REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Bozukluk ifadesini içeren 21 kelime bulundu...

fesad / fesâd / فساد

  • Bozukluk, karışıklık.
  • Bozukluk, karışıklık, fitne, anarşi.
  • Fesat, bozukluk, karışıklık.
  • Bozukluk.
  • Fesat, bozukluk. (Arapça)
  • Kötülük. (Arapça)

fesadat / fesadât / fesâdât

  • (Tekili: Fesad) Bozukluklar. Kötülükler. Karışıklıklar.
  • Bozukluklar, karışıklıklar.
  • Fesatlar, bozukluklar, karışıklıklar.

fesat / فساد

  • Bozukluk, kötülük. (Arapça)

halel / خلل

  • Bozukluk. Eksiklik.
  • Başkası tarafından verilen zarar.
  • İki şeyin aralığı. Boşluk. Açıklık.
  • Bozukluk, zarar.
  • Bozukluk. (Arapça)

herc ü fesadat / herc ü fesâdat

  • Karışıklıklar ve bozukluklar.

hevl

  • Korku. Korku verici.
  • Ürkmek. Dehşet. Yılgınlık. İhtilâl-ı dimağ (beyindeki bozukluk) sebebi ile bâzı hayâli suretler tevehhüm ederek ondan korkmak.

ihtilal / ihtilâl / اختلال

  • (Çoğulu: İhtilalât) Ayaklanma, devlete isyan. Bozukluk, karışıklık.
  • Şerre çalışmak, düzensizlik.
  • Bozukluk, arıza. (Arapça)
  • İhtilal. (Arapça)

ihtilal-i beşer / ihtilâl-i beşer

  • İnsanlıktaki bozukluk, karışıklık.

ihtilal-i ruhi / ihtilâl-i rûhî / اِخْتِلَالِ رُوح۪ي

  • Rûhî bozukluk.

ihtilalat / ihtilâlat / اختلالات

  • Bozukluklar. (Arapça)
  • İhtilaller. (Arapça)

ma'nevi hastalık / ma'nevî hastalık

  • Kalbe gelen yanlış îtikâd (inanç); insanın doğruyu, gerçeği görmesine mâni olan perde; îtikâdî bozukluk ve düşünce. Dünyâya ve haramlara düşkün olma; kibir ve riyâ gibi kalb hastalığı.

maslahat

  • Bir işin hayırlı, iyi olmasına vesîle olan şey. Çoğulu, mesâlih'tir. Maslahatın zıddı mefsedet yâni bozukluktur.

mefsedet

  • Bozukluk, fenâlık, fesatçılık. Münâfıklık.
  • Fesatlık, bozukluk.

rahne / رخنه

  • Gedik, yarık. Gemilerin bordalarında veya su kesimlerinin altında mermi isabetiyle veya herhangi bir te'sirle açılan delikler, yarıklar. (Farsça)
  • Yara. (Farsça)
  • Bozukluk. Zarar. (Farsça)
  • Yarık, gedik. (Farsça)
  • Bozukluk. (Farsça)

sahafet

  • Zayıflık, bozukluk.
  • Hafiflik.

sakam

  • Hastalık, bozukluk.

sakamet

  • Bozukluk, hastalık.
  • Bozukluk, ziyan, noksan, zarar, eksiklik.
  • Keyifsizlik.
  • Dert.

sakta

  • (Çoğulu: Sakatât) Sözdeki bozukluk veya yanlışlık.

sekam

  • Hastalık. İllet. Bozukluk.

şerr ü fesad

  • Kötülük ve bozukluk. şer ve fesat.

teşvişiyyet

  • Karışıklık, bozukluk.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın