REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te CAM kelimesini içeren 37 kelime bulundu...

ayn-ı hamie

  • Çamurlu çeşme.

cam

  • Cam, şişe, bardak, sırça. (Farsça)

cameşuy / câmeşûy / جامه شوی

  • Çamaşırcı. (Farsça)

camger

  • Cam yapan sanatkâr, camcı ustası. (Farsça)

camhane

  • Cam fabrikası. (Farsça)

camidat / câmidât

  • Camidler, cansızlar.

cevami' / cevâmi' / جوامع

  • Camiler. (Arapça)

cism-i sanevberi / cism-i sanevberî

  • Çam kozalağı şeklinde olan cisim; kalb.

erze

  • Çam ağacı.

ferraş

  • Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak; ve kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir. Ferraş; arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir. Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenl

gil-zar

  • Çamurlu yer. (Farsça)

halab

  • Çamur, bataklık. Bataklık arâzi. (Farsça)

hamie / hâmie

  • Çamurlu, dumanlı.

hatib / hatîb

  • Câmide müslümanlara dînî nasîhat eden ve hutbe okuyan.

hazef

  • Çamurdan yapılmış olup ateşte pişirilen şeyler. Çanak, çömlek.

hokka

  • Cam, seramik veya metalden yapılmış küçük kutu biçimindeki kap. (Bilhassa içine mürekkep konulur.)

idare / idâre / اِدَارَه

  • Camsız küçük lamba.

kac / kâc / كاج

  • Çam. (Farsça)

kassar / قصار

  • Çamaşırcı, çırpıcı. (Arapça)

laden

  • Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk. (Farsça)

maksure

  • Camilere etrafı parmaklıklı yüksekçe yer.

mihrab

  • Câmide cemaatle namaz kılarken imamın bulunduğu yer.

mihrap

  • Câmide cemaatle namaz kılarken imamın bulunduğu yer; bir mekânın en şerefli ve en kıymetli yeri.

mihzac

  • Çamaşır tokacı.

mina / minâ

  • Cam, billur, sırça, parlak.

minafam

  • Cam mavisi, sırça renkli. (Farsça)

minare / minâre

  • Câmilerde, müezzinlerin çıkıp ezân okuduğu yüksek yer.

minber

  • Camide hatibin hutbe okumasına mahsus kürsü. (Rif'at mânasına olan nebr'den ism-i âlettir.)
  • Câmilerde hatiplerin hutbe okumaları için yapılmış merdivenli yüksek yer.
  • Câmide hutbe okunan yer.
  • Camide hutbe okunan yer.

nacu

  • Çam ağacı. (Farsça)

nacüv

  • Çam ağacı. (Farsça)

necaset-i gayr-i mer'iye

  • Câmid, bir hacmi olmayan veya bulaştığı yerde görülmeyen herhangi bir pis maddedir. Görünmez halde olan pisliktir. (İdrar gibi)

ratic

  • Çam sakızı.

sahib-i hayrat / sâhib-i hayrât

  • Câmi, yol, çeşme vs. gibi hayırlı işler yapıp bırakmış kimse. Hayrat sâhibi.

sanavber

  • Çam fıstığı kozalağı veya onun şeklinde olan. Çam fıstığı.

sanevberi / sanevberî

  • Çam kozalağı gibi.

tıyn

  • Çamur. Balçık.

zerrat-ı zücaciye

  • Cam zerreleri, camı meydana getiren atomlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın