as

• Sansar cinsinden siyah kuyruklu, beyaz tüylü kakum denilen bir hayvan, çok kıymetli olan postu için avlanır.

asar-ı giran-baha / âsâr-ı giran-bahâ

• Çok kıymetli, değeri yüksek olan eserler.

berceste

• Sağlam ve lâtif. (Farsça)
• Seçme. (Farsça)
• Edb: Zahmetsizce hatıra geliveren ve fakat çok kıymetli olan söz. (Farsça)

bü'bü'

• Her nesnenin aslı.
• İzzet, kerem.
• Zeyrek akıllı, zarif kişi.
• Hâkim, seyyid.
• Gözbebeği.
• Mc: Çok kıymetli ve değerli olan şey.

cevahir

• (Tekili: Cevher) Cevherler. Çok kıymet verilen ve az bulunan şeyler, çok kıymetli mâden veya taşlar.
• Mc: Çok kıymetli söz veya faydalı yazılar.

cihan-değer

• Cihan kıymetinde. Çok kıymetli. (Farsça)

dürer-bar / dürer-bâr

• İnciler yağdıran.
• Mc: Çok kıymetli ve güzel sözler söyleyen.

ehemm

• Çok mühim olma, daha mühim. Çok kıymetli, çok lüzumlu.

elmas

• Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden. Cevher. Kıymetli taş. (En saf karbondur.)

fağfur

• Yarı şeffaf Çin porseleni. Çok kıymetli porselenden yapılan yemek kabı. Çin yapısı.
• Eskiden Çin İmparatoruna verilen isim.

hil'at-i fahire / hil'at-i fâhire

• Çok kıymetli ve değerli olan kaftan.

madde-i ulya / madde-i ulyâ

• Kıymetli cevher maddesi, yüksek madde. Çok kıymetli şey.

mahbube

• (Hubb. dan) Sevilmiş veya sevilen kadın. Muhabbet edilen kadın veya kız.
• Vaktiyle çok kıymetli ve pahalı olan lâle cinsinden bir çiçek.

mesanid / mesânîd

• Meşhûr ve çok kıymetli hadîs kitablarından; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in "Müsned'i", Ebû Ya'lâ'nın "Müsned'i", Abdullah Dârimî'nin "Müsned'i" ve Ahmed Bezzâr'ın "Müsned'i"nin hepsine birden verilen isim.

metanet

• Sağlamlık. Kavilik. Sözünden ve kararından dönmemeklik. İnsanın, fikrinde sabır, azminde kavi ve akidesinde rüsuh sahibi olması. (Mukabili zaaf'dır) (Hak, iman ve İslâmiyet uğrunda metanet göstermek, çok kıymetli bir seciyyedir.)

mezaya-yı galiye / mezâyâ-yı galiye

• Çok kıymetli, yüksek meziyetler.

• Çok kıymetli, yüksek meziyetler.

mücevher

• Cevher ile süslenmiş. Elmaslı. Çok kıymetli.
• Mc: Kıymetli fikir veya söz.
• Edb: Yalnız noktalı olan harfleri, ebced hesabına göre sayıldığı zaman, tarih çıkan beyt veya mısra.

mukarrebun

• Büyük meleklerden bir zümre.
• Takva ve ubudiyyet ile evliya derecesine gelmiş, Cenab-ı Hakk'ın indinde çok kıymetli ve mübarek büyük zâtlar.
• Yakınlaşmış olanlar.

mün'am

• Çok kıymetli ve nazlı olarak büyütülmüş.

propaganda

• Bir fikri veya malı herkese bildirmek veya kabulü için yapılan ilân. Çok kıymetli olduğu veya olmadığı hâlde bir şeyin kıymetini arttırmak maksadiyle yapılan konuşma veya ilânat. (Fransızca)

risale-i kıymetdari / risale-i kıymetdarî

• Çok kıymetli risale; Yirmi Sekizinci Söz.

secaya-yı gàliye / secâyâ-yı gàliye

• Çok kıymetli ve yüksek huylar.

sekkaki / sekkakî

• (Hi: 555-626) Harzem'li olup edebiyat ve kelâm ilminde çok kıymetli ve mühim bir İslâm âlimidir. "Miftâh-ül Ulûm" isminde sarf ve nahivden ve aruz kafiyesinden bahseden eseri vardır. Sadeddin-i Taftazanî bu kitabı şerhetmiştir.

terk-i dünya / terk-i dünyâ

• Dünyâyı terk etmek.
• Mübah (dinde izin verilen) şeylerin hepsini terk edip, yalnız, yaşamak için ve dînini korumak için zarûrî, lâzım olan mübahları kullanmak, yâni mübahların zarûret miktârından fazlasını terk etmek. Böyle terk-i dünyâ çok kıymetli ve faydalı ise de çok güçtür.
• Haram

vecize

• Edb: İbaresi kısa, mânası geniş olan çok kıymetli söz, özlü söz. Kısa, veciz söz.