Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Efek
ifadesini içeren
58
kelime bulundu...
allame / allâme
Çok büyük alim. Meşhur olmuş büyük mütefekkir. Her ilimde ihtisas sahibi.
ane / âne
Kelime sonuna getirilerek zarfiyet ifâdesi için kullanılan nisbet edatıdır. Meselâ: Mütefekkirâne (: Mütefekkire yakışır halde) kelimesinde olduğu gibi.
(Farsça)
bast
Yayma, açma.
Özellikle hurufilikte cezbe ve tefekkür içinde kendinden geçmeyi ifade eder.
cüz'iyyat
Cüz'î olan şeyler. Ufak tefek şeyler. Mânası düşünüldüğünde zihinde ortaklık kabul etmeyen şeyler. Mânası başka şeylere şâmil olmayanlar.
ehl-i nazar
Tefekkür ehli.
fikir ve zikir
Allah'ı tefekkür etme ve anma.
fikret
Düşünme, tefekkür, teemmül, fikir, Düşünülen şey.
gavr
Bir şeyin dibi. Çukur.
Batmak.
Derinlik, nihayet. Kök, esas, temel.
Tefekkür, teemmül.
Dolanmak.
Hakikat.
hizbü'l-ekber
Yirmi Dokuzuncu Lem'a olan Tefekkürnâme adlı eserde yer alan bir bölüm.
hurd ü mürd
Parça parça. Ufak tefek kimse.
(Farsça)
hurdefuruş
Ufak tefek şeyler satan kimse.
(Farsça)
hüsn-ü tedbir
İyi düşünülerek tutulan yol. Tefekkür ile tasmim etmek, ihtiyar olunacak meslek ve harekete karar vermek.
Bir kimseden bir haberi nakil ve rivâyet eylemek.
Bir şeye iyi muvaffak olmak için o işe muvafık ve hesaplı hareket etmek.
huzu'
Mahviyet ve tevazu hali, alçak gönüllü olmak. Allah'ın azametini, celal ve cemalini, büyüklüğünü tahattur ve tefekkürden hâsıl olan, insandaki huzur ve huşu' hâli.
ibadet-i fikriye / عِبَادَتِ فِكْرِيَه
Fikre ait ibadet, tefekkür.
ibadet-i tefekküri / ibadet-i tefekkürî
Tefekkür ibadeti.
ibadet-i tefekküriye
Tefekkür ibadeti.
ilm
(İlim) Okumakla veya görmek ve dinlemekle veya ihsan-ı Hak'la elde edilen malumat. Bilmek. İdrak etmek. (İlim, hakikatı bilmekten ibarettir. İlim, marifetten daha umumidir. Marifet, tefekkürle bilmek mânasına olmakla beraber, Cenab-ı Hakk'a nisbeti câiz olmaz. Gerek huzurî olsun (ilm-i İlâhî
insan-ı hakir / insan-ı hakîr
Ufak tefek olan insan.
levha-i tefekkür
Tefekkür levhası.
ma'rifetullah
Masnuat-ı İlâhiyeyi ve Kur'âni hakikatleri tefekkür ve tahsil ile veya lütf-i İlâhi ile kalbi inkişâf ve basirete sâhib olmak. Esmâ-i İlâhiyyeyi tanımak. İlâhi hakikatlara vukufiyet. Her işte Allah rızâsına en uygun hareket tarzını bilip amel etmek.
maun
Eve lâzım şeyler. Ev eşyası.
Malın zekâtı.
Ufak tefek ihtiyaçlar.
Nefaseti sebebi ile (nefsin çok hoşuna gittiğinden) kimseye verilmek istenmeyen şey.
melhuz
Mülâhaza ve tefekkür olunmuş olan veya olunabilen. Düşünülebilen. Akla gelebilen. Olabilir.
mertebe-i tefekkür
Tefekkür mertebesi.
meslek-i tefekkür
Tefekkür mesleği, yolu.
mirsad-ı tefekkür
Tefekküre sebep olan.
Tefekküre sebep olan gözlem.
mülahaza
Mütâlaa. Dikkatle bakmak. İyice düşünüp bir işin hakikatını tetkik etmek. Tefekkür, düşünce.
müşkil
(Müşkile) Zorluk, güçlük, zor olan iş. Çetinlik.
Edb: Mânasının derinliği veya edebi bir san'atla ifade edilmiş olmasından dolayı teemmül ve tefekkürsüz anlaşılmayacak derecede hafî olan lâfızdır. Mânaca nass'ın mukabilidir.
müşkilat-ı kur'aniye
Manasının incelik ve derinliği veya istiare-i bediyye ile ifade edilmiş olması gibi sebeblerden dolayı derin tetebbu ve tefekkür neticese ancak anlaşılabilen âyetler.
mütefekkir
Düşünen, derin mes'eleleri düşünen. Tefekkür ve teemmül edici olan.
Kuvve-i bâtınayı sarfeden. Âlim. Çok bilgili.
mütefekkirane / mütefekkirâne
Tefekkür ederek.
Derin ve dikkatli düşünerek, mütefekkire yakışır surette.
(Farsça)
mütefekkirin / mütefekkirîn
Mütefekkirler.
müterafık
Arkadaşlık eden, refekat eden, beraber bulunan.
Bir arada, karışık, karışmış.
nakş-bendi / nakş-bendî
Kalbde zikir yoluyla, tefekkür ile İlâhî sevgiyi, uyanıklığı nakşa çalışan mânâsiyle, Şeyh Bahâüddin Nakş-bendî nâmındaki azîm bir velinin kurduğu ve en ziyade hafî zikre dayanan tarikata mensub olan. (Silsile-i Nakşî'nin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbanî (R.A.) Mektubat'ında demiş ki: "Ha
(Farsça)
ömer bin farıd
(M. 1180-1234) Kahire'de doğdu ve orada vefat etti. Mütefekkir ve mutasavvıf olup büyük şâirlerdendir. Divanı vardır.
prens bismark
(1815 - 1898) Meşhur Alman siyasilerinden ve Alman birliği için çalışanlardan birisidir. İslamiyeti ve Hz. Peygamber'i (A.S.M.) medh ü sena ederek hayranlığını bildiren bir mütefekkirdir.
rü'yet
Görmek, bakmak. İdare etmek. Göz ile veya kalb gözü ile görmek.
Akıl ile müşahede derecesinde bilmek, idrak etmek, tefekkür etmek, düşünmek.
Araştırmak.
seyr-i enfüsi ve afaki / seyr-i enfüsî ve âfâkî
Kişinin kendi iç âleminde ve dış dünyada yaptığı tefekkür ve mânevî yolculuk.
silsile-i tefekkür
Tefekkür mânâları ve ifadeleri bulunan ve günlük olarak tekrarlanan bölümlerin zincirleme devam etmesi.
silsile-i tefekkürat / silsile-i tefekkürât
Tefekkürler zinciri.
tarik-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür / tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür
Acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu.
tedebbür
Bir şeyin sonunu düşünmek, tefekkür etmek. Müdebbir olmak, tedbirli olmak.
Arkasını dönmek.
Bir şeyin üzerinde düşünmek, tefekkür etmek.
tefarik
Müteferrik olanlar. Tefrikalar. Ayırma ve seçmeler.
Taksitler. Ufak tefek şeyler. Ayrıca şeyler.
Küçük hediyelik eşya.
tefekkür / تفكر
Düşünme, kafa yorma.
(Arapça)
Tefekkür etmek:
Düşünmek, kafa yormak.
(Arapça)
tefekkür-ü akli / tefekkür-ü aklî
Akıl yoluyla tefekkür etmek, düşünmek.
tefekkür-ü ala-i ilahi / tefekkür-ü âlâ-i ilâhî
Yüce Allah'ın mahlûkatı ve nimetleri üzerinde tefekkür etme, düşünme.
tefekkür-ü arabi / tefekkür-ü arabî
Arapça tefekkür, düşünme.
tefekkür-ü hakiki / tefekkür-ü hakikî
Asıl, gerçek tefekkür.
tefekkür-ü imani / tefekkür-ü imanî
İmana ait meselelerin düşünülmesi, tefekkür edilmesi.
tefekkür-ü imaniye
İmanî meselelerin düşünülmesi, tefekkür edilmesi.
tefekkürat / tefekkürât
Tefekkürler, düşünmeler.
Tefekkürler, düşünmeler.
tefekkürat-ı imaniye
İmanî tefekkürler, düşünceler.
tefekkürat-ı ruhiye
Ruha ait tefekkürler.
tefekkürname / tefekkürnâme
Tefekkür yazısı.
terevvi
Tefekkür etmek, düşünmek.
tervie
Evmeyip tefekkür etmek. Acele etmeyip düşünmek.
tilavet-i kur'an / tilavet-i kur'ân
Kur'an-ı Kerim'i usulüne göre okumak, mânâsını tefekkür etmek.
vazife-i tefekkür
Tefekkür görevi.
veşy
Elbiseyi güzel nakışlamak, süslemek.
Nesil ve zürriyet.
Çoğalma.
Geceleyin devamlı tefekkür ve mütalâa etmek.
Bir çeşit elbise.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
müzdehimgah
teçhizat-ı harika
müteşaddi
eş-şehir
امرد
ulum-u akliye
Fesi
اقليت
Temessülat
meslek-i sakîm
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Efek
Hraz
teşebbüs
hafid
avrupa
Ardic
kethüda
Muhzar
Sef
Kavuk