REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te DURAK ifadesini içeren 43 kelime bulundu...

abişhor

  • Hayvan sulama yeri. (Farsça)
  • İçme kabı. (Farsça)
  • Dinlenmek için kısa bir duraklama, teneffüs. (Farsça)
  • Günlük yiyecek. (Farsça)

bila-tevakkuf / bilâ-tevakkuf

  • Duraksamadan, durmaksızın.

bilatevakkuf / bilâtevakkuf

  • Duraksamadan.

ekspres

  • ing. Seyahatı esnasında ancak büyük duraklarda duran ve çok hızlı giden vasıta.

fasıla / fâsıla

  • Bend. Kısım. Bölük. Durak.
  • Mevsim.
  • Mebhas.
  • Ara, durak.

fetret / فترت

  • Duraklama. (Arapça)
  • İki olay arasındaki zaman. (Arapça)

hayzerane

  • Gemi durak yeri, iskele, liman.

hille

  • İstasyon, durak.

irtiyab

  • Duraklama, şüphelenme, tereddüt.

istasyon

  • Demiryollarında durak.

kat'-ı merahil / kat'-ı merâhil

  • Merhaleleri, durak yerlerini geçme. Yol alma, ilerleme.

makam-ı tevakkuf

  • Durma, duraklama makamı.

makatı'

  • (Tekili: Ka, uzun okunur) Kesmeler. Kesişmeler. Kesişen yerler.
  • (Kat') Sözdeki veya nazımdaki durak yerleri. Heceler.

makis

  • (Mâkise) Durup dinlenen, duraklayıp eğlenen.

makta

  • Durak yeri.

mekatı

  • Duraklar.

meks / مكث

  • Duralama, duraklama. (Arapça)

menahil

  • (Tekili: Menhel) Durak yerleri. Durulacak sulak yerler.
  • Hayvan sulanan yerler.

menazil-i kameriye / menâzil-i kameriye

  • Ay'ın menzilleri, durakları.

menhel

  • (Çoğulu: Menâhil) Hayvan sulanan yer.
  • Menzil, durak. Konaklanacak yer.

menzil

  • Durak.

merahil

  • (Tekili: Merhale) Menziller, merhaleler, konaklar, duraklar.

mevakıf / mevâkıf

  • Durulacak yerler. Vakıflar. Durak yerleri.
  • Duraklar.

mevkıf

  • Durak. Durulacak yer. Ayakta duracak yer. İstasyon.
  • Durak, durulacak yer; kıyâmette ölülerin diriltildikten sonra toplanacakları yer; Arasât meydanı, mahşer yeri.
  • Durak, bölüm.

mevkif / موقف

  • Durak. (Arapça)
  • İstasyon. (Arapça)

mola

  • İstirahat için işe ara vermek ve duraklamak.
  • Denizcilike: Gevşetme, koyverme manâsındadır.

necm

  • Kısım, durak; yıldız.

nişimengah / nişimengâh

  • Durak, yurt. Toplanılacak yer. (Farsça)

nokta

  • (Nukta) Benek.
  • Durak, mevki. Mahâl.
  • Göze ârız olan leke.
  • Durak işareti.
  • Tek karakol, tek nöbetçi.
  • Yazıdaki durak işâreti.
  • Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil.

secavend / secâvend

  • Kur'ân-ı kerîmin, mânâsına uygun ve doğru okunabilmesi için durak ve geçiş yerlerini gösteren işâretler.

sekte

  • Kesinti, duraklama.

sermenzil

  • Durak yeri. (Farsça)

sırr-ı menzil

  • Son durak sırrı, gerçeği.

teenni / teennî / تأنى

  • Yavaşlama, duraksama. (Arapça)
  • Dikkat gösterme. (Arapça)

telekkü'

  • Tevakkuf etmek, durmak, duraklamak.
  • Bir işe dolaşmak.

tevakkuf / تَوَقُّفْ

  • Durma. Eğlenip kalma. Duraklama.
  • Durma, duraklama.
  • Durma, duraklama.
  • Duraklama.

tu'tu

  • Söylerken duraklamak.

umuhet

  • Yapılacak işte tereddüt gösterme, tutulacak yolda duraklama.

vakfe / وقفه

  • Durak.
  • Durak.
  • Bir hareketin geçici olarak durdurulması.
  • Durak. Durulacak yer.
  • Hacıların Hac esnasında Arafat'taki tevakkufları olup, eda etmeğe mecbur oldukları şartlardan birisidir.
  • Durma, duraklama. (Arapça)

vakfe-i hayret

  • Hayret duraklaması.

vakfegah / vakfegâh / وقفه گاه

  • Durak yeri. (Farsça)
  • Durulacak yer, durak. (Arapça - Farsça)

vakıf / وَقِفْ

  • Kurândaki durak yeri.

vakıf yeri

  • Durak yeri.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın