LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Gondermek ifadesini içeren 25 kelime bulundu...

çelenk

  • Eskiden kadınların süs için başlarına taktıkları mücevher veya madenlerden yapılmış sorguç. Halka şeklinde çiçek veya yapraklı dal demeti. (Cenazelere çelenk göndermek İslâm âdeti değildir, israftır.) (Farsça)

hasm-ı mütevari / hasm-ı mütevarî

  • Huk: Mahkemeye gelmekten ve vekil göndermekten çekinen kimse.

havale

  • Göndermek, gönderi.

havale etmek

  • Göndermek.

havalename

  • Posta gibi vasıtalarla para göndermek üzere yazılan havale mektubu. (Farsça)

i'zam / i'zâm / اعزام

  • Göndermek. Yollamak.
  • Gönderme. (Arapça)
  • Gönderilme. (Arapça)
  • İ'zâm edilmek: Gönderilmek, yollanmak. (Arapça)
  • İ'zâm etmek: Göndermek, yollamak. (Arapça)

iade / iâde / اعاده

  • Geri verme, geri gönderme. (Arapça)
  • İâde edilmek: Geri verilmek, geri gönderilmek, (Arapça)
  • İâde etmek: Geri vermek, geri göndermek. (Arapça)
  • İâde eylemek: Geri vermek. (Arapça)

ib'as

  • Yeniden yaratmak, göndermek. Hayat vermek.

iblag

  • Bildirmek. Yetiştirmek. Haberdar etmek. Göndermek.

icra

  • Bir işi yürütmek.
  • Yerine getirmek. Yapma. Tatbik etme.
  • Vekil göndermek.
  • Mahkeme kararını yerine getirmek.
  • Suyu akıtmak.
  • Huk: Borçlunun alacaklıya karşı ödemekle mükellef olduğu bir borcu, adlî bir teşekkül vâsıtasıyla ödetme.

ifrad

  • Tek olarak söylemek.
  • Ayırmak.
  • Göndermek. Yollamak.

ihrac

  • Çıkarmak. Dışarı atmak. Fazla malı başka memlekete göndermek. İstifade için meydana koymak.

ihracat

  • (Tekili: İhrâc) Memleketteki fazla malı başka memlekete göndermek, satmak.
  • Çıkarmalar. İhraç etmeler.

ikra'

  • Okutmak. "Oku" diye emretmek.
  • Selâm göndermek. Yakın gelmek. Ziyafet istemek.

irsal

  • (Resul. den) Göndermek, gönderilmek, yollamak.
  • Havale kılma.
  • Salıvermek. Kendi haline koymak.
  • Sürü sahibi olmak.
  • Elçi gönderme.

isra / isrâ

  • Yürütmek, göndermek.
  • Gece seferi yapmak.
  • İrsâl etmek.

isra'

  • Hızlandırmak. Sür'atlendirmek.
  • Geri döndürmek. Göndermek.

risale

  • Mektup.
  • Bir ilme dair yazılmış küçük kitap.
  • Haber göndermek.
  • Elçinin götürdüğü mektup, name.
  • Fık: Bir kimsenin sözünü veya emrini başka birisine tebliğ etmek.

risalet

  • Birisini bir vazife ile bir yere göndermek.
  • Peygamberlik. Büyük kitapla gelen peygamberlik.
  • Elçilik.

sedl

  • İrsal etmek, göndermek, yollamak.

sevk

  • Önüne katıp sürmek, ileri sürmek. Yollamak, göndermek.
  • Neticeye bağlamak.

sevk-i tabi'i / sevk-i tabi'î / سوق طبيعى

  • İçgüdü.
  • Sevk etmek: Göndermek, yönlendirmek, götürmek.

ta'yin

  • Yerini belli etmek.
  • Vazifeye göndermek, vazifelendirmek.
  • Ayırmak.
  • Tayın, erzak.

tevcih

  • Döndürmek, yöneltmek.
  • Tefsir etmek.
  • Birisini bir tarafa göndermek.
  • Rütbe vermek.
  • Bir kimseye söz atmak.
  • Edb: İki zıd mânaya gelebilen ve birbirinin zıddı mânada söz kullanmak.

zefif

  • Çabuk davranan. Çevik.
  • Deve kuşunun yelmesi.
  • Gelini kocasına göndermek.
  • Hızla gitmek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın