REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te GİDİŞ ifadesini içeren 58 kelime bulundu...

ahenk

  • Seslerin arasındaki uygunluk. Düzgün tarz ve gidiş. (Farsça)

amed ü reft / âmed ü reft

  • Geliş-gidiş.

amed ü şüd / âmed ü şüd

  • Varıp gelme. Gidiş geliş; geldi gitti.

amedşüd / âmedşüd / آمدشد

  • Geliş gidiş. (Farsça)

amedüreft / âmedüreft / آمدورفت

  • Geliş gidiş. (Farsça)

amedüşüd / âmedüşüd / آمدوشد

  • Geliş gidiş. (Farsça)

arenc

  • Dirsek. (Farsça)
  • Gidiş, tarz, usül, metod. (Farsça)

avemen

  • Deve veya at gidişi.
  • Yüzme.

bed-reftar

  • Gidişi ve hareketi fenâ olan. (Farsça)

bed-üslub / bed-üslûb

  • Üslûbu fena; tavrı, gidişi kötü. (Farsça)

cereyan / cereyân

  • Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma.
  • Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir.

cereyan-ı ahval

  • Hal ve durumların akışı, genel gidişatı.

esfar

  • (Tekili: Sefer) Seferler, yolculuklar, yola gidişler.
  • Düşmana karşı gidişler, akınlar.
  • (Sifr) Büyük kitaplar, ciltler.

felekseyr

  • Hareketleri ve gidişi süratli olan. (Farsça)

gidişat / gidişât

  • Olayların durumu, işlerin gelişme biçimi, işlerin gidiş tarzı.
  • Gidişler, işlerin yürüyüşü.

grafik

  • yun. Bir hâdisenin gidişatını göstermek, birkaç şey arasında karşılaştırma yapmak için çizgi ve şekillerle yapılan rakamlı cetvel.

gun

  • Tarz, gidiş, sıfat. (Farsça)
  • Renk. (Farsça)

gune

  • Tarz, gidiş, yol, tarz. Sıfat. (Farsça)

hoşhıram

  • Güzel yürüyüşlü, güzel gidişli. (Farsça)

hoşreftar

  • Gidişi, yürüyüşü güzel. Güzel gidişli. (Farsça)

hüsn-ü cereyan

  • Güzel gidişat.

insicam-ı ahkem

  • Sağlam bir akış ve uyumlu gidiş.

istimrari / istimrarî

  • İstimrara ait ve müteallik. Devamlılık, sürüp gidiş.

ıttırad

  • Düzenli gidiş.

iyab ü zehab

  • Gidiş - geliş.

iyabüzihab / iyâbüzihâb / عياب و ذهاب

  • Gidiş geliş. (Arapça)

kecreftar

  • Ters yürüyen. Gidişi eğri. (Farsça)

kesat

  • Kötü gidiş, durgunluk.

küfr-ü irtidad

  • Dinden çıkma küfrü; dinden çıkarak inkâra gidiş.

maad

  • Dönüp gidilecek yer.
  • Ahiret.
  • Dönüş, geri gidiş.
  • Dünya'dan sonraki hayat.
  • Gaye, amaç, ulaşılacak yer.

meşarib / meşârib

  • Meşrepler, anlayışlar, gidişatlar.

meşi / meşî

  • Yürüyüş. Gidiş. Doğru yola gitmek.

meslek

  • Yol. Usul. Gidiş.
  • San'at. Geçim için tutulan yol.
  • Sistem.
  • Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.

meşreb

  • Huy. Yaradılış. Adet. Ahlâk.
  • Gidiş.
  • İçmek. İçilecek yer.
  • Fehmetmek.
  • Mânevi haz ve feyz alınan yer ve yol.
  • Meşrep, gidişat.

meşreben

  • Gidişatça.

minval / minvâl

  • Tarz, yol, gidiş.

mişvar / mişvâr

  • Tarz, tavır, gidiş, gidişât.
  • Gümeçten bal peteği sağılan âlet.
  • Davar satılacak yer.
  • Davranış, gidişat.

mişvar-ı ahmediye

  • Peygamberimizin (a.s.m.) sünneti; tarzı, gidişatı.

müddet-i sefer

  • Orta hâlli bir gidiş ile üç günlük yol, mesâfe.

münasebet-i siyak-ı kelam / münasebet-i siyâk-ı kelâm

  • Sözün gidiş münasebeti, öncesiyle ve sonrasıyla olan ilişkisi.

muvazene-i cereyan-ı umumi / muvâzene-i cereyan-ı umumî

  • Genel gidişat ve hareketin dengesi.

pak-meşreb

  • Gidişi, yaratılışı temiz. İyi huylu olan.

reft / رفت

  • Gidiş. (Farsça)

reftar / reftâr / رفتار

  • Gidiş, salınarak yürüyüş. (Farsça)
  • Gidiş.
  • Gidiş. (Farsça)
  • Davranış. (Farsça)

reviş / روش

  • Gidiş, hal, tavır. (Farsça)
  • Tutum, yol. (Farsça)
  • Gidiş. (Farsça)
  • Tarz, yöntem. (Farsça)

rikabdar / rikâbdar

  • Padişahların atla bir yere gidişleri sırasında özengiyi tutmak suretiyle ata binip inmelerine yardım eden kişi.

rüşd / رشد

  • Gelişme. (Arapça)
  • Erginlik. (Arapça)
  • Doğru yolda gidiş. (Arapça)

sa'y

  • Hac ve ömre ibâdeti için Mekke-i mükerremeye gelen kimsenin Mescid-i Haram (Kâbe ve avlusu) yakınındaki Safâ ve Merve tepeleri arasında usûlüne göre Safâ'dan başlayarak Merve'ye ve Merve'den Safâ'ya yedi kere gidip gelmesi. Sa'y, dört gidiş ve üç gelişten ibârettir.
  • Çalışmak, iş görm

seyr ü sefer

  • Gidiş-geliş, dolaşma.
  • Gidiş geliş. Trafik.

seyr-i fıtri / seyr-i fıtrî

  • Allah'ın kâinata yerleştirdiği doğal seyir, gidişat.

seyrüsefer / سير و سفر

  • Gidiş geliş, yolculuk.
  • Trafik, gidişgeliş. (Arapça)

siret / sîret / سيرت

  • Ahlâk, gidişât, hal, hareket, tavır, yaşayış.
  • Hal ve gidiş. (Arapça)
  • Biyografi. (Arapça)

siyak-ı kelam / siyak-ı kelâm

  • Sözün gidişatı; sözün söyleniş şekli, ifade tarzı.

siyer

  • Gidişler, yollar, Peygamberimizi anlatan kitap.
  • (Tekili: Siret) Tarzlar, gidişler, yollar.
  • Gidişât. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin hayâtını, güzel ahlâkını, üstün vasıflarını anlatan ilim dalı; bu hususta yazılmış kitab.

şüd

  • Geçti, gitti; gidiş, gitme. Oldu, olma. Amed şüd : Geldi gitti. (Farsça)

sür'at-i seyr

  • Gidiş hızı.

suret

  • (Çoğulu: Sur - Suver) Biçim, görünüş.
  • Kılık. Tarz.
  • Yol. Gidiş. Hal.
  • Tasvir. Dıştan görünen şekil.
  • Çare.

zehab / zehâb / ذهاب

  • Gidiş. (Arapça)
  • Sanıya kapılma. (Arapça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın