Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Ev
kelimesini içeren
223
kelime bulundu...
abdal
Evliyadan fazla nuraniyet kazanmış ve bir anda birkaç yerde görünebilen zâtlar.
ahfad / ahfâd
Evlâdlar, torunlar.
ahrariyye / ahrâriyye
Evliyânın büyüklerinden Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
aile-perver
Evine düşkün, ailesine düşkün.
(Farsça)
akat
Evin ortası. Evin çevresi, etrafı.
akve
Evin önündeki açıklık, meydanlık. Avlu.
akvet
Evin ortası. Evin çevresi.
alem-şümul / âlem-şümul
Evrensel, bütün cihanı kaplayan.
arefe / عَرَفَه
Evvelki gün.
ari / ârî / آری
Evet.
(Farsça)
bagbaga
Evmek, acele.
baha / bâha
Ev ortası.
bahtak
Evvelce savaşlarda başa giyilen demirden yapılmış başlık. Miğfer.
(Farsça)
bakire / bâkire
Evlenmemiş kadın.
bedeviyye
Evliyânın büyüklerinden Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
bekar / bekâr
Evlenmemiş erkek.
bektaşilik / bektâşîlik
Evliyânın büyüklerinden Hacı Bektâş-ı Velî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
bela / belâ / بلى
Evet.
(Arapça)
beli / belî / بلى
Evet.
(Farsça)
Evet.
Evet.
Evet.
(Arapça)
beynelevliya
Evliyalar arasında.
beyt
Ev, mesken, oda, oba.
Ev, bina.
bina / binâ
Ev, yapı.
birinci hasan feyzi
Evliyadan Hasan Feyzi.
bünüvvet
Evlâtlık, oğulluk.
came
Evde giyilen bol elbise. Elbise, çamaşır. Sevb, libas.
(Farsça)
celvetiyye
Evliyânın büyüklerinden Azîz Mahmûd Hüdâyî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
çerag-çeşm
Evlat, çocuk, veled, insan yavrusu.
(Farsça)
cerrahiyye / cerrâhiyye
Evliyânın büyüklerinden Nûreddîn Cerrâhî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
çeştiyye
Evliyânın büyüklerinden Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
dacin / dâcin
Evcil.
dalle
Evini bilmeyip başka yere giden davar.
danu'
Evlâdı çok olmak.
dar / dâr
Ev, yer, yurt, dünya.
debeş
Evin esası.
der-bar
Ev kapısı.
(Farsça)
devlethane
Ev, köşk, konak.
(Farsça)
diver
Ev sahibi.
(Farsça)
eazım-ı evliya / eâzım-ı evliya
Evliyanın büyükleri.
ebkar-ı efkar / ebkâr-ı efkâr
Evvelce söylenmemiş olan fikirler.
ecell
Evet, neam, belî.
ehl-i beyt
Ev ehli, evdeki çoluk çocuk. Daha ziyade Hz. Peygamberimizin (A.S.M.) evine mensub olanlar bu isimle anılırlar.
ehl-i meder
Evde oturan. Medeni.
ehli / ehlî
Evcil.
eslaf-ı izam / eslâf-ı izâm
Evvelce gelmiş olan büyük zâtlar. (İmâm-ı A'zam, İmâm-ı Şâfii gibi)
evham-saz / evham-sâz
Evham veren.
(Farsça)
evladiyet
Evlâda mahsus, evladlık, bünüvvet.
evliya sultanı / evliya sultânı
Evliyaların sultanı, reisi.
evvelen
Evvelâ, birinci, ilk olarak.
Evvelâ, birinci olarak.
evvelin / evvelîn
Evvelkiler, ilkler.
evveliyet
Evvel oluş.
fakahetlu / fakahetlû
Evvelce müftüler hakkında kullanılmış olan resmî bir lâkab.
ferzend / فرزند
Evlat.
(Farsça)
ferzendane / ferzendâne
Evlat gibi.
Evlâd gibi. Evlâda yakışır surette.
Evlada yakışır şekilde.
fina / finâ
Evin önü. Civar.
gama'
Ev örtüsü, çatı.
gavsiyet
Evliyaların başı olma, velilik mertebelerinde yüksek bir makamda olma; en büyük yardım etme makamı.
gavsiyyet
Evliyaullahın başı olmak. Velâyet mertebelerinden yüksek bir makam sahibi olmak.
gülşeniyye
Evliyânın büyüklerinden İbrâhim Gülşenî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
hafd
Evmek, sür'at.
hafid / hafîd
Evlâd. Oğul. Torun.
hafire
Evvelki hâline ve evvelki yerine dönmek.
halidiyye / hâlidiyye
Evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Nakşibendiyye yolunun bir kolu olan Hâlidiyye yolu daha çok Anadolu, Irak ve Sûriye taraflarında yayılmıştır.
halık-ı kainat / hâlık-ı kâinat
Evreni ve bütün varlıkları yaratan Allah.
halvetiyye
Evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Nûr Halvetî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
hane / hâne / خانه / خَانَه
Ev.
Ev.
Ev.
(Farsça)
Ev.
hane ber-duş
Evi omuzunda. Avare. Serseri.
hane-füruş
Ev komisyoncusu, ev tellâlı.
(Farsça)
hane-gi / hane-gî
Evcil, evde beslenen. Evde bulunanlardan, evdekilerden.
(Farsça)
hane-huda
Ev sahibi, sahib-ül beyt.
(Farsça)
hanman / hânmân / hânman / خانمان
Ev-bark, ocak.
(Farsça)
Ev bark, yurt.
(Farsça)
hanuman / hanumân
Ev, ocak.
hanüman / hânüman / خانمان
Ev bark, yurt.
(Farsça)
hayat-ı kainat / hayat-ı kâinat
Evrenin hayatı.
hayvanat-ı ehliye / hayvânât-ı ehliye
Evcil hayvanlar.
hazine-i evrak
Evrak hazinesi. Arşiv.
hibale-i izdivac
Evlilik bağı.
hikmet-i aliye-i kainat / hikmet-i âliye-i kâinat
Evren ile ilgili yüksek bilgi.
hilkat-i kainat / hilkat-i kâinat
Evrenin yaratılışı.
icare-i akar
Ev, dükkân, arsa gibi yerlerin kirası.
ictisas
Evleri yakın olmakla bir arada olma.
idare-i kainat / idare-i kâinat
Evrenin idaresi.
idlivla'
Evmek, acele.
ıhtimam
Ev süpürmek.
ihtimam-ı beyt
Evi süpürme, temizleme.
ihtira' / ihtirâ'
Evvelce olmayan bir şeyi ortaya çıkarma, îcâd etme, yaratma, yoktan var etme.
ilham-ı evliya
Evliyanın kalbine doğan mânâ.
ittifak-ı evham-saz
Evham ve şüphe veren birlik.
izdivac / izdivâc
Evlenme.
Evlenme.
izdivaç
Evlilik.
izdivac / izdivâc / ازدواج
Evlilik.
(Arapça)
ka've
Evin ortası.
kaa
Ev avlusu.
kadiriyye / kâdiriyye
Evliyânın büyüklerinden Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin v.561 (m.1266) tasavvuftaki yolu.
kaha
Ev ortası, saha.
kainat / kâinat
Evren.
kainat halıkı / kâinat hâlıkı
Evrenin ve herşeyin sahibi olan Allah.
kainat maliki / kâinat mâliki
Evrenin ve yaratılmış herşeyin gerçek sahibi olan Allah.
kainat sahibi / kâinat sahibi
Evrenin ve herşeyin yaratıcısı ve sahibi Allah.
kainat sultanı / kâinat sultanı
Evrenin ve herşeyin yaratıcısı ve Sultanı Allah.
kainatın sahibi / kâinatın sahibi
Evrenin ve herşeyin yaratıcısı ve sahibi Allah.
kalb ilmi
Evliyâdan bir zâtın rehberliğinde kazanılan ilim.
kamm
Evi süpürmek.
kasire
Evinde hapsedilip dışarı çıkartılmayan kadın.
ked
Ev, hâne, mesken.
(Farsça)
kema fi-l-evvel / kemâ fi-l-evvel
Evvelki gibi.
kemalat-ı vilayet / kemâlât-ı vilâyet
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar.
keramatü'l-evliyai hakkun / kerâmâtü'l-evliyâi hakkun
Evliyaların kerametleri doğru ve gerçektir.
keramet-i evliya
Evliyanın kerameti; Allah tarafından evliyaya ikram edilen olağanüstü hal.
kiraz
Evmek, acele.
kıyas-ı evlevi / kıyas-ı evlevî
Evlâ kıyas; fer'deki illetin asıldaki illetten daha güçlü olduğu kıyas türü.
kübreviyye
Evliyânın büyüklerinden Necmeddîn-i Kübrâ hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Yaptığı bütün münâzaralarda gâlib geldiği için kübrâ (büyük) lakabıyla meşhur olmasından dolayı, bu yola Kübreviyye denmiştir.
küm'
Ev, beyt.
künne
Ev kapısı üstüne yapılan sundurma.
kürsüf
Evlenmemiş (bâkire) kızların yalnız hayz zamânında, evli veya dul kadınların ise her zaman, edep yerine koydukları ve koku sürdükleri bez veya saf nebâtî pamuk.
kuvve-i kudsiye
Evliyâ kuvveti. Cenab-ı Hakk'ın yardımına mazhar olan kuvvet. Hakaik-ı imâniye ve Kur'aniyeyi gayet ince ve derin bir firaset ve dirayetle anlayabilme kuvveti.
kuzu'
Evmek, acele.
lefüt
Evvelki kocasından çocuğu olan ve daima çocuğuna iltifat eden evli kadın.
levazım-ı beytiye
Ev için gerekli ihtiyaçlar, gereçler.
levazımat-ı beytiye / levâzımât-ı beytiye
Ev için gerekli olan şeyler, ihtiyaçlar.
maani-i ula / maanî-i ûlâ
Evvelki mânâlar, vesileler.
mahtube
Evlenmek için istenilen kadın.
maselef
Evvelki, geçmiş.
matmazel
Evli olmayan gayr-ı müslim kız.
(Fransızca)
mefruşat-ı beytiye
Ev eşyası.
mehaş
Ev eşyası. Mal, mülk, metâ.
meratib-i velayet / merâtib-i velâyet
Evliyalık, velîlik mertebeleri, dereceleri.
meşa'
Evlad çokluğu.
mesken
Ev. Sâkin olunacak yer. Hâne.
mevleviyye
Evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
min-el evvel
Evvelden beri.
müceddidiyye
Evliyânın büyüklerinden müslümanların gözbebeği İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
mücerred kalma
Evlenmeme, bekâr kalma.
muhabbet-i evliya
Evliya sevgisi.
muhakkıkin-i evliya / muhakkıkîn-i evliya
Evliyadan gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler.
muhsan
Evli veya dul olan iffetli müslüman erkek. Evli olan iffetli kadına muhsana denir.
muil / muîl
Evlâd ü iyâli, yâni çoluk çocuğu çok olan kimse.
mukaddem
Evvel, önce.
mutavassıt nev'
Evrim teorisindeki ara geçiş türü, iki ayrı türden doğan melez.
müteehhil / متأهل
Evli, evcilleşen.
Evli.
(Arapça)
mütevehhim
Evhamlı, vehimli, kuruntulu.
mutlak vilayet / mutlak vilâyet
Evliyâlık.
nakşibendiyye
Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Allahü teâlânın sevgisini kalblere nekşettiği için Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine Nakşibend lakabı verilmiştir. Bu yolda olanlara Nakşibendî denilirdi.
neam / neâm
Evet.
Evet, olur.
neam, la / neam, lâ
Evet, hayır. "doğru; fakat, meselenin içinde senin hatırına gelmeyen şu da var" manasındadır.
neam-la
Evet, hayır. " Doğru fakat, mes'elenin içinde senin hatırına gelmeyen şu da var." mânâsınadır.
nev-icad
Evvelce yok iken sonradan yapılmış. Yeniden meydana getirilmiş.
(Farsça)
nezur
Evlâdı az olan kadın.
nikah / nikâh
Evlilik için yapılan akit, sözleşme. Evlenecek müslüman bir erkek ile kadının şâhidler huzûrunda ben seni zevceliğe (hanımlığa) aldım, diğerinin de kabûl ettim demesi.
perendun
Evvelki gece.
(Farsça)
perendvar
Evvelki gece.
(Farsça)
perir
Evvelki gün.
(Farsça)
purmend
Evlâd sahibi.
(Farsça)
rabb-üd dar / rabb-üd dâr
Ev sâhibi.
reb'
Ev, arazi. Barınılan, iskân olunan yer.
resed
Ev eşyası.
rıfaiyye / rıfâiyye
Evliyânın büyüklerinden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
ruh-u kainat / ruh-u kâinat
Evrenin ruhu.
ruhban / ruhbân
Evlenmeden bekâr yaşamayı tercih eden, dünyâdan yüz çevirip, insanlardan uzak yaşayan kimseler, râhibler. Hıristiyanlıkta sâdece ibâdetle meşgûl olan din adamları sınıfına verilen ad. Hıristiyan din adamları evlenmedikleri ve insanlardan uzak yaşadık ları için bu ad verilmiştir.
rumuz-u şathiyat / rumûz-u şathiyât / رُمُوزُ شَطْحِيَاتْ
Evliyanın bazı garib ve anlaşılmaz sözlerindeki ince işaretler.
sahib-i hane / sâhib-i hâne
Ev sâhibi. Sahib-ül beyt.
sahib-i kainat / sahib-i kâinat
Evrenin ve herşeyin yaratıcısı ve sahibi Allah.
sahib-ül beyt / sâhib-ül beyt
Ev sâhibi.
sahibe-i hane / sâhibe-i hâne
Ev sahibi kadın.
sahibülbeyt
Ev sahibi.
salif
Evvelce geçen, geçmiş. Mukaddem.
şaziliyye / şâziliyye
Evliyânın büyüklerinden Ebü'l-Hasen Şâzilî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
sebeb-i hilkat-i kainat / sebeb-i hilkat-i kâinat
Evrenin yaratılış sebebi.
secfan
Ev önünde olan perdenin iki kanadı.
şefkat-i ferzendane / şefkat-i ferzendâne
Evlâda yakışır sûrette şefkat gösterme.
ser'an
Evmek, acele etmek.
sertak
Evin üstünde bulunan etrafı açık oda veya daire.
(Farsça)
şeyatin-i evham / şeyâtîn-i evham
Evham, kuruntu şeytanları.
sıhr / صهر
Evlilikten doğan akrabalık.
(Arapça)
sıhri / sıhrî
Evlenmelerden meydana gelen akrabalık.
sıhriyet / صهریت
Evlenmek suretiyle meydana gelen akrabalık.
Evlilikten doğan akrabalık, kan bağı.
(Arapça)
sırr-ı kainat / sırr-ı kâinat
Evrenin sırrı.
şücub
Ev içinde olan direk.
sühreverdiyye
Evliyânın büyüklerinden Ebû Hafs Ömer bin Muhammed Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
sükkan-ı hane / sükkân-ı hâne
Evde oturanlar. Hâne sâkinleri.
sukuf-u büyut
Evlerin damları.
sükul
Evlâdı ölüp yalnız kalan kadın.
sür'a
Evmek, acele etmek.
şuur-u kainat / şuur-u kâinat
Evrenin şuuru, bilinci.
ta'vin
Evde kâhyâ kadın.
taammüden
Evvelden hazırlanarak. Kastederek. Bile bile.
taazzüb
Evlenmeyip bekâr kalmak.
tafa'fu'
Evmek, acele etmek.
takammüm
Evin süprüntüsünü ayırmak.
tayfuriyye / tayfûriyye
Evliyânın büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin ismi Tayfur olduğu için yolu bu adla anılmıştır.
tebenni / tebennî
Evlât edinme.
Evlat edinme.
tecemmülat-ı beytiye / tecemmülât-ı beytiye
Evde bulunan eşya. Evin nizamını tamamlayan eşya.
tedvirü'l-menzil
Ev yönetimi.
teehhül
Evlenme.
Evlenme, ehlileşme, ülfet ve ünsiyet eyleme.
teehhül etmek
Evlenmek.
tenevvüş
Evmek, acele etmek, sür'at.
tenezzi
Evmek, sür'at, acele etmek.
tenkis
Evmek, acele etmek, sür'at.
terfih
Evlenen kimseye "Allah hüsn-ü imtizac eylemek nasibetsin" diye duâ etmek.
tervie
Evmeyip tefekkür etmek. Acele etmeyip düşünmek.
teskif
Evin üstünü örtmek.
tevehhüm
Evhamlanmak. Az tehlike ihtimâli olsa çok korkmak. Yok olanı var zannetmekle ye'se ve korkuya düşmek.
tevfiz
Evdirmek, acele ettirmek.
tezevvüc / تزوج
Evlilik, evlenmek.
Evlenme.
Evllilik, evlenme.
(Arapça)
tezevvücat / tezevvücât
Evlenmeler.
Evlilikler.
tezvic / tezvîc / تزویج
Evlendirme.
Evlendirme, kocaya verme.
Evlendirme.
(Arapça)
Tezvîc etmek:
Evlendirmek.
(Arapça)
ticaniyye / ticâniyye
Evliyânın büyüklerinden Ebü'l-Abbâs Ticânî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
tuvar
Evin çevre yanı.
uşşakiyye / uşşâkiyye
Evliyânın büyüklerinden Hasan Hüsâmeddîn Uşâkî'nin tasavvuftaki yolu.
valibe
Evvelki ekinin kökünden biten ekin.
varaka
Evrak, belge.
vaşiye
Evlâdı çok olan kadın.
vaziyet-i ferzendane / vaziyet-i ferzendâne
Evlâda yakışır vaziyet, hal.
veled-i manevi / veled-i manevî
Evlâdlığa kabul edilen, âhiret evlâdı. Bir hocanın talebesi. Mürid.
veled-i nameşru / veled-i nâmeşru
Evlilik dışı ilişki sebebiyle doğan çocuk.
veşk
Evmek, acele etmek, sür'at.
vest
Ev içerisinde olan her bir kapalı mekân.
vezf
Evmek, acele etmek.
vezif
Evmek, acele etmek.
vilayet / vilâyet
Evliyâlık, velîlik makâmı, Allahü teâlâya yakın olma, gafletten uzak bulunma.
yeseviyye
Evliyânın büyüklerinden Ahmed Yesevî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.
zahara
Ev eşyası.
zelzil
Ev içinde olan mal, mülk ve eşya.
zerrat-ı alem / zerrât-ı âlem
Evrendeki zerreler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hiss-i selim
nevinden
mahz-ı irade
meyan
zemzeme-i kur'aniye
Zerre
Munzir
Münad
EFRAT
hamra
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Ev
Boşluk
vuku bulmak
ber
dîm
Güzel
SEVGİLİ
Sunmak
nakş
Sabaht