Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Erham
ifadesini içeren
284
kelime bulundu...
a'taf
(Atf. dan ) En âtifetli. Pek müşfik, çok merhametli adam.
Boynuzları birbirine eğilmiş koyun. (Müe: Atfâ')
(Tekili: Atf) Meyiller.
Merhametler, şefkatler, lütuflar, ihsanlar.
adalet-i rahmet
Rahmet ve merhametin adaleti.
adil-i rahim / âdil-i rahîm
Adâletle iş gören, sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Allah.
afüvv
Affeden, merhametli.
ağuş-u nazendarane / âğuş-u nazendârâne
Şefkatli ve merhametli kucak.
ahen-dil
Demir yürekli, kahraman.
(Farsça)
Merhametsiz, acımasız kimse.
(Farsça)
aleyhi nazaru'r-rahmani / aleyhi nazaru'r-rahmânî
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah'ın nazarı ve teveccühü onun üzerine olsun.
alim-i rahim / alîm-i rahîm
Herşeyi hakkıyla bilen ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
arş-ı rahman / arş-ı rahmân
Bütün yaratılmışları şefkat ve merhametle besleyip büyüten Allah'ın tasarruf dairesi, makamı.
arş-ı rahmet
Rahmet ve merhametin tecellî ettiği yer, makam.
arşu'r-rahman / arşu'r-râhmân
Bütün yaratılmışları şefkat ve merhametle besleyip büyüten Rahmân isminin tasarruf dairesi, makamı.
arzu-yu merhamet
Başkalarına merhamet etme, şefkat ve acıma arzusu.
asar-ı lütuf ve merhamet / âsâr-ı lütuf ve merhamet
İyilik, bağış ve merhamet eserleri, neticeleri.
ata-yı rahmet / atâ-yı rahmet
Rahmet ve merhametin ihsanı, vergisi.
ataya-yı rahmaniye / atâyâ-yı rahmâniye
Sonsuz merhamet sahibi Cenâb-ı Hakkın bağış ve hediyeleri.
ateş-har / ateş-hâr
Keklik.
(Farsça)
Merhametsiz, şefkatsiz ve zalim adam.
(Farsça)
ateş-kar / ateş-kâr
Külhancı.
(Farsça)
Mc: Aceleci, kızgın veya merhametsiz adam.
(Farsça)
atıf / âtıf
(Atf. dan) Yüzünü çeviren, bakan. Meyleden, yönelen.
Bağlaç.
Şefkat edici kimse. Merhametli, müşfik.
Yarış atlarının altıncısı.
Gr: İki kelimeyi birbirine bağlayan harf veya kelime.
atuf / atûf
Çok acıyan, pek merhametli.
Çok şefkatli, pek merhametli olan Allah.
atufet / atûfet
Şefkat. Çok merhametli oluş.
ayn-ı merhamet
Merhametin ta kendisi.
aynı rahmet
Şefkat ve merhametin tâ kendisi.
azerm
Şefkat, merhamet.
(Farsça)
Haşmet, büyüklük, azamet.
(Farsça)
Haya, utunma.
(Farsça)
bab-ı rahmet / bâb-ı rahmet
İlâhî şefkat ve merhamet kapısı.
bahr-i rahmet
İlâhî şefkat ve merhamet denizi.
bargah-ı merhamet / bârgâh-ı merhamet
Merhamet makamı.
bargah-ı rahmet / bârgâh-ı rahmet
Merhamet ve şefkat dilenen yüce makam.
bi-aman / bî-aman
İnsafsız, merhametsiz.
bi-din / bî-din
Dinsiz.
(Farsça)
Merhametsiz, acımasız.
(Farsça)
birahm / bîrahm / بى رحم
Merhametsiz, acımasız.
(Farsça - Arapça)
cabir / câbir
Cebredici, zorla yaptıran.
Galib gelen.
Şefkatsiz, merhametsiz.
Tekebbür ve taazzüm eden.
Aziz ve kavi olan.
Tıb: Kırıkçı, çıkıkçı.
Cebir ilminin ilk kurucusu olan müslüman âlimi.
calib-i merhamet / câlib-i merhamet
Merhamet çeken.
cazibe-i rahmet-i rahman / cazibe-i rahmet-i rahmân
Rahmeti her şeyi kuşatan Cenâb-ı Allah'ın merhametinin çekiciliği.
cellad
İdama mahkûm olanları idam etmeğe vazifeli olan adam.
Mc: Merhametsiz.
cemal-i rahimiyet / cemâl-i rahîmiyet
Allah'ın sonsuz merhamet ediciliğindeki benzersiz güzellik.
cemali / cemalî
Allah'ın sonsuz lütuf, ihsan, rahmet ve merhametine dair isim ve sıfatlarının tecellisiyle ilgili; lütuf ve cemal tecellisi gibi.
cenab-ı erhamü'r-rahimin / cenâb-ı erhamü'r-râhimîn
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah.
cenab-ı erhamürrahim / cenâb-ı erhamürrâhim
Merhametlilerin en merhametlisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah.
cenab-ı erhamürrahimin / cenâb-ı erhamürrâhîmin
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah.
cenab-ı hakim-i rahim / cenâb-ı hakîm-i rahîm / جَنَابِ حَك۪يمِ رَح۪يمْ
Çok merhamet edici ve hikmet sâhibi olan (Allah).
cenab-ı halık-ı rahim / cenâb-ı hâlık-ı rahîm
Herbir şeyi sonsuz şefkat ve merhametle yaratan, sonsuz şan ve şeref sahibi olan Allah.
cenab-ı hallak-ı rahim / cenâb-ı hallâk-ı rahîm
Sonsuz şefkat, merhamet, şeref ve yücelik sahibi olan herşeyin yaratıcısı Allah.
cilve-i merhamet
Merhamet cilvesi, görüntüsü.
cilve-i rahmet-i rahmaniye / cilve-i rahmet-i rahmâniye
Sonsuz şefkat ve merhameti bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın rahmetinin yansıması.
cilve-i şefkat
Şefkatin, merhametin görünmesi.
damar-ı gadir
Zulmetme damarı, merhametsizlik damarı.
defter-i iltifatat-ı rahmaniye / defter-i iltifâtât-ı rahmâniye
Sonsuz merhamet sahibi olan Allah'ın iltifatlarını içine alan defter.
eb-i müşfik
Şefkatli baba, merhametli peder.
ehl-i insaf / ehl-i insâf
Merhametli, adil olanlar.
elhamdü lillahi ala rahmaniyyetihi ve ala hakimiyyetihi / elhamdü lillâhi alâ rahmâniyyetihî ve alâ hakîmiyyetihî
Hamd ve şükür sonsuz merhamet sahibi ve herşeyi hikmetle, bir gaye ve maksatla yaratan Allah'a aittir.
emansız
Merhametsiz, müsaadesiz.
emr-i rahmani / emr-i rahmânî
Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah tarafından bildirilen emir.
ensaf
(İnsaf. dan) Daha insaflı, çok acıyan, en merhametli.
er-rahim / er-rahîm
Şefkati ve merhameti herşeyi kuşatan Allah.
er-rahman / er-rahmân
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah.
erham
En rahim, en merhametli, en çok şefkatli.
Çok merhametli, çok acıyan.
En merhametli.
erham-ür rahimin / erham-ür râhimîn
Merhametlilerin en merhametlisi.
Allah'ın (C.C.) sıfatlarındandır.
erhamü'r-rahimin / erhamü'r-râhimîn
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah.
erhamürrahimin / erhamürrahimîn / erhamürrâhimîn
Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah.
Merhametlilerin en merhametlisi mânâsına, Allahü teâlânın mübârek isimlerinden.
errahim
En merhametli, büyük nimetler veren, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran Allah (C.C.)
esef-han
Acıyan, merhamet eden, şefkat eden, esef eden.
(Farsça)
eser-i hikmet ve rahmet
İlâhî merhamet ve hikmet eseri, ihsanı.
evvah
Kusurunu bilerek, ah, vâh ederek yalvarmak.
Çok âh edip duâ eden.
Merhametli. Sağlam imanlı. Yakin ilim sahibi. Dinde çok âlim olan. Hz. İbrahim Aleyhisselâmın bir vasfı.
fazl u rahmet
Faziletli kişinin lütfu, merhameti ve acıması.
fazl-ı rahman / fazl-ı rahmân
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah'ın yardımı.
fazl-ı rahmani / fazl-ı rahmânî
Sonsuz merhamet sahibi Allah'ın ikramı, ihsanı.
feth-i bab-ı rahmet eden
İlâhî şefkat ve merhamet kapısını açan.
feyyaz-ı rahmani / feyyaz-ı rahmânî
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın feyiz, bereket ve ihsanı.
feyz-i rahman / feyz-i rahmân
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın lûtfu, ihsanı.
fıtri şefkat / fıtrî şefkat
Doğal, yaratılıştan gelen şefkat, merhamet.
gaddarane
Acımadan, merhametsizcesine, zulmedercesine.
(Farsça)
gadr
Hâinlik, vefâsızlık, merhametsizlik. Muâmelede aldatmak.
Hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık.
gadr-ı mutlak
Tam zulüm ve merhametsizlik.
gafur / gafûr
(Gaffar ile aynı mânadadır.) Çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok afveden. Cenab-ı Hak (C.C.)
Çok merhamet eden, günahları bağışlayan Allah.
gafur-ur rahim
Kusurları örten, adâletle en ziyade merhamet eden Cenab-ı Hak (C.C.). Mü'minlerin kusurlarını affederek muhafaza eden.
gafurü'r-rahim / gafûrü'r-rahîm
Kullarının günahlarını çok bağışlayan ve kullarına özel rahmet, merhamet ve şefkat gösteren Allah.
ganiyy-i rahim / ganiyy-i rahîm
Sınırsız zenginlik sahibi olan, şefkat ve merhamet sahibi Allah.
gavur / gâvur
Kâfir. Merhametsiz, inatçı.
gına-i rahmet / gınâ-i rahmet
Rahmetin zenginliği, rahmet ve merhametin geniş tecellîleri.
habib-i rahman / habib-i rahmân
Sonsuz merhamet sahibi ve yarattığı bütün varlıklara şefkatle rızıklarını veren Allah'ın en sevdiği kulu olan Hz. Muhammed.
habib-i rahmani / habib-i rahmânî
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah'ın sevgili kulu; Hz. Muhammed (a.s.m.).
hadise-i rahmet / hâdise-i rahmet
İlâhî şefkat, merhametin göründüğü yağmur olayı.
hakikat-i rahimane-i müdebbirane / hakikat-i rahîmâne-i müdebbirâne
Merhamet ve tedbirle iş gören bir zâta yakışan hakikat.
hakim-i rahim / hakîm-i rahîm
Herşeyi hikmetle yapan her bir varlığa özel şefkat ve merhameti olan Allah.
halık-ı hakim-i rahim / hâlık-ı hakîm-i rahîm
Her şeyin yaratıcısı olan, her şeyi hikmetle yaratan ve herbir şeye özel rahmet ve merhamet tecellîsi olan Allah.
halık-ı kerim ve rahim / hâlık-ı kerîm ve rahîm
Sonsuz cömertlik ve merhamet sahibi ve her şeyi yaratan Allah.
halik-ı rahim / hâlik-ı rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi ve herşeyi yaratan Allah.
halık-ı rahim ve hakim / hâlık-ı rahîm ve hakîm
Sonsuz merhamet sahibi olan ve herşeyi hikmetle yaratan Allah.
halık-ı rahim ve kerim / hâlık-ı rahîm ve kerîm
Sonsuz merhamet ve cömertlik sahibi olan yaratıcı, Allah.
halık-ı rahman-ı rahim / hâlık-ı rahmân-ı rahîm
Dünya ve âhirette yarattığı varlıklara sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle davranan her şeyin yaratıcısı Allah.
halık-ı rahmanü'r-rahim / hâlık-ı rahmânü'r-rahîm
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren, sonsuz rahmetiyle her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren ve bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah.
hallak-ı rahim / hallâk-ı rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan yaratıcı, Allah.
hanan
Merhamet, şefkat, acıma.
hannan / hannân / حَنَّانْ
Rahmetlerin en lâtif cilvesini gösteren, Rahman ve Rahîm olan ve çok merhametli olan Allah (C.C.)
Rahmetin en hoş cilvelerini gösteren ve çok merhametli olan Allah.
Pek merhametli (Allah).
harf-i rahmani / harf-i rahmânî
Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'tan gelen ve Ona ait harf.
hasm-ı biaman / hasm-ı bîaman
Amansız düşman. Merhamet bilmeyen düşman.
hatem-i rahmaniyet / hâtem-i rahmâniyet
Allah'ın bütün varlıklar üzerinde rahmet ve merhametini gösteren mührü.
hazine-i rahman / hazine-i rahmân
Rahmet ve merhameti bütün varlıkları kaplayan Allah'ın hazinesi.
hediye-i rahmani / hediye-i rahmânî
Acıma ve merhamet sahibi Allah'ın hediyesi.
ihna'
Acıma, merhamet etme, şefkat etme.
ihsan-ı rahmani / ihsan-ı rahmânî
Bütün yarattıklarına karşı çok merhametli olan Allah'ın ikramı, bağışı.
ihsanat-ı rahimane / ihsânât-ı rahîmâne
Şefkat ve merhametle yapılan ihsanlar, ba-ğışlar.
ihsanat-ı rahmet
Rahmetin, merhametin ihsanları.
ikram-ı rahmani / ikram-ı rahmânî
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah'ın ikramı.
iltifat-ı merhamet-i rahman / iltifat-ı merhamet-i rahmân
Bütün varlıklara merhamet eden Cenâb-ı Hakkın iltifatı, teveccühü.
iltifatat-ı ebediye-i rahmaniye / iltifâtât-ı ebediye-i rahmâniye
Sonsuz merhamet sahibi Allah'ın teveccühleri.
imdad-ı rahmani / imdad-ı rahmânî
Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'ın yardımı.
in'amat-ı rahmaniye / in'âmât-ı rahmâniye
Allah'ın sonsuz şefkat ve merhametiyle bağışladığı nimetler.
inayet ve rahmet-i ilahi / inayet ve rahmet-i ilâhi
Allah'ın özel rahmeti, şefkat ve merhameti, lütuf ve yardımı.
inayet-i merhamet-i ilahiye / inayet-i merhamet-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve yardımı, lütuf ve ihsanı.
inayet-i rahmaniye / inayet-i rahmâniye / inâyet-i rahmâniye / عِنَايَتِ رَحْمَانِيَه
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın özel yardımı.
Merhametli olan Allahın yardımı.
inşaallahü'r-rahman / inşaallahü'r-rahmân
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah dilerse.
insaf / insâf
Merhamet ve adâlet dâiresinde hareket. Hakikatı kabul ve itiraf.
Merhamet ve adalet dairesinde hareket, vicdanlı bakış.
Merhamete dayalı adalet.
ism-i rahim / ism-i rahîm
Allah'ın herbir varlığa merhamet ve şefkati olduğunu bildiren ismi.
ism-i rahim ve rezzak / ism-i rahîm ve rezzâk
Allah'ın sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olduğunu ve bütün canlıların rızıklarını verdiğini ifade eden Rahîm ve Rezzak isimleri.
ism-i rahman / ism-i rahmân
Allah'ın sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğunu ifade eden ismi.
isti'tafkarane / isti'tafkârane
Şefkat, merhamet isteyene yakışır halde.
(Farsça)
istihdam-ı rahmani / istihdam-ı rahmânî
Rahmet ve merhameti sonsuz olan Allah'ın çalıştırması, hizmet ettirmesi.
istirham / istirhâm / اِسْتِرْحَامْ
Merhamet istemek. Yalvarmak.
İzin istemek. Rica etmek.
Merhamet dileme.
Merhamet dilenme.
Merhamet isteme, ricâ etme.
istirhamname / istirhâmnâme
Merhamet dilenme yazısı.
istitafkarane / istitafkârane / istîtafkârâne
Merhamet isteyen gibi.
Merhamet isteyene yakışır şekilde.
ıtfet
şefkat, merhamet.
Boncuk.
kan-ı merhamet / kân-ı merhamet
Merhamet kaynağı.
kasvet
Katılık, sertlik.
Merhametsizlik, acımasızlık.
Sıkıntı, gönül darlığı.
kelime-i gaddare
Kahredici, öldürücü, zâlim ve merhametsiz söz.
kemal-i merhamet / kemâl-i merhamet / كَمَالِ مَرْحَمَتْ
Tam bir merhamet.
kemal-i merhamet ve şefkat / kemâl-i merhamet ve şefkat
Mükemmel ve kusursuz merhamet ve şefkat.
kemal-i rahmet / kemâl-i rahmet
Rahmet ve merhametin nihayet kemalde olması.
Tam ve mükemmel şefkat ve merhamet.
kemal-i rahmet ve kerem / kemâl-i rahmet ve kerem
Mükemmel bir ikram, şefkat ve merhamet.
kemal-i rahmet ve merhamet / kemâl-i rahmet ve merhamet
Mükemmel bir şefkat ve merhamet.
kemal-i şefkat ve merhamet / kemâl-i şefkat ve merhamet
Tam bir şefkat ve merhamet.
kerim-i rahim / kerîm-i rahîm / كَرِيمِ رَحِيمْ
Sonsuz ikram ve ihsan sahibi, pek merhametli olan Allah.
Çokça ikrâm edici ve merhamet edici (Allah).
kitab-ı rahmani / kitab-ı rahmânî
Allah'ın sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğunu anlatan kitap.
la'net
Bedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek.
letaif-i refet / letâif-i refet
Şefkat ve merhametin güzellikleri.
lezzet-i rahmet
Merhametteki lezzet.
lütf u kerem
Kerem ve iyilik; iyilik ve yumuşaklıkla muamele; cömertlik, merhamet ve ihsan.
lutf-u merhamet / lûtf-u merhamet
Merhametin lütfu, ikram ve ihsanı.
mahz-ı eser-i rahmet ve inayet / mahz-ı eser-i rahmet ve inâyet
İlâhî şefkat, merhamet ve yardımın eksiksiz gerçekleşmesi.
malik-i rahim / mâlik-i rahîm
Özel şefkat ve merhameti olan ve herşeyin sahibi Allah.
malik-i rahim-i kerim / mâlik-i rahîm-i kerîm
Bol ihsan ve ikram sahibi; sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan herşeyin sahibi Allah.
mekremet-güster
Merhamet dağıtan, merhamet yayan.
merahim
(Tekili: Merhamet) Acımalar, merhametler.
merhamet / مرحمت
Acıma.
(Arapça)
Merhamet etmek:
Acımak.
(Arapça)
merhamet ve şefkat-i ilahiye / merhamet ve şefkat-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve şefkati.
merhamet-disar
Çok merhametli, acıma hissi fazla olan.
merhamet-i camia / merhamet-i câmia
Kapsamlı merhamet; her şeyi kuşatan şefkat.
merhamet-i ilahiye / merhamet-i ilâhiye
Allah'ın merhameti.
merhamet-i kudsiye
Kutsal merhamet, acıma.
merhamet-i mütekabile
Karşılıklı merhamet besleme.
merhamet-i mutlaka
Sınırsız merhamet.
merhamet-i rabbaniye
Allah'ın merhameti, şefkati.
merhamet-i şahane
Mükemmel merhamet, bağış, ihsan.
merhamet-i umumiye-i ilahiye / merhamet-i umumiye-i ilâhiye
Allah'ın her şeyi kuşatan rahmeti, merhameti.
merhametbahş
Merhamet eden. Merhametli.
(Farsça)
merhameten / مَرْحَمَتاً
Acıyarak, merhamet ederek.
Merhamet ederek.
Merhamet ederek.
Merhamet ederek.
merhametgüster
Merhametli, merhamet edip acıyan.
(Farsça)
merhametkar / merhametkâr
Merhametli, şefkatli.
Merhametli.
merhametkarane / merhametkârâne
Merhamet edercesine.
Merhametli bir şekilde.
merhametpenah
Merhametli.
(Farsça)
merhametperver
Merhametli, esirgeyici, acıyan.
(Farsça)
merhametperveri / merhametperverî
Merhametlilik, esirgeyicilik.
(Farsça)
merhametşiar
Çok merhametli.
(Farsça)
merhametşiari / merhametşiarî
Merhametlilik, merhametli oluş.
(Farsça)
mescid-i rahmani / mescid-i rahmânî
Çok merhametli olan Allah'ın yarattığı mescid.
meyl-i merhamet
Merhamet etme isteği, eğilimi.
mihrban
Merhamet ve şefkat sahibi. Muhabbetli, sevimli, yumuşak huylu ve güleryüzlü.
(Farsça)
müdebbir-i rahim-i zülcemal / müdebbir-i rahîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik sahibi, herşeyi şefkat ve merhametle sevk ve idare eden Allah.
muhabbet-i rahman / muhabbet-i rahmân / مُحَبَّتِ رَحْمٰنْ
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah'a duyulan sevgi.
Çokça merhamet eden Allah hesabına olan sevgi.
mün'im-i rahim / mün'im-i rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi ve gerçek nimet verici olan, Allah.
munsıf
İnsaflı. Merhametli. Hakkı kabul eden. Hakka riayet eden.
mürebbi-i rahim / mürebbî-i rahîm
Şefkat ve merhamet herbir varlık üzerinde görülen ve herşeyi yaratılış gayelerine göre terbiye eden Allah.
müşfik
Şefkatle seven. Acıyan, merhametli.
Şefkatli, merhametli, acıyan.
müşfikane
Şefkatle, merhametle. Müşfik olana lâyık surette.
(Farsça)
müsterhim
(Rahm. dan) İstirham eden, niyaz eden, yalvaran. Merhamet dileyen.
müsterhimane / müsterhimâne
İstirham ederek, merhamet dilercesine.
İstirham edene, yalvarana, merhamet dileyene yakışır şekilde, yakışır halde.
(Farsça)
Yalvararak, merhamet dileyerek.
mutasarrıf-ı rahim / mutasarrıf-ı rahîm
Varlıklar üzerinde merhamet ve rahmetinin çok özel tecellîleri bulunan sonsuz tasarruf ve yetki sahibi Allah.
müterahhim
(Rahm. den) Acıyan, merhamet eden.
müterahhimane / müterahhimâne
Acıyarak. Merhamet ederek.
(Farsça)
nazar-ı merhamet
Merhametli bakış.
nazar-ı rahmet
Şefkat ve merhametlice bakış.
nefes-i rahman / nefes-i rahmân
Sonsuz merhamet sahibi Cenab-ı Hakkın varlıklar üzerindeki rahmet esintisi.
nermdil
Yüreği yumuşak. Merhametli.
(Farsça)
ömer
Resül-ü Ekrem'in (A.S.M.) ikinci halifesi, Aşere-i Mübeşşere'den ve sahabenin en büyüklerindendir. Çok âdil, âbid, zâhid ve merhametli idi. Fakirce yaşadı. Adaleti, şecaat ve cesareti, İlâ-yı Kelimetullah için fedakârlığı meşhurdur. Çok Hadis-i Şeriflerle medhedildi. Zamanında çok fütühat ve ilerlem
pür-rahm ü şefkat
Çok şefkatli ve merhametli.
pürrahm
Pek merhametli.
rabb-i rahim / rabb-i rahîm / رَبِّ رَح۪يمْ
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.
Merhametle terbiye edici olan (Allah).
rabb-i rahim ve kerim / rabb-i rahîm ve kerîm
Sonsuz cömertlik, şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.
rahim / rahîm / râhim / رحيم / رَح۪يمْ
(Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhafaza eden, bağışlayan. Rahmet ve merhamet sahibi, şefkat eden, gufran sahibi. (Kur'an-ı Kerim'de bu isim 220 defa zikredilir.)
(Rahm. dan) Rahmet edici, acıyan, merhamet eden.
Merhametli, acıyan.
Esirgeyen, acıyan, merhamet eden.
Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
Merhametli.
(Arapça)
Merhamet eden Tanrı.
(Arapça)
Çok merhametli.
Merhamet eden Allah.
rahim-i hakim / rahîm-i hakîm
Herşeyi hikmetle yapan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
rahim-i kerim / rahîm-i kerîm / رَح۪يمِ كَر۪يمْ
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan ve sınırsız bir cömertliği olan.
Çokça ikram eden merhamet edici (Allah).
rahim-i mutlak / rahîm-i mutlak
Sınırsız şefkat ve merhamet sahibi olan Allah.
rahim-i sermedi / rahîm-i sermedî
Varlığı sürekli olan ve yarattığı varlıklara sonsuz merhameti ve şefkatiyle davranan Allah.
rahim-i zülcemal / rahîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik sahibi ve her varlığa özel merhameti olan Allah.
rahimane / rahîmâne
Şefkat ederek, acıyarak. Merhamet ve rahmet ile Cenab-ı Hakk'a yakışır tarzda.
Merhametli bir şekilde.
rahimehullah / rahîmehullah
"Allah ona merhamet eylesin, Allah rahmet eylesin" meâlinde duâdır.
Allah ona merhamet eylesin, rahmet eylesin.
Allah merhamet eylesin.
rahimin / rahimîn
(Rahîmûn) Merhametliler, acıyıp esirgeyenler, rahmet edenler, şefkat edenler.
rahimiyet / rahîmiyet
Allah'ın herbir varlık üzerinde yansıyan şefkat ve merhamet ediciliği.
Merhamet edicilik.
rahimiyet-i ilahiye / rahîmiyet-i ilâhiye
Allah'ın şefkat ve merhameti.
rahimiyet-i rabbaniye / rahîmiyet-i rabbâniye
Bütün varlıkları terbiye eden ve idaresi ve tasarrufu altında bulunduran Allah'ın herbir varlığa şefkat ve merhameti.
rahm / رحم
Acıma, merhamet.
(Arapça)
Rahm etmek:
Acımak, merhamet etmek.
(Arapça)
rahm ü şefkat
Merhamet ve şefkat etmek.
rahman / rahmân / رحمان / رحمن / رَحْمَنْ
Sonsuz merhametli, Allah.
Çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah.
Merhametli Tanrı.
(Arapça)
Çok merhametli.
Çokça merhamet eden (Allah).
rahman-ı bilhak / rahmân-ı bilhak
Hakkıyla çok merhametli olan Allah.
rahman-ı rahim / rahmân-ı rahîm / رَحْمٰنِ رَح۪يمْ
Dünya ve âhirette yarattığı varlıklara sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle davranan Allah.
Çokça merhamet ve şefkat eden (Allah).
rahman-ı rezzak / rahmân-ı rezzâk
Rahmet ve merhameti bütün varlıkları kuşatan ve bütün varlıkların rızıklarını bol bir şekilde tekrar tekrar veren ve ihtiyaçlarını karşılayan Allah.
rahman-ı zülcemal / rahmân-ı zülcemâl
Sonsuz güzellik ve merhamet sahibi olan Allah.
rahman-ı zülkemal / rahmân-ı zülkemâl
Sonsuz mükemmellik ve merhamet sahibi olan Allah.
rahmaniyet / rahmâniyet
Allahın kullarına merhamet etmesi.
Allah'ın bütün varlıkları kuşatan merhamet edicilik sıfatı.
rahmaniyet-i ilahiye / rahmâniyet-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve şefkat edicilik vasfı.
rahmanürrahim / rahmânürrahîm
Bütün her şeye ve herbir varlığa, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah.
Dünyada da âhirette de âcizlere merhamet eden Allah.
rahmet / رحمت
Merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek.
Mc: Yağmur.
Esirgeme, merhamet.
Yağmur.
Acıma, merhamet.
Sevgili Peygamberimiz hazret-i Muhammed'in isimlerinden.
Kur'ân-ı kerîm.
Yağmur.
Acıma, merhamet.
(Arapça)
Yağmur.
(Arapça)
rahmet-i bakiye / rahmet-i bâkiye
Devamlı olan şefkat ve merhamet.
rahmet-i ilahi / rahmet-i ilâhî
Allah'ın rahmeti, şefkat ve merhameti.
rahmet-i ilahiyye / rahmet-i ilâhiyye
Allahü teâlânın merhameti, acıması.
rahmet-i rabbaniye / rahmet-i rabbâniye
Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın merhamet ve şefkati.
rahmet-i sübhani / rahmet-i sübhânî
Her türlü kusur ve eksiklikten yüce ve uzak olan Allah'ın rahmeti, merhamet ve şefkati.
rahmet-i umumiye-i ilahiye / rahmet-i umumiye-i ilâhiye
Allah'ın her şeyi kuşatan rahmeti, merhameti.
rahmet-i vasia-i külliye / rahmet-i vâsia-i külliye
Herşeyi kuşatan geniş İlâhî şefkat ve merhamet.
rahmetfeşan / rahmetfeşân
Merhamet saçan.
raif / râif
Merhametli, re'fetli.
Merhametli.
rakik
(Rikkat. den) Yufka yürekli, ince merhamet ve şefkat sahibi olan.
Köle, câriye.
rakik-ül kalb
Yufka kalbli, çok merhametli, ince duygulu.
rauf / raûf / رَؤُفْ
Çok acıyan, esirgeyen, merhamet sâhibi.
Esmâ-i İlâhiyedendir.
Çok esirgeyen, çok acıyan, çok merhamet sahibi olan Allah.
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kullarına karşı merhâmeti çok olan ve yaptıkları iyilikleri zâyî etmeyen.
"Ümmetine karşı çok merhâmet eden, acıyan" mânâsına Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin isimlerinden.
Çok merhametli.
re'fet / رَأْفَتْ
Merhamet, şefkat.
Acıma, merhamet.
Merhamet, acımak.
Yüce.
Merhamet.
re'fet-i rabbaniye / رَأْفَتِ رَبَّانِيَه
Terbiye edici Allah'ın merhameti.
re'fetkarane / re'fetkârane / re'fetkârâne / رَأْفَتْكَارَانَه
Merhametli bir şekilde, çok acıyarak.
Merhamet ederek.
re'fetmeab / re'fetmeâb
Çok merhametli.
(Farsça)
refet
Merhamet, acıma.
refetkarane / refetkârane
Merhamet edercesine.
rezzak-ı rahim / rezzâk-ı rahîm
Bütün varlıkların rızıklarını devamlı veren, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah.
rikkat-aver / rikkat-âver
Acıma ve merhamet uyandıran.
(Farsça)
rikkat-yab / rikkat-yâb
Acıyan, merhamet eden.
(Farsça)
şafak
Tan zamanı. Güneş doğmağa yakın zaman veya güneş battıktan sonraki alaca karanlık. Gündüz.
Nahiye. Cânib.
Nasihat eden kimsenin "Nasihatım te'sir etsin, sözüm tutulsun" diye ıslah için gayret göstermesi.
Merhamet.
Harf.
safve
Hâlis ve seçkin.
Katı yüzlü merhametsiz kimse.
sani-i rahim / sâni-i rahîm
Özel şefkat ve merhamet tecellîsi olan, herşeyi san'atla yaratan Allah.
şayan-ı merhamet ve şefkat / şâyân-ı merhamet ve şefkat
Şefkat ve merhamete lâyık.
şe'n-i merhamet
Merhametin gereği.
sebeb-i merhamet
Acıma, merhamet sebebi.
şefakat
Şefkat, acıyarak şefkatle sevmek. Karşılık istemeden merhamet edip acımak, sevmek.
şefik / şefîk
Şefkatli, esirgeyen. Rikkat sahibi. Merhametli.
Şefkatli, merhamet eden ve esirgeyen Allah.
şefikane / şefîkane
Merhametlice, acıyarak. Acımak suretiyle. şefkat ederek.
(Farsça)
Şefkatlice, merhametli olarak.
şefkat / شفقت
İçten ve karşılıksız merhamet.
Acımak, merhamet etmek.
Başkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karşılıksız olarak merhamet ve sevgiyle yardıma koşmak. Karşılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek.
Merhamet.
şefkat-i imaniye / şefkat-i imâniye
İmandan gelen ve başkalarına karşı beslenen şefkat ve merhamet.
şefkat-i rahimane / şefkat-i rahîmâne
Çok mükemmel bir şefkat ve merhamet duygusu.
şefkatli
Merhamet eden, acıyan.
şefkatperverane / şefkatperverâne
Çok şefkatli ve merhametli bir şekilde.
şefkatsiz
Merhametsiz, acımasız.
şehr-i rahmani / şehr-i rahmânî
Rahmet ve merhameti sınırsız olan Allah'ın şehri; kâinat.
selata
Kahır, galebe, hiddet.
Kötü konuşan, gönül inciten, kalb kıran.
Merhametsiz olmak.
Acı söz söylemek.
sengdil
(Çoğulu: Sengdilân) Taş yürekli, merhametsiz, acımaz.
(Farsça)
sıbga-i rahmani / sıbga-i rahmânî / صِبْغَۀِ رَحْمَانِي
Çokça merhamet eden Allah'ın boyası.
sıbğa-i rahmaniye / sıbğa-i rahmâniye
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah'ın boyası.
sıfat-ı cemaliye / sıfât-ı cemaliye
Lütuf ve merhamet ile daha ziyade alâkalı olan vasıflar.
sikke-i merhamet
Merhamet mührü.
sofra-i rahman / sofra-i rahmân
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.
sofra-i rahmanü'r-rahim / sofra-i rahmânü'r-rahîm
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.
sultan reşad
(Mi: 1844-1918) Meşrutiyet devri Osmanlı Padişahıdır. Merhametli ve halim tabiatlı olan bu dindar ve abdestsiz gezmiyen padişah, Mevlevi Tarikatına bağlı idi. Boş vakitlerini Mesnevi okumakla geçirirdi.
taattuf / تَعَطُّفْ
Merhamet etme, esirgeme.
Acıma, merhamet etme.
taltif-i rahmet
Şefkat ve merhametin lütfetmesi, iyilik ve güzellikle muamele etmesi.
teattuf
Esirgemek. Merhamet etmek. Şefkat göstermek.
Ulaşmak. İttisal etmek.
Eğilip bükülmek.
tecelli-i merhamet / tecellî-i merhamet
Merhametin tecellîsi, yansıması.
tehannün
Merhametle nimetlendirme.
terahhum / ترحم / تَرَحُّمْ
Merhamet etme, acıma. Şefkatte bulunma, esirgeyip besleme.
Şefkat ve merhamet gösterme.
Merhamet etme.
Acıma, merhamet etme.
(Arapça)
Terahhum etmek:
Acımak, merhamet etmek.
(Arapça)
Terahhum kılmak:
Acımak, merhamet etmek.
(Arapça)
Merhamet etme, acıma.
terahhumat / terahhumât
(Tekili: Terahhum) Acımalar, merhamet etmeler.
Merhamet etmeler.
terahhumen
Acıyarak, merhamet ederek.
terakkuk
Merhamete gelme, acıma.
terehhum
Merhamet ve şefkat etme.
terehhumat / terehhumât
Merhametler, şefkat ifadeleri.
tesmit
Aksıran kimselere: "Yerhamükâllah: Allah sana merhamet etsin" demek.
teşmit / teşmît
Aksıran kimseye: "Yerhamükâllah: Allah sana merhamet etsin" deme.
Aksırdığı zaman Elhamdülillah diyen kimseye "Yerhamükellah: Allahü teâlâ sana merhâmet etsin" demek.
teşmiyet
Aksırana karşı hayır ve bereketle duâ etmek. (Yerhamükümullâh: Allah size merhamet ve rahmet ihsan etsin) meâlinde dua etmek.
trajedi
yun. Fâcia. Mevzuunu efsanelerden veya tarihî hâdiselerden alan, seyirciler üzerinde merhamet veya dehşet hissi uyandıran sahne eseri.
ümmet-i merhume
İlâhî merhamete mazhar olan ümmet.
unuşe
Refah, huzur, rahatlık.
Adâlet. Merhamet.
Şarap.
Beğenme.
vahşi / vahşî
Medeni olmayan. İnsanlardan kaçan. Alışık ve ehlî olmayan.
Merhametsiz, duygusuz.
Ürkek, korkak.
Yabanî, ürkek, merhametsiz.
veçh-i merhamet
Merhamet yönü.
ya erhame'r-rahimin / ya erhame'r-râhimîn
Ey merhamet edenlerin en merhametlisi.
ya erhamerrahimin / yâ erhamerrâhimîn
Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah.
ya rahim / yâ rahîm
Ey rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
yerhamükallah
Aksırıp, Elhamdülillah diyene, yanında bulunan kimsenin; "Allahü teâlâ sana merhamet etsin" mânâsına söylediği mübârek bir söz, teşmit.
yerhamükümullah
"Allah (C.C.) size rahmet ve merhamet eylesin" meâlinde dua olup, aksıran kimseye söylenmesi sünnettir.
zat-ı rahim / zât-ı rahîm
Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat merhamet sahibi Zât; Allah.
zat-ı rahmanü'r-rahim / zât-ı rahmânü'r-rahîm
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Zât, Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Emzik
mühacir
hetal
kalantor
Musirane
Savme
behişt-hıram
Peres
Sarda
ezvak-ı namütenahi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Erham
MAT
Sıfatlar
ülke
tavri
noktada
Aşıla
Miri
MAHMUD
sallana sallana