Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Caze
ifadesini içeren
19
kelime bulundu...
ayine
Ayna. Mir'ât. Kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren şey. (Ayna, ışığı aksettirip gösterdiğinden dolayı esmâ-i İlâhiyeyi de bize gösteren ve Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarına âyinelik eden mevcudata da mecazen "âyine" denilmektedir.)
(Farsça)
Vasıta ve mazhar mânasına da gelebilir.(Farsça)
cü'zer
(Çoğulu: Câzer) Geyik buzağısı.
Yaban sığırının buzağısı.
hınzır
(Çoğulu: Hanâzır) Domuz. (Beğenilmeyen birisine hakaret için mecazen söylenir.)
Pis ve katı kalbli kimse.
hıyar-ı şart
Âkitlerden birinin veya herbirinin akdi, muayyen bir müddet içinde fesh veya icazetle infaz edebilmek hususunda muhayyer olmasıdır.
icare-i mevkufe
Başkasının hakkı taalluk edip icazeti lahık olmadıkça nâfiz olmayan icaredir.
icazet vermek
Medrese usulüne göre okuttuğu dersi bitiren talebeye hocası tarafından izin verilmesi. Bu tasdikan verilen mühürlü kâğıda "icazetname", icazet vermiş olan müderrise de "muciz" denilirdi.
icazet-i ilmiye
İlmî icazet, diploma.
ilbas-ı hırka
Bir tarikata intisab ile mutad olan menzilleri geçerek irşad mertebesine yükselenlere, şeyhlerinden gördükleri yolda başkalarını irşad ile izin verme salâhiyetini ihtiva eden "İcazetname: hilâfetname" verme.
ledünniyat
Allah'ın sırlarına ait bilgi, mecazen bir şeyin iç yüzü.
me'zun
İzinli, izin almış. Salâhiyetli.
Diplomalı. İcâzetli.
me'zunin / me'zunîn
(Tekili: Me'zun) Mezunlar. İzin almış kimseler. Salâhiyetliler. İcâzet sahibleri. Diplomalılar.
mısbah
Kandil. Çıra. Meş'ale. Lâmba. (Aya, güneşe, yıldızlara ve mecâzen de Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) bu isim verilmiştir.)Sabah ve sabahat maddesinden ism-i âlettir ki; sabah gibi lâtif ve kuvvetli aydınlık veren lâmba demektir.
mücaz
(Cevaz. dan) Câiz görülmüş, yapılabilir, uygun ve muvafık görülmüş.
Diplomalı. İcazet almış. Kendisine icazet verilmiş.
muciz / mucîz
İcâzet veren, izin veren.
müciz / mücîz
(İcâzet. den) İzin ve icâzet veren.
mülazım
Bir kimseye bağlı gibi olan.
Maaşsız acemilik hizmeti.
İlmiyyede: Medrese tahsilini bitirip icazet alan. Stajyer.
Eskiden askerlikte yüzbaşıdan aşağı rütbelerin derecesi, ünvanı.
tesrib
Esasen işkembeden içyağını ayırmak demek olup, mecâzen: Tekdir ve muaheze mânasına kullanılır.
Darılma. Ayıplama.
Başa kakma.
yed
El, (mecazen) güç, kudret, yardım.
yekçeşm
Tek gözlü.
Âhir zamanda gelecek olan Deccal'ın bir ismi. "Sadece dünya hayatını şiddetle isteyip âhireti unutan ve inkâr eden" meâlinde mecazen söylenilmiştir.
Güneş.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
İNABE
heva
mahiya
çeşed
zahum
zebn
KAZIYYE
Yar-ı güzin
tedebbür
dil-tengi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Caze
Mihr
Mutlu olmak
kabullenme
zevra
hüsn
Cengaver
Oldur
Kadder
yardım etmek