REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Elesi ifadesini içeren 51 kelime bulundu...

a'raf

  • (Tekili: Arf) Sırt, tepe. Özel manası Cennetle Cehennem arası bir yer. (Arf, herhangi bir yüksek yer demektir ki, bu münâsebetle atın yelesine, horozun ibiğine arf denilmiştir.)

a'ref

  • Pek ma'ruf, çok bilen. Arif.
  • Çok anlayışlı, fazla bilgili.
  • Yelesi ve boynu uzun olan at.

aheste-rev

  • Aheste âheste yürüyen, acelesiz, yavaş yavaş yürüyen. (Farsça)

arf

  • Güzel koku.
  • Yüksek yer.
  • Atın yelesi.
  • Horozun ibiği.

bender

  • (Çoğulu: Benâdir) Ticaret yeri, işlek ticaret iskelesi, büyük iskele.

büş

  • At yelesi. (Farsça)
  • Kahkül. (Farsça)
  • Noksan, eksik. (Farsça)

cihad-ı asgar ve ekber

  • Nefis mücadelesi olan en büyük cihat ve silahlı mücadele olan küçük cihat.

cüz'i hadise-i şer'iye / cüz'î hâdise-i şer'iye

  • Şeriatın ferdî, bireysel meselesi, olayı.

doru at

  • Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan at.

eltaf-ı ilahiyye / eltaf-ı ilâhiyye

  • İlâhî lütuflar; Allah'ın ihsanları, şefkatle muamelesi.

emr-i maaş

  • Geçim meselesi, geçinme işi.

ensar

  • (Tekili: Nâsır) Yardımcılar. Müdâfiler.
  • Peygamberimiz Resul-ü Ekrem (A.S.M.) Mekke'den Medine'ye hicretinde Onun mücadelesine iştirak edip ona yardımcı, müdâfi, muhafız vaziyetini alan ve Cenâb-ı Hak'tan ve Hz. Peygamber'den (A.S.M.) yardım ve nusret dileyen Sahabe-i Kiram hazeratı.

esbab-ı damenkeş / esbab-ı dâmenkeş

  • Bir işten elini eteğini çeken sebepler; bir işte doğrudan müdahelesi olmayan, işe karışmayan sebepler.

eşkar

  • Mavi gözlü ve sarı tenli kimse.
  • Yelesi ve kuyruğu kırmızı olan sarı at.

gişe

  • Tren istasyonu, vapur iskelesi ve mağaza gibi yerlerde bilet veya paranın alınıp verildiği yer. (Fransızca)

hayat-memat meselesi

  • Ölüm-kalım meselesi.

hıyar-ı tağrir

  • Âkitlerden birinin diğer taraftan aldatılarak bir malı gabn-ı fâhiş ile satmasından veya satın almasından dolayı satış muamelesini fesh hususunda muhayyer olmasıdır.

icma-ı ümmet / icmâ-ı ümmet

  • Aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müçtehit olanların, şeriatın bir meselesi hakkında verilen hükümde birleşmeleri, dinî bir konuda söz birliği etmeleri.

icma-i ümmet

  • Ist: Aynı asırda yaşamış olan İslâm âlimlerinden müctehid olanların, şeriatın bir mes'elesi hakkında verilen hükümde birleşmeleridir.

ikale

  • Pazarlığı bozma. Her iki tarafın isteğiyle alışveriş mukavelesini bozma. Bir hukuki muamele ile meydana gelen vaziyetin diğer bir hukuki muamele ile eski haline getirilmesi.
  • Demediği halde "Dedin" diye iddia etme.

kavanin

  • (Tekili: Kanun) Kanunlar. Devlet idare kaideleri. Şeriatın her bir mes'elesi.

leş

  • Kendiliğinden ölen veya Besmelesiz kesilen veya kesilmeyip de başka sûretle öldürülen veya Ehl-i kitâb olmayan kâfir ve mürtedlerin kestikleri yenmesi haram hayvanlar. Ölmüş hayvan.

ma'refe

  • Atın yelesi bittiği yer.

manevi cihad / mânevî cihad

  • Mânevî mücadele, nefis mücadelesi.

mehr

  • Aşk, şefkat, muhabbet.
  • Güneş.
  • Huk: Mihr. Evlenme muamelesinde erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli.

mes'ele-i imamet / mes'ele-i imâmet / مَسْئَلَۀِ اِمَامَتْ

  • Halîfelik meselesi.

mesele-i akaid-i kelamiye / mesele-i akaid-i kelâmiye

  • Kelâm ilminin inanca dair meselesi.

mesele-i dünyeviye ve siyasiye

  • Siyaset ve dünya meselesi.

mesele-i insaniye

  • İnsanlık meselesi.

mesele-i melaike / mesele-i melâike

  • Melekler meselesi, konusu.

mesele-i melaike ve ruhaniyat / mesele-i melâike ve ruhaniyat

  • Melekler ve ruhanî varlıklar meselesi.

mesele-i sırr-ı iman

  • İmanın ince meselesi.

mesele-i tarikat

  • Tarikat meselesi.

mesele-i tevhid

  • Tevhid meselesi, birleme konusu.

mesele-i vahdetü'l-vücud

  • Vahdetü'l-vücud meselesi.

mesele-i vataniye

  • Vatan meselesi.

meyte

  • Ölmüş veya besmelesiz kesilen yâhut kesilmeyip başka sûretle öldürülen hayvan.

mikail / mikâil

  • Rezzakıyyet arşının hamelesi olan büyük Melek. Dört Büyük Melekten birisi.

muaraza

  • Bir şeyden yan verip sapmak.
  • Biri ile yarışmak.
  • Birbirine karşı gelmek. Sözle karşılıklı mücadele. Söz mücadelesi.

mübareze-i hayat

  • Hayat mücâdelesi.

mübareze-i küfür ve iman

  • İman ve küfür mücadelesi.

mücahede-i fikriye

  • Fikir mücadelesi.

mücahede-i hayatiye

  • Hayat mücadelesi.

mücahede-i nefsiye

  • Nefis mücadelesi.

murdar / murdâr

  • Kendiliğinden ölmüş veya kasten besmelesiz kesilmiş olan hayvan, leş ve domuz eti gibi kendileri kat'î yâni kesin ve açık delîl ile haram olan şey.

nikah / nikâh

  • Evlenme. Şeriata uygun şekilde evlenme.
  • Resmi evlenme muâmelesi.

nokta-i din

  • Din noktası, meselesi.

nokta-i medeniyet

  • Medeniyet noktası, meselesi.

sebike-i hak

  • Hak külçesi.
  • Mc: İşlenmemiş külçe halindeki altın kıymetinin zâhiren görünmemesi gibi; hakkın bâtıl ile mücadelesinin olmadığı zamanda, hakkın kıymet ve lüzumu derecesinin bir cihette bilinememesi.

teressül

  • Acelesiz olmak, yavaş yavaş yapmak.
  • Harflerin mâhreclerine ve medlerine riâyet etme.

urf

  • (Çoğulu: A'râf) At yelesi.
  • Horuz ibiği.
  • Âdet.
  • Cennet ile Cehennem arasında bir makam.
  • İhsan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın