REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Erk kelimesini içeren 74 kelime bulundu...

ahu-yi ner

  • Erkek ceylan.

ahzem

  • Erkek yılan.

akam

  • Erkek ve dişi kısırlığı.

akruban

  • Erkek akrep.

ale-s-sabah

  • Erkenden, sabahın ilk saatlerinde.

aneban

  • Erkek geyik.

ankas

  • Erkek tilki yavrusu.

ankeb

  • Erkek örümcek.

ateh kabl-el miad / ateh kabl-el miâd

  • Erken bunama.

ba'le

  • Erkeğin karısı, zevce.

bair

  • Erkek deve.

betül

  • Erkekten sakınan namuslu kadın.

bihak

  • Erkek kurt.

birader / birâder / برادر / بِرَادَرْ

  • Erkek kardeş. (Farsça)
  • Erkek kardeş.

bükre

  • Erken. Sabah vakti.

cemel

  • Erkek deve. İbil.

dadender / dâdender

  • Erkek üvey kardeş. (Farsça)

darülmuallimin / dârülmuallimîn / دارالمعلمين

  • Erkek öğretmen okulu. (Arapça)

er

  • Erken, geç değil.

evlad-ı zükur / evlâd-ı zükur / evlâd-ı zükûr

  • Erkek çocuklar.
  • Erkek çocuklar.

eyum

  • Erkeksiz kadın (ki, önce ere varmış olsun-olmasın).

fehale

  • Erkeklik, aygırlık.

fenin / fenîn

  • Erkek deve.

hadim ağası

  • Erkekliği yok edilmiş olan. Böyle kimselere "Tavaşi" de denilirdi. Bu gibiler, yabancı erkekler için mahrem sayılan harem dairesine girip çıktıkları ve muhafaza ile beraber harem hizmetini de gördükleri için kendilerine "Hâdim Ağası" adı verilirdi.

hakıl

  • Erkek fâre.

hala'la'

  • Erkek sırtlan.

harik / harîk

  • Erkekliği olmayan adam.

hayyut

  • Erkek yılan.

hedil / hedîl

  • Erkek güvercin. Güvercin sesi.

hona

  • Erkek geyik.

hünsa / hünsâ

  • Erkek ve kadın olduğu belli olmayan, hem erkeklik hem kadınlık uzvu bulunan kimse.

hurmet-i müsahere / hurmet-i müsâhere

  • Erkeğin herhangi bir kadın ile zinâ etmesi veya herhangi bir yerine unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle (lezzet alarak) dokunması hâlinde, o kadının neseb (soy) ile ve süt ile olan anası ve kızları ile; kadının da o erkeğin oğlu ve babası ile evle nmesinin ebedî, sonsuz olarak haram, yasak olması

husye

  • Erkeklik bezi. Haya. Erkeğin yumurtalığı.

hutub

  • Erkek çekirge.

ıblık

  • Erkek.

kefen-i farz

  • Erkek veya kadının vefât ettiğinde sarılarak örtüldüğü bezlerden bir parçası. Buna kefen-i zarûret (lâzım olan kefen) de denir.

kinne

  • Erkek görmüş kadın.

kudsüman

  • Erkek örümcek.

kuva'

  • Erkek tavşan.

livata / livâta

  • Erkekler arasındaki cinsî sapıklık. Homoseksüellik.
  • Erkekler arasındaki cinsî münasebet, cinsel sapıklık.

mehr

  • Erkeğin evlenirken kadına vereceği ve kadının hakkı olan altın, gümüş veya her hangi bir mal yâhut menfaat.

meni

  • Erkek veya dişinin bel suyu. Döl suyu. Nutfe. Sperma.

mü'minun / mü'minûn

  • Erkek mü'minler.

mualebe

  • Erkeğin, karısı ile oynaması.

müminun / müminûn

  • Erkek müminler.

müsfah

  • Erkeğinin kendinden başka iki karısı daha olan kadın.

müskab

  • Erkek doğuran.

müslimun / müslimûn

  • Erkek Müslümanlar.

mütereccile

  • Erkekleşmiş kadın. Erkekleri taklid eden kadın.
  • Erkekleşmiş kadın.

müzekker / مُذَكَّرْ

  • Erkek.
  • Erkek.

ner

  • Erkek, er. (Farsça)

nerre-şir

  • Erkek arslan. (Farsça)

nu'fe

  • Erkeklerin iki yanına sallanan saçı.

nüz'

  • Erkek ister kösnek davar.

rak

  • Erkek yengeç.

recül / رجل

  • Erkek.
  • Erkek. (Arapça)

reculiyet / recûliyet

  • Erkeklik.

recüliyet

  • Erkek olma.

recüliyyet / رجليت

  • Erkeklik. (Arapça)

rical / ricâl

  • Erkekler.

ricalen / ricâlen

  • Erkekler olarak.
  • Erkek olarak.

rübbah

  • Erkek maymun.

sadih

  • Erkek baykuş.

şevher

  • Erkek eş, koca, zevc. (Farsça)

talak-ı ric'i / talâk-ı ric'î

  • Erkeğin karısını boşadıktan sonra tekrar karısına dönmesini mümkün kılan boşanma şekli.

üf'uvan

  • Erkek yılan.

vaty etmek

  • Erkeğin hanımına yaklaşması; cimâ etmek.

veled

  • Erkek çocuk, oğul, çocuk.

yerhum

  • Erkek kartal.

zekaret / zekâret

  • Erkeklik.

zeker

  • Erkek, erkeklik organı.

zekuret

  • Erkeklik.

zevc

  • Erkek eş, koca.

zıhar / zıhâr

  • Erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" gibi sözlerle benzetmesi.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın