REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Dertl ifadesini içeren 32 kelime bulundu...

ahdas / ahdâs / احداث

  • (Tekili: Hades) Yeni hâdiseler, fena şeyler. Dertler, musibetler.
  • Gençler.
  • Yeni olaylar. (Arapça)
  • Dertler. (Arapça)
  • Gençler. (Arapça)

derdmend / دردمند

  • Tasalı, kaygılı, dertli. (Farsça)
  • Dertli. (Farsça)

derdnak

  • Dertli, kederli, kaygılı, tasalı. (Farsça)

dert-mend

  • Dertli.

dertmend

  • Dertli.

dil-riş

  • Dertli, kalbi yaralı, gönlü yaralı. (Farsça)

elem-zede

  • Acılı. Kederli. Dertli. (Farsça)

elemzede-gan / elemzede-gân

  • (Tekili: Elemzede) Elemliler, kederliler, dertliler. (Farsça)

eskam

  • (Tekili: Sakam) İlletler, hastalıklar, dertler.

gavail

  • (Tekili: Gaile) Musibetler, belâlar.
  • Dertler, sıkıntılar, kederler, hüzünler.
  • Felâketler, âfetler.

gumum

  • (Tekili: Gamm) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler.

hasbihal / حسب حال

  • Halleşme, dertleşme. (Arapça - Farsça)
  • Hasbihal etmek: Halleşmek, dertleşmek. (Arapça - Farsça)

hemahim

  • (Tekili: Hemheme) Üzüntüler, kederler, dertler, tasalar.

iltiya'

  • Heyecanlanmak, iç alevlenmesi.
  • İç sıkıntısı çekme, dertlenme.

küllü dain

  • Bütün hastalıklar. Bütün dertler.

mariz

  • (Maraz. dan) Hasta. İlletli. Dertli.

mekarih / mekârih

  • (Tekili: Mekrehe) İnsana tiksinti veren şeyler.
  • Sıkıntılar, dertler.

mübtela / mübtelâ

  • Dertli. Hasta. Başı sıkıntılı. Rahatsız. Belâlı. Düşkün. Tutkun. Tutulmuş.

müfecci'

  • Acıtan, üzen, keder veren, dertli eden.

mükedder

  • Dertli, üzüntü duyan.

mütefecci'

  • Acınan, dertli olan.

mütevecci'

  • Dertli, sıkıntılı.
  • Ağrı duyan.

mütevecciane / mütevecciâne

  • Sıkıntı ile. Dertli olarak. (Farsça)
  • Ağrı duyarak. (Farsça)

rencidegi / rencidegî

  • İncinip hatırı kırılmış olma. (Farsça)
  • Dertlilik, kederlilik. (Farsça)

rencur

  • İncinmiş. Sıkıntılı, rahatsız, dertli, hasta. (Farsça)

rencuri / rencurî

  • Dertlilik, rahatsızlık, hastalık. İncinmiş olma. (Farsça)

suhne

  • Kızgınlık.
  • Gözü yaşlı, dertli olmak.

tefci'

  • (Çoğulu: Tefciât) Canını yakma, acıtıp ağrıtma. Dertli kılma.

tefeccu'

  • Canı yanma, acıma. Kaygılı olma, dertli olma.
  • Belâ ânında hüzünlü olma.

telh-kam / telh-kâm

  • "Damağı acı": Kederli, dertli. (Farsça)

telvi'

  • (Çoğulu: Telviât) İçini yakıp dertlendirme.

teşaki

  • (Şekvâ. dan) Birbirinden şikâyet etme.
  • Dertleşme.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın