Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Bugün
ifadesini içeren
67
kelime bulundu...
akabe
Sarp ve çıkılması zor yokuş, bâdire.
Tehlike.
Tehlikeli geçit.
Bugün Ürdün sınırları içinde bulunan bir şehir.
akılcılık
(Rasyonalizm) fels. İnsanın, akılla gerçeğe uygun bilgiyi bulabileceğini, aklın doğru kabul ettiği bilginin şübhe götürmez kesinlikte doğru olduğunu kabul ettiği felsefe. Tenkitçi felsefe, deneyci felsefe, psikoloji ve sosyoloji bu felsefenin aşırı iddialarını çürütmüştür. Bugünkü ilim adamları herş
aktüalite
Bugünkü hâdise veya mevzu. Günlük hâdiseler.
(Fransızca)
aktüel
Bugünkü, şimdiki.
(Fransızca)
aydın
Aydınlık.
Açık, âşikâr, açıkça görünen.
Mübârek, mesut. Bilgili, okumuş, görgülü.Bugün bazı çevrelerde batı ilim ve felsefesini tahsil edip benimseyenlere de "aydın" denilmektedir. Aklı gözüne inmiş, yani herşeyi maddi ölçülerle yorumlamaya alışmış, kalbi maddeci felsefe ile
ba'del yevm
(Ba'de-l yevm) Bugünden sonra.
balon
Hava veya hafif gazlarla doldurulan küre. Bugünkü uçaklar balonculuğun geliştirilmesiyle elde edilmiştir. Zeplin adı verilen güdümlü balonlar hava ulaşımında ve savaşta kullanılmıştır.
(Fransızca)
bergamot
Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi. Meyvenin kabuğundan güzel kokulu bir esans da çıkarılır.
bozok
Bugünkü Yozgat vilâyetimizin Osmanlılar devrindeki adı.
caka
(Argo) Gösteriş, çalım. Caka, mal mülk, giyim, kuşam, yahut hareket davranış yoluyla olabilir. İslâm'da gösterişin her şekli haram ve günahtır. Bugün bazı kimseler ve aileler gösteriş belâsı yüzünden maddî sıkıntılara düşmekte, israfa sürüklenmektedir. İşledikleri günahın cezasını bu dünyada da çeki
cerş
Bir şeyin kabuğunu soyma, bir şeyi kazıma.
cilm
Üzüm çubuğundan kestikleri değnek.
di
Dün, dünkü gün, bugünden bir evvelki gün.
(Farsça)
düma'
Hastalık veya ihtiyarlık sebebiyle gözden akan yaş.
Bahar günlerinde üzüm çubuğundan akan su.
el-yevm
Bugün.
elcezire
Mezopotamya. Dicle ve Fırat nehirleri arasında bulunan yerin adı. Bugün Irak'ın toprakları arasındadır.
elyevm / اليوم
Bugün. Hâlâ.
Bugün.
Bugün.
(Arapça)
embriyoloji
yun. Biy: Canlıların başlangıçtan itibaren gelişmesini inceliyen biyoloji ilminin bir bölümü. İkiye ayrılır: 1- Ontogonez: Yumurtadan yavruların meydana gelişini inceler. 2 - Flogenez: Canlıların ilk yaratılışı ile bugünkü şekli arasında meydana gelen değişmeleri inceler. Dünyada başlangıçtan bugüne
ezmine-i selase / ezmine-i selâse
Üç dönem; geçmiş, bugün ve gelecek zaman.
fas'
Hurmanın kabuğunu soymak.
ferda
Yarın. Bugünden sonraki gün.
(Farsça)
Arabçada: Bir olarak. Tek olarak.
(Farsça)
fers
Dağıtmak. Saçmak.
Ciğer parçalamak.
Hurma çekirdeğinin kabuğunu soymak.
Atın pisliği. Fışkı.
gabit sahrası / gabît sahrâsı
Gabît çölü; Arap Yarımadasında, Benî Yerbû' kabilesinin yaşadığı ve bugün Yemen sınırları içerisinde yer alan bir çölün adı.
galat-ı basar
Görme duyusunun yanılması. (Meselâ: Su içine batırılmış olan bir çubuğun, kırılmış gibi görünmesi.)
girift
Yakalama, tutma.
(Farsça)
Dolaşık. Birbiri içine girik. Girintili çıkıntılı, karışık.
(Farsça)
Motifleri birbirine girik ve içiçe geçme olan tezyinat tarzı. Buna aynı zamanda arabesk de denilir.
(Farsça)
Türk musikisinin nefesli sazlarından olup, bugün unutulmak üzeredir. Ney'e benzer. Girift ç
(Farsça)
halz
Kabuğunu çıkarmak, derisini soymak.
haratin-i hassa / haratîn-i hassa
Osmanlılar zamanında Topkapı Sarayı'ndaki bir sınıf san'atkârın adı idi. Bunlar demir ve ağaç eşyayı tesviye ederlerdi. Bugünkü tâbirle tornacı demekti. Bileziklerden çarklara ve silâh yivlerine kadar her çeşit şey yaparlardı.
harbiye nezareti
Osmanlı Devletinde Harb Bakanlığı, bugünkü Millî Savunma Bakanlığına verilen ad.
hazd
Ağaçtan diken koparmak.
Ağacın kabuğunu soymak.
Çok hızlı ve şiddetle yemek yemek.
hazeme
(Çoğulu: Huzem) Kabuğundan ip ve urgan yapılan bir ağaç cinsi.
hindi / hindî
Hind'e ait.
Hind ahalisinden olan, Hindli.
Bugün konuşulan Hind dillerinin en yaygın ve tanınmış olanı.
Güzel sanatlarda kullanılan ve Hind'de yapıldığı için de bu ismi alan bir kağıt cinsi.
hufale
Arpa, buğday ve pirinç kabuğundan saçılan.
Her kabuklunun arınıp pâk olanı.
Her nesnenin kemi ve yaramazı.
Yağ tortusu.
Şıra sıkıntısı ve kepeği.
husare
Arpa, buğday ve pirinç gibi hububâtın kabuğundan düşen parçalar.
Her kabuklu nesnenin, kabuğundan ayrılıp temizlenmesi.
Şirâ sıkıntısı.
Her nesnenin fenâsı.
igriz
Kabuğundan henüz çıkan çiçek.
ilham / ilhâm
Peygamberlerin kalblerine, uyanık iken, melek görünmeden ilâhî vahyin bırakılması.
Sâlihlerin, iyi kimselerin kalbine gelen İslâmiyet'e uygun mânâlar.
Allahü teâlânın bildirmesi. Sevk-i tabîî. Bugün buna içgüdü denilmektedir.
imame / imâme
Eskiden müslümanların başlarına sardığı, bugün ise, sadece din görevlilerinin namaz kıldırırken ve dînî vazîfeleri yerine getirirken giydikleri başlık üzerine sarılan sarık.
Tesbîhin ucundaki uzun tâne.
imruz
Bugün.
(Farsça)
inkışar
Bir şeyin derisinin veya kabuğunun soyulması.
kaf'a
Yağcılar tokmağı.
Hurma kabuğundan yapılan, zenbile benzer kulpsuz bir nesne.
kaşkaşa
Bir şeyin kabuğunu soymak.
Hasta iyi olmak.
Halâs etmek, kurtarmak.
Uyandırmak.
kaşr
Bir şeyin kabuğunu soyma.
lahv
Kabuğunu soymak.
latince
Eski Roma'da konuşulan ve bugünkü Fransızca, İspanyolca, İtalyanca gibi dilleri doğurmuş olan ana dil ki, Hint-Avrupa dil âilesinin önemli bir kolu olan İtalik grubundandır.
lebh
Bir büyük ağacın adı. (Bir kimse kabuğunu yarsa filhâl o kişiye uyuşukluk gelir; o ağaçtan tahtalar biçip gemi yaparlar. Rivâyet olunur ki, iki tahtasını birbirine bitiştirip bir yıl su içinde dursa ikisi bir olup yekpâre olur, Mısır'da yetişir. Ahter-i Kebir'den)
lut aleyhisselam / lût aleyhisselâm
Kur'ân-ı kerîmde ismi bildirilen peygamberlerden. Bugün Ürdün ile Filistin arasında bulunan Lût gölü yanındaki Sedûm şehri halkına peygamber olarak gönderildi. İnsanlara İbrâhim aleyhisselâmın dînini tebliğ etti.
maz'
Gön yağlamak.
Ağaç kabuğunu soymayıp üstünde bırakmak.
megad
Bir ot cinsidir, ağaca sarmaşır çıkar; üzüm çubuğundan ince olur ve yaprağı uzun olur.
meşihat / meşîhat
Osmanlı Devletinde bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten Şeyhülislam makamı.
mıknatıs
yun. Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe.
Başka te'sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk. (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey) ucu, cenuba çekilen ucuna da cenub (güne
mikşat
Hattatların, kamış kalemlerinin kabuğunu soymakta kullandıkları âlet.
milhab
(Çoğulu: Melâhib) Kesecek âlet.
Ber nesnenin kabuğunu soyacak âlet.
mirza
Reis. Bey.
Büyük kimselerin çocuğu. Beyzâde.
Bazı İslâm topluluğunda iyi sülâleden olanlara, şehzâdelere, seyyidlere verilen ünvân olmakla beraber, bugün bir isim olarak çokca kullanılmaktadır.
mirzah
Üzüm çubuğunu yerden kaldırıp bağlayıp sardıkları ağaç.
miskin / miskîn
Bir günlük nafakasından (yiyeceğinden, giyeceğinden) fazla bir şeyi olmayan müslüman.
Dervîş. Miskîn Yûnus var yârına, Koma bugünü yârına, Yârın Hakk'ın dîvânına, Varam Allah deyü deyü!..
mızfar
Zafer kazanan. Galib. olan. Asma çubuğuna sarmaşık gibi sarılan filiz.
moğol
Turâni milletlerinin en büyüklerinden bir kabile olup Türkler ve Mançurlarla cinsi yakınlıkları vardır. Asyanın ortalarında bugün Çin Devletine tâbi olan ve Moğolistan ismiyle bilinen geniş bir çölde ve Sibirya ve Türkistan'ın da bazı taraflarında bulunurlar.Cengiz Hanla beraber Asyanın batı tarafla
müsevvif
Hayırlı işleri sonraya bırakan, sonra yaparım diyen, iyi işleri geciktiren, bugünün işini yarına bırakan kimse.
necb
Ağaç kabuğunu soymak.
sech
Tırmalama.
Bir şeyin kabuğunu veya derisini soyup sıyırma.
ta'riş
Üzüm çubuğuna çardak yapmak.
Temel yapmak.
taarruk
(Arak. dan) Terleme.
Kemikten et kazımak.
Ağaç kabuğunu soymak.
takşir
(Kışr. dan) Kabuğunu soyma.
tarz-ı hazır
Bugünkü şekil, işleyiş.
tevezzüf
Kabuğunu soymak.
türkistan
Türklerin anayurdu olan ve Hive, Fergana, Taşkent, Buhara, Semerkant ve Kırgız şehirlerini içine alan büyük bölge.Doğu Türkistan bugün Çin'de, Güney Türkistan ise Afganistan'da, büyük parçası olan Batı Türkistan ise Rusya'da kalmaktadır.
(Farsça)
veli'
Kabuğunda olan hurma çiçeği.
zeyd bin sabit
Sahabe-i Güzinden ve Aşere-i Mübeşşeredendir. Henüz on bir yaşında iken isteği ile İslâmiyet'i kabul etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'i kemiklerde yazılı ve hâfızların ezberinde iken bugünkü şeklinde ilk olarak yazan, bu hizmette en büyük hizmet kendisine nasib olandır. Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) kâtipliğini
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
eşref-i mahlukat
ıstınâ'
hem-derd
GAYR-I MÜNKATI
Ba'zan
kaba-i
meani
îcadat
kaba ku
esbab-ı mûcibe
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Bugün
İHTİYAÇ VAR
kabaca
Bağırıp çağırmak
Bereket
kabül etmek
müstesrik
ihve
Din.
kabîh