Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Dev
kelimesini içeren
309
kelime bulundu...
abal / âbal / âbâl / آبال
Develer.
Develer.
(Arapça)
acasa
Deve sürüsü.
adem-i devam
Devam etmeme.
af'af
Devedikeni ağacının yemişi.
ahdname / ahdnâme
Devlet başkanının emriyle, bâzı devlet, topluluk ve şahıslara özel haklar tanımak maksadıyle hazırlanan belge.
akabinde
Devamında.
akan
Deve ayağını bağladıkları ip.
akif / âkif
Devamlı ibadet eden.
akkub
Devenin çok yediği yassı yapraklı bir dikenli ot.
ale-d-devam
Devamı üzere. Devamlı olarak.
aleddevam
Devamlı, sürekli.
Devamla, devamlı olarak.
alem-i baki / âlem-i bâkî
Devamlı ve kalıcı âlem.
alem-i beka / âlem-i beka
Devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemi.
alem-i bekà / âlem-i bekà
Devamlı ve kalıcı olan âlem, âhiret.
alem-i tekvin / âlem-i tekvin
Devamlı değişen. Vücud ve hudus âlemi.
amariyye
Deveye konulan mıhfe.
anen feanen / ânen feânen
Devamlı, her an.
arazi-i miriye / arâzi-i miriye
Devlete ait arazi.
arşi ve süllemi / arşî ve süllemî
Devir ve teselsülü inkâr maksadıyla yukarıya doğru gittikçe daralan ve tek bir yaratıcının varlığına dayanan mantıkî delil.
asellak
Deve kuşunun erkeği.
ashab-ı devlet / ashâb-ı devlet
Devlete mensub olanlar. Devlet adamları.
aşk-ı bekà
Devamlı olarak var olma, kalıcı olma aşkı.
asker
Devredici, seyyar.
(Farsça)
asri / asrî
Devre, modaya ve israflı fantaziyelere uyan. Taklitçi. Zamana uygun. Bir devreye, asra âit ve müteallik.
attas
Devamlı aksıran.
bad-ı pürgu / bâd-ı pürgû
Devamlı sesler çıkaran, ıslık çalan rüzgar.
bakiyane / bâkiyâne
Devamlı ve kalıcı bir biçimde.
barem
Devlet memurlarının aylıklarını tasnif ve tanzim eden, miktarlarını gösteren sistem veya cetvel.
(Fransızca)
bayrak
Devletin belirli alâmetlerini hâvi ve belirli renklerde kare veya dikdörtgen şeklinde yapılmış olan bez. Sancak, alem.
behime-i en'am
Deve, sığır, koyun gibi dört ayaklı hayvanlar.
beka
Devam, sebat, evvelki hal üzere kalmak, ölmezlik, ebedilik.
Devamlılık, sürekli ve devamlı olma.
bekà
Devamlılık, süreklilik.
beka / bekâ
Devamlılık, kalıcı olma.
Devamlılık, kalıcılık, sonsuzluk.
bekà-i daimiye / bekà-i daimîye
Devamlı olarak kalma, kalıcı olma.
berçide
Devşirilmiş, toplanmış.
(Farsça)
berdevam
Devam üzere. Devamlı sürüp giden.
(Farsça)
Devam etmekte.
Devam eden, sürüp giden.
bev
Deve yavrusunun derisi. (Bunu samanla doldurup anasına gösterirler. tâ ki sağılmaktan kaçmasın diye.)
beytülmal
Devletin hazinesi.
bi-müdam / bî-müdam
Devamsız.
bitan
Deve kolanı. Karnı tok kimse.
bostan-ı bekà
Devamlı, sürekli bahçe.
burs
Devlet veya bazı müessese yahut şahıslarca tahsil veya ilmî tetkik için gerekli masraflara kullanmak üzere verilen para.
(Fransızca)
bütçe
Devletin veya diğer kuruluşların yıllık gelir ve giderlerini (sarfiyat ve varidatlarını) gösteren ve bunlarla ilgili harcamaları tayin eden hesap işleri.
(Fransızca)
ca'v
Deve ve koyun tersini toplamak.
cavid / câvid
Devam eden.
cedil
Devenin boynuna taktıkları ip.
cemel / جمل
Deve.
Deve.
Deve
Deve.
(Arapça)
cemmal
Deveci, deve süren, deve sürücüsü.
ceni / cenî
Devşirilmiş, koparılmış olan. Meyve toplanması ve alınması.
cennet-i bakiye / cennet-i bâkiye
Devamlı ve kalıcı olan Cennet hayatı.
cercere
Deve sesi.
cesm
Devam etmek, mülâzemet.
çide
Devşirilmiş, toplanmış.
(Farsça)
cilen ba'de cilin
Devirden devire, asırdan asıra.
çinende
Devşiren, toplayan, toplayıcı.
(Farsça)
cism-i devlet
Devletin cismi, bedeni.
cizaret
Deve kasaplığı.
cizye
Devlet teminatı karşılığında fethedilen yerlerde Müslüman olmayanlardan alınan vergi.
cübab
Devenin sütünün üstüne gelen köpüğü.
cumhuriyet
Devlet reisi, millet veya Millet Meclisleri tarafından seçilen hükümet şekli. Demokraside temsili hükûmet şekli. Halkın hür olarak seçtiği temsilciler (Millet vekilleri ve senatörler) aracılığı ile egemenliğini, (hâkimiyetini) kullanmasına dayanan hükûmet şekli. Cumhuriyetin birbirinden farklı üç ta
Devlet başkanı yönetilenler tarafından seçilen yönetim biçimi.
cürcur
Deve başı.
cüşem
Deve göğsü.
cüzare
Devenin etrafı (ayakları ve başı gibi.)
da'ke
Deve sürüsü.
daffat
Devesini kiraya veren deveci.
daim / dâim
Devam eden. (Daimî, daima, daimen şeklinde de söylenir.)
Devamlı.
Devam eden, süren.
daima / dâima
Devamlı, sürekli.
Devamlı olarak.
daimi / daimî / dâimî
Devamlı, sürekli.
Devamlı, sürekli.
daire-i mülkiye
Devlet idaresiyle meşguliyet dairesi.
dar-ı baki / dâr-ı bâki
Devamlı ve kalıcı yer, âhiret.
dar-ı saadet-i bakiye / dâr-ı saadet-i bâkiye
Devamlı ve kalıcı olan mutluluk yeri.
davat
Devenin başında olan verem.
dehdan
Develerin bir yere toplanması.
dehr
Devir, çağ, zaman.
deva na-pezir
Devâsı bulunmaz hastalık.
devadar
Devâlı, devâ verici, iyileştiren.
(Farsça)
devair-i devlet
Devlet daireleri.
devam-ı bekà
Devamlı ve kalıcı olma.
devlet-meab
Devletin saadet ve ihtişamının sığınacağı yer, hükümdar.
devr
Devir, dönem, dönme, dolaşma, aktarma.
devr-i daimi / devr-i daimî
Devamlı dönüp dolaşan, döngü.
devran
Devir, felek, zaman, deveran, dünya.
devrani / devranî
Deverana âit ve müteallik.
devre-i hükumet / devre-i hükûmet
Devlet olarak hükmetme dönemi.
deymum
Devamlı, berkarar, zevalsiz.
deymumi / deymumî
Devamlılık, devam, dâimiyet.
dı'liye
Deve kuşunun dişisi.
diktatör
Devleti keyfine göre idare eden "ulu" önder.
dimmet
Deve ve koyun tersi.
div-beçe
Deve yavrusu.
(Farsça)
dühur / dühûr
Devirler, zamanlar. Dünyalar.
düka'
Deve öksürüğü.
düvel / دول
Devletler.
Devletler.
(Arapça)
ebbal
Deve çobanı.
ebedi / ebedî
Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı.
ebil
Devenin hâllerinden anlıyan kimse.
ebu eyyub
Deve, cemel.
edvar / edvâr / ادوار / اَدْوَارْ
Devirler, dönemler.
Devirler, çağlar.
Devirler, dönemler.
Devirler, çağlar.
(Arapça)
Devirler.
edvar-perdaz
Devirleri dile getiren. Devirleri terennüm eden.
edviye
Devâlar, çareler.
Devalar, ilaçlar.
emval-i emiriye / emvâl-i emiriye
Devlet malları, devlete verilmesi gereken vergi vs. mallar.
emval-i miriye / emvâl-i mîriye
Devlete âit mallar.
enfal / enfâl
Devlet reîsinin, herkesin elde ettiği kendisinin diyerek, harbe teşvik için gâzilere (İslâm askerlerine) ganîmet hisselerinden fazla olarak verdiği mallar. Tekîli nefeldir. Gâzileri böyle teşvik etmeye tenfîl denir.
erkan-ı devlet / erkân-ı devlet
Devletin ileri gelenleri, dünyevi makamca ileri olanları.
evrad / evrâd
Devamlı okunan dualar, zikirler.
fahrüddeveran / fahrüddeverân
Devirlerin övüncü.
fariğ / fâriğ
Devreden, geçiren, çekilen.
fer-i devlet
Devletin kuvveti, devletin nüfuzu.
fera'
Devenin ilk doğurduğu yavru. (Cahiliyet zamanında kefere putlarına kurban ederlerdi ve "anasının sütü bereketlenir; çoğalır" derlerdi.)
fetel
Devenin iki kollarının, yanlarından uzak olması.
fi-zamanina / fî-zamanina
Devrimizde. Zamanımızda.
gayr-ı meczuz
Devamlı, kesilmeden.
gayr-ı münkatı'
Devamlı, fasılasız, kesiksiz.
gayr-ı resmi / gayr-ı resmî
Devlete ait olmayan.
hadc
Deve palanı.
hadda
Deve çobanı.
hakikat-i bakiye / hakikat-i bâkiye
Devamlı, kalıcı hakikat.
hakikat-i daime
Devamlı hakikat.
hakikat-i külliye-i daime
Devam eden büyük ve geniş hakikat.
hald
Devamlılık. Süreklilik. Dâimi. Bâki.
halife-i evvel
Devlet dairelerinde yazı işlerinde çalışanlar. Tanzimattan evvel kalem teşkilâtı; halife, halife-i sâni, halife-i evvel olmak üzere üç derece idi. Ondan sonra bir kısım dairelerde bunun yerine baş kâtib, bazılarında da mümeyyiz-i evvel denilmiştir.
handemeşhun
Devamlı gülen. Çok gülen.
(Farsça)
handemu'tad
Devamlı gülmeye alışmış olan, her zaman gülme alışkanlığı olan.
(Farsça)
hatr
Devenin kuyruğunu kâh yukarı kaldırıp ve kâh aşağı vurması.
havıt
Deve semeri. Devenin hörgücüne takılan küçük semer.
hayat-ı baki / hayat-ı bâki
Devamlı ve kalıcı âhiret hayatı.
hayat-ı bakıye / hayat-ı bâkıye
Devamlı ve kalıcı âhiret hayatı.
hayat-ı bakiye / hayat-ı bâkiye
Devamlı ve kalıcı olan âhiret hayatı.
hayat-ı sermediye
Devamlı, sürekli hayat.
hayta'
Deve kuşlarının uzun boyunlu olanı.
hazine-i devlet
Devlet hazinesi. Maliye idaresi.
he'hee
Deveyi yulafına çağırıp hey hey demek.
hebec
Devenin memesinde olan verem.
hevda'
Deve kuşunun erkeği.
heyha
Deveyi yulafa çağırmak.
hezzar
Devamlı saçmalayan adam.
hic / hîc
Deveyi azarlama ve zecir sesi.
hicame
Deve ağzına ısırmasın diye takılan ağızlık.
hırabe
Deve hırsızlığı yapmak.
hit / hît
Devekuşu sürüsü.
hörgüç
Devenin sırtındaki tümsek.
hüccet-i sermediyet
Devamlı var olma delili.
hükumet konağı / hükûmet konağı
Devlet memurlarının bulunduğu bina. Bunun yerine: "Bab-ı hükûmet, daire-i hükûmet" tabirleri de kullanılırdı.
hulud / hulûd
Devamlılık, sonsuzluk.
hüma / hümâ
Devlet kuşu, saadet.
hüma kuşu / hümâ kuşu
Devlet kuşu. (Hikâyede: Gölgesi kimin başına düşerse o padişah olurmuş, derler. Hümâyun da buradan gelmiştir. Tayr-ı hümâyun, tâlih kuşu, uğur kuşu gibi isimlerle söylenir.)
hura'
Devenin delirmesi.
hürar
Devede olan bir zahmet.
ibad
Devenin ayağını bağladıkları ip.
ibka etmek
Devam ettirmek, kalıcı hale getirmek.
ibl / ابل
Deve.
(Arapça)
ibli / iblî
Deveci.
ibrak
Deveyi çökertmek.
ictiraz
Devenin geviş getirmesi.
idame / idâme / ادامه
Devam ettirmek. Dâim ve bâki kılmak.
Devam ettirme.
Devam ettirme.
Devam ettirme.
Devam ettirme, sürdürme.
(Arapça)
İdâme edilmek:
Sürdürülmek, devam edilmek.
(Arapça)
idame eden / idâme eden
Devam ettiren.
idame etmek
Devam ettirmek.
idame ettiren
Devam ettiren.
idare
Devrettirmek. Çekip çevirmek. Döndürmek. Kullanmak. Becermek.
ıhdı
Deve çöktü.
ila-ahiri'd-deveran / ilâ-âhiri'd-deveran
Devirlerin, zamanların sonuna kadar; kıyamete kadar.
inayet-i daime / inâyet-i daime
Devam edip giden huzur verici düzen.
ıras
Devenin başını ayağına bağladıkları ip.
istibka
Devâmını istemek. Bâki ve dâim kılmak.
Devamını isteme, geriye bırakma; bâkîleştirme.
istimrar / istimrâr
Devam etme, süreklilik.
Devamlılık.
Devamlılık.
ıtrih / ıtrîh
Devenin hörgücü.
jean
Dev. Gayet büyük. Dev cüsseli.
kabkaba-i ibil
Devenin bağırması.
kainat-ı müteceddide / kâinat-ı müteceddide
Devamlı yenilenen kâinat, evren.
kanun / kanûn
Devletin yasama kuvveti tarafından herkesçe uyulmak üzere konulan her türlü nizam, kaide.
karın / قَرِنْ
Devir.
karn
Devre, asır.
karsa'
Deve kuşunun erkeği.
kasv
Deve kulağının kenarı.
katf / قطف
Devşirme.
(Arapça)
kayyum-u baki / kayyûm-u bâkî
Devamlı hayat sahibi olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah.
kebit
Deve avazı. Sığır avazı.
kecabe
Devenin üstüne konan oturulacak bir çeşit tahtırevan.
(Farsça)
kecave
Deve üstüne konulan bir cins tahtlrevan.
(Farsça)
kumar-hane
Devamlı olarak kumar oynanan yer.
(Farsça)
kürre
Deve ve koyun terslerinin parçası.
kürük
Deve yavrusu.
(Farsça)
kutbiye
Deve ve koyun sütünün birbirine karışması.
kutub / قُطُبْ
Devrinin en büyük velisi.
kuvvet-i devlet
Devletin kuvveti.
lem-yezeli / lem-yezelî
Devamlılık, bâkilik, zeval bulmazlık.
ma-i cari / mâ-i câri
Devamlı akan su; akarsu.
mabadı var / mâbadı var
Devam edecek, sürecek, arkası var.
(Arapça - Türkçe)
mahmil
Deve üstündeki sepet, bir söze yüklenen mânâ.
maliye / ماليه
Devletin gelir ve gider işlerini takip eden bakanlık ve ona bağlı daireler.
(Arapça)
mansıb / منصب
Devlet memuriyetindeki makam.
(Arapça)
matbaa-i amire / matbaa-i âmire
Devlet matbaası.
medfee
Deve sürüsü. Çok miktar deve.
medha
Deve kuşunun yumurtladığı yer.
memsude
Devrik yüzlü, münkabız kimse.
menazır-ı sermediye / menâzır-ı sermediye
Devamlı, sürekli manzaralar.
meşrutiyet / meşrûtiyet
Devletin bir hükümdarın başkanlığı altındaki millet meclisi tarafından idare edildiği yönetim biçimi.
mevcudat-ı seyyare / mevcudat-ı seyyâre
Devamlı hareket eden varlıklar.
miri / mirî / mîrî / م۪ير۪ي
Devlete âid. Devlet hazinesine mensub.
Devlete ait, devlet malı.
Devlet malı.
Devlete ait.
miri malı / mîrî malı
Devlete ait mal, kamu malı.
miskal
Devamlı tenbel olmak.
mu'cize-i baki / mu'cize-i bâki
Devamlı ve kalıcı mu'cize.
mücenneb
Devesi doğurmayan kişi.
müdami / müdamî
Devamlı olarak şarap içen.
müdavat
Deva bulma. Hastaya bakma. İlâç bulma. Tedavi etme.
müdavemet
Devam etme, aralıksız yapma.
Devamlılık. Bir işte devamlı çalışmak. Aralıksız bir işe devam etmek.
Devamlılık.
müdavim / müdâvim / مداوم
Devamlı.
Devam eden.
(Arapça)
müdavim olma
Devam etme, devamlı olarak yerine getirme.
müessis-i devlet
Devlet kuran. Bir devletin kurucusu.
mugilan / mugîlân / مغيلان
Deve dikeni.
(Arapça > Farsça)
muhlas
Devamlı ihlâs sâhibi olan. Her şeyi Allahü teâlânın rızâsıyla yapan.
mukarrebin-i sahabe / mukarrebîn-i sahabe
Devamlı Peygamber Efendimizin (a.s.m.) yakınında ve etrafında bulunan Sahabeler.
mülk-ü baki / mülk-ü bâki
Devamlı ve kalıcı mülk.
mülkiye müfettişi
Devletin idarî işlerini ve heyetlerini denetleyen müfettiş, denetçi.
müntehir
Devamlı akan.
murahhas
Devlet veya bir teşekkül adına yetkili olarak bir yere gönderilen kişi.
müsabir
Devam edici, devam eden.
müstemir / مُسْتَمِرْ
Devamlı, sürekli.
Devamlı.
müstemirane
Devamlı, aralıksız.
müstemirrane / müstemirrâne
Devamlı olarak, aralıksız surette.
(Farsça)
Devamlı olarak.
müstemirre
Devamlı, sürüp giden.
Devam eden, sürüp giden.
müstemirren
Devamlı, yerleşmiş.
mütemadi / mütemâdi
Devamlı, kesiksiz, sürekli, daima.
Devamlı.
Devamlı, sürekli.
mütemadiyen / متماديًا
Devamlı surette.
Devamlı, sürekli.
Devamlı olarak.
mütemadiyet
Devamlılık, mütemadilik.
mütevali / mütevâli
Devamlı.
müvakeza
Devam etmek.
muvazene-i maliye / muvazene-i mâliye
Devletin gelirleriyle giderlerinin bir olması.
muzabere
Devam etmek.
nahnaha
Deveyi çökertmek.
nekab
Devenin tabanı aşınmak.
nekib
Deve, at ve eşek ayaklarının dâiresi.
nevaye
Devenin semiz olması.
nikal
Devenin suyu içip gittikten sonra gelip yine içmesi.
nühab
Deve öksürüğü.
nühza
Devenin göğsünde olan bir hastalık.
nükaf
Deveyi öldüren bir verem.
nükas
Devenin dudağında olan bir hastalık.
nüşuta
Devenin ayağındaki ilmikli düğüm. (İcabına göre çekip uzatılarak çözülür.)
ömr-ü baki / ömr-ü bâki
Devamlı, kalıcı ömür.
ömr-ü bakiye / ömr-ü bâkiye
Devamlı ve kalıcı ömür.
paydari / paydarî
Devamlılık, süreklilik.
(Farsça)
payendegi / payendegî
Devamlılık, süreklilik.
(Farsça)
payidar olma / pâyidar olma
Devamlı ve sürekli olma, tam yerleşik ve kalıcı olma.
rabea
Devenin katı katı yelmesi.
rahmet-i bakiye / rahmet-i bâkiye
Devamlı olan şefkat ve merhamet.
recin
Devecilerin ini.
renna'
Devamlı kadınlara bakan kimse.
resag
Devenin ayaklarında olan gevşeklik.
resmi / resmî
Devletin olan, devlete ait.
ribze
Deveye katran sürmede kullanılan yün parçası.
rical-i devlet / ricâl-i devlet / رِجَالِ دَوْلَتْ
Devlet adamları, devletin ileri gelenleri. Devlet ricali.
Devlet adamları.
ruh-u baki / ruh-u bâki
Devamlı ve kalıcı ruh.
safha
Devre, dönem.
sahib-i arz / sâhib-i arz
Devleti temsil eden zât.
saltanat-ı bakiye
Devamlı, kalıcı saltanat.
saltanat-ı daime
Devamlı, kesintisiz bir egemenlik, hâkimiyet.
saray-ı dar-ı beka / saray-ı dâr-ı beka
Devamlı ve kalıcı olan âhiret sarayı.
sarban
Deve sürücüsü. Deveci.
(Farsça)
şecere-i bakiye / şecere-i bâkiye
Devamlı ve kalıcı ağaç.
sefif
Deve beline çekilen kolan.
semed
Devamı gelmeyen sarnıç suyu.
şems-i sermed
Devamlı olarak herşeyi nurlandıran ve aydınlatan Allah.
şems-i sermedi / şems-i sermedî
Devamlı Güneş, bu tabir devamlı olarak herşeyi nurlandıran ve aydınlatan Allah için bir benzetme olarak kullanılır.
sermedi / sermedî
Devamlı, sürekli.
seyr ü seyelan / seyr ü seyelân
Devamlı akıp gitme ve değişme.
Devamlı akıp gitme ve değişme.
seyrangah-ı daimi / seyrangâh-ı daimî
Devamlı gezinti yeri.
sı'venn
Deve kuşunun erkeği.
sikkir / sikkîr
Devamlı sarhoş kimse.
silis-ül-bevl
Devamlı idrar kaçırmak. İdrârını tutamamak.
sina'
Deve ayağına bağladıkları ip.
sırar
Devenin sütü çok olsun ve yavrusu emmesin diye emziğinin dibine bağladıkları ip.
sud'a
Deve ve koyun bölüğü.
şütür / شتر
Deve.
(Farsça)
Deve.
(Farsça)
şütürban / şütürbân / شتربان
Deveci. Deve çobanı.
(Farsça)
Deveci.
(Farsça)
şütürdil
Deve huylu, kinci, inatçı.
(Farsça)
şütürhar / şütürhâr / شترخوار
Deve dikeni.
(Farsça)
şütürleb
Deve dudaklı. Dudağı deve dudağı gibi sarkık olan kimse.
(Farsça)
şütürmürg / شترمرغ
Devekuşu.
(Farsça)
Devekuşu.
(Farsça)
ta'kil
Devenin ayağına ip takıp bağlamak.
tahsilat / tahsilât
Devlet gelirlerinin toplanması.
tahsildar / tahsildâr
Devlet gelirlerini vazifeli olarak toplayan, tahsil eden memur.
(Farsça)
tahtırevan
Deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek veya omuzlarda taşınan üstü örtülü taşıma aracı.
tayr-ı devlet
Devlet kuşu.
te'bil
Deveyi katarıyla getirmek.
tekalif-i devlet / tekâlif-i devlet
Devletin halka yüklediği yükler; vergiler ve saireler.
temadi / temâdi
Devam etme.
temdid / temdîd
Devam ettirme.
Devam ettirmek, uzatmak, sürdürmek, süre vermek.
temdidad / temdidâd
Devamlar, uzatmalar.
tenperverlik
Devamlı kendi canını ve rahatını düşünme, tenbellikten hoşlanma.
tilhah
Devamlı olarak bir yerde durmak.
tir'abe
Deve hörgücünün bir miktarı.
Deve hörgücü.
udhiy
Deve kuşu yumurtası.
ümm-üt tarık / ümm-üt târık
Deve kuşu.
üştür / اشتر
Deve.
(Farsça)
Deve.
(Farsça)
üştürban / üştürbân / اشتربان
Deveci.
(Farsça)
Deveci.
(Farsça)
üştürhar / üştürhâr / اشترخار
Deve dikeni.
(Farsça)
üştürhu
Deve huylu. Kinci, hased eden.
(Farsça)
üştürmurg
Deve kuşu.
(Farsça)
vikal
Devamlı diğer davarların ardına kalan davar.
vird / وِرْدْ
Devamlı yapılan zikir.
Devamlı okunan şey.
Devamlı okunan zikir.
vird-i ekber / وِرْدِ اَكْبَرْ
Devamlı okunan en büyük zikir.
vird-i hususi / vird-i hususî
Devamlı yapılan özel zikir.
virdü'l-azam / virdü'l-âzam
Devamlı yapılan en büyük zikir, dua.
yeknesak
Devamlı aynı halde olan. Biteviye. Değişmez bir hal.
zaan
Deve üstüne mahfe bağladıkları ip.
zabazıb
Devenin çok acıktığında karnının ötmesi.
zevh
Develeri dağıtıp toplamak.
zıar
Devenin ağzını bağlamak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Kâri
madel
Pistan
casim
müşahhas
Pul
وضع
Acin
istinbat
magbun
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Dev
İtilâ
Şom
Sin
Gökyüzü
Salah
Dogal
ağu
Yalnizca
Semmiye