Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Farklı
ifadesini içeren
102
kelime bulundu...
a
Nida edatı olup, kelimenin sonuna gelir "ey" mânası verir. Aynı veya farklı iki kelime arasına gelirse, sözün mânasını kuvvetlendirir. "rengârenk, lebaleb" gibi.
acibe-i hilkat
Her zaman yaratılan şekilden farklı olarak yaratılmış olan. (Meselâ: Normalinden çok fazla büyük cüsseli veya üç ayaklı olmak gibi)
adem-i tefavüt
Farklılığın olmaması.
avamperestane nümayiş
Avamca gösteriş, halka hoş görünmek için farklı tarzlara yeltenme.
bari / bârî
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Yaradan, yoktan var eden. Yarattıklarını farklı şekiller ve özelliklerle birbirinden ayıran.
cem'
(Çoğulu: Cümu) Hurmanın iyi olmayanı. Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar.
Az olarak cemaat için isim olur.
Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma.
Gr: Arabçada (ve tesniye olmayan dillerde) ikiden çok olan şeylere delâlet eden kelime. (Kitabın başı
cereyan / cereyân
Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma.
Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir.
cihet-i fark
Farklı yön.
cumhuriyet
Devlet reisi, millet veya Millet Meclisleri tarafından seçilen hükümet şekli. Demokraside temsili hükûmet şekli. Halkın hür olarak seçtiği temsilciler (Millet vekilleri ve senatörler) aracılığı ile egemenliğini, (hâkimiyetini) kullanmasına dayanan hükûmet şekli. Cumhuriyetin birbirinden farklı üç ta
deyn
Borç, hazır ve mevcûd olmayan mal.
Hazır olmayıp, ayrı olarak bulunduğu yeri bildirilmeyen her türlü mal ile hazır ise de ayrı olarak gösterilmeyen kıyemî (çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan) mal.
Zekât verecek kimsenin elinde, yanında olmayıp başkasında bul
ecnas-ı muhtelife / ecnâs-ı muhtelife
Farklı cinsler, çeşitli türler.
efkar-ı mütehalife / efkâr-ı mütehâlife
Farklı düşünceler.
eklektizm
yun. Fls: Birbirinden farklı görüşlerin bazı ortak taraflarını bulup uzlaştırıcı bir görüş ileri sürme.
elsine-i muhtelife
Çeşitli ve birbirinden farklı diller.
emarat-ı müteferrika
Birbirinden farklı emareler, ince deliller.
enva-ı muhtelife / envâ-ı muhtelife
Farklı, çeşitli türler.
faikiyet / fâikiyet
Üstünlük, başkalarından farklı ve üstün olmak.
farikalı / fârikalı
Diğer şeylerden farklı özelliği olan.
fark-ı esasi / fark-ı esasî
Esastaki fark, temeldeki farklılık, ayrılık.
fetva-yı mahz / fetvâ-yı mahz
Salt fetvâ, içinde farklı öğe bulunmayan mutlak fetvâ.
hassa-i farika / hassa-i fârika
Farklı kılan özellik, başkalarından farklı olduğunu gösteren nitelik.
hisse-i i'caziye / hisse-i i'câziye
Farklı sınıflara tesir eden mu'cizenin, her sınıfta ayrı ayrı görülen hissesi.
ihtilaf / ihtilâf / اِخْتِلَافْ
Farklılık, ayrılık. Aynı gâyeye ayrı ayrı yollardan gitme. Müctehid denilen âlimlerin amelî (işle ilgili) mes'elelerdeki ictihad ayrılıkları.
Farklı olma, anlaşamama.
ihtilaf-ı edyan / ihtilaf-ı edyân
Dinlerin ayrılıkları, farklı farklı oluşları.
ihtilaf-ı ibadat / ihtilâf-ı ibâdât
İbadetlerin farklı farklı olması.
ihtilaf-ı matali / ihtilâf-ı matâli
Ay'ın doğuşunun zaman olarak farklı yerlerde farklı oluşu.
ihtilaf-ı mekan / ihtilâf-ı mekân
Mekân farklılığı.
ihtilaf-ı meslek / ihtilâf-ı meslek
Mesleklerin farklılığı.
ihtilaf-ı meşreb / ihtilâf-ı meşreb
Bireysel tarzdan dolayı ortaya çıkan farklılık.
ihtilaf-ı metali / ihtilâf-ı metâli
Ay'ın doğuşunun zaman olarak, farklı yerlerde farklı oluşu.
ihtilaf-ı metali' / ihtilâf-ı metali'
Güneş, ay gibi gök cisimlerinin ufukta doğdukları yerin farklı oluşu.
Ayın doğuş zamanlarının farklı yerlerde farklı oluşu.
ihtilaf-ı suret / ihtilâf-ı suret
Şekil farklılığı; aynı hadisenin farklı tarzda nakledilmesi.
ihtilaf-ı turuk / ihtilâf-ı turuk
Hedefe giden yolların birbirinden farklı ve çeşitli olması.
ihtilaf-ı zaman ve mekan / ihtilâf-ı zaman ve mekân
Yer ve zaman farklılığı.
ilm-i kıraat / ilm-i kırâat
Kur'ân-ı kerîmin kelimelerinin doğru olarak okunuşundan bâzı kelimelerin ise, farklı okunmasından bahseden ilim.
imtiyaz
Diğerlerinden ayrılmak. Farklı olmak, benzerlerinden ayrılmak.
Resmi veya hususi izin.
Masraflı veya mes'uliyetli bir işin başkaları yapmamak üzere bir şahıs veya şirket yahut da bir hey'ete tahsis edilmesi.
imtiyaz-ı etemm
Tamamıyla birbirinden farklı olma.
istihale-i in'ikasiye / istihâle-i in'ikâsiye
Yansımanın başkalaşması, farklı bir keyfiyet alması.
kıyemi / kıyemî
Çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan mal.
kıyle
"Denildi, söylendi" anlamına gelen bu kelime, bir mesele hakkındaki farklı rivayetleri fade eder.
ma'nevi tevatür / ma'nevî tevâtür / مَعْنَو۪ي تَوَاتُرْ
Yalan üzerine birleşmesi imkânsız olan bir topluluğun aynı hâdiseyi farklı tarzlarda haber vermesi.
maal-farık
Yanlış olarak. Farklı olarak. Farklı olmakla beraber.
maani-i amika veya müteferrika / maânî-i amîka veya müteferrika
Derin veya birbirinden farklı mânâlar.
maani-i mütefavite / maâni-i mütefavite
Birbirinden farklı mânâlar.
majüskül
Büyüklük bakımından diğerlerinden biraz daha farklı olan harfler.
matla'ların ihtilafı / matla'ların ihtilâfı
Doğuş yeri ve zamanlarının farklılığı.
mecmua / mecmûa / مجموعه
Dergi.
(Arapça)
Küçük risale veya farklı kitapların bir araya getirildiği eser.
(Arapça)
mefahim-i mütefavite / mefâhim-i mütefavite
Birbirinden farklı anlayışlar.
mesail-i cüz'iye-i fer'iye-i hilafiye / mesail-i cüz'iye-i fer'iye-i hilâfiye
İhtilaf konusu olan, hakkında farklı görüş belirtilebilen cüz'î (bireylerle ilgili) ve fer'î (imanla ilgili olmayan, amellerle ilgili) meseleler.
mesail-i hilafiye / mesail-i hilâfiye
İhtilâf mevzuu olan, hakkında farklı görüş belirtilebilen meseleler.
mesail-i müteferrika / mesâil-i müteferrika / مَسَائِلِ مُتَفَرِّقَه
Farklı meseleler, değişik konular.
Farklı meseleler.
mesalih-i cüz'iye-i müteferrika
Birbirinden farklı, cüz'î, bireysel faydalar.
mezheb
Yol. Gidilen yol. Tutulan çığır.
Dinin esaslarında ve esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az farklı müctehidlerin yolları. Müctehidlerden, kendilerine tâbi olunanların seçtikleri meslekleri. Füruatta Hanefi ve
Gidilen yol, dinin esaslarında aynı ayrıntılarında farklı görüşler.
misli / mislî
Çarşıda, pazarda aynı evsâfta, özellikte benzeri bulunan, fiyatları farklı olmayan mal.
mübayenet
Farklılık, başkalık, uyuşmazlık.
mübayenet-i cevheriye / mübâyenet-i cevheriye
Asla, öze ait farklılık, zıtlık.
mübayenet-i cevheriyye
Her nev'in cevherinin ve fıtrat-ı asliyesinin birbirinden farklı ve ayrı oluşu. Cevherdeki farklılık.
mübayenet-i lazime / mübâyenet-i lâzime
İki şey arasında lâzım olan zıtlık ve zorunlu olan farklılık.
mübayenet-i mahiyet
Temel yapıdaki farklılık, farklı özelliklere sahip olma.
mübayin / mübâyin
Farklı. Başka türlü. Muhalif. Diğerinin zıddı. Aksi.
Farklı, ayrı.
müellefet-ül kulub
Asr-ı Saadette kalbleri te'lif için mübâşeret edilenler. İslâmiyete ısındırmak için kıymet vererek farklı ve lütufla muamele edilenler.
mufarakat
Farklılık, ayrılık.
mugayeret
Farklılık, değişiklik.
muhtelif / مُخْتَلِفْ
Çeşitli, farklı.
Farklı.
muhtelif ehl-i mesalik ve meşarib / muhtelif ehl-i mesâlik ve meşârib
Birbirinden farklı usûl, tarz ve yol izleyenler.
muhtelif kadirler
Çeşitli, farklı yörüngeler, mesafeler.
muhtelifü'd-derecat / muhtelifü'd-derecât
Dereceleri birbirinden farklı.
muhtelifü'l-cins
Farklı türlerde.
muhtelifü'l-mizaç
Farklı mizaç ve huylar.
muhtelifülcins
Çeşitli, farklı türler.
mümtaziyet
Ayrılık, ayrı vasıf sahibi olmak, ayrı ve üstün vasıflılık. Yüksek vasıf sâhibliği.
Edb: İfadenin diğer sözlerden daha güzel ve farklı olması.
müteaddiden
Farklı farklı şekillerde.
mütebayin / mütebâyin
Birbirinden ayrı, farklı.
mütefarik
Ayrı ayrı. Bir birinden farklı olan.
mütefavit / mütefâvit
Birbirinden farklı, çeşitli.
Zamanca birbirinden ayrı.
Birbirinden farklı.
Çeşitli, farklı.
müteferrik
Kısım kısım, farklı farklı, dağınık.
müteferrika
Farklı, dağınık.
mütehalif / mütehâlif
Farklı, birbirine uymayan.
mütevatir-i bilmana / mütevatir-i bilmânâ
Nakledilen bir haberin başka ifade ve kelimelerle, başka başka şekilde ifade edilerek tevatür hâle gelmesi. Mânaların çok insanlarca başka başka kelimelerle nakledilmesi. Bir haberin veya hâdisenin farklı ifadelerle, başka başka şahıs veya topluluklar tarafından nakledilmiş olması.
nev-i muhtelifü'l-esnaf
Farklı farklı sınıfları olan tür.
nev-i mütevassıt
İki farklı türün birleşmesinden meydana gelen ara tür (katır gibi).
perakende
Farklı farklı, parça parça.
sa' / sâ'
Hanefî mezhebinde 3500 gr'lık veya 4.2 litrelik ölçü birimi. Bu miktar diğer mezheblerde farklıdır.
şiddet-i muhalefet
Birbirinden çok farklı ve zıt olması.
şiddet-i tehalüf
Büyük farklılık, aşırı değişiklik.
tabakat-ı meşhure-i sahabe
Meşhur sahabilerin kendi aralarındaki farklı dereceleri.
tabakat-ı mütefavite / tabakât-ı mütefavite
Farklı aşamalar, safhalar, tabakalar.
tebayün-i efkar / tebayün-i efkâr
Fikirlerin aykırılığı. Düşüncelerin farklı olması.
tebayün-i mesalik
Mesleklerin farklılığı.
tebayün-ü efkar / tebâyün-ü efkâr
Fikirlerin birbirinden farklı oluşu.
tebayünat / tebayünât
(Tekili: Tebayün) Tebayünler, iki şey arasındaki farklılıklar.
tebelbül-ü akvam / tebelbül-ü akvâm / تَبَلْبُلُ اَقْوَامْ
Kavimlerin, ayrı ayrı milletlerin farklı dilleri konuşması.
Dillerin birden farklılaşarak kavimlerin ortaya çıkması.
tefavüt / tefâvüt / تفاوت / تَفَاوُتْ
Farklılık. İki şey arasındaki fark. Uygunsuzluk. Tehâlüf.
Farklılık.
Farklılık.
Farklılık.
(Arapça)
Birbirinden farklı olma.
tefavüt etmek
Farklı olmak.
tefavüt-ü cismi / tefâvüt-ü cismî
Görünüşteki farklılık.
tefavüt-ü şekavet
Sıkıntıların, musibetlerin farklılığı.
tehalüf / tehâlüf / تخالف
Uygunsuzluk, uymama.
(Arapça)
Farklılık.
(Arapça)
tehalüf-ü meşarib / tehâlüf-ü meşârib
Meşreplerin, metotların birbirinden farklı oluşu.
tehalüf-ü ukul
Düşüncelerin farklı oluşu.
temayüz
Kendini göstermek. Farklı ve yüksek vasfı olmak. Başka vasıflarla üstün olmak.
temeyyüz
Benzerlerinden farklı ve üstün olma. Diğerleri arasından kendini gösterme.
Benzerlerinden farklı, üstün olan.
tevarih-i muhtelife
Farklı tarihler, zamanlar.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
DÜŞVAR
hûn
Laakal
idare-i maslahat
hamuşi
Kalp
osmani
aşna
Fukara
garra
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Farklı
Özür
sardı
bir araya gelme
Sadece
emn
Çeviri
egemen
Bir araya gelmek
deniz