REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Faz kelimesini içeren 62 kelime bulundu...

aşik / aşîk

  • Fazla âşık, çok tutkun.

bişi / bişî

  • Fazlalık. (Farsça)

cezzab

  • Fazla çekici olan. Cezub. Çok cezbeden.

dücce

  • Fazla karanlık, ziyade zulmet.

ecza-i zaide / eczâ-i zâide

  • Fazladan olan kısımlar, parçalar.

efdal

  • Faziletli, üstün.

efdaliyet / efdâliyet

  • Faziletçe üstünlük. Fazileti, iyiliği ziyâde olmak.
  • Faziletli oluş, üstünlük.

efzun / efzûn / افزون

  • Fazla, çok ziyade. (Farsça)
  • Fazla, uzun.
  • Fazla, çok.
  • Fazla. (Farsça)

ehl-i fazl

  • Fazilet sahibi olanlar.

ehl-i fazl ve kemal / ehl-i fazl ve kemâl

  • Fazilet ve kemâl sahibi olanlar.

ehl-i ilim ve kemal

  • Fazilet ve ilim sahibi kimseler.

erbab-ı fazilet / erbâb-ı fazilet

  • Faziletli, güzel ahlâk sahibi kimseler.

esuf / esûf

  • Fazlaca eseflenen, pek üzülen, çok kederlenen, çok fazla acıyan, yufka yürekli.

fadıl-fazıl / fâdıl-fâzıl

  • Faziletli, fazilet sahibi, erdemli.

fart-ı izdiham

  • Fazla kalabalık.

fazail / fazâil

  • Faziletler.
  • Faziletler, üstünlükler.

fazıl / fâzıl

  • Faziletli, üstün, değerli.
  • Faziletli, üstün.

fazilet-meab / fazîlet-meâb

  • Faziletli, üstün özelliklere sahip.

faziletkar / fazîletkâr

  • Faziletli, üstün nitelikli.

faziletmeab / faziletmeâb

  • Faziletin sığınağı olan kimse, yâni çok faziletli. (Farsça)

faziletmend

  • Faziletli, iyi huylu.
  • Faziletli, iyi huylu. (Farsça)

faziletperver

  • Fazilet sahibi, faziletsever. (Farsça)
  • Fazilet sever, erdem sahibi.

fazl u rahmet

  • Faziletli kişinin lütfu, merhameti ve acıması.

fezail / fezâil

  • Faziletler, üstün özellikler.
  • Faziletler, meziyetler, üstün özellikler.
  • Faziletler, üstün nitelikler.

füzun / füzûn / فزون

  • Fazla. (Farsça)

füzuni / füzunî

  • Fazlalık, aşırılık, ziyadelik, çokluk. (Farsça)

hahiş / hâhiş

  • Fazla arzu.
  • Fazla arzu, isteyiş. (Farsça)

haşv

  • Fazladan söz, haşiv.

hatt-ı fazılane / hatt-ı fâzılâne

  • Faziletli, değerli yazınız.

hurufiye

  • Fazlullah-ı Hurufi adında birinin kurduğu bâtıl bir meslektir. Harflerden kendilerince manalar çıkarıp, dine aykırı iddiaları olan bir dalâlet fırkasıdır.

iktifa

  • Fazla istemeyiş. Yeter bulmak. Kâfi görmek. Var olanı yeter saymak.

imha-yı fazilet / imhâ-yı fazilet

  • Faziletin ortadan kaldırılması.

iştihalı

  • Fazla arzulu ve istekli.

iştiyak

  • Fazla arzu ve şevk. Tahassür. Hasret çekmek. Özlemek. Göreceği gelmek.
  • Fazla arzu ve şevk. Hasret çekmek, özlemek.

kemalat / kemâlât

  • Faziletler, olgunluklar, insanın bilgi ve güzel ahlâkça tam ve olgun olması.
  • Faziletler, iyilikler, ahlâk ve huy güzellikleri.

küsur

  • Fazla, aşkın.

maaziyadetin

  • Fazlasıyla, ziyadesiyle, çok miktarda, bol bol.

maneviyat adamı / mâneviyat adamı

  • Fazilet ve ahlâk gibi mânevî değerlerin korunması için gayret gösteren ve yaşayan kişi.

meratib-i kemalat / merâtib-i kemâlât

  • Fazilet ve mükemmellik mertebeleri.

mifzal

  • Fazilet ve şeref sahibi.

mihrab-ı fazilet

  • Fazilet makamı.

müfadale

  • Faziletli olmada rekabet etmek.

mufaddel

  • Faziletlendirilmiş, diğerlerinden ayrıca fazilet itibarıyla temayüz etmiş, yükselmiş.

mufaddıl

  • Faziletlendiren, iyilik eden ve nimet veren.

mufaddılin / mufaddılîn

  • Faziletliler. Yüksek ve büyük zatlar.

mufazala

  • Fazilet ve meziyetle birbiri ile yarışma.

mütevaggil / مُتَوَغِّلْ

  • Fazla meşgul olan.

müzayede

  • Fazlalık.

nazar ve teveccüh-ü fazılane / nazar ve teveccüh-ü fâzılâne

  • Faziletli, değerli teveccüh ve bakış.

nümayanter

  • Fazla görünen, en çok görünen. (Farsça)

rehbet

  • Fazla korku, yılmak, çekinmek.

şiddet-i zuhur / şiddet-i zuhûr / شِدَّتِ ظُهُورْ

  • Fazlasıyla belli olma, ortaya çıkma.

tafaddul

  • Faziletlilik iddia etmek, üstünlük iddiasında bulunmak.

tafadul

  • Fazilet göstermek.

tahannun

  • Fazlaca acıma.

tavaggul

  • Fazla meşguliyet, çok uğraşmak.

tavsif-i bi'l-fezail / tavsif-i bi'l-fezâil

  • Faziletlerini, iyiliklerini tasvir ederek anlatma.

tavsif-i bi-l-fezail

  • Faziletlerini zikrederek tavsif etmek.

tevaggul / تَوَغُّلْ

  • Fazla meşgul olma.

zarife

  • Fazla ve lüzumsuz söz.

zat-ı fazılane / zât-ı fâzılâne

  • Fazilet ve yüksek meziyet sahibi kişi.

zevaid / zevâid

  • Fazlalıklar.
  • Fazla, ziyâde olan şeyler.
  • Fazlalıklar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın