Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Etmel
ifadesini içeren
109
kelime bulundu...
müteşabihat / müteşâbihât
Mânâsı kapalı âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler. Müteşâbihâta îmân etmeli, mânâsını Allahü teâlâya bırakmalıdır. Bunlar, Allahü teâlânın sevdiklerine bildirdiği sırların sembolleri, işâretleridir. Bunları anlıyanlar açıklamamışlardır.
akd
Anlaşma. Sözleşme.
Düğümleme. Düğümlenme. Bağ bağlama. Bağlanma.
Huk: Nikâh, hibe, vasiyet, bey' u şirâ gibi şer'î bir muameleyi iki tarafın iltizam ve taahhüd etmeleridir, icab ile kabulün irtibatından ibarettir. Böyle bir muameleye mün'akid denir. Bunun böyle vücuda gelmesi
amair / amâir
(Tekili: Amâyir) (İmâret) İmâretler. Mâmur etmeler.
Sâlih fakirlerin veya kendisini idare edemiyen veya çalışamıyan talebe-i ulumun, fukarâ-i sâlihînin iâşesinin te'min edilmeleri.
bakara
Sığır, inek.
Kur'ân-ı Kerim'in ikinci sûresi: Bu sûrede yahudilere bir inek kurban etmeleri emredilip bu konuda geniş bilgi verildiğinden, sûre bu adı almıştır.
birsam
(Hallüsinasyon) Akıl hastalarının, gerçekten var olmayan bir şeyi varmış gibi yanlış idrak etmeleri halidir. Meselâ karınlarında veya başlarının içinde yılan bulunduğunu söylemeleri yahut bir canavarın ağzını açıp kendilerine baktığını söylemeleri birsam hâlini gösterir.
cemal / cemâl
Güzellik.
Allahü teâlânın lütuf ve rızâ sıfatı.
Zât, yüz.
Çirkinliği gidermek, vakar sâhibi olmak ve şükr etmek için nîmeti göstermek. Çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine, hakâret etmelerine sebeb olacak şeyleri yapmamak, bunları gidermek.
esniye
(Tekili: Senâ) Övmeler. Senâlar. Medhetmeler.
haber-i mütevatir / haber-i mütevâtir
Yalan üzerinde ittifâk etmeleri (birleşmeleri) mümkün olmayan bir cemâat (topluluk) tarafından nakledilen, bildirilen haber, hadîs-i şerîf.
halk-ı ef'al / halk-ı ef'âl
Mu'tezile fırkasının bir tabiridir. Hayvan ve insanların, kendi fiillerinin hakiki müessiri olduğunu iddia etmelerine verilen isimdir. (Bu iddiâlarını Ehl-i Sünnet ulemâsı müsbet delillerle reddetmiştir.)
hamd
Medih, övmek.Cenab-ı Hakk'a karşı kulların memnuniyet ve sevinçlerini ve O'na hamd ve şükür ile medihlerini bildirmeleri, senâ etmeleri.
hatemat
(Tekili: Hatme) Hatim etmeler. Sona erdirmeler.
hınak
(Tekili: Hanak) Kızmalar, darılmalar, kin tutmalar, haset etmeler.
hudud
(Tekili: Hadd) Yanaklar.
Cemâatler.
Yeri kazmalar. Yeri yarık etmeler.
Çiçek yaprakları.
ibramat
(Tekili: İbram) Yalvarmalar, ısrar etmeler, rica etmeler, zorlamalar.
ibşarat
(Tekili: İbşâr) Müjdelemeler, tebşir etmeler, sevinç verici haber bildirmeler.
icma-ı manevi / icmâ-ı mânevî
Mânevi olarak görüş birliğine varma; uzmanların aynı konuyu faklı tarzlarda belirtmeleriyle veya susmak sûretiyle onu tasdik etmeleriyle görüş birliğine varmaları.
icma-ı ümmet / icmâ-ı ümmet
Aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müçtehit olanların, şeriatın bir meselesi hakkında verilen hükümde birleşmeleri, dinî bir konuda söz birliği etmeleri.
idrakat
(Tekili: İdrak) Anlayışlar, kavrayışlar, idrak etmeler.
ifşaat
(Tekili: İfşa) İfşa etmeler, fâşetmeler, meydana çıkarmalar, duyurmalar.
igfalat
(Tekili: İgfal) İğfal etmeler, kandırmalar, aldatmalar.
igtisabat
(Tekili: İgtisab) Gasbetmeler, başkasının malını elinden zorla almalar.
ihracat
(Tekili: İhrâc) Memleketteki fazla malı başka memlekete göndermek, satmak.
Çıkarmalar. İhraç etmeler.
ihtilalat
(Tekili: İhtilâl) Ayaklanmalar, isyan etmeler, ihtilaller.
ihtizazat / ihtizâzât
Sarsmalar, titretmeler.
ikaat / îkaât
Yapıp etmeler.
iktihamat
(Tekili: İktihâm) İktihamlar, hücumlar, saldırışlar.
Tahammül etmeler, göğüs germeler.
iktisabat
(Tekili: İktisab): İktisablar, kazanmalar, elde etmeler ve edinmeler.
ilhamat-ı gaybiye / ilhâmât-ı gaybiye
Gayb âleminden gelen ilhamlar; Cenâb-ı Hakkın ihtiyaçlarını temin etmeleri için varlıklara vermiş olduğu duygu.
ilkaat
Zararlı sözlerle şaşırtmak.
Bırakmalar, terk etmeler.
iltifatat / iltifâtât
İltifatlar, gönül almalar, lütfetmeler.
in'ikasat / in'ikâsât
Yansımalar, aksetmeler.
intihabat
(Tekili: İntihab) Yağmalar, talan etmeler, kapışmalar.
istirhamat
(Tekili: İstirhâm) İstirhâm etmeler, yalvarmalar, ricâ etmeler.
istişarat
(Tekili: İstişare) İstişareler, danışmalar, meşveret etmeler.
ıtk-ı müşterek
İki veya daha fazla kimsenin, mâlik oldukları bir köleyi azad etmeleridir.
iz'acat / iz'âcât
Rahatsız etmeler.
izacat / izâcât
Taciz etmeler.
kiram
Benzetmeli, kinâyeli.
(Tekili: Kerim) Kerimler, şerefliler.
Eli açık cömert kimseler.
levaim
(Tekili: Lâime) Bir kimsenin yüzüne karşı çekiştirmeler, levmetmeler. Zemmetmeler. Başa kakmalar.
lian / liân
Lânetleşmek, erkeğin zevcesini (hanımını) zinâ etmekle suçlaması veya bu çocuk benden değildir demesi hâlinde dört şâhid getiremezse, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çağrılarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmedeki bildirildiği şekilde) kar şılıklı yemîn etmeleri ve lânetleşmeleri. Buna mu
maariz / maarîz
(Tekili: Mi'raz) Kapalı mânâlar.
Edb: Birden fazla mânası olan bir kelimenin, en uzak mânasını kasdetmeler.
medaih
Medhetmeler. Övmeler. Medhedişler.
medhiyat
(Tekili: Medhiye) Medh etmeler, övmeler.
melmusat
(Tekili: Melmus) El ile dokunmalar. El ile temas etmeler.
menuat
Men'etmeler. Yasaklar.
mu'cizat / mu'cizât
Mûcizeler. Allahü teâlânın peygamberlerine, peygamberliklerini isbât etmeleri için ihsân etmiş olduğu hârikulâde yâni âdet dışı (olağan üstü) hâller. Mûcize kelimesinin çokluk şeklidir.
muavenat
(Tekili: Muâvenet) Muâvenetler, yardım etmeler.
mübahesat / mübâhesât
Söz etmeler, konuşmalar.
muhacemat
Hücumlar, üşüşmeler. Her taraftan ve birden hücum etmeler.
muhacerat / muhâcerât
Göç etmeler, hicretler. Muhacirlik.
Göç etmeler.
muharebat
(Tekili: Muhârebe) (Harb. den) Harpler, muhârebeler. Harbetmeler, savaşmalar.
mukayesat
(Tekili: Mukayese) Mukayeseler. Kıyas etmeler.
mükus
(Tekili: Meks) Öşürler, vergiler ve bunları tahsil etmeler.
mülaane / mülâane
Zevcesini (eşini) zinâ ile suçlayan erkeğin dört şâhit getirememesi hâlinde, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çıkarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmelerde bildirilen ifâdelerle) karşılıklı yemin etmeleri ve lânetleşmeleri.
mülatafat
(Tekili: Mülâtafa) Lâtifeler, mülâtafa etmeler, şakalaşmalar.
münaferat
(Tekili: Nefret) Nefret etmeler, tiksinmeler. Arada olan soğukluklar.
Nefret etmeler, karşılıklı soğuk davranmalar.
mütalaat / mütalaât
(Tekili: Mütalaa) Düşünceler. Tedkik etmeler. Okumalar. Mütalaa.
müteşabihat / müteşâbihât
Kur'ân ve hadîste temsil ve benzetmelerle açıklanan, anlaşılması zor, çok yüksek hakikatler.
müteşabihat-ı kur'aniyye / müteşabihat-ı kur'âniyye
Kur'ân'da temsil ve benzetmelerle açıklanan, anlaşılması zor olan yüksek hakikatler.
nush
Nasîhat, öğüt.Nush ile uslanmayanı etmeli tekdîr, Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir.
sima'
Dinlemek, kulak vermek. İşitmek.
Çalgı dinlemek.
Herkesin işitmesi istenilen güzel zikir ve sözler.
Mevlevilerin ve sair dervişlerin "ney" veya "def" ile berâber ilâhi okuyarak raksları ve nağme terennüm etmeleri, dönmeleri.
suiistimalat / suiistimalât
Kötü kullanımlar, vücut enerjisini israf etmeler.
ta'cizat / ta'cizât
(Tekili: Ta'ciz) Tacizler. Rahatsız etmeler, sıkıntı vermeler.
ta'dilat
Değişiklikler, doğrultmalar, değiştirmeler, tebdil etmeler.
ta'limat / ta'lîmât / تَعْل۪يمَاتْ
Öğretmeler.
ta'limat-name
Yönetmelik.
(Farsça)
ta'limatname / ta'lîmatname / تعليمات نامه
Yönetmelik.
(Arapça - Farsça)
ta'mikat
(Tekili: Ta'mik) Derinleştirmeler. İncelemeler, tedkik etmeler, araştırmalar.
taaccülat
(Tekili: Taaccül) Acele etmeler. Acelecilikler.
taannüdat / taannüdât
(Tekili: Taannüd) İnad etmeler, ayak diremeler.
tadilat
Değişiklikler, doğrultmalar, değiştirmeler, tebdil etmeler.
tahayyülat / tahayyülât / تخيلات
Hayal etmeler, hayale dalışlar.
(Arapça)
tahdisat / tahdisât
Anlatmalar. Rivayet etmeler.
Teşekkürle bildirmeler.
Hadis anlatmalar.
tahfifat / tahfifât
(Tekili: Tahfif) Hafifletmeler; yükünü eksiltmeler, kolaylaştırmalar.
tahkirat / tahkirât
(Tekili: Tahkir) Tahkirler. Hor ve küçük görmeler. Hakaret etmeler.
tahmidat / tahmidât
Hamdetmeler.
tahmilat / tahmilât
(Tekili: Tahmil) Yükletmeler, yükletilmeler, yüklemeler.
tahribat / tahribât
(Tekili: Tahrib) Tahribler, yıkıp bozmalar, harab etmeler.
talimat / tâlimât
Talimler, öğretmeler, idmanlar, emirler.
tasrihat
(Tekili: Tasrih) Açık açık anlatmalar. İzah etmeler.
tatyibat
(Tekili: Tatyib) İyi muâmeleler, gönlü hoş etmeler.
te'dibat
(Tekili: Te'dib) Edeplendirmeler, terbiye etmeler.
tebrikat / tebrikât
(Tekili: Tebrik) Tebrikler. Tebrik etmeler.
teellümat / teellümât
Acı hissetmeler.
tefaric
(Tekili: Tefric) Yırtmalar, genişletmeler.
Ferah vermeler.
Korkaklar, zaifler, yüreksizler.
(Tifrac) Yırtmaçlar, aralıklar.
tehacümat / tehâcümât
Hücum etmeler, saldırılar.
tekrimat / tekrimât
İkram etmeler.
tekvinat / tekvinât
(Tekili: Tekvin) Tekvinler, var etmeler, yaratmalar.
telakkiyat / telakkiyât
(Tekili: Telakki) Şahsî anlayış ve görüşler.
Kabul etmeler. Telakkiler.
temayülat / temâyülât
Meyletmeler, eğilimler.
temdihat / temdihât
(Tekili: Temdih) Mübalâğa ile medhetmeler.
temhisat / temhisât
(Tekili: Temhis) Tecrübeler, imtihan etmeler.
temsilat / temsilât
Temsiller; kıyaslama tarzında benzetmeler.
temsilat-ı maddiye / temsilât-ı maddiye
Maddî benzetmeler, örnekler.
temsillerin darbı
Benzetmelerin getirilmesi, örneklemelerin yapılması.
tenbihat / tenbihât
(Tekili: Tenbih) Tenbihler. İkaz etmeler.
tenvirat / tenvirât
(Tekili: Tenvir) Aydınlatmalar, ışıklandırmalar. Tenvir etmeler.
terahhumat / terahhumât
(Tekili: Terahhum) Acımalar, merhamet etmeler.
Merhamet etmeler.
terhisat-ı askeriye
Askerlikten terhis etmeler.
tesbihat
(Tekili: Tesbih) Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) sıfatına lâyık ifadelerle yâdetmeler.
teşbihat / teşbihât
Benzetmeler.
(Tekili: Teşbih) Benzetmeler, teşbihler, benzetilmeler.
Benzetmeler.
teşekkiyat
Şikayet etmeler.
teşerrüfat / teşerrüfât
(Tekili: Teşerrüf) Şeref duymalar, şereflenmeler. Saygı göstermeler, hürmet etmeler.
teslis
Üçleme. Hristiyanların sonradan uydurdukları ve dinlerinin esasında olmayan bir akidedir ki; bazılarının hâşâ, Cenab-ı Hakk Üçdür, bazıları da Üçü birdir diyerek, Allah'a şerik ve ortak tanımaları. Cenab-ı Hakk'ı Üç Unsurdur diye tevehhüm etmeleri. (Ekanim-i selâse de denir.)
tevcih-i hitap
Sözü birine yöneltme, birine hitap etmeler.
teveccüh-ü nas / teveccüh-ü nâs
İnsanların, bir kimseyi beğenip, ona teveccüh etmeleri ve medh ü senâ etmeleri.
tezyifat
Alay etmeler, küçük düşürmeler.
umurat
(Tekili: Umre) Umreler. Hac mevsiminin haricinde Kâbe'yi ve Mekke-i Mükerreme'nin mübarek yerlerini ziyaret etmeler.
zann-ı kabul-ü cumhur
Bir hükmün doğruluğunu ekseri müçtehidlerin ve ehl-i reylerin zann derecesinde, yani kuvvetli ihtimal ile kabul etmeleri. (Ümmeti da'vetle teşri' edemez, fehmi şeriatten olur; lâkin şeriat olamaz. Müçtehid olabilir, fakat müşerri' olamaz.İcma' ile cumhurdur, sikke-i şer'i görür. Bir fikre davet etme
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
سپاس
gire
MENÂSİK
edviye
bahr-i su
mütebeddi
cindar
Nasip
teznub
Hals
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Etmel
Samand
arıma
Raka
Aksetme
USTA
Kutb
ceng
eser
ül