Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Cark
ifadesini içeren
25
kelime bulundu...
bekre
Kuyu ve benzerlerinde kullanılan makara, çıkrık, çark.
Mafsallarda bulunan makara şeklindeki kemik.
cahile
(Çoğulu: Cevâhil) Değirmen çarkı.
çarh / چرخ
Çark, felek, talih.
Çark, tekerlek.
Felek, gök, sema.
Ok yayı.
Elbisede yaka.
Tef.
Devreden, dönen.
Çakır doğan.
Talih.
Çark.
Tekerlek.
(Farsça)
Çarkıfelek.
(Farsça)
Felek.
(Farsça)
Tef.
(Farsça)
Çıkrık.
(Farsça)
çarh-ı saadet
Mutluluk çarkı.
çark
(Çarh-Çerh) Dönen pervaneli tekerlek.
(Farsça)
Vapur, değirmen ve dolap çarkı.
(Farsça)
Bir makinenin dönen tekerleği, çok zaman bu tekerlek makineyi çalıştırır. Her çeşit tekerlekli makine.
(Farsça)
Dönerek işleyen âlet.
(Farsça)
Koz: Birbiri içinde dönen feleklerden mürekkeb kâinat, felek, efl
(Farsça)
çerh / چرخ
Çark. Dolap.
(Farsça)
Felek. Talih.
(Farsça)
Dingil üzerine dönen.
(Farsça)
Gök.
(Farsça)
Def.
(Farsça)
Zenberek.
(Farsça)
Mancınık.
(Farsça)
Elbise yakası.
(Farsça)
Ok yayı.
(Farsça)
Çakır gözlü doğan kuşu.
(Farsça)
Çark.
(Farsça)
Felek.
(Farsça)
Tekerlek.
(Farsça)
Çıkrık.
(Farsça)
Çarkıfelek.
(Farsça)
Tef.
(Farsça)
davlumbaz
Çarkları yandan olan vapurlarda çarkların döndükleri yerleri örtmek için vapurun iki tarafında bulunan iki büyük yarım daire.
delab
(Dülâb) (Çoğulu: Degâlib) Bâzısı su ile ve bâsızı da hayvan ile döndürülen su çekmeğe mahsus çark.
dendane
Diş tanesi.
(Farsça)
Çark vesaire dişi.
(Farsça)
dolap
(Çoğulu: Devâlib) Kuyudan su çıkarıp bahçeleri sulamaya mahsus döner makine.
Her çeşit döner çark, çıkrık.
İçine eşya vesaire konulan raflı veya rafsız göz.
Eskiden selâmlık ile harem arasında eşya alıp vermeye mahsus döner dolap ki, veren ile alan birbirlerini görmez
hafif / hafîf
Kuş uçarken, at koşarken veya rüzgâr eserken meydana gelen hışırtı, hışlama.
hafif-i kebuter
Güvercinin uçarken çıkardığı ses.
haratin-i hassa / haratîn-i hassa
Osmanlılar zamanında Topkapı Sarayı'ndaki bir sınıf san'atkârın adı idi. Bunlar demir ve ağaç eşyayı tesviye ederlerdi. Bugünkü tâbirle tornacı demekti. Bileziklerden çarklara ve silâh yivlerine kadar her çeşit şey yaparlardı.
huzruf
(Çoğulu: Hazârif) Fırıldak.
Değirmen çarkının birisi.
Pervâne.
kelave
İpek veya iplik saracak çark.
makine-i ahval / makine-i ahvâl
Hallerin makinesi, idârî ve içtimâi çark.
mihver
Dünyanın kuzey ve güneş kutbu arasından geçtiği farz olunan hat, dönen bir şeyin ortasından geçen mil. Düzgün geometrik şekilleri iki eşit kısma ayıran doğru çizgi. Çark ve tekerlek gibi dönen şeylerin ortasından geçen mil. Merkez.
Mat: Üzerinde bir müsbet ciheti var farzedilen sonsu
mil
İğne gibi ince ve uzun bir âlet.
Göze sürme çekecek âlet.
Ucu sivri çelik kalem.
Sivri dağ tepesi.
Bir çarkın, üzerinde döndüğü mihver, eksen.
Elektromotordan iş tezgâhına kuvvet nakleden uzun çelik çubuk.
Selin bıraktığı en verimli münbit topr
misak
Sürme, gütme, sevketme.
Havada uçarken kanadını birbirine vurup uçan güvercin.
nekayat / nekâyat
Çarklar.
Vakitler.
nüame
Eksen. Çark veya çıkrık ortasındaki mihver.
perende
Uçan, uçucu.
(Farsça)
Av kuşu.
(Farsça)
Çark gibi dönerek atılan takla.
(Farsça)
pervane
Fırıldak çark.
(Farsça)
Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek.
(Farsça)
Haberci, kılavuz.
(Farsça)
tayeran ederken
Uçarken, dolaşırken.
tedvim
Teskin etmek, sâkinleştirmek.
Kuşun, uçarken dönüp deverân etmesi.
Dili ağızda döndürmek.
Tatmak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
-ı ca'li
Eftar
nur-u rahmani
medyûn
bekamet
mahce
Suret-i
sit
meclis-i ihvan
güher
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Cark
GAdAB
BAS
Degismek
Edepsizlik
Buraya gel
nahar
tembellik
ahd-i cedid
dolayı