REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Cadde ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

arazi-i mürfaka / arâzi-i mürfaka

  • Huk: Sokaklarda oturulacak yerler ve caddelerde boş bırakılan kısımlar. Yolculara ait terkedilmiş konak yerleri, kervansaraylar.

berzen

  • Sahra, çöl. (Farsça)
  • Sokak, cadde. Mahalle. Köşebaşı. (Farsça)

bulvar

  • Geniş ve ağaçlı cadde. (Fransızca)

cadd

  • (Câdde) Ciddi, çalışkan, azimli.

cadde / câdde / جاده

  • Ana yol, cadde. (Arapça)

cadde-i ahmediye

  • Hz. Muhammed'in (a.s.m.) gittiği ve tarif ettiği cadde, İslâmiyet.

cadde-i hakikat

  • Hakikatin, doğrunun olduğu cadde.

cadde-i kübra / cadde-i kübrâ

  • Büyük cadde.
  • Mc: En selâmetli yol. Kur'an yolu. Sahabe ve Peygamber vârisi olan büyük zatların, müçtehidlerin yolu.
  • Büyük cadde.

cadde-i kübra-yı ahmediye / cadde-i kübrâ-yı ahmediye

  • Resul-ü Erkemin (a.s.m.) gittiği ve tarif ettiği büyük cadde, yol, Kur'ân ve sünnet yolu.

cadde-i kübra-yı kur'aniye / cadde-i kübrâ-yı kur'âniye / جَادَّۀِ كُبْرَايِ قُرْآنِيَه

  • Kur'ânın en büyük caddesi.

cadde-i kübra-yı maneviye / cadde-i kübrâ-yı mâneviye

  • Mânevî, büyük ve geniş cadde.

cadde-i kübra-yı muhammedi / cadde-i kübrâ-yı muhammedî

  • Hz. Muhammed'in (a.s.m.) gittiği ve tarif ettiği büyük İslâmiyet caddesi.

cadde-i kur'aniye / cadde-i kur'âniye

  • Kur'ân'ın gösterdiği, çizdiği yol; Kur'ân'ın büyük, geniş ve sağlam caddesi, ehli sünnet yolu, Kur'ân yolu.

cadde-i muhammediye

  • Hz. Muhammed'in (a.s.m.) gittiği ve tarif ettiği cadde, İslâmiyet.

cadde-i nurani / cadde-i nuranî

  • Nurlu cadde.

cadde-i nuraniye

  • Nurlu, aydınlık cadde.

cadde-i umumiye-i akliye

  • Akla en uygun herkesin yürüdüğü cadde.

cevadd

  • (Tekili: Câdde) Caddeler, büyük ve işler yollar, tarikler.

etrika

  • (Tekili: Tarik) Tarikler, yollar, caddeler.
  • Sebepler, vesileler, vasıtalar.
  • Maişeti te'min etmek için tutulan meslekler, geçinmek için yapılan işler.

hacce

  • Cadde.

hıyaban / hıyâbân / خيابان

  • Cadde. İki tarafı ağaç dikili yol. Bahçe yolu. İki tarafı ağaçlı muntazam yol. (Farsça)
  • Ortasından su akan ağaçlık yer. (Farsça)
  • Tahrân'da büyük bir caddenin adı. (Farsça)
  • Cadde. (Farsça)

ıdlal

  • (İdlâl) Hak dinden, imân ve islâmiyetten saptırmak. Doğrudan, Hak ve hakikat caddesinden ayırmak. Azdırmak.

iltihab

  • Caddede gitmek. Geniş yolda yürümek.

irşad

  • Doğru yolu göstermek. Akli ve kalbi, mukni ve te'sirli eserler veya sözlerle gafletten uyandırıp hidâyet yolunu göstermek. Cadde-i kürba-yı Kur'aniye yolunda selâmetle devam ettirmek. Allah'a ibadet ve itaata kavuşturmak. Veli bir zâtın, bir kimsenin hidâyete ermesine vesile olması.

memerr

  • Geçilecek yer. Cadde, sokak. Geçit yeri.

meşari'

  • Caddeler. Doğru ve açık yollar.
  • Su akan oluklar.

mevarid

  • Gelecek yerler. Varacak yerler. Caddeler, yollar. Bir yere vasıl olacak yollar.

mevrid

  • Varılan yer. Vasıl yeri.
  • Cadde. Yol. Tarik.

minhac

  • Meslek. Yol. Açık ve belli yol. (Farsça)
  • Büyük ve işlek cadde. (Farsça)

minhac-üs sünnet

  • Sünnet yolu. Sünnet caddesi. Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) gittiği, emrettiği şeriat yolu.

na'ra

  • (Çoğulu: Na'rât) Yüksek sesle uzun uzun bağırma.
  • Tar: Eskiden yangına giderken ve dönerken kalabalık caddelerde, geçitlerde, dönemeçlerde, meydanlarda tulumbacıların içlerinden "naracı" adı verilen birinin bağırması yerinde kullanılır bir tâbirdir. Nâra atmakla yangın münasebetiyle s

şahrah

  • Büyük ve işlek yol, cadde. Şaşırılması mümkün olmayan doğru ve işlek yol. (Farsça)

şahrah-ı kur'an / şahrâh-ı kur'ân

  • Kur'ân'ın ana caddesi.

sebil / sebîl

  • Açık ve büyük yol. Büyük cadde.
  • Allah rızası için su dağıtılan yer.
  • Cadde, su dağıtımı.
  • Açık ve büyük yol, büyük cadde, Allah rızası için su dağıtılan yer.

şehrah / şehrâh

  • Cadde, ana yol; şaşırılması mümkün olmayan doğru ve açık yol.

şeriat

  • Doğru yol. Hak din yolu.
  • Büyük ve geniş cadde.
  • Nur, aydınlık, ışık.
  • Kur'an-ı Kerim ve Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın târif ettiği ve bildirdiği yol. Allah (C.C.) tarafından Peygamber Aleyhisselâm vâsıtasiyle vaz' ve tebliğ olunan hükümleri hâvi İlâhî kan

şevari'

  • (Tekili: Şâri') Büyük yollar, caddeler.

sırat

  • Etrafı hudutlu ve işlek cadde. Geniş yol.
  • Yol, cadde.

sübül

  • (Tekili: Sebil) Yollar, caddeler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın