REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Bir defa ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

alik / alîk

  • Hayvana bir defada verilen yem.
  • Asılan torba.

atım

  • t. Ateşli silahların boşaltılması, atılması.
  • Kurşun menzili, kurşunun gidebildiği, yetiştiği mesâfe.
  • Silahın bir defa atılması için lâzım gelen barut vesaire.

cem-ül cem

  • Gr: Bir defa cemi'olan kelimenin tekrar bir defa daha cemi olması. (Evliya; Evliyalar gibi.)
  • Tas: Vahdet-i vücuda dalmak. Bekabillah, Cenab-ı Hak'ta fâni olmak.

def'aten / دفعة

  • Birden bire, bir defada.
  • Bir defada. (Arapça)

defaten

  • Bir defada.

doz

  • Kim: Bir maddenin bir karışıma girmesi gereken muayyen miktarı.
  • Tıb: Bir hastaya bir defada veya bir günde verilecek ilâç miktarı.
  • Ölçü, miktar.

enşat

  • Kovası, bir defa çekmekte çıkan, dibi yakın kuyu.

eyyam-ı kur'aniye

  • Kur'an-ı Kerim'e göre olan günler (...Semavatta herhangi bir kürenin kendi etrafında bir defa dönmesi ile gün; mensub olduğu seyyarenin etrafında bir defa dönmesi ile de senesi meydana gelir. Her yıldızın kendine göre bir günü ve senesi vardır. Meselâ: Şems-üş-şumusun bir günü ellibin sene ve Şi'ra

gute

  • Su içine bir defa dalıp çıkma, suya dalma. (Farsça)

hac

  • İslâm'ın beşinci şartı. Gerekli şartları kendinde bulunduran (bülûğa ermiş yâni ergen, hür, zengin, aklı başında) her müslümanın ömründe bir defâ ihramlı (dikişsiz) bir elbise ile Mekke'ye gidip Kâbe'yi ziyâret etmesi ve Arafât denilen yerde bir mikt âr durması ve bâzı vazîfeleri yerine getirmesi.

hece

  • (Hecâ) Bir defada söylenebilen, bir veya birkaç harfden meydana gelen sözcük.
  • Harfleri birer birer söyleyerek okuma.

hicce

  • Bir defa hacca gitmek.

hicri şemsi sene / hicrî şemsî sene

  • Resûlullah efendimizin hicret ederek Medîne'ye girdiği Eylül ayının 20'nci Pazartesi günü başlayan ve dünyânın güneş etrâfında bir defâ dönmesini (365,242 güneş gününü) esas alan takvim senesi.

inzal / inzâl

  • İndirmek.
  • Kur'ân-ı kerîmin, Ramazân-ı şerîf ayında Kadir gecesinde Levh-i mahfûzdan, dünyâ semâsındaki Beyt-ül-izze denilen makâma bir defâda, topluca indirilmesi.

ism-i merre

  • Def'a, kerre gibi bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil'den yapılan isim. (Darbe: Bir defa vuruş. Lem'a: Bir parlayış gibi.)

ka'de

  • Bir defa oturuş. Oturma.
  • Ist: Namazdaki bir defa oturuş. Teşehhüd için, Ettahiyyâtü duâsını okumak maksadı ile olan oturuş. Birinci oturuşa Ka'de-i ulâ, ikinciye de Ka'de-i âhire denir.

kerre

  • Bir defa. Bir adet. Bir.

kıst

  • Ölçü ve tartıda doğru davranma.
  • Pay, parça.
  • Parça parça verilen bir şeyin bir defada ödenmesi.

labirent

  • Bir defa içine girildiğinde çıkış yolu çok güçlükle bulunabilen bina. (Fransızca)
  • Çok karışık ve birbirini kesen yol. (Fransızca)

lemehat

  • (Tekili: Lemha) Bir defa göz atmalar.
  • Parıltılar, çakmalar.

lemh

  • Göz atma, bir defa bakış.
  • Parlama, parıltı.

lemha

  • Bir göz atmak.
  • Şimşeğin bir defa çakışı.

masdar-ı merre

  • Fiilin bir defa yapıldığını belirten masdar.
  • Fiilin bir defa yapıldığını belli eden masdar. Merre, kerre, lem'a, darbe gibi, "fa'le" vezninden gelen masdarlardır.

merre

  • Bir hareketin bir defa olduğunu bildiren fiil. Def'a. Kerre.

merre-i vahide / merre-i vâhide

  • Bir defa. Bir kere.

mevacib

  • (Çoğulu: Mevacibât) Maaşlar, aylıklar.
  • Tar: Yeniçerilerin üç ayda bir defa verilen ulûfeleri.

mit'em

  • Bir defalık ikiz doğuran kadın.

nabza

  • Damarın bir defa atması.

reddet

  • Güzellikler arasında nazara çarpan çirkinlik.
  • Bir defa reddediş.

sada-yı basit / sadâ-yı basit

  • Sesin, bir defa tekrarı.

şemme

  • Bir defa koklamak.
  • En küçük mikdar.
  • En küçük miktar; bir defacık koklama; Mesnevî-i Nuriye'de yer alan bir bölüm.

tarfe

  • Göz kapağının bir defa kapanıp açılması.
  • Göz kırpmak.
  • Bir yıldız ismi.
  • Ayın bir menzili.

tatallüb

  • Bir defa daha istemek.

tavır

  • (Tavr) Suret. Hareket, hal, vaziyet.
  • Bir kerre, bir defa.
  • İki şey arasındaki had ve fasıla.
  • Kader.
  • Miktar.

tefarik-ul asa / tefarik-ul asâ

  • Bir atasözüdür. Bu darb-ı mesel hakkında meşhur Kamus Tercümesi'nde hülâsaten şu mâlumat var: "Arab'dan fakir bir kadının zaif ve gayet huysuz bir oğlu varmış. Yaptığı müteaddit kavgalarda meselâ bir defasında burnunu, bir defasında kulağını, bir defasında dudaklarını kesmişler. Her bir defasında da

tefennün-i fi-l ibare / tefennün-i fi-l ibâre

  • Bir defa söylenilmiş olan bir sözü ikinci defa söylemek icabederse, o aynı kelimeyi tekrarlamamak için başka kelime veya sözle aynı mânâyı ifade etme san'atı.

tenzil / tenzîl

  • İndirmek, indirilmek; Allahü teâlâ tarafından indirilen kitab, Kur'ân-ı kerîm. İnzâl kelimesinde bir defada indirmek mânâsı bulunduğu halde, tenzîlde azar azar indirme mânâsı vardır. Kur'ân-ı kerîm Levh-i mahfûzdan Beyt-ül-izze (Kur'ân-ı kerîmin bir bütün hâlinde indirildiği ve dünyâ semâsında bulun

vak'a

  • Hâdise. Olup geçen şey. Mes'ele.
  • Birini bir defada yere düşürmek.
  • Muharebe.
  • Vuku bulan.

yekbar

  • (Yekbâre) Bir defa, bir kere. Bir defada. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın