Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Fitne
ifadesini içeren
63
kelime bulundu...
ayb-gu / ayb-gû
Fitneci, fitnekâr, dedikoducu.
bab-ı fitne
Fitne kapısı.
bed-gu / bed-gû
Fitnekâr, dedikoducu.
(Farsça)
fatanet
(Fetânet) Zihin açıklığı. Çabuk kavrayış ve anlayış. Sağlam anlayış. Fıtnetlik.
Müteyakkız oluş.
Peygamberlerin sıfatlarından biridir.
fatin
(Fitne. den) Fitne çıkaran. Dinden çıkarıp azdıran. İğfâl eden.
fesad / fesâd
Bozukluk, karışıklık, fitne, anarşi.
fettan / فتان / fettân / فَتَّانْ
Fitneci. Kurnaz. Fitne çıkaran. Karıştıran.
Hırsız.
Şeytan.
Altın eriten kuyumcu.
Fitne ve fesada teşvik eden, ayartan.
Cazibeli, gönül alıcı, oynak kadın.
İşveli, oynak, cilveli.
(Arapça)
Fitne koparan.
(Arapça)
Çok fitneci.
fiten / فتن
(Tekili: Fitne) Fitneler.
Fitneler.
Fitneler.
(Arapça)
fıtnat
Cibillî ve fıtrî ve âni anlamak ve idrak etmek.
Hikmet.
Zekâvet, basiret, tedbir, fatânet, zeyreklik. Fıtnet diye de okunur. (Zıddı: Gabâvet'tir.)
fitne-amiz / fitne-âmiz
Fitne çıkaran, fesat karıştıran.
(Farsça)
fitne-cihan
Fitne koparan, fesat karıştıran, bozgunculuk yapan.
(Farsça)
fitne-engiz
Fitne çıkaran.
(Farsça)
Fitne verici, fitneye yol açıcı.
fitne-i ahirzaman / fitne-i âhirzaman
Âhirzaman fitnesi; dünyanın son devresinde görülen fitneler, bozulmalar.
Âhirzamandaki fitne. Deccal fitnesi.
fitne-i diniye
Dine ve dindarların içine sokulan fitne, fesat.
fitne-i diniye narı / fitne-i diniye nârı
Dine sokulan fitnenin ateşi.
fitne-i nisaiye / fitne-i nisâiye / فِتْنَۀِ نِسَائِيَه
Kadın kaynaklı fitne.
fitne-kar / fitne-kâr
Ortalığı bozmağa çalışan. Fitneci. Fesâd verici. Fitne çıkarmak isteyen.
(Farsça)
fitneengiz
Fitne sesebi olan.
fitnekar / fitnekâr
Fitneci, ortalığı bozmaya çalışan.
fitnet-üd dehma
(Fitnetüddehmâ) Küfürde olmak, kara fitne. Rezil olmak.
gabavet
Ahmaklık, anlayışsızlık, bönlük, kalın kafalılık. (Fıtnetin zıddı)
gammaz
Birisine iftira ederek zarar veren. Münafık, fitneci.
Adamın ayıplarını arayıp gizli şikâyet eden.
Tersane kethüdalarına mahsus altı çifte kayık.
"Gamz"dan. İftiracı, fitne koğucu. Birine iftira ederek zarar veren kimse.
gammazane
Fitnecilikle, gammazlıkla, koğuculukla.
(Farsça)
gammaziyyet
Koğuculuk, fitnecilik, gammazlık.
herc
İnsanların arasında meydana gelen fitne, fesad.
Söze dalıp çoğaltmak. Haltetmek. Sözü karıştırmak.
Kapıyı açık bırakmak.
İnsanların işlerinin karışması.
Seğirtmek.
Katletmek.
heyş
Hareket.
Davar sağmak.
Fitne.
Iztırab, acı.
hicret
Bir yerden başka bir yere göç etmek.
Resûlullah efendimizin Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye göç etmesi.
Müslüman bir kimsenin, dînini korumak için, kâfir memleketinden, İslâm memleketine göç etmesi.
İslâm memleketinde fitne ve kötülük bulunan bir yerden iyi bir yere
hınzire / hınzîre
(Çoğulu: Hınzırât) Hileci ve fitnekâr kadın.
Dişi domuz.
hutuvat-ı sitte
Altı adım. (Kur'an-ı Kerim'deki "Hutuvat-üş şeytan" tabirinden istifaze ile, şeytanların ve onların insî mümessilleri olan şerir insanların fitnekâr ve dalâlete sevkedici adımları, izleri ve desiseleri gibi mânalarla alâkalı olarak "bir mühim eser"e verilen isim) Şeytanın altı desisesi.
hüzahiz
Bağırgan deve.
Keskin kılıç.
Çok su.
Fitne.
ifsad / ifsâd
Bozmak. Azdırmak. Fesada uğratmak. Fitne salmak. Karıştırmak.
Bozmak, fitne, karışıklık çıkarmak, bozgunculuk yapmak.
iftan
Fitneye düşürme.
Ayartma.
iftinan
Türlü türlü ve birbirini tutmayan düzensiz söz söyleme.
Fitneye düşmek.
Âşık olmak.
iftitan
(Fitne. den) Fitneye uğrama.
Aldatmak.
Azdırmak.
ilm-i fiten
Asr-ı saadetten sonra zuhur eden hâdiselere, fitnelere dâir olan hadis-i şeriflere, ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Fiten denilmektedir.
istisare
Toz savurma, tozutmak, toz kaldırma.
Fesatçılık ve fitnecilik yapmak.
küçük günah
Fitne çıkarmak, adam öldürmek, zinâ etmek gibi büyük günahlara göre daha küçük sayılan günahlar, yasaklar, mekrûhlar.
meftun / meftûn
Fitne ve belâya tutulmuş olan. Âşık. Mecnun.
Cünun. Fitne.
Sihirlenmiş, fitneye düşmüş.
Gönül vermiş, tutkun, vurgun.
Hayran olmuş, şaşmış.
mescid-i dırar / mescid-i dırâr
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz zamânında münâfıkların (inanmadıkları hâlde, müslüman görünenlerin) fitne, fesâd yuvası ve silah deposu olarak Kubâ'da yaptırdıkları mescid.
müfettin
(Fitne. den) Meftun ve hayran eden. Şaşkın bir hâle getiren.
Fitneye düşüren.
münafık / münâfık
İki yüzlü, araya nifak sokan. Fitnekâr.
Ahdini bozan, yalan söyleyen, hıyanet eden.
Görünüşte müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan.
İki yüzlü, fitneci, görünüşte Müslüman gerçekte kâfir.
münafıkin / münafıkîn
(Tekili: Münafık) Münafıklar. Fitnekârlar. İkiyüzlüler. Araya nifak sokanlar.
münimm
(Nemim. den) İnsanlar arasında kovuculuk yapan, fitne verip alan kimse. Nemmam.
mürcif
Fitneci, yalancı.
Fitne ve fesada dalan, bozguncu haber yayan.
(Recefe. den) Fitne ve fesad için iftiralar ve yalan haberler neşrederek ortalığı karıştıran. Yalancı.
Mutlak bir şey ile meşgul olan.
Yer sarsıntısı. Zelzele.
mütemahhız
Fitne çıkaran.
Doğum sancısı çeken.
müzevver
Uydurulmuş, düzme.
Fitne, dedikodu.
na'ar
Fesad ve fitneye çalışan.
Kanı kaçmış olup sâbit olmayan damar.
necid
Kahraman, bahadır.
Arabistan'da bir memleket ismi.
Münbit yer. Fitne ve nifak yeri olan memleket.
Arslan.
nemime / nemîme
Koğuculuk, müslümanlar arasında fitne çıkarmak, ara bozmak için söz taşıma.
nemimekar / nemimekâr
Koğucu, fitneci, dedikoducu, münafık.
(Farsça)
nezg
İfsad etmek, halk içine fitne ve fesad bırakmak. Vesvese.
rehc
Toz, gubar.
Fitne.
şegab
Fitne uyandıran.
te'ris
Kandırma.
Ateş yakma.
Fitne düşürme.
te'riş
Bozmak. Fitne çıkarmak.
tefettün
Bir kimseyi zorla fitneye atma.
teftin / teftîn / تفتين
(Fitne. den) Fitneye düşürme.
Meftun verme. Ayartma.
Fitne sokma.
(Arapça)
Meftun etme.
(Arapça)
temahhuz
(Temahhud) Doğum sancısı çekmek.
Hayvanın gebe oluşu.
Süt yayıkta yayılarak yağı alınıp safileştirilmesi.
Fitne çıkarma.
vesvas
Müvesvis. Vesveseye sürükleyen şeytan. Nefsin zihinde ilka eylediği dağdağa ve fitne. Avcının ve köpeklerin gizli sesi.
yarı ağyar eylemek / yârı ağyar eylemek
Dost ve sevgiliyi aldatarak, araya fitne sokarak yabancılaştırmak.
ye'cüc ve me'cüc
Kur'ân-ı Kerimde bahsi geçen ve ortalığı fitne, fesat ve anarşiye boğacak olan kavimler, anarşist topluluk.
Kısa boylu olacakları söylenen ve Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen ve ortalığı fitne ve anarşiye boğacak olan bir kavmin ismi.
Kur'ân-ı Kerim'de bahse konu edilen ve kısa boylu olacakları söylenen, ortalığı fitne ve anarşiye boğacak olan bir kavmin adı.
ye'cüc-me'cüc
Kur'ân-ı Kerimde bahsi geçen, ortalığı fitne ve anarşiye boğacak olan bir kavmin ismi.
zag
(Çoğulu: Ziygan) Karga ve kuzgun.
(Farsça)
Fitneci, gammaz.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
İktiza
ah
abar
ilca
pak-baz
Nokta-i nazar
elye
ezeliyyet
Ta'n
kavi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Fitne
bilinmez
maba'd
Ayi
Randevu
yaş
Geri döndürmek
nakleden
Ekilen
Vezi