Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Esif
ifadesini içeren
40
kelime bulundu...
akıncı
Keşif, yağma ve tahrib kasdıyla ecnebi memleketlere akın yapan kişi. Akıncılık, Osman Bey zamanında başlamıştır.
alem-i ma'na / âlem-i ma'na
Mâna âlemi, bazı ehline münkeşif olan âlem, mânen anlaşılan ve bilinen âlem.
alem-i mana / âlem-i mânâ
Mânâ âlemi; maddî gözle görünmeyen mânevî âlem; rüya ve keşif âlemi.
ayne'l-yakin / ayne'l-yakîn
Müşahede ve keşif ile hâsıl olan ilim.
ba'seret
Dikkatle teftiş etme.
Keşif ve istihrac etme.
Perâkende edip dağıtma.
İnkılâb. Karıştırma. Bulandırma.
Meydana çıkma.
Kirli leke.
bahr-i sükun / bahr-i sükûn
(Lût Denizi) Sularının kesif ve dalgasızlığından dolayı bu isim verilmiştir.
ecza-i meyyite-i hamide-i camide-i kesife / ecza-i meyyite-i hâmide-i camide-i kesife
Ölü, hissiz, camit ve kesif parçalar.
evran
Biçme, ölçü, mikyas, tahmin, keşif, biçim, endam, tenasüb.
hakk-ı keşf
Keşif hakkı.
ihtira'-kerde
Eşine rastlanmayan keşif.
(Farsça)
Yaratılmamış olmak.
(Farsça)
irşad-ı feth-i keşif / irşâd-ı feth-i keşif
Keşif ve fetih yolunu gösterme, keşfe başlarken rehberlik etme.
işrak / işrâk
Sezgi; keşif ve ilham ile insanı Allah'a götüren yolları bulmaya çalışmak.
istikşaf / istikşâf / استكشاف
Keşif çalışması yapma.
(Arapça)
kesafet
Bulanıklık. Kir. Açık veya berrak olmamak.
Kalınlık, yoğunluk, kesiflik, koyuluk. Şeffaf olmamak.
keşf / كشف
Keşif, bulma, ortaya çıkarma.
(Arapça)
keşf-i kat'i / keşf-i kat'î
Kesin keşif, mânevî âlemlerde bazı hakikatleri görme ve ortaya çıkarma.
keşfi / keşfî
Keşifle alâkalı.
keşfiyat / keşfiyât
(Tekili: Keşf) Keşifler. Bulup meydana çıkarılan şeyler.
Cenâb-ı Hakkın ihsan ve ilhamı ile evliyâullahın, hususan evliya-ı izâm hazeratının ve hasseten Kur'ân-ı Hakimin irşadı ile ve feyzi ile Rüesâ-i Evliyâ ve Server-i Kâinat olan Peygamberimiz Resul-i Ekrem (A.S.M.) Efendimizin de
Keşifler, bazı hakikatleri ortaya çıkarma, keşfetme hâlleri.
Keşifler.
keşfiyat-ı fenniye
İlmi keşifler, buluşlar.
Fen ve ilmin keşifleri. (Telefon, radyo, uçak gibi.)
keşfiyat-ı kat'iye
Kesinliğinde şüphe olmayan keşifler; mânevî âlemlerde bazı hakikatleri görme.
keşfiyat-ı maneviye / keşfiyat-ı mâneviye
Mânevî keşifler.
keşfiyat-ı sadıka
Doğru keşifler; manevî âlemlerde bazı olayları ve hakikatleri görme.
küduret
(Keder. den) Bulanıklık.
Koyuluk, kesiflik.
Kaygı. Tasa. Kederlilik.
küşuf / küşûf
Keşifler, mânevî âlemlere ait bazı hakikatleri görme işlemleri.
Keşifler, açmalar, bulmalar.
ledünn
(İlm-i ledünn) Garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeşif bir halde göreceği gibi, esrar-ı İlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder. Bu ilm-i şerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı iz
maddiyat-ı kesife
Kesif, şeffaf olmayan maddeler.
mercan
Denizde geniş resif meydana getiren ve mercanlar takımının örneği olan hayvan ve bunun kalkerli yatağından çıkarılan çoğu kırmızı renkte ve ince dal şeklinde bir madde. Bu madde boncuk gibi süs eşyası olarak kullanılır. Mercanlar ancak 40 metre kadar derinlikte yaşayabilirler.
mükaşefe / mükâşefe
Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek, açığa çıkarmak. Meydana çıkarmak.
Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek.
Cenab-ı Hakk'ın zât ve sıfatlarına ve sâir sırlarına vukufiyyet.
mükessif
(Kesâfet. den) Koyulaştıran, kesif hâle getiren.
mürtemi / mürtemî
Keşif kolu. Karakol.
müşahedat
(Tekili: Müşahede) Gözle görülen şeyler.
Görüşler.
Keşifle seyredilenler.
Man: Mücerret his ile kat'iyyetle hüküm ve tasdik olunan kaziyeler.
mütecella
Münkeşif olup görünen, âşikâr olan.
Yükseğe çıkan. Yukarı havâle olan.
nagz
Devekuşunun erkeği.
Başını sallayıp depretmek.
Bulutun koyu ve kesif olması.
neşvat
(Tekili: Neşvet) Keşifler, neş'eler, sevinçler.
oran
Ölçü, mikyas.
Biçim, tenasüb, endam.
Tahmin, keşif.
şerh
Açma, genişletme.
Açıklama. Anlaşılanı anlatma. Bir yazı veya konuşmayı kolay anlaşılması için izah etme, tafsil etme.
Bir şeyi dilim dilim kesme.
Bollaştırma.
Bir müşkil ve mübhem makaleyi açıklama, keşif ve izhar etme.
Açıklanmış yazı, risale.
sıyk
Kesif toz ve fena ter kokusu.
talia / talîa
Öncü kuvvet, keşif kolu.
tekasüf / tekâsüf
Kesifleşme. Yoğunlaşma. Sıklaşma.
Bir noktada toplanma.
Birbirinden ayrılan kimyevi maddelerin tekrar toplanarak birleşmeleri.
vakıa-i sadıka / vâkıa-i sâdıka
Doğruluğundan şüphe edilmeyen olay, doğru rüya, keşif.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
daiyane
iltihak etmek
kerremallahu veche
patrik
ahmas
vüuse
kil ü kal
Mübeddil
sırr-ı gàmız
İnsal
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Esif
ilk an
Faruk
-siz
Yakın dost
KASAP
dar-ı bekaya irtihal
Safha
viraneler
Esre