REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Fayda. ifadesini içeren 30 kelime bulundu...

ber

  • Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) (Farsça)
  • Göğüs, sine, bağır, sadır. (Farsça)
  • Fayda. (Farsça)
  • Hamil. (Farsça)
  • Hıfz. (Farsça)
  • Yan. (Farsça)
  • Taraf. (Farsça)
  • Nâkil. Götürücü. (Farsça)
  • Meyve. (Farsça)
  • Yaprak. Varak. (Farsça)
  • Meme. (Farsça)
  • Genç kadın. (Farsça)
  • E (Farsça)

bereket

  • Allahü teâlânın bol nîmet vermesi.
  • Hayır, fayda.
  • Rahmet.

faide / fâide / فائده

  • Fayda.
  • Fayda.
  • Yarar, kazanç, fayda. (Arapça)

faide-i maneviye / faide-i mâneviye

  • Mânevî fayda.

faide-i şahsiye

  • Kişisel fayda.

faide-i uzma / faide-i uzmâ

  • En büyük fayda.

gana

  • Kifayet, kâfi gelme.
  • Menfaat, fayda.

gerd

  • Baht, talih. Fayda. (Farsça)
  • Toz, toprak. (Farsça)
  • Hüzün, keder, gam, tasa. (Farsça)

hasiyet / hâsiyet

  • Özellik, özel fayda.

hayr-ı azim / hayr-ı azîm

  • Büyük iyilik, fayda.

hikmet / حِكْمَتْ

  • Yaratılıştaki asıl maksat ve fayda.

hikmet-i hükumet / hikmet-i hükûmet

  • Hükûmetin gözettiği fayda.

hikmet-i ilahiye / حِكْمَتِ اِلٰهِيَه

  • Allah'ın yarattığı mahlukatta gözettiği asıl maksad ve fayda.

hikmet-i samedaniye / hikmet-i samedâniye

  • Herşey Ona muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah'ın kâinatta gözettiği gaye ve fayda.

hikmet-i teşri'iye

  • Yasamadaki hikmet, kanun koymadaki gaye, fayda.

maslahat / مَصْلَحَتْ

  • Fayda.

maslahat-ı içtimaiye

  • Toplumsal fayda.

maslahat-ı vasia-i içtimaiye / maslahat-ı vâsia-i içtimaiye

  • Geniş toplumsal yarar, geniş sosyal fayda.

menfaat

  • Fayda. Kâr. Gelir. İhtiyaç karşılığı olan şey.

menfaat-i maddi / menfaat-i maddî

  • Maddî menfaat, fayda.

menfaat-i maddiye

  • Maddî fayda.

menfaat-ı umumiye

  • Toplumun genelini ilgilendiren fayda.

meta'

  • Fayda. Menfaat.
  • Kıymetli eşya. Tüccar malı.

minval

  • Hareket tarzı, davranış. Usul, yol.
  • Fayda.
  • Uslub, tarz.
  • Bez dokuyan cüllah.

müske

  • Müracaat olunacak hayır ve fayda.
  • Her şeyin artığı.
  • Akıl, kâmil zihin.
  • Kendine temessük olunacak şey.
  • Geçinecek kadar kuvvet ve gıda.

nef

  • Fayda.

nifa'

  • Menfaat, fayda.

rec'

  • Geri döndürmek.
  • Döndürülmek.
  • Yağmur.
  • Menfaat, fayda.
  • Rücu' etmek veya ettirmek.

rüşvet

  • Kanunen bir iş gördürmek gayesi ile vazifeli olan kimseye, gayr-i meşru olarak verilen para vesâir menfaat ve fayda.

tail

  • Uzayan.
  • Kudret ve gına.
  • Fayda. Menfaat.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın