • Güler yüzlü olan adam. Çok gülen kimse.

beşuş / beşûş / بشوش

  • Güler yüzlü, şen.
  • Güleryüzlü.
  • Güleç. (Arapça)

beşuşane / beşûşâne / بشوشانه

  • Güler yüzlüce. Hoş olarak. (Farsça)
  • Güleryüzle. (Arapça - Farsça)

bülbül-ü handan / bülbül-ü handân

  • Gülen mutlu bülbül.

dahhak

  • Çok gülen. Çok gülücü.
  • İran'da eski tarihte yaşamış çok zâlim bir hükümdarın adı.

dahık

  • Gülen, gülücü.

ebruferah

  • Güler yüzlü. (Farsça)

elhamdü lillahi ala nuri'l-iman ve hidayeti'r-rahman / elhamdü lillâhi alâ nûri'l-iman ve hidâyeti'r-rahmân

  • Bütün övgüler ve şükürler iman nurunu ve doğru yolu nasip eden Allah'a mahsustur.

ermah

  • (Tekili: Remh) Remhler, darbeler, vuruşlar.
  • (Rumh) Rumhlar, süngüler, mızraklar.

esinne

  • (Tekili: Sinân) Kılıçlar, seyfler.
  • Süngüler.
  • Bileği taşları.

ferah-ebru

  • Sevimli, güler yüzlü. (Farsça)

gadair

  • (Tekili: Gadire) Saç örgüleri.

gül-ü tevhid

  • Tevhit gülü (burada her şeyin bir olan Allah'a ait olması güle benzetilmiş.

güşade-ebru

  • Güler yüzlü. Mütebessim. şen. (Farsça)

güşaderu / güşâderû / گشاده رو

  • Güleç, güleryüzlü. (Farsça)

hafi

  • Yalın ayak yürüyen veya koşan.
  • Çok ikram eden insan. İnsanı güler yüzle karşılayan.

hamd

  • Teşekkür ve övgülerini sunma.

hamd etmek

  • Minnet, teşekkür ve övgülerini sunmak.

handa hand

  • Devamlı gülme, sürekli olarak gülme. (Farsça)
  • Devamlı gülen, sürekli gülen. (Farsça)

handan / handân / خندان / خَنْدَانْ

  • Gülen, gülücü, mesrur. (Farsça)
  • Gülen.
  • Mesrur, mutlu, gülen, huzurlu.
  • Güleç, gülen. (Farsça)
  • Handan etmek: Güldürmek. (Farsça)
  • Gülen.

handan-ruy

  • Güler yüzlü, güleç, mütebessim. (Farsça)

handekar / handekâr

  • Gülen, tebessüm eden, gülücü. (Farsça)

handekünan

  • Gülerek, güle güle. (Farsça)

handemeşhun

  • Devamlı gülen. Çok gülen. (Farsça)

handenüma

  • Gülen. (Farsça)

handeriz

  • Gülüp duran, devamlı gülen. (Farsça)

handeruy / handerûy / خنده روی

  • Mütebessim, güler yüzlü. (Farsça)
  • Güleryüzlü. (Farsça)

handezen

  • Gülen. (Farsça)

hardal

  • Çok küçük tohumları olan ve yaprakları yenen bir nebat ismi. Döğülerek macun haline getirilir ve sofrada iştah açmak için kullanılır.

hari' / harî'

  • Kimseden çekinmeyen, fâcire kadın.
  • Çok gülen, gülegen.

he'he'

  • Deveyi yulafa çağırmak.
  • Gülegen adam.

hurrem

  • Sevinçli. Mesrur. Şen. Ferahlık veren. Taze ve hoş. Güler yüzlü. (Farsça)

iştibak / iştibâk

  • (Şebeke. den) Örülmek. Örgülenmek.
  • Karşılıklı birbirine geçmek.
  • Perişanlık.
  • Zâhir olmak.
  • Koz: Güneş battıktan sonra gökte kum taneleri gibi görünen karışık yıldızlar.
  • Şebekelenme, örgülenme.

izz ü şerefle

  • Güle güle, uğurlar olsun.

kahkahazen

  • Kahkaha atan, fazlaca yüksek sesle gülen. (Farsça)

kana

  • Süngüler.

künan

  • "Ederek, yaparak, eden, yapan" manâlarına gelerek kelimelere eklenir. Meselâ: (Hande-künân: Gülerek) (Farsça)

medaih / medâih

  • Medihler, övgüler.

medayih

  • Övgüler.

medayih-i bahire / medâyih-i bâhire

  • Açık ve aşikâr övgüler.

medhiyyat / medhiyyât / مدحيات

  • Övgüler. (Arapça)

memtul

  • Çekiçle döğülerek işlenmiş.

mergul

  • (Mergule) Kıvrılmış veya bükülmüş saç. Kıvırcık saç.
  • Ahenkli ses.
  • Kuş sesi.

meshuk

  • (Sahk. dan) Döğülerek toz haline getirilmiş.

mezcuc

  • Süngülenmiş. Süngü ile dürtülmüş.

mihrban

  • Merhamet ve şefkat sahibi. Muhabbetli, sevimli, yumuşak huylu ve güleryüzlü. (Farsça)

mihzak

  • Çok gülen kadın.

müdahin / müdâhin

  • Dalkavuk. Yüze gülen. Birisini yalandan yüzüne karşı medheden. Menfaat koparmak için dostluk eden.
  • Menfaat için yüze gülen, yağcılık ve dalkavukluk yapan; dalkavuk.

mültefet

  • (Left. den) Kendisine iltifat edilmiş olan. Güler yüz gösterilmiş ve hoş davranılmış.
  • Ehemmiyet verilmiş.

mültefit / ملتفت

  • İltifat eden, güleryüzlü. (Arapça)

mütebeşbiş

  • Güler yüz gösteren.

mütebessim

  • (Besm. den) Tebessüm eden. Hafif ve lâtif tarz ile gülen. Gülümseyen.

mütehellil

  • Sevinçten yüzü gülen.

müteşabike / müteşâbike

  • Birbirine girmiş, örgülenmiş, karışık.

retc

  • Kapıyı sürgülemek. Kapının kilitlenmesi.

rimah

  • (Tekili: Rumh) Mızraklar, kargılar, süngüler.

ruy-i iltifat

  • Güler yüz.

şebeke

  • Örgülenmiş, örgüt.

şematetkarane / şemâtetkârâne

  • Başkalarının üzüntüsüne, acısına hayasızca gülerek sevinmek.

şemu'

  • Gülen, oynayan. Gülücü, oynayıcı.

sena-i peygamberi / senâ-i peygamberî

  • Peygamber tarafından yapılan övgüler.

şeyyad

  • (Şeyd. den) Riyâkâr. Yüze gülen.
  • Sıvacı.

tahmidat-ı rabbaniye / tahmidât-ı rabbâniye

  • Herşeyi terbiye ve idare eden Allah'a yapılan şükür ve övgüler.

takdirat

  • Takdirler, övgüler.

talakat

  • Dil açıklığı. Selâset. Düzgün sözlülük.
  • Güler yüzlülük.

talik

  • Güleryüzlü adam. Mütebessim kimse.
  • Düzgün söz söyleyen kimse.

tebeşbüş

  • Küçükten büyüğe güler yüz gösterme.

tereffuk

  • (Rıfk. dan) Tatlı dil ve güler yüzlülükle davranma. Yumuşaklıkla muâmele etme.

tih

  • Gülen kimsenin gülerken çıkardığı ses.

vildan / vildân

  • Allahü teâlânın cennettekilere hizmet için nûrdan yarattığı güler yüzlü ve tatlı dilli hizmetçiler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın