Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Dindar
ifadesini içeren
51
kelime bulundu...
ashab-ı diyanet
Dindar insanlar.
ashab-ı kehf / ashâb-ı kehf
Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan'da bahsi geçen ve devirlerinin zâlim padişahından gizlenerek ve onun şerrine âlet olmaktan çekinerek, beraberce bir mağaraya saklanıp, Rabb-ı Rahimlerine (C.C.) sığınan, dindar ve makbul büyük zâtlar. İsimleri rivâvette şöyle sıralanır: Yemlihâ, Mekselinâ, Mislinâ, Mernüş, D
berere
(Tekili: Bârr ve Berr) Dindar ve temiz kimseler. Takvâ ehli olan, her çeşit günahlardan sakınanlar. Çok hayır sahibi kimseler.
berzah
İki âlemin arası. Kabir. Dünya ile âhiret arası.
Perde.
Sıkıntılı yer.
İki yer arasındaki geçit.
Mani'a, engel,. Ölen insanların ruhları kıyamete kadar berzah âleminde bulunurlar. Berzah büyük ve mânevi bir âlemdir. Dindar olup cennetlik olanlar, berzah âlemin
cürcani / cürcanî
(Abdülkahir) Hicri beşinci asrın ikinci yarısında yaşamış büyük âlimlerden ve Arapçanın dâhi mütehassıslarındandır. Dindarlığı ve takvası da çok ileri olduğu nakledilir... Asıl adı: Abdülkahir-el Cürcanî olan bu Zâtın ilk tahsilini memleketi Cürcan'da yaptığı biliniyor. Adı ve künyesi şu şekilde olu
dest-pak
Fakir, fukara.
(Farsça)
Mendil.
(Farsça)
Dindar.
(Farsça)
din ehli
Dindarlar; dinin emir ve yasaklarına uyanlar.
din u diyanet / dîn u diyânet
Din dindarlık, din ve din duygusu.
dindarane / dindarâne / dindârâne
Dindar bir kimseye yakışacak tarzda.
Dindarca.
Dindarca.
dindari / dindârî / دینداری
Dindarlık.
(Arapça - Farsça)
dinperver
Sağlam dindar, dine hizmet eden. Salabet-i diniye sâhibi.
(Farsça)
Dindar, dinini seven.
diyanet / diyânet / دِيَانَتْ
Dindarlık.
Dindarlık. Dinin hükümlerine riâyet ve muktezasınca amel etmek. Din emirlerinin hüsn-ü ihtiyar ile tatbiki. Din işleri.
Dindarlık, din işleri.
Dindârlık.
diyaneten / diyâneten
Dindarlık bakımından.
diyanetsizlik
Dinsizlik, dindar olmama.
eberr
Çok faziletli, şerefli. Çok sâdık ve dindar. Çok iyilik sever.
Şenlikten uzak, bedevi.
ehl-i din
Din sahipleri, dindarlar.
ehl-i diyanet / ehl-i diyânet / اَهْلِ دِيَانَتْ
Dindar insanlar.
Din işlerinden anlayanlar. Dindarlar.
Dindarlar.
ehl-i takva ve salahat / ehl-i takvâ ve salâhat
Allah'tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyan ve dindarlıkta çok ileri olan kimseler.
ehl-i takva ve vicdan / ehl-i takvâ ve vicdan
Allah'tan korkan, emirlerine bağlı olan dindar kimseler ve vicdan sahipleri.
erbab-ı din
Din sahipleri, dindarlar.
ezka
En temiz. En pâk. Ziyade dindar. Pâkize.
ferd-i mütedeyyin
Dindar şahıs.
fitne-i diniye
Dine ve dindarların içine sokulan fitne, fesat.
habt-i a'mal / habt-i a'mâl
İrtidad eden, yâni dinden çıkan bir kimsenin, dindar iken yapmış olduğu ibadetlerinin ibtâl olup sevapsız kalması.
hanedan
Soyca dindar ve asil âile.
(Farsça)
Peygamber (A.S.M.) sülâlesi.
(Farsça)
havass / havâss
(Tekili: Hâss - Hâssa) Hâslar. Hâssalar. Keyfiyetler. Hususlar.
Dindarlık ve doğruluğu ile, ilmiyle âmil olup mâneviyat mertebelerinde yükselmekle makbul ve muteber olan zatlar.
Zenginler sınıfı.
Kur'anî ve manevî sırlara ve hususlara vâkıf bulunan, ilim, ibadet, tâat
hazık-ı mütedeyyin / hâzık-ı mütedeyyin
Dindar ve iyi mütehassıs. (Dindar ve iyi mütehassıs doktor için söylenir).
hudaperest
Allah'a ibadet eden. Dindar.
karlayl
(Thomas Carlyle) (Hi: 1210-1298) İskoçya'da doğmuş, Londra'da ölmüştür. İskoç tarihçisi ve filozofudur. Babası dindar bir duvarcı ustası idi, oğlunu papaz yapmak istiyordu. Onun dinî şüpheleri papaz olmasına mâni oldu. Yedi sene manevî mücahededen sonra imanî mes'elelerde istikrar elde edebilmiştir.
kemal-i salahat / kemâl-i salâhat
Tam dindarlık.
kurra
(Tekili: Kari') Okuyucular. Kur'ân-ı Kerimi usul ve tecvidine göre okuyanlar. Dindar ve sâlih kimse.
mana-yı dindar / mânâ-yı dindar
Dindar anlamda.
mana-yı dindar cumhuriyeti / mânâ-yı dindar cumhuriyeti
Dindar Cumhuriyetin özü, gerçek anlamı.
meh-ruyan
Ay yüzlüler. Ay gibi parlak olanlar.
(Farsça)
Mc: Manevî güzellik. Ahlâk sahibi ve dindar olanlar.
(Farsça)
meziyet-i dindarane / meziyet-i dindarâne
Dindarlık fazileti ve üstünlüğü.
mistik
Mistisizm ile âlâkalı.
(Fransızca)
Fls: Bâtıni. Kalben çok dindar. Sofi.
(Fransızca)
mu'tekid
Bağlanmış.
İnanmış. Dindar. İtikad eden. Dini bütün olan.
mütedeyyin / متدین / مُتَدَيِّنْ
Dindar. Din ile vazifeli. Sağlam müslüman, dine muhalefetten sakınan, dinine sâdık olan.
Borçlu olan.
Din sahibi; dinin emirlerini yerine getiren, dindar.
Dindar, dinine bağlı.
Dinli, dindar.
Dindar, dinine düşkün.
(Arapça)
Dindar.
mutekid
İnanmış, dindar.
paskal
Hristiyanlıkta dindarlığı ile beraber fizik, edebiyat, hesap, hendese ve felsefede (Milâdi 17. asırda) büyük bir âlim olarak tanınmıştır.
(Fransızca)
ruşendil
Kalbi nurlanmış. Kâmil ve çok temiz dindar.
salah / salâh
İyilik, bir şeyin iyi ve istenen şekilde bulunması, dindarlık, barış.
salahat / salâhat
Sâlihlik, günahsız ve temiz oluş, dindarlıkta çok ileri olmak hâli.
Dindarlıkta çok ileri olma hâli, günahsız ve temiz oluş.
Günahsızlık ve temizlik, dindarlık.
salih / sâlih
(Salâh. dan) İşe yarar, elverişli, uygun, iyi. Haklı olan, itikatlı, dindar, dinî emirlere uyan.
Faziletli, ehl-i takva olan.
Dindar, uygun, iyi hâlli.
saliha / sâliha
İyi hâl üzere olan dindar hanım.
sultan reşad
(Mi: 1844-1918) Meşrutiyet devri Osmanlı Padişahıdır. Merhametli ve halim tabiatlı olan bu dindar ve abdestsiz gezmiyen padişah, Mevlevi Tarikatına bağlı idi. Boş vakitlerini Mesnevi okumakla geçirirdi.
tagi
(Tagy) (Tuğyan. dan) Azgın. Azmış. Asi. Mütekebbir ve ahmak olan.
Dindar olmayan padişah.
tezehhüd
Kendini dindar göstermek. Sun'i surette dindar olmak.
Dünyevî ve nefsanî şeylerden elini çekmek, ibadet etmek.
vahdeddin
(Aslı: Vahîdüddin, fakat Türkçede Vahdeddin şeklinde telâffuz edilir.) Osmanlı Padişahlarının sonuncusu ve otuzaltıncısının adıdır. (Mi: 1861-1926) Zeki, dirayetli ve dindardı. Osmanlılar ve İslâm âlemi için bir felâket işareti olan Sevr Muahedesini imzalamadı. Osmanlı ordusu olarak emrine bırakılan
zahid / zâhid / زاهد
Aşırı dindar, zühd ile uğraşan.
(Arapça)
zenbilli ali efendi
Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Süleyman devrinin meşhur Şeyh-ül İslâmı ve âlimidir. Asıl adı Alâaddin Ali Cemâl Çelebi'dir. Allah rızası ve Allah korkusundan başka birşey tanımaması sayesinde, pervasız hareketleri ile bir çok insanın hayatlarını koruyabilmiş, adaleti te'min etmiştir. Sağlam dindar
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
terakki
hatba'
erke
mündericat
Mûbayaa
maktul
tenbih
hat
Dest-i
didar
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Dindar
Hafiye
zarfında
Birlik
Çeviri
Gezinti
YÜREK.
sosyal ilim
Yanmak
sükunet