Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Geçmek
ifadesini içeren
113
kelime bulundu...
ablukayı bozmak
Muhasara hattını yarıp geçmek.
abr
Rüya tabir etmek. Düş yormak.
Yaş akıtmak. Sudan veya başka yerden geçmek.
Söylemeden bir şeyi düşünmek.
bey'-i bil vefa / bey'-i bil vefâ
Vefa ile satış. Alıcı ve satıcının, satıştan vazgeçmek hakkına sâhip olduğu alış-veriş.
bil'intikal
Geçerek, geçmekle.
cari
Akan, akıcı.
Geçmekte olan.
İnsanlar arasında mer'i ve muteber ve mütedavil olan.
caymak
Vazgeçmek. Sözünden dönmek.
(Türkçe)
cedd
Babanın babası veya ananın babası.
Büyüklük, azimlik.
Kat'edip geçmek.
Tâli'li olmak.
Kesmek.
cim secavendi / cim secâvendi
Kur'ân-ı Kerim'deki durma yerlerinden biri. Bu secâvendde durmak veya geçmek caizdir.
cıvata
Arkası iri başlı ve ucu somun geçmek üzere yivli vida. Başlıca potrelleri, demir ve tahtaları birbirine bağlamaya yarar.
cülus / cülûs / جلوس
Oturma.
(Arapça)
Tahta geçme.
(Arapça)
Cülûs etmek:
Tahta geçmek.
(Arapça)
debib
Yürümek.
Harekete geçmek.
delef
Tekaddüm etmek, ileri geçmek. Önde bulunmak.
devre
(Çoğulu: Devrât) Dönüş dönme, dönem.
Birkaç yıldan meydana gelen zaman süresi.
Elektrik devresi. Üzerinden elektrik akımı geçmekte olan bir iletken yolun tamamı.
düruc
Dürmek.
Geçmek.
Koymak.
düsse
Başa soğuk geçmek.
eşebb
Arasından geçmek mümkün olmayan ağacın sıklığı.
fena
(Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma.
Geçici dünya.
Geçip gitme.
Tas: Kendi varlığından geçmek.
Kötü.
Devamlı olmayan.
Çok kocamış olmak.
fenh
Su içerken tamamen kanmadan vaz geçmek.
ferag
Vaz geçmek. Hiç bir şeyle meşgul olmayıp dinlenmek.
Boşaltma.
feragat
Tok gözlülük. Hakkından vaz geçmek, bir şey istememek. Şahsî dâvasından vaz geçmek.
Boşalmak, hâlî olmak.
feragat-ı nefis
Nefsini geri çekmek, hakkından isteyerek vazgeçmek.
fidye
Bir şeyin yerine geçmek üzere verilen bedel.
Çok yaşlı ve hasta olan kimsenin tutamadığı oruç, ölüm hastalığına yakalananın kılamadığı namaz, vefât etmiş kimsenin namaz ve oruç borçları için ve hacda, ihramlının hastalık özründen dolayı ihramın bâzı yasaklarını işlemesine karşılık vermesi ge
gaşeyan
Kendinden geçmek. Kendini kaybetmek. Bayılmak. Gaşyolmak.
havl
Güç. Kuvvet.
Muhit, etraf.
Yıl, sene.
Tahavvül, inkılâb.
Geçmek.
Bir hâlden bir hâle dönmek.
Rücu etmek.
Sıçramak.
Hile.
hilafet
Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek.
Din ve dünya işlerinde umumi reislik. İmam-ül Mü'minîn olan zât, şer'î hükümlerin icrasında Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (A.S.M.) halef olduğu için hilafet vazifesini alana Halife denmiştir. Buna İmamet-i Kübra da denir.Hilafet, 1517 (Hi
hükm / حكم
Hüküm, emir, kesin karar.
(Arapça)
Hükmünde:
Yerinde, gibi.
(Arapça)
Hükmünü almak:
Yerine geçmek, gibi olmak.
(Arapça)
hunus
Rücu etmek, vazgeçmek, geri dönmek.
Örtülü olmak.
Tehir etmek, sonraya bırakmak.
i'tida
Sesini yükseltmek.
Zulmetmek.
Haddinden geçmek.
ibra / ibrâ
Alacağından vaz geçmek.
ictiyaz
Geçmek, mürur.
idrab
(Darb. dan) Rüc'u etmek, vaz geçmek. Bir şeyi yapmaktan yüz çevirmek. Mukim olmak.
Bir kimse üzerine kırağı yağmak.
Sıcak yel eserek yerdeki suyu kurutmak.
Ekmeğin pişmesi. (Kamus'tan alınmıştır.)
ifrat
Haddinden geçmek. Pek ileri gitmek.
Takatinden ziyade iş vermek. (Tefrit'in zıddı)
iğfal / iğfâl / اغفال
Aldatma, kandırma.
(Arapça)
Irza geçme.
(Arapça)
İğfâl edilmek:
(Arapça)
Aldatılmak, kandırılmak.
(Arapça)
Irzına geçilmek.
(Arapça)
İğfâl etmek:
(Arapça)
Aldatmak, kandırmak.
(Arapça)
Irzına geçmek.
(Arapça)
ihtizaza gelmek
Titremek, harekete geçmek.
iktidab
Bir şeyi kendisi için kesmek.
Henüz öğretilmemiş deveye binmek.
İrticâlen söz söylemek.
Edb: Şâir, kasidesinden teşbihi keserek maksadına, yani medhettiğinin medhine geçmek.
imam
Öne geçmek.
Önde ve ileride olan. Delil ve rehber.
Cemaate namaz kıldıran.
İçtihad sahibi zat. Mezheb sahibi olan.
Bir mahallenin lüzumlu işlerine ve içtimaî vazifelerine nezaret eden.
Müslümanların imamı olan halife ve askerlerin başı. Sultan. Hâkim.
intikal / intikâl / انتقال
Bir yerden bir yere nakletmek. Tebdil-i mekân etmek.
Göçmek, geçmek.
Sirâyet. Bulaşmak.
Bir şeyin miras olarak kalması.
Bir mes'eleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak.
Göçme, taşınma.
(Arapça)
Kavrama.
(Arapça)
Miras geçmesi.
(Arapça)
İntikal etmek geçmek:
(Arapça)
inzicar
Çekilmek, vazgeçmek.
irsen
Miras olarak, anadan, babadan geçmek yolu ile.
isa
Dört büyük peygamberden birisidir. Hakiki Hristiyanlık dininin peygamberidir. Kur'an-ı Kerim'de meziyet ve senası geçmektedir. İncil, mukaddes kitabıdır. Vahiy ile kendine gönderilmiştir. Ancak kendisinden sonra Havarileri tarafından yazılmıştır.
iştibak
(Şebeke. den) Örülmek. Örgülenmek.
Karşılıklı birbirine geçmek.
Perişanlık.
Zâhir olmak.
Koz: Güneş battıktan sonra gökte kum taneleri gibi görünen karışık yıldızlar.
istiglaz
Bir şeyi galiz saymak, galiz bilmek.
Satın almaktan vazgeçmek.
istigrak
Gark olmak, dalmak.
Dalgınlık.
Ist: Seraba kapılmak. Manevî bir hal ile hayret ve taaccübden bayılmak derecesine gelmek.
Tas: Dalgınlıkla, zihni bütün bütün meşgul olmak. Aşk-ı İlâhî ile dünyayı unutup kendinden geçmek.
Gr: "El" harf-i ta'rifinin, isimleri umu
istiğrak-ı mutlak
Allah aşkı ile tamamen kendinden geçmek.
kaim / kâim / قائم
Ayakta.
(Arapça)
Yerine geçen.
(Arapça)
Dik.
(Arapça)
Kâim olmak:
Yerine geçmek.
(Arapça)
kat'
Kesme, ayırma.
Geçme. Yol almak. Yüzerek geçmek.
Delil ve bürhan ile ilzam etmek.
Edb: Sözün te'sirini arttırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için söz bitmeden kesivermek."İmtihan geliyor. Çalışın, yoksa..."Görmüyor gittiği yanlış yolu zannım çoğunuz Size rehberl
kebn
Kova ağzını iki kat edip dikmek.
Udul etmek, dönmek, vazgeçmek.
Besili ve semiz olmak.
Kaybetmek.
keyd
Tuzak. Kötülük, hile.
Men'etmek.
Kusmak.
Çakmağın tezce ateşi çıkmayıp geçmek.
Cenk etmek, dövüşmek.
Karganın ötmesi.
kudum
Uzak ve uzun bir yoldan gelmek.
Ayak basmak.
İleri geçmek. İlerilik.
merr
Geçmek. Mürur etmek.
İp.
Bel dedikleri âlet.
Demir külünk.
metab
Tevbe etmek.
Rücu etmek, geri dönmek, caymak, vazgeçmek.
metali'
Matla'lar. Tulu' edecek yerler veya zamanlar. Güneş veya benzerinin doğduğu yerler.
Ast: Herhangi bir yıldızın i'tidal-i rebii (Arz'ın güneş etrafındaki gezmesinde, 20 Mart'ta bulunduğu) noktasından geçmek üzere başlangıç kabul edilen daire ile bu yıldızın semavî istiva dairesi üzeri
meyz
Ayırmak, birşeyi denklerinden üstün tutmak.
Bir yerden bir yere geçmek.
mücaveze
Haddinden ileri geçmek. Normali aşmak. Bir şeyin, hadd-i itidâli geçmesi.
Birini suç ve günahı ile muâheze eylemeyip görmemezlik ile afv ve müsamaha eylemek.
müna
(Minâ) Arzular.
Birinin yerine kaim-i makam olmak, birinin yerine geçmek.
Suya giden yol.
Mekke-i Mükerreme'de hacıların kurban bayramında kurban kestikleri ve şeytan taşladıkları mukaddes yer.
munsarif / منصرف
Vazgeçen.
(Arapça)
Munsarif olmak:
Vazgeçmek.
(Arapça)
murakabe
Kontrol etmek. İnceleyip vaziyeti anlamak. Teftiş etmek.
Kendini kontrol etmek. İç âlemine bakmak. Gözetmek.
Hıfz etmek.
Beklemek. İntizar.
Dalarak kendinden geçmek.
Tas: Kendisini tamamen nâfile ibâdet ve itaate vermek için mâbede kapanmak.
murur / murûr
Murûr etmek:
Geçmek.
mürur / mürûr / مرور
Geçmek, gitmek. Bir taraftan girip öteden çıkmak.
Sona erme, nihâyet bulma.
Geçme, geçip gitme, geçiş.
(Arapça)
Mürûr etmek:
Geçmek.
(Arapça)
Mürûr eylemek:
(Arapça)
Geçmek.
(Arapça)
Uğramak.
(Arapça)
mürur ve ubur
Geçmek ve atlamak.
müsaraa
(Çoğulu: Müsâraât) Acele etmek. Bir şeye doğru koşmak. Sür'atle teşebbüse geçmek.
mütesabık
Müsabaka eden. Birinden üstün gelmek için çalışan.
İleri geçmek için yarışmak, birisinden ileri geçmek.
nefiz
Okun geçmesi gibi içe geçmek, işlemek.
Sözü geçer olmak.
nekabet / nekâbet
Yapılan satış sözleşmesinden dönmek, vazgeçmek.
nekb
Musibet ve kedere uğrama.
Meyletmek, eğilmek.
Udul etmek, vazgeçmek, haktan dönmek.
nüfuz
Sözü geçer olmak, sözü dinlenmek.
Vücudundan işleyip geçmek. İçine alan.
pot
t. Irmakları geçmek için kullanılan sal.
Dikişin bir tarafında görülen kumaş kabarığı.
rakib
Başka biri ile aynı şeyi isteyen.
Bir işte çalışanlarla yarış ederek ileri geçmek isteyenlerden her biri.
Murakabe eden, kontrol eden.
revc
(Revac) Geçmek.
Rüzgârın karışık esmesiyle ne taraftan geldiği belli olmaması.
rihlet
Geçmek. Göç etmek, göçmek. Ölmek.
sabae
Bir dinden bir dine geçmek.
safbeste-i hareket
Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan.
Harekete geçmek üzere saf bağlayıp hazır olan.
sak'
Horozun ötmesi. Bir kimseye vurmak.
Udul etmek, geri dönmek, vazgeçmek.
sayfufet
Udûl etmek. Yoldan çıkmak, vazgeçmek.
şe'v
Geçmek, takaddüm eylemek.
Son, nihayet.
Devenin yuları.
Zembil.
Kuyudan kazıp toprak çıkarmak. Kuyudan çıkan toprak.
Kaygan.
sebkat
Geçmek, ilerlemek.
sebkatiyet / سَبْقَتِيَتْ
Geçmeklik.
selef
Eskiden olan, önce bulunmuş olan.
Yerine geçirilen.
Önde olmak, ileri geçmek.
(Self) Eskiden olan. Evvelce bulunmuş olan.
Yerine geçilen.
Önde olmak, ileri geçmek.
Eski adam.
ser / سر
Baş.
(Farsça)
Başkan.
(Farsça)
Uç.
(Farsça)
Serden geçmek:
Başından vazgeçmek, ölümü göze almak.
(Farsça)
sermest-i cam-ı aşk / sermest-i câm-ı aşk
Allah aşkıyla kendinden geçmek.
şezb
Ağaçtan budanan kuru odun.
Geçmek, intikal etmek.
Sınır. (Bu mânâya Çoğulu: Eşzâb)
sibak
(Sebk. den) Bir şeyin öncelik hali. Birisinden ileri geçmek. Bir şeyin geçmişi.
Bağ, bağlantı.
sirayet / sirâyet / سرایت
Yayılmak, bulaşmak, geçmek.
Bulaşma, geçme.
(Arapça)
Sirâyet etmek:
Geçmek, bulaşmak.
(Arapça)
sübha
Uyku, nevm.
Fâriğ olmak, vazgeçmek, çekilmek. İşi bitirmek.
süda'
Geçmek.
ta'bir
(Tâbir) İfade, anlatma. Söz. Mânası olan söz. Deyim.
Terim.
Rüya yorma. (Ubur. dan) Herhangi bir şeyden ve hâdiseden, başka bir hak ve faydalı mânaya geçmek, intikal etmek ve ibretlendirmek ve ders almak.
ta'kibat / ta'kibât
Suç işleyene karşı harekete geçmek ve suçluluk derecesini araştırmak.
tahaşhuş
Deprenmek, harekete geçmek.
tahatti
(Hatve. den) Bir şeyi atlayıp geçmek.
Sınırı aşmak.
Saldırış.
tahavvül
(Hâl. den) Birinden diğerine geçmek. Tebdil olunmak, değişmek. Dönmek. Bir hâlden başka bir hâle geçmek.
takaddüm / تقدم
Öncelik.
(Arapça)
Öne geçme.
(Arapça)
Takaddüm etmek:
Öne geçmek.
(Arapça)
takadüm
Üzerinden zaman geçmek.
tayy
Bükmek, sarmak, dürmek.
Kaldırmak.
Geçmek.
Açmak.
Çıkarmak. Bir haberi ketmetmek. Kasten açtırmak.
Atlama, üzerinden geçme.
tayy-i meratib
Birden üst mertebeye geçmek. Birden mertebeleri aşıp, geçip gitmek.
tayyetmek
Geçmek, atlamak, kaldırmak.
tayyızaman
Bir zamandan birdenbire başka zamana geçmek.
tebadül
Birbirinin yerine geçmek. Karşılıklı değişmek. Trampa.
tebadür
Ani olarak zihne girmek.
Hâdis olmak.
Barışmak.
Öğretmek.
Diğerini geçmek için sür'atlenmek, hızlanmak.
tecavüz / tecâvüz / تجاوز
Haddini aşma, sınırı geçme.
(Arapça)
Sarkıntılık etme.
(Arapça)
Tecâvüz etmek:
(Arapça)
Sınırı geçmek, başkasının haklarını hiçe saymak.
(Arapça)
Irza geçmek.
(Arapça)
tecelcül
Deprenmek, harekete geçmek.
tederdür
Katı deprenmek.
Gamdan ve korkudan dolayı kendinden geçmek.
tefettü'
Rücu etmek, geri dönmek, vazgeçmek.
tegayyür
Hâlden hâle geçmek, değişmek.
Bozulmak.
Zıt olmak.
temkin / temkîn
Tasavvufta değişmekten, hâlden hâle geçmekten kurtulup, huzur ve sükûna kavuşma.
terk / ترک
Bırakma.
(Arapça)
Vazgeçme.
(Arapça)
Ayrılma.
(Arapça)
Terk edilmek:
(Arapça)
Bırakılmak.
(Arapça)
Vazgeçilmek.
(Arapça)
Terk etmek:
(Arapça)
Bırakmak.
(Arapça)
Vazgeçmek.
(Arapça)
Ayrılmak.
(Arapça)
terk-i hesti / terk-i hestî
Kendinden geçmek, varlığını terketmek.
teşeffu'
Şafiî mezhebine geçmek. şafiî olmak.
tesennün
Halinden dönmek.
Üzerinden yıl geçmek.
Yaşlı olmak, yaşlanmak, ihtiyarlamak.
(Sinn. den) Diş çıkarma.
tevarüs
Mirasa konmak, birisine diğerinden irsen geçmek. Miras yemek.
ubur
Geçmek. Atlamak.
Zorlamak.
Suyun öte kıyısına geçmek.
udul / udûl / عدول
Vazgeçme.
(Arapça)
Udûl etmek:
Vazgeçmek.
(Arapça)
vecd
Aşk, muhabbet.
Kendinden geçmek, kendini unutacak kadar aşk hâli.
zeca'
Hüküm geçmek.
Kolaylık.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Evtab
cemadat
lugat
mütegayyir
menba
RABBANİYE
muaheze
Dünya
memal
itiraf
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Geçmek
var
Karım
asker
Alışveriş
peşi sıra
Eris
ÖĞRENCİ
SEVGİLİ
KELİME