REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Fenalık ifadesini içeren 41 kelime bulundu...

azari / azarî

  • Muzırlık. Küfürbazlık. (Farsça)
  • Fenalık görmüş, kalbi kırılmış, incitilmiş olma. (Farsça)

be's

  • Zarar, ziyan, azap, şiddet, fenalık.
  • Azab, şiddet. Korku.
  • Zarar, ziyan.
  • Zorluk, meşakkat, zahmet.
  • Fenalık. (Arapçada: "Savaşta şiddetli harekette bulunmak veya sıkıntı ve fakirlikten fenâ durumda olmak" mânâlarına gelir.)

bed-amuz / bed-âmuz

  • Kötülük, fenalık öğrenmiş. (Farsça)
  • Fenalık, kötülük öğreten. (Farsça)

bed-hah

  • Fenalık isteyen. Herkesin kötülüğünü isteyen. Kötülük isteyen. (Farsça)

beis

  • Zarar, fenalık.

beis-be's

  • Zarar, ziyan.
  • Korku, azap, sıkıntı, fenalık.
  • Kuvvet, kudret.

benes

  • Kötülükden, fenalıkdan ve iyi olmayan şeylerden çekinme ve kaçınma.

bevk

  • Fenalık, düşmanlık, keder ve belâ meydana getirme.
  • Musibet, felâket.
  • İzinsiz ve habersiz olarak bir yere aniden çıkagelme.
  • Çalıp çırpma.
  • Yalan söz.
  • Boşboğaz (adam).
  • Şiddetli yağmur.

derece-i şenaat

  • Kötülük ve fenalık derecesi, seviyesi.

ehval

  • (Tekili: Hevl) Korkular. Korkulacak hâller. Fenalıklar.

fahhaş

  • Her cins fenalık ve kötülükleri şahsında toplamış olan kimse.

fazail / fazâil

  • İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye karşı devamlı ve değişmez istidatlar, güzel huylar.

fazilet

  • İnsanda iyilik etmeye ve fenalıktan çekinmeye olan devamlı ve değişmez istidat, güzel vasıf, iyi huy, erdem.

fesad

  • Bozuk ve fenalık. Karışıklık. Haddi tecavüz edip zulmetmek. (Zıddı: Salâh'tır.)
  • Fenalık, kötülük, arabozuculuk. Kargaşalık, karışıklık.

fesat şebekesi

  • Bozgunculuk ve fenalık yapan düşünce ağı, akımı.

gadir / gâdir

  • (A, uzun okunur) Gadreden, fenalık eden, zulmeden, hıyanet eden.
  • Gadreden, hıyanet eden, fenalık eden.

gadir-i nefs

  • Nefse fenalık eden.

habaset / habâset

  • Kötülük, alçaklık, fenalık.

helal-zade

  • Helâl doğmuş, meşru ve nikâhlı ana-babadan dünyaya gelmiş çocuk.
  • İyi adam, fenalık yapmaktan çekinen. Sâlih, afif, nâmuskâr.

hizb-ül kur'an

  • Kur'an Cemaatı. Kur'an'a ciddi ve samimi olarak bağlanıp, ona hizmet için mücahidane bir surette çalışan ve fenâlıklardan korunan müslümanların topluluğu ve cereyanı.
  • Kur'an'ın bir cüz'ünün dörtte biri.
  • Zikir ve dua için Kur'an'dan alınmış bir kısım âyetler.

hubs

  • Kötülük, fenalık, yaramazlık.

iğtişaşat

  • (Tekili: İgtişaş) Karışıklıklar, kargaşalıklar, fenâlıklar.

ikbah

  • (Kubh. dan) Fenalık yapma, kötülük etme.

inzar

  • (Çoğulu: İnzârât) (Nezr. den) Neticenin kötü olacağını bildirerek fenalıktan sakındırmak. Azab ve ceza va'detmek.

kabadayı

  • Mc: Cesur, kahraman, cengâver. Eskiden kabadayılar ağırbaşlı, fenalıktan kaçınır, iyiliği sever insanlar oldukları için muhitlerinde hürmet görürlerdi.
  • Kimseden korkmaz görünerek şuna buna meydan okuyan kimse, yiğit taslağı.

mefsedet

  • Bozukluk, fenâlık, fesatçılık. Münâfıklık.

mesaet

  • Fena ve kötü bir iş yapma. Fenalık etme.

mesavi / mesâvî

  • (Tekili: Su') Kötü haller. Fenalıklar. Seyyieler. (Mehâsinin zıddı.)
  • Kötülükler, fenalıklar, ayıplar, kusurlar.

mesavi-i medeniyyet

  • Medeniyyetin fenalıkları, kötülükleri. (İsraf ve sefahet gibi)

muarra

  • Fenalıktan uzak. Boş. Beri. Yüksek. Temiz. Çıplak.

müberra

  • Beri. Müstesnâ. Fenalıktan uzak kalmış. Münezzeh. Temiz. Noksansız.

müşagabe

  • Birbirine şer ve fenalık etmek. Aldatmak.
  • Fls: Mübahase ve münakaşayı bir gaye sayanların yolu, usulü. (Didimcilik, eristik)

na-hoşi / na-hoşî

  • Nahoşluk, fenalık, iğrençlik. Hoşa gitmemeklik. (Farsça)

redaet

  • Kötülük, fenalık, bayağılık.

selamet

  • Kurtuluş, tehlikeden sâlim olmak. Korktuklarından, fenalıklardan kurtulmak.
  • Neticede imân ile kabre girmek.
  • Edb: Doğruluk, sağlamlık.

şenaat / şenâat / شَنَاعَتْ

  • Fenâlık, kötülük, alçaklık.
  • Cenab-ı Hakk'ın emrine muhalif hareket.
  • Kötülük, fenalık.

şeraret

  • Şerlilik, kötülük, fenalık.
  • Kıvılcım.

şerr

  • Kötü iş, kötülük. Fenâlık.
  • Kavga.
  • Allaha isyan, emirlerine uymama, muhalif hareket etme.
  • Fenâ adam, fenâlık yapan adam, kötü adam.
  • Daha kötü, en kötü.
  • Kötülük, fenalık, isyan.

seyyiat-alud / seyyiat-âlûd

  • Kötülüklere karışmış, fenalıklara bulaşmış.

seyyie

  • Kötülük, günah, suç. Yaramazlık, fenâlık.

şütür gürbe

  • "Deve ile kedi" : İyilik fenalık; münasebetsiz, karışık; iyi ile kötü. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın