Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Fir
kelimesini içeren
49
kelime bulundu...
al-i firavun / âl-i firavun
Firavun ailesi. Firavun soyu.
ateş-i hecr
Firak ateşi, ayrılık acısı.
badiyet-üş-şam / bâdiyet-üş-şam
Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşip denize döküldükleri yerden, batıya doğru uzanan çöl.
bağ-ı firdevs
Firdevs bahçesi.
cehende-gi / cehende-gî
Fırlayış, sıçrayış.
(Farsça)
cennetü'l-firdevs
Firdevs Cenneti; Cennetin en yüksek yeri.
demne
Fırın ve ocak bacası.
(Farsça)
egarib
Firak anı, ayrılış zamanı. Savaş ânı.
ehram
Firavun mezarı.
el-hannas / el-hannâs
Fırsatını bulamayınca gizlenen, bulunca vesvese vermek için gelen sinsi şeytan.
el-mikyas
Firuzâbâdi'nin bir eseri.
feraine / ferâine / فراعنه
Firavunlar.
(Arapça)
fevt-i fursat
Fırsat kaçırma. Fırsatı değerlendirememe. Ele geçen bir imkânı kullanamama.
fir'avn / فرعون
Firavun.
(Arapça)
fir'avni / fir'avnî
Firavunluk. Firavun ile ilgili.
(Farsça)
fir'avniyyet
Firavun gibi oluş, isyankârlık ile Allah'ı tanımayış. İnat ile Allah'a isyan edip halkı sapık yollara, dalâlete ve dinsizliğe sevke çalışmak.
fırak / fırâk
Fırkalar, partiler, bölükler.
firavn / firâvn
Firavun.
firavniyet
Firavunluk; firavun gibi isyankârlık.
firavun-meşrep
Firavunca hareket tarzı.
firavunane / firavunâne / firâvunâne
Firavun gibi tanrılık iddiasında bulunma.
Firavun gibi.
firavuniyet / firâvuniyet
Firavun gibi olma, tanrılık iddiasında bulunma.
Firavunluk.
firavunlaşmış
Firavun gibi kendisini üstün gören, tanrılık iddiasında bulunan.
firavunluk
Firavun gibi kendini beğenen, kendini üstün gören.
firavunmeşreb / firâvunmeşreb
Firavunun yolunda olan.
fursat / فرصت
Fırsat, uygun an.
(Arapça)
fursat-cu / fursat-cû
Fırsat bekleyen, fırsat arıyan.
(Farsça)
fursatcu / fursatcû / فرصت جو
Fırsatçı.
(Arapça - Farsça)
gerda-gird / gerdâ-gird
Fırdolayı.
(Farsça)
girda-gird
Fırdolayı, çepeçevre.
(Farsça)
gülve
Fırın bacası.
(Farsça)
haman / hâmân
Firavunun veziri.
hışt-ı puhte
Fırında pişirilmiş tuğla.
ifate-i fırsat
Fırsatı kaçırma. Fırsatı değerlendirememe.
ifras
Fırsat ele geçme.
iftiras
Fırsat gözlemek. Fırsatı ganimet bilmek.
igtinam-ı fırsat
Fırsatı yakalama, fırsattan istifade etme.
intihaz
Fırsat bilip kaçırmamak. Fırsat gözlemek.
istifrar
Firar etme, gizlice kaçma, savuşma.
jirnet
Fırıldak. Rüzgârın istikametini gösteren âlet.
kavm-i firavun
Firavun'un kavmi.
mahluk-u bifasal / mahlûk-u bîfasal
Fırsat vermeyen yaratık.
mele'-i firavn
Firavun'un cemaati.
müfteris
Fırsat bilen. Fırsat bulan.
nevcet
Fırtına.
nühze
Fırsat.
sarsar / صرصر
Fırtına.
(Arapça)
tefer'un
Firavunlaşma, kendisini Firavun gibi ilâh seviyesinde görme.
teferun / teferûn
Firavunlaşma.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ve'l-kemal
kenz
اأ
hafi
şecaat-i maddiye
iskolastik
TENGÎ
Melce
cıranta
bedaat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Fir
Çeviri
Hülása
Nefy
Çaba
Yas
mâr
Konuşmak
iltifat
Akise