REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Doktor ifadesini içeren 43 kelime bulundu...

alet-i cerrahiye / âlet-i cerrâhiye

  • Cerrahların, yaraları tedaviye çalışan doktorların kullandıkları edevat, takım.

anasır-ı mecruha cerrahı / anâsır-ı mecrûha cerrahı

  • İnsanların mânevî açıdan yaralayan unsunları bertaraf eden mânevî doktor.

asi / âsi

  • Doktor, cerrah, tabib. (Farsça)
  • Kederli, hüzünlü. (Farsça)

biçişk

  • Doktor, hekim. (Farsça)

bizişk

  • Tabib, hekim, doktor. (Farsça)

bizişki / bizişkî

  • Doktorluk, hekimlik, cerrahlık. (Farsça)

etıbba / etıbbâ

  • Tabipler, doktorlar.
  • Tabipler, doktorlar.

etibba / etibbâ

  • Tabibler, tıb ilmini bilenler, doktorlar.
  • Tabibler, doktorlar.

etıbba / etıbbâ / اطبا

  • Doktorlar, tabipler. (Arapça)

etibba-i hassa

  • Saray hekimleri, saray doktorları.

fenn-i tıb

  • Tabiblik, doktorluk. Maddi hastalıklara ilâç ve şifa bulmağa çalışan ilim.

hakim / hakîm

  • Hikmetle muttasıf olan ve mevcudatın hakikatına vâkıf olan. Hikmet mütehasssı. İlm-i hikmette mütebahhir ve mütehassıs olan. İş ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olan.
  • Tabib, doktor.
  • Âlim, bilgin.
  • Doktor.
  • Hikmeti bilen, filozof. (Allah'ın isimlerinden)

hakim-i derd / hakîm-i derd

  • Hekim, doktor.

hakim-i kalban / hakîm-i kalbân

  • Kalplerin hekimi, doktoru.

hazık-ı mütedeyyin / hâzık-ı mütedeyyin

  • Dindar ve iyi mütehassıs. (Dindar ve iyi mütehassıs doktor için söylenir).

hekim / hekîm

  • Tabib, doktor.
  • Doktor, hikmet sahibi.

hekim-i hazık / hekîm-i hâzık

  • Uzman doktor.

huzzak-ı etibba / huzzâk-ı etibbâ

  • Doktorlar içinde en ehil olanları.

ibn-i sina

  • (Hi: 370-428) Buhara'lı olup zamanının en büyük âlimi, doktor ve filozofudur. Avrupa'da, Avicenna diye tanınmıştır.

istitbab

  • (Tıbb. dan) Doktora başvurma, kendini hekime gösterme.
  • İlâç arama.
  • Çare isteme, derdine devâ arama.

kabine

  • Vekiller hey'eti. Bakanlar kurulu. (Fransızca)
  • Küçük oda. (Fransızca)
  • Doktorun muâyene yeri. (Fransızca)

kar'-ul asa / kar'-ul asâ

  • Doktorun, hastanın bedenine vurup muâyene etmesi.
  • Mc: Hatayı hatırlatmak için işaret vermek ve ikaz etmek.

karulasa / karulâsâ

  • Doktorun bedene vurarak muayene etmesi.

kehhal

  • Gözlere sürme süren.
  • Göz doktoru.

kihalet

  • Göz için sürme yapma. Sürmecilik.
  • Göz doktorluğu. Göz hastalıkları bilgisi.

luka

  • Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir. Hz. İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir. Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır.

müşerrih

  • (Çoğulu: Müşerrihîn) (Şerh. den) Açıklayan, şerheden.
  • Teşrih yapan doktor.

mutatabbib

  • (Tıbb. dan) Yalandan hekim. Doktorluk taslıyan.

nitasi / nitasî

  • Anlayışlı tabib, doktor.

siyaset tabibleri

  • Siyasî hastalıkların hekimleri, doktorları; siyasî meselelere çözüm arayanlar.

tababet / tabâbet / طبابت

  • Hekimlik. Doktorluk.
  • Hekimlik, tıp doktorluğu.
  • Doktorluk.
  • Doktorluk. (Arapça)

tabib / طبيب

  • Hekim, tıp doktoru.
  • (Çoğulu: Tabibân-Etibbâ) Doktor, hekim.
  • Doktor, hekim.
  • Doktor. (Arapça)

tabib-i hazık / tabib-i hâzık / tabîb-i hâzık / طَب۪يبِ حَاذِقْ

  • İşinin ehli olan doktor.
  • İşinin ehli doktor.

tabib-i kulub / tabib-i kulûb

  • Kalplerin doktoru.

tabib-i manevi / tabib-i mânevî

  • Mânevî doktor.

tabib-i müslim-i hazık / tabîb-i müslim-i hâzık

  • Mütehassıs (uzman) ve açıkça günâh işlemeyen müslüman doktor.

tabiban / tabibân / tabîban / طبيبان

  • (Tekili: Tabib) Doktorlar, tabibler, hekimler.
  • Doktorlar. (Arapça - Farsça)

tabip

  • Doktor, hekim.

tatbib

  • Kırbayı ev direğine asmak.
  • Tabiblenmek, doktor olmak.

tıbb

  • Tabiblik, doktorluk.
  • Her şeyi gereği gibi bilmek.
  • Rıfk. Suhulet.
  • İrade.
  • Hastayı ilâçlarla tedaviye çalışmak.
  • Şan.
  • Şehvet.
  • Tıp, doktorluk.

tıbben

  • Tıp cihetiyle. Doktorlukça.

tıbbi / tıbbî

  • Hekimliğe ait. Doktorlukla alâkalı.
  • Hekimce.

vizite

  • ing. Ziyaret.
  • Doktorun bir hastayı ziyareti.
  • Hekim ücreti.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın