REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Dikkatle ifadesini içeren 53 kelime bulundu...

ba'seret

  • Dikkatle teftiş etme.
  • Keşif ve istihrac etme.
  • Perâkende edip dağıtma.
  • İnkılâb. Karıştırma. Bulandırma.
  • Meydana çıkma.
  • Kirli leke.

barik-bin / barik-bîn

  • İnce gören, dikkatle inceleyen, bir şeyi iyice gözden geçiren. (Farsça)

besaret

  • Göz açıklığı. Dikkatle bakış.

calib-i nazar-ı dikkat / câlib-i nazar-ı dikkat

  • Dikkatleri üzerine çeken.

dakaik-i umur

  • Üzerinde gayet dikkatle durulması lâzım gelen işlerin ince ve mühim noktaları. (Farsça)

dikkat-i nazar

  • Dikkatle bakmak.

ehl-i tetkik

  • Dikkatle ve titizlikle araştıran kimseler.

enzar / enzâr

  • Bakışlar, dikkatler.

gayret

  • Dikkatle ve sebatla çalışmak.
  • Kıskanmak, çekememek.
  • Hareketli ve temiz hislerle çalışmak.
  • Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete gelmek.

het'

  • Dikkatle bakmak. Acele etmek.

ibsar

  • Dikkatle bakmak, tetkik etmek.

iftihas

  • Gerçeği ve hakikatını dikkatle araştırma. İçyüzünü iyice tetkik etme.
  • İmtihan etme, deneme.

ihtimamkarlık / ihtimamkârlık

  • Dikkatle çalışma, özenle iş görme.

im'an-ı nazar / im'ân-ı nazar

  • Bir işi dikkatle düşünmek; inceden inceye bakmak ve tedkik etmek.
  • Bir işi dikkatle düşünmek; bir şeye inceden inceye bakmak.

imtihan

  • Deneme, Tecrübe etmek.
  • Bir şeyin hakikatına ıttılâ peyda etmek için çok dikkatle düşünmek.
  • Salâhiyet veya salâhiyetsizliğini anlamak için yapılan teftiş ve tecrübe.

istinfaz

  • Bir yerin bütün her tarafını iyice öğrenebilmek için dikkatle bakma, inceleme.

kemal-i dikkatle

  • Büyük bir dikkatle. (Arapça - Farsça - Türkçe)

medar-ı nazar / medâr-ı nazar / مَدَارِ نَظَرْ

  • Dikkatle bakmaya sebeb.

muanat

  • Bir şeyin zahmetini çekme.
  • Bir nesneyi dikkatle göz altında bulundurma. Ona göz kulak olma.

mubemu

  • Tel tel, kıl kıl. Birer birer. İnceden inceye, çok dikkatle. (Farsça)

müdakkik / مُدَقِّقْ

  • Dikkatle inceleyen.

müdekkik

  • Dikkatle araştıran. İnceden inceye tetkik eden. En ufak gizli şeyleri bilmeğe, görmeğe çalışan. (Konuşurken ekseriyetle müdakkik denir.)

mukdimane / mukdimâne

  • Gayret ve dikkatle. (Farsça)

mülahaza / mülâhaza

  • Mütâlaa. Dikkatle bakmak. İyice düşünüp bir işin hakikatını tetkik etmek. Tefekkür, düşünce.
  • Dikkatle bakma,
  • İyice düşünme, düşünce.
  • Dikkatle bakma, iyice düşünme.

mülahaza etme / mülâhaza etme

  • Dikkatle bakma etraflıca düşünme.

murasade

  • (Rasad. dan) Rasad etme, gözetleme.
  • Dikkatle bakma.

müstaksi / müstaksî

  • (Kusv. dan) Dikkatle araştıran.
  • Sonuna, nihâyetine varmak isteyen.

mütalaa / mütâlaa / مُطَالَعَه

  • Dikkatle okuma, inceleme.
  • Dikkatle okuma.

mütebassır

  • (Basar. dan) Dikkatle bakan, ilerisini gören, iyice düşünen. Basiretli.

mütefahhıs

  • (Fahs. dan) Dikkatle araştıran, sorup tetkik eden, inceliyen.

mütehaddi

  • Çekişen, çekişip kavga eden. Tahaddi eden.
  • Dikkatle bakan.

mütekassi

  • Dikkatle araştıran.

mütenazzır

  • Dikkatle bakarak düşünen. Düşünerek dikkatle bakan.

mütenazzirane / mütenazzirâne

  • Dikkatle bakıp düşünerek. (Farsça)

müterassıdin / müterassıdîn

  • (Tekili: Müterassıd) Dikkatle gözetenler, rasad edenler, kollıyanlar, bekliyenler.

mütetebbi'

  • Dikkatle araştıran. Tetebbu eden.

nazar-ı dikkat

  • Dikkatle bakış.

nazır-ı binazir / nâzır-ı bînazîr

  • Benzersiz bakıcı, dikkatle bakan.

nükte

  • İnce mânalı söz, idraki ve anlaşılması nezâket ve zarifliğe dayanan nazik husus. İbarenin asıl mânasından başka olan nazik ve lâtif mânâ, dikkatle anlaşılabilen ince mânâ.
  • Yere ağaçla vurup eser bırakmak.

rasıd

  • (Çoğulu: Râsıdân) (Rasad. dan) Gözleyen, gözeten, rasad eden. Dikkatle bakan.

rasıdan / rasıdân

  • (Tekili: Râsıd) Dikkatle bakıp gözliyenler, rasad edenler.

rassad

  • (Rasad. dan) Rasad eden. Dikkatle gözleyen.

şisı'

  • Büyük ve çok mal.
  • Dar yer. Bir yerin uç tarafı.
  • Nalın kayışı.
  • Bir malı dikkatle bekleyip koruyan.

tabassur

  • (Basar. dan) Dikkatle bakıp, esasını kavrama. Dikkatle gözetiş.

tahammüc

  • Dikkatle bakmak.

tahdic

  • Dikkatle bakmak.
  • Atmak.

tahdik

  • (Hadeka. dan) Gözünü dikip, ayırmadan ve dikkatle bakma.

tedennük

  • Dikkatle bakmak.
  • Ayırtmak.
  • Su dökülmek.

tefahhus

  • Bir şeyin, bir mes'elenin iç yüzünü dikkatle araştırma.

tenattus

  • Dikkatle tecessüs etmek, araştırmak.
  • Ayırmak.

tenazzur

  • Dikkatle bakarak düşünme. Düşünerek dikkatle bakma.

tevennuk

  • Dikkatle bakmak.

vazifeşinas / vazifeşinâs

  • İşini dikkatle yapan. Vazifesini özenerek, severek yapan. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın