Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
FAYDALAN
ifadesini içeren
67
kelime bulundu...
analoji
Mant. Benzetme yoluyla sonuç çıkarma. Bilinmeyen bir durum, bir hadise, bir münasebet ve bir varlık hakkında hüküm vermek için bilinen bir benzeri hakkındaki bilgilerden faydalanılarak muhakeme yürütülmesidir. Bu tarz düşünce çok defa düşüneni yanlış sonuca götürür. Muhtemel olanın muhakkak zannedil
arazi-i uşriyye / arâzi-i uşriyye
Mahsûlünden (ürününden) uşur denilen zekatın alındığı topraklar. Müslüman devletlerde harb ile alınıp gâzîlere (askerlere) taksim edilen veya isteyerek İslâm'ı kabûl edenlerin ellerinde bırakılan yâhut devlet reisinin (başkanının) izni ile müslümanlar tarafından işlenip faydalanılır hâle getirilen m
ariye
(Ariyet) Geri verilmek üzere alınan, iğreti. Bir kimsenin geri almak üzere, karşılıksız olarak başkasının faydalanmasına terk ettiği mal. Kullanılmak üzere alınan emanet mal.
ashab-ı fil / ashâb-ı fil
İslâmiyetten önce Kâbe-i Muazzamayı tahrib için Mekke'ye hücum eden Habeş ordusunun ismi ( Önlerinde fil bulunduğundan, zırhlı vasıtalar gibi ondan faydalandıklarından bu isim verilmiş olduğu nakledilir.
ayc
Razı olmamak.
Tasdik edip inanmamak.
Menfaatlenmemek, faydalanmamak.
barikat
Bir yolu kapamak üzere, ele geçirilen her türlü eşyadan faydalanılarak meydana getirilen engel.
(Fransızca)
behredar
Hisseli. Nimetlenmiş. Faydalanmış.
biyoterapi
Tıb: Bazı hastalıkların tedavisinde canlı varlıklardan faydalanma usûlü.
cihet-i istifade
İstifade ciheti, faydalanma yönü.
dar-ül-gurur / dâr-ül-gurûr
İnsanın gönlünü cezbeden, çeken fakat ele geçtiğinde faydalanamadan kaybolup giden yer. Dünyâ.
endüstri
Sanayi, imalât, sanatlar. Hammaddeyi mâmul eşya hâline getirme. Bu da ikiye ayrılır. 1- Küçük sanayi: Ev ve atölyelerde basit âlet ve makinelerle eşya imalâtıdır. 2- Büyük sanayi: Su buharı, akaryakıt, elektrik, atom enerjisi gibi büyük çapta enerji kaynaklarından faydalanılarak fabrikalarda seri hâ
(Fransızca)
erak ağacı
Arabistan'da yetişen, dallarından, diş temizliğinde faydalanılan, bir karış uzunluğunda, misvâk denilen parçaların yapıldığı ağaç.
errezzak
Bütün rızıkları ve faydalanacak şeyleri yaratan ve ihsan eden Allah (C.C.)
etnoloji
yun. Kavimleri, ayrı dil ve ırktan toplumların hayat ve özelliklerini inceleyen ilim. Önce hristiyan misyonerleri dinlerini yaymak için kavimlerin özelliklerini öğrenme ihtiyacını duymuşlar ve onların zayıf damarlarından faydalanmayı düşünmüşlerdir. 19.yy.dan itibaren ilmî gaye ile araştırmalar yapı
faide-mend / fâide-mend
Kârlı, faydalanan, menfaat elde eden.
(Farsça)
fenn-i hikmet-ül eşya
Tabiat bilgisi. Eşyadaki intizam, mükemmellik ve insanlara olan faydaları ve onlardan faydalanmak hakkında bilgi veren ilim kolu.
gamir
Ekilmemiş, terkedilmiş ıssız yer.
Faydalanılmamış şey.
Mamur olmayan harap yer.
hisseyab
Hisselenen. Faydalanan. Hisse alan.
(Farsça)
icalet
El kitabı. Lüzum etttiği zaman müracaat olunup faydalanılan, cepte ve elde taşınabilir küçük kitap.
Acele ile ve derhal yapılan iş.
igtiyar
Faydalanma, istifâde etme.
Azık edinme.
ihya-ı mevat / ihyâ-ı mevât
Faydalanılmayan ölü toprakları işlemek, faydalanılır hâle getirmek.
iktibasen
İktibas suretiyle. Faydalanma yoluyla alarak. Parça alarak.
iktitaf
Edb: Sözün özünü almak.
Ağaçtan meyve toplamak. Toplanma. Toplama.
Bir uğraşma sonucunda faydalanma.
intifa / intifâ
Faydalanma.
intifa' / اِنْتِفَاعْ
Faydalanma.
Faydalanma.
isti'mal
(Amel. den) Kullanmak. Faydalanmak.
istifade / istifâde / استفاده / اِسْتِفَادَه
Faydalanmak. Faydalanmağa çalışmak.
Anlayıp öğrenmek.
Tahsil etmek.
Faydalanma, yararlanma.
Faydalanma.
Faydalanma.
Faydalanma.
istifade etme
Faydalanma.
istifade etmek
Faydalanmak, yararlanmak.
istifade-i beşer
İnsanlığın faydalanması, yararlanması.
istifadeten / istifâdeten
Faydalanarak.
Faydalanma bakımında.
istimta'
(Temettü. den) Faydalanma, menfaati olma.
kira / kirâ
Bir malın, menfaatine yâni kullanılmasına karşılık olarak verilen ücret. Bir evin, bir iş yerinin veya herhangi bir mülkün, taşıt veya binek hayvanının, sâhibi tarafından faydalanılmak ve kullanılmak üzere belli bir ücret karşılığında bir müddet için başkasına verilmesi.
mal-ı mütekavvim / mâl-ı mütekavvim
Kıymetli mal. İslâm'a göre yenilmesi, içilmesi, kullanılması ve faydalanılması mümkün olan mal.
mal-i zımar
Bir kimsenin mâlik olduğu halde, onlardan faydalanması kabil olmayan; başka tabir ile, elinden çıkıp galib-i hale nazaran bir daha eline girmeleri umulmayan mallar.
maun / mâun
Malın zekatı.
Kendisinden faydalanılacak şey, eve gerekli olan şeyler.
medar-ı istifade
Faydalanma vesilesi.
meta' / metâ'
Faydalanılan şey.
muhrez
Kazanılmış, elde edilmiş.
Sudaki balık, av hayvanları v.s. gibi, kimsenin malı olmayıp herkesçe faydalanılan bir şeyin ele geçirilmesi.
muktebesat
(Tekili: Muktebes) (Kabs. dan) Muktebes olan şeyler. İktibas edilmiş ve faydalanmak üzere alınmış olan şeyler.
muktebis
(Çoğulu: Muktebisîn) (Kabs. dan) İktibas eden. Faydalanmak üzere aktaran. Birinin bilgisinden faydalanan.
muktebisin / muktebisîn
(Tekili: Muktebis) (Kabs. dan) Aktaranlar, iktibas edenler. Faydalanmak için alanlar.
mürtefid
Kazanan, faydalanan, edinen.
müstefid / müstefîd
(Çoğulu: Müstefidân) İstifade eden, fayda gören, faydalanan.
Faydalanan.
Faydalanan, yararlanan.
müstefidan
(Tekili: Müstefid) Faydalananlar, müstefidler, istifade edenler.
(Farsça)
müstefidane
Faydalanarak, istifade ederek.
(Farsça)
müstemti'
Temettü' eden, faydalanan, menfaatlenen.
müşterek-ül menfaa
Beraberce ve ortaklaşa faydalanma.
mut'a
İntifa, faydalanma.
müt'a
Muvakkat kazanç.
Gayr-ı şer'i olan bir nikâh.
İntifa', faydalanma.
mütefayid
Birbirinden istifade edip faydalanan.
mütemetti'
(Mütu'. dan) Menfaatlenmiş, faydalanmış.
Umre ile hacc için ihram bağlanmış.
Kazanan, kâr eden.
nimetlenmek
Allah'ın rızık olarak verdiklerinden faydalanmak.
razık / râzık
Rızk veren. Yiyecek, içecek gibi kendisi ile faydalanılan şeyi veren.
rezzak / rezzâk
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her yarattığı ve rızık vereceği mahlûkunun rızkını yaratıcı ve ulaştırıcı ve o rızık ile faydalanma sebeblerini hazırlayan ve rızık gönderen Allahü teâlâ.
rızk-ı amm / rızk-ı âmm
Genel rızık; herkesin faydalandığı rızık.
sayd
Av hayvanı yâni eti yenen hayvanların etleri için, eti yenmeyenlerin ise (domuz hâriç) deri ve diş gibi yerlerinden faydalanmak veya zararlarından emin olmak için avlanan hayvan.
tamimen lilfaide / tâmimen lilfâide
Faydalanmayı genelleştirme.
teberrük
Bereketlenme, mânen istifâde etme, faydalanma.
tefavüd
Birbirinden faydalanma, yararlanma.
tefekkür
İbret alacak ve faydalanacak şekilde derin düşünme. Allahü teâlânın sıfatlarını ve nîmetlerini düşünme.
tefeyyüz etme
Feyizlenme, faydalanma, bereketlenme.
temti'
Faydalandırma, kâr ettirme.
teneffu'
(Çoğulu: Teneffuât) Faydalanma, menfaatlenme.
ücret
Bir iş, hizmet, bir şeyden faydalanma veya satılan bir şey karşılığında verilen para veya mal, karşılık.
vakt
(Çoğulu: Vikat) İçinde yağmur suyu biriken çukur.
Su ile faydalanacak mekân.
(Horoz) tavuğa binmek.
yed-i istifade
İstifade eli, faydalanma eli.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mürde
infitar
batarya
suat
Dilhaste
Mevan
ferzendane
idame-i nimet
beyne'l-islam
tababet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
FAYDALAN
Darma
Dairesi
Harita
serp
Milliyetçi
ceylan yürekli
Muhalif
ışıklı
rıza