Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Ekici
ifadesini içeren
56
kelime bulundu...
bazir
Ekici, eken.
Dedikodu yapan, laf taşıyan. Geveze.
ca-yı dikkat / câ-yı dikkat
Dikkat çekici, ilginç.
calib / câlib / جالب
Çekici. Celbedici. Kendi tarafına çekip getirici olan.
Çekici.
İlginç, çekici.
(Arapça)
calib-i dikkat / câlib-i dikkat / جالب دقت
Dikkat çekici.
Dikkati çekici.
Dikkat çekici.
carr
Çeken, çekici. Sürükleyici.
Harf-ı cer.
cay-ı dikkat / cây-ı dikkat
Dikkat çekici.
cazib / câzib / جاذب
Çekici, cazibeli.
Hoş görünüşlü olup dikkati çeken.
Çekici.
İlginç.
(Arapça)
Çekici.
(Arapça)
cazibe / câzibe / جاذبه
Çekicilik.
Çekicilik.
(Arapça)
cazibe-i i'caz / câzibe-i i'câz
Mu'cizeliğin cazibesi, çekiciliği.
cazibe-i mutlaka / câzibe-i mutlaka
Mutlak çekici kuvvet.
Yegane çekici kuvvet.
Geçici güzelliğin zıddı olan ebedî güzellik.
cazibe-i rahmet-i rahman / cazibe-i rahmet-i rahmân
Rahmeti her şeyi kuşatan Cenâb-ı Allah'ın merhametinin çekiciliği.
cazibedar / câzibedâr / جاذبه دار
Çekici, câzibeli.
(Farsça)
Çekici.
Cazibeli, çekici.
Çekici, cazibeli.
(Arapça - Farsça)
cazibedarane / cazibedârâne / câzibedarâne
Çekici, baştan çıkarıcı bir şekilde.
Çekici bir biçimde.
cazibedarlık / câzibedarlık
Çekicilik.
cazibekarane / câzibekârane
Çekici biri gibi.
cazibeli
Çekici.
cazibiyet / câzibiyet
Çekicilik.
cazibiyyet / câzibiyyet / جاذبيت
Çekicilik.
(Arapça)
cazip / câzip
Çekici.
celb-i menfaat
Menfaat celbedici, çekici, fayda sağlayıcı.
cezbe-eda
Cezbeli olmak. Çekici olmak
(Farsça)
cezbedar
Cezbeli, çekici.
(Farsça)
cezbedici
Çekici.
cezzab / cezzâb / جذاب
Fazla çekici olan. Cezub. Çok cezbeden.
Çekici, cazibeli.
(Arapça)
dil-aviz
Câzib, çekici, gönle asılan. Gönlü asılı tutan, dilber.
(Farsça)
dilaviz / dilâvîz / دلاویز
Güzel, gönül çekici.
(Farsça)
dilkeş / دلكش
Cazibeli, gönül çekici.
(Farsça)
emime
Bir cins ot.
Demirci çekici.
enteresan
Alâka çekici, dikkate lâyık, nazarı celbedici. Câlib-i dikkat.
(Fransızca)
hakikat-ı cazibe / hakikat-ı câzibe
Cezp edici, çekici hakikat.
hakikat-ı cazibedar / hakikat-ı câzibedar
Çekici hakikat, gerçek.
hakikat-i cazibedar / hakikat-i câzibedar
Asıl ve esasıyla çekici olan hakikat.
halk-ı ezdad
Birbirine zıd halleri bir şeyde yaratmak. Meselâ: Bir zerrede hem def edici hem de cezb edici (çekici) kuvvetin bulunmasını yaratmak.
haris / hâris
Ekici.
Eken, ekici. Çiftçi.
hassa-i cazibedar / hâssa-i cazibedar
Cazibeli, çekici özellik.
ilahi cazibe / ilâhî cazibe
Allah tarafından verilen bir çekicilik, çekim gücü.
incizab-ı muhabbet-i şems-i ezel
Ezel Güneşi olan Cenâb-ı Allah'ın sevgisinin çekiciliği, cazibesi.
incizabat / incizâbât
Cezbedilmeler, çekicilikler.
işve
Güzellerin gönül çeken naz ve edâsı. Gönül çekici tavır.
kayıd
(Çoğulu: Kıvâd-Kâde-Kavâyid) Çekici, çeken.
Çavuş.
Koyunların önünde yürüyen "kösem" dedikleri koyun.
keşan
(Tekili: Keş) Çekenler, çekiciler.
(Farsça)
Çeken, çekerek. Çeke çeke.
(Farsça)
keşende
"Çeken, çekici" mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapmakta kullanılır. Meselâ: (Mihnet-keşende: Mihnet çeken.)
(Farsça)
Dayanan, tahammül eden, mütehammil.
(Farsça)
kuvve-i cazibe / kuvve-i câzibe
Kendine çekici kuvvet. Dünyanın câzibe, yani çekme kuvveti.
leys
Adem. Yokluk. Gayr-ı mevcud. (Bunun aslı "lâyese" idi. Yâ'yı tahfif için "leyse" oldu.) Hükemâlar arasında "eys" vücud, "leys" adem mânâsında kullanılmıştır.
Gaflet.
Bahâdırlık, kahramanlık.
Yük çekici olmak.
magnetik
yun. (Manyetik) Mıknatıs gibi çekici kuvveti olan.
meclubiyet
Celb olunmuşluk, çekiciliğine kapılma.
meyl-i incizab
Kendisi gibi olanlara yaklaşma eğilimi, çekici olma.
mıknatıs
yun. Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe.
Başka te'sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk. (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey) ucu, cenuba çekilen ucuna da cenub (güne
nazi'
Çekici kimse.
Husumet eden, düşmanlık eden.
perdekeş
Perde çekici, örtücü. Engel, mâni.
(Farsça)
resanehar / resanehâr
Hasret çekici.
(Farsça)
sikab
Su çeken. Su çekici.
sühum
Demirci çekici.
tecazüb / tecâzüb
Karşılıklı çekicilik.
zari' / zâri' / زارع
Ekici, çiftçi.
(Arapça)
zerra' / zerrâ' / زراع
Ekici, çiftçi.
(Arapça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
tevliye satışı
müntehab
tıhal
alel
matlup
KADER
tenazür
terhim
mearib
şüsub
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Ekici
Bağımlı
laya
harfler
sıkılmak
Üzgün
zare
Kalbi
Doğal hal
Ram olmak