Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Bulam
ifadesini içeren
27
kelime bulundu...
ahlakıyyun / ahlâkıyyun
Ahlâk ilmi ile uğraşan âlimler; bunlar iki kısımdır. Bir kısmı ahlâk-ı hasene olan İslam ahlâkını telkin eder, diğer kısmı ise, dine tâbi olmayan ve hakiki ahlâkı bulamamış olanlardır.
akliyyun
(Rasyonalistler) Herşeyin hakikatını akıl ile bulma iddiasında olan, hadiseleri yalnız akıl ile araştırıp hakikat ve hikmetlerini tam bulamayıp, aklına güvenip dine tâbi olmayan filozoflar ve onların yolunda kalarak dalâlete gidenler. Bunlar iki kola ayrılır. Uluhiyeti ve vahyi inkâr eden birinci kı
ardhale
Bulamaç adı verilen yemek.
(Farsça)
ardtule / ardtûle
Bulamaç denilen yemek.
(Farsça)
aside
Bulamaç adı verilen yemek.
besise
Bir çeşit yemek.
Yağ ve undan yapılan bir çeşit bulamaç.
Ayrılık, nifak, iftira, ihtilaf.
el-hannas / el-hannâs
Fırsatını bulamayınca gizlenen, bulunca vesvese vermek için gelen sinsi şeytan.
fasık-ı mahrum / fâsık-ı mahrum
Günah işlemeye hazır olduğu halde buna fırsat bulamayan.
Günah işlemeye hazır olduğu halde fırsat bulamayan.
fena-i etemm / fenâ-i etemm
Tam fenâ. Evliyâlık makamlarının sonu, velînin ben diyecek yer bulamamasıdır.
harika / harîka
Acı, sızı.
Bulâmaç. Yulaf lâpası.
haririye
Un ve süt ile yapılan bulamaç.
hasa'
Bulamaç aşı.
Kavun.
hatreme
Sütlü bulamaç.
hayim
Suyu, tahmin ettiği yerlerde arayıp bulamamak.
Susuz, atşân.
hazzal
Ehline ve ailesine sarfedecek birşey bulamayan fakir.
hoşafın yağı kesilmek
Ist: Bozulmak, bir cevap bulamamak, mahcup olmak.
hüsran / hüsrân
Zarar, umduğunu bulamama acısı.
ihrak
Ateşe atmak. Yakmak. Yandırmak.
Bulamaç yapmak.
ishab
Çok söylemek.
Türlü şeylerden renk değiştirmek.
Bir şeye fazla tama' etmek.
Kuyu kazıp suyu bulamamak.
Zehirlenme veya hastalıktan dolayı renk değişmesi.
Kuzu, anasını emmek.
Duvarı başı boş salıvermek.
lehide / lehîde
Koyu olan bulamaç.
muhtac / muhtâc
İhtiyacı olan. Akşam evinde yiyeceğini bulamayacak derecede fakir olan. Bir şey kendine lâzım olan kimse. Bir eksiğini tamamlamak isteyen. Fakir.
İhtiyâc sâhibi. Akşam evinde yiyecek bulamayacak derecede fakîr kimse.
necire
Bulamaç aşı.
Kızgın taş ile kızdırılmış su.
Kârgir duvar.
Tahtadan veya ağaçtan olan sofa.
Çulhaların beze sürdükleri haşil.
ragid
Süt bulamacı.
ragife
Sütlü bulamaç.
rebike
Hurmayı yağla ve keş ile karıştırıp hamur ederek yapılan bir yemek.
Öğünmüş keşi, un ve yağ ile karıştırıp yapılan yemek.
Bulamaç aşı.
sehine
Bulamaç aşı.
telbine
Sütlü bulamaç aşı.
Arpa suyu.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Kûnân
Garbiye
icra-yi
şule
zaif-i mutlak
HÜMÛM
adet
lem-yezeli
aram-ı can
Firuz
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Bulam
enzem
MUŞLU
Vika
süregelen
Meshur
Koyu renk
Zehir
yaratici
Zeyne