REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Bâsıl ifadesini içeren 53 kelime bulundu...

afv

  • Ayakla basılmadık yer.
  • Malın iyisi, helâli ve fazlası.
  • Terketmek.
  • Mahvetmek.

asar-ı matbua / âsâr-ı matbua

  • Tabedilmiş basılmış olan eserler.

bakteri

  • Basit, çekirdeksiz, bölünerek çoğalan tek hücreli canlılara verilen addır. Çeşitli şekilleri vardır: Kürevî (coccus), çubuk şeklinde (basil), virgül şeklinde (vibriyon), burmalı (spiril).Bakteriler ya tek tek, ya da birkaçı bir arada bulunmalarına göre de ayrı adları vardır. Havanın oksijeni ile yaş (Fransızca)

baskı

  • t. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik.
  • Basan, ağırlık veren şey.
  • Kalıp, damga.
  • Bir eserin yeni basılışlarının her seferi.
  • Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı. Meselâ: Bu lügatın baskısı 25.000 dir.

beduh

  • Eski yazıda mektub zarfları üzerine yazılması ve zarfa basılan mühüre kazdırılması mûtad ve aslı meçhul bir sözdür.

ceyyid

  • Başka mâdenle karışım hâlinde basılmış altın ve gümüş paralardan, karışımında altın ve gümüş miktârı fazla olanlar.

cüzam

  • (Cüzzam) Hansel basilinin (mikrobunun) sebep olduğu bulaşıcı bir deri hastalığı.

darbhane

  • Para basılan yer.
  • Para basılan yer.

derem-sera

  • Para basılan yer. (Farsça)

direm-sera

  • Darbhâne, para basılan yer. (Farsça)

divan-ı deavi nezareti / divan-ı deâvî nezareti

  • Çavuşbaşılığın kaldırıldığı 1836 (Hi: 1252) tarihinde bunun yerine kurulan daire. Fakat 1870 (Hi: 1287) tarihinde Adliye Nezareti'nin teşekkülü üzerine kaldırılmıştır.

endülüs

  • (Mi: 756-1031) Dört halife devrinden sonra kurulan Emevi devleti yıkıldıktan sonra Emevilerin Afrikadan Avrupa'ya geçip şimdiki Portekiz ve İspanya'da kurdukları İslâmi devletin bir ismidir. Bunlara Endülüs Emevileri denir. Abbasilerin katliâmından kurtulan Abdurrahman ismindeki zât Afrika yoluyla İ

esatiz / esatîz

  • (Tekili: Esâtîze) : (Üstaz) Usta başıları. Bir işin tedbirinde, öğretilmesinde önderlik edenler.

fels

  • Altın ve gümüşten başka mâdenlerden basılmış para. Çoğulu fülûstur.

gayr-ı matbu

  • Basılmamış.

hafiz / hafîz

  • Hodbinliği, kibri, serkeşliği kırılmış kimse. Aşağı basılmış.

hata savab cetveli

  • Basılmış bir kitabın mürettib yanlışlarını göstermek için sonuna ilâve edilen cetvel. (Hatâ: Yanlış; savab: Doğru demektir.)

hezme

  • Elle basıldığında veya sıkıldığında oluşan çukur.

hilafet-i abbasiye / hilâfet-i abbâsiye

  • Abbasi hâlifeliği; Abbasiler dönemi.

imam-ı a'zam

  • (Hi: 80-150) Hanefi Mezhebinin imamı. Asıl ismi: Ebu Hanife Nu'man bin Sâbit'tir. Bağdatlı olup Abbasiler devrinde yaşamıştır. Fıkıh ilminin en ileri geleni olup, bu ilmin tedvin ve tervicinde çok büyük hizmet etmiştir. Böyle zâtların vicdan-ı umumiye nezdinde idareyi, hak ve adalette selâmet için,

inhidad

  • (Hadde. den) Keskinleşme, incelme, sivri olma.
  • Basılıp ezilme, haddeden geçme.

inhizam

  • Basılıp ezilme.
  • Bozulma. Askerin bozulup dağılması.

intiba / intibâ / انطباع

  • İzlenim. (Arapça)
  • Basılma. (Arapça)

intıba'

  • Görüş ve anlayış. Kalb ve ruhta hâsıl olan te'sir.
  • Matbu' olmak, tab' olmak, basılmak.

mahmudiye

  • Sultan 2. Mahmud adına yapılan ve kalyon büyüklüğünde olan eski bir harp gemisi.
  • Sultan 1. Mahmud zamanında basılan 23 ayar altın.
  • Sultan 2. Mahmud zamanında basılan ve yirmibeş gümüş kuruş değerinde olan ince altın sikke.

matbaa

  • Kitap basılan yer.
  • (Tab'. dan) Tab'edilen yer. Kitab, gazete ve sâir yazıların basıldığı yerler. Basımevi.

matbu / matbû / مطبوع

  • Basılmış, basılan.
  • Tâbedilmiş, basılmış.
  • Basılmış.
  • Basılı. (Arapça)
  • Hoşa giden, hoş. (Arapça)

matbu olan

  • Basılan.

matbu' / matbû' / مَطْبُوعْ

  • Tabolunmuş, basılmış.
  • Hoş, latif, makbul.
  • Tab' olunmuş. basılmış, kitap veya gazete haline gelmiş. Basılıp matbaadan çıkmış olan.
  • Basılmış.

matbuat / matbûât / matbûat / مطبوعات / مَطْبُوعَاتْ

  • Matbaada basılmış şeyler.
  • Tab' edilmiş neşriyat. Basılmış şeyler. (Kitap ve gazeteler gibi)
  • Basın, basılanlar.
  • Basın. (Arapça)
  • Basılı şeyler. (Arapça)
  • Basılmış şeyler.

mazrub

  • (Zarb. dan) Zarbolunmuş. Çarpılmış. Dövülmüş.
  • Basılmış, damgalanmış.
  • Mat: Çarpılan.

mecidiye

  • Sultan Abdülmecid zamanında 1840'da basılmış 20 kuruş değerinde gümüş para.

meskukat / meskûkât

  • Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralar.

mevati

  • (Tekili: Mevti) Ayak basılan yerler.

mühr

  • Mühür. İmza yerine basılan yazılı damga. Damga. Sikke.
  • Tay.

mümessel

  • Temsil edilmiş.
  • Benzetilmiş.
  • Tab olunmuş, basılmış.

muntabı'

  • (Tab. dan) Yaradılışdan olan, fıtraten.
  • Basılmış, tab' edilmiş, damgalanmış.
  • Hoş görülen, güzel.

münteşir

  • Açılmış, yayılmış, dağılmış, neşredilmiş, basılmış.
  • Duyulmuş, etrafa yayılmış.

na-matbu

  • Basılmamış, tab edilmemiş yazı. (Farsça)

nakdeyn

  • Basılmış para hâlindeki altın ve gümüş.

nukud / nukûd

  • Basılmış altın ve gümüş paralar. Müfredi (tekili) Nakddır.

para

  • Alış-veriş aracı olarak kullanılan, biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan, çeşitli mâdenlerden veya kağıttan îmâl edilmiş değer ölçüsü. Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralara sikke veya meskûkât, altın paralara dînâr, gümüş paralara dirhem denir.

sikke

  • Damga. Nereye ve kime ait olduğunun bilinmesi için konulan işaret, mühür. Umumi damga.
  • Dirhem.
  • Para üstüne vurulan damga.
  • Düz, doğru yol.
  • Mevlevilerin keçe külâhlarının ismi.
  • Basılmış madeni para.
  • Basılmış madeni para.
  • Paranın üstüne basılan damga.

sikkehane

  • Para basılan yer. (Farsça)

sikkenin darbı

  • Damganın vurulması, mührün basılması.

tab edilen

  • Basılan.

tab edilme

  • Basılma.

tab olunan

  • Yazılan, basılan.

tab' / طبع

  • Huy. (Arapça)
  • Basım, baskı. (Arapça)
  • Tab' edilmek: Basılmak. (Arapça)
  • Tab' etmek: Basmak. (Arapça)
  • Tab' olunmak: Basılmak. (Arapça)

tab' edilen

  • Yazılan, basılan.

tab'a

  • Bir kere basılma.

tabedilme

  • Matbaada basılma.

traj

  • Basılan gazete veya mecmuanın baskı sayısı. (Fransızca)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın