Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Bildirmek
ifadesini içeren
76
kelime bulundu...
ala / alâ
Gr:Arabçada harf-i cerdir. Buna isim diyen de olmuştur. Müteaddit mâna ile kelimenin başına getirilir; manevî istilâ ve tefevvuk bildirmek için ekseriyâ mecrurunu istilaya delâlet eder. Bazan mecrurunun mukabiline müstâli olur. (maa) gibi müsahabet için gelir. (lâm) gibi tâlil için olur. Müc
arz-ı hacet / arz-ı hâcet
İhtiyacını, muhtaç olduğunu bildirmek.
arzıhal
Durumunu bildirmek.
arzıhal etmek
Durumunu bildirmek.
besbese
Haberi yaymak.
İşini halka bildirmek.
beyan / beyân
Açık olmak, açıklamak, bildirmek. Konuşma, yazma, anlama, anlatma, ifâde etme.
beyan-ı ifhamiye
Bildirmek ve anlatabilmek için yapılan açıklama.
beytullah
Mekke-i mükerremede Mescid-i harâmın ortasında bulunan mukaddes binâ. Kâbe-i muazzama; müslümanların kıblesi; Fazîlet ve kıymetini bildirmek için Beytullah buyurulmuştur.
Câmi, mescid.
bi
İstek bildirmek için emir sigasının başına getirilr. Meselâ:
(Farsça)
bi'at / bî'at
Sözleşme, söz verme, teslimiyet.
Devlet başkanı durumunda olan kimseye, senin başkanlığını, idâreciliğini kabûl ettim, iyi ve faydalı her sözüne itâat edeceğim, şeklinde söz vermek, bağlılığını bildirmek.
biat
Bağlılığını, itimadını bildirmek. Birisinin hakemliğini veya hükümdarlığını kabul etmek. El tutarak bağlılığını alenen izhar etmek. Bağlılığını tazelemek.
Rey vermek.
bilamazeret / bilâmazeret / بلامعذرت
Mazeretsiz, özür bildirmeksizin.
(Arapça)
cebrail aleyhisselam / cebrâil aleyhisselâm
Dört büyük melekten biri. Peygamberlere vahy getirmek, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli melek. Buna Cibrîl, Rûh-ul-emîn, Rûh-ul-kuds, Nâmûs-ı ekber de denir.
cümle-i ihbariye / cümle-i ihbâriye
(Cümle-i haberiye de denir) Bir hâdiseyi, bir nesneyi bildiren cümle. Bunun zıddı: cümle-i inşâiyedir; emir ve nehiyleri bildirmek gibi.
emr-i bi-l-maruf, nehy-i anil-münker
Dinin emirlerini, Kur'âni ve İslâmi hakikatleri neşretmek ve bildirmek, men'edilen şeyleri de yaptırmamak. İyiliği, İslâmi hususları emretmek ve teşvik etmek, kötülüğü men'edip yaptırmamağa sevketmek. (Fakat bu kudsi vazifeyi âdabına itaat ve riâyet ederek ifâ etmek lâzımdır, zirâ bu itaat da dinimi
ermiya aleyhisselam / ermiyâ aleyhisselâm
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hârûn aleyhisselâmın neslindendir. Mûsâ aleyhisselâmın dîninin hükümlerini bildirmekle vazîfelendirilmişti.
ezan / ezân
Namaza dâvet ve vahdaniyet-i İlâhiyyeyi ve hakaik-ı İslâmiyyeyi âleme, kâinata ilân etmek için minare ve emsali mahallerde edilen nidâ. Kamet getirmek.
Bildirmek.
Bildirmek. Namaz vakitlerini bildirmek, müslümanları namaza dâvet etmek (çağırmak) için yüksek bir yerde belli olan Arabca kelimeleri sırası ile okumak.
feya sübhanallah / feyâ sübhanallah
Ey her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah mânâsında bir şeyin tuhaflığını bildirmek için şaşkınlık ifadesi olarak kullanılır.
hades
(Hads) Sür'atle idrak etmek. Zan ve tahmin eylemek. Fikrini, re'yini bildirmek. Bir sözün mâna ve mefhumunda, bir hususun vaz' ve üslubunda başka tarz tasavvur eylemek.
hamd
Övgü, medh.
Allah'a şükran hislerini bildirmek.
haşmetmeab
Haşmetli, haşmet sahibi mânâlarına gelir ve eskiden padişahlara karşı hürmet bildirmek için kullanılırdı.
i'la-yı kelimetullah
Allah kelâmının, İslâmiyetin ulviyetini ve hakikatlarının kıymetini bildirmek ve yaymak. Hakaik-ı Kur'âniye ve imâniyenin neşir ve tâmimine cehd ile çalışmak.
i'lam
Bildirmek. Belli etmek. Anlatmak.
Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısı.
i'tiraz
(İtiraz) Kabul etmediğini bildirmek. Bir fikir veya işin olmasını kabul etmemek.
Men' eylemek. Men' olmak.
iblag
Bildirmek. Yetiştirmek. Haberdar etmek. Göndermek.
iblağ etmek / iblâğ etmek
Bildirmek, haberdar etmek.
iddianame / iddiânâme
İddia yazısı; savcının, yapılan soruşturmalar neticesinde tutuklu hakkındaki suçlamalarını bildirmek üzere mahkemeye sunduğu yazı.
idra
Def etmek.
Bildirmek. Bildirilmek.
ifham
Bildirmek. Anlatmak. Maksadı bildirmek.
ifham etmek
Anlatmak, bildirmek.
ifta / iftâ
Fetvâ vermek, dînî bir mes'elenin hükmünü sözlü veya yazılı olarak bildirmek.
ihbar / ihbâr / اخبار
Bildirme, haber verme.
(Arapça)
İhbar etmek:
Bildirmek, haber vermek.
(Arapça)
ilham etmek
Kalb yoluyla bildirmek.
ilmihal / ilmihâl
"Hâl ilmi" mânâsında herkese gerekli olan dinî hükümleri bildirmek maksadıyla yazılan kitaplara verilen isim.
iş'ar / iş'âr
Yazı ile haber vermek. Anlatmak, bildirmek.
Yazı ile haber verme.
Anlatmak, bildirmek.
iş'ar etmek
Bildirmek.
işaret
Bir şeyi bir vasıta ile (el, göz, kaş veya parmakla) göstererek bildirmek.
Nişan, alâmet, belli bir iz.
Ist: Doğrudan doğruya olmadan, hatırlatma suretiyle verilen emir.
isnad
Bir söz veya haberi birisine nisbet etmek.
Peygamberimiz'in (A.S.M.) sözlerini sırası ile kimlerden nakledildiğini bildirmek.
Bir nesneye, bir şeye dayanmak.
Birisi için, bir şeyi yaptı demek. İftira etmek.
istiskal
Ağır bulup hoşlanmadığını anlatmak. Soğuk muamele ederek sevmediğini bildirmek.
ıtkname
Azad edilmiş olan köle veya cariyeye azad edildiklerini bildirmek üzere verilen vesika.
izan
Bildirmek.
Ezan okumak.
kade
Gr: Yardımcı fiillerdendir. Cümlede ifade edilen hükmün yaklaştığını bildirmek için söylenir. Mübtedâ ile haberin başına gelerek, birincisini isim adı ile merfu' kılar, haberini de mansub eder. Bu gibi fiillerin haberi muzâri olur.
malumu ilam / malûmu ilâm
Bilineni bildirmek.
münezzeh
Kusur, eksiklik ve muhtâçlıktan uzak. Allahü teâlânın noksan sıfatlardan uzak olduğunu bildirmek için kullanılan bir tâbir.
nida-yı ihtiyac / nidâ-yı ihtiyac
İhtiyacı olduğunu bildirmek.
peygamber
İlâhî hakikatları insanlara bildirmek ve onlara örnek olmak üzere Allah tarafından tayin edilen, vahiy yoluyla sahip olduğu ilmini yaşayıp neşreden mübarek zatların umumî ismi.
propaganda
Bir fikri veya malı herkese bildirmek veya kabulü için yapılan ilân. Çok kıymetli olduğu veya olmadığı hâlde bir şeyin kıymetini arttırmak maksadiyle yapılan konuşma veya ilânat.
(Fransızca)
rivayet / rivâyet
Bir şeyi haber vermek veya haber verilen şey.
Nakletmek, bildirmek.
rıza vermek
Râzı olduğunu ve istediğini bildirmek.
sakalan / sakalân
İnsanlar ve cinler.
Kıymetlerini bildirmek için, Kur'ân-ı kerîm ve Ehl-i beyte (yâni Peygamber efendimizin akrabâlarına) verilen isim.
secde
Allah'ın (C.C.) huzurunda yere kapanış. İbadet ve Allah'a (C.C.) memnuniyetini ve itaatini bildirmek veya şükretmek için yere kapanarak alın, burun ucu, eller, dizler ve ayak uçları yere gelecek şekilde yapılan en büyük tazim ifade eden hareket. Namazın bir rüknü.
şehadet / şehâdet
Birinin başkasında hakkı bulunduğunu bildirmek için, hâkim karşısında ve iki hasmın yanında, şehâdet ederim diyerek haber vermek.
Şehîdlik, şehîd olmak.
şikayet
Sızlanma, sızıltı.
Haksız olan, haksız iş yapan bir kimseyi üst makama bildirmek.
ta'mimen
Ta'mim suretiyle. Herkese bildirmek suretiyle.
ta'rif
(İrfan. dan) Bir şeyi belli noktalar ve işaretlerle inceden inceye anlatıp bildirmek, tanıtmak. Kavl-i şârih.
Bir maddeyi bütünüyle bir ibare halinde anlatmak.
Gr: Bir ismi marife etmek.
Arafat'ta vakfe yapmak.
taazzür
Özür bildirmek.
Güçleşmek Güç olmak.
tafsil
Etraflı olarak bildirmek.
Açıklamak, şerh ve beyan etmek. İzah etmek.
tahdis
(Hudus. dan) Söylemek. Anlatmak. Rivayet etmek.
Şükür ve teşekkür ile bildirmek. Görülen iyiliği herkese söylemek.
Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sözünü tekrarlamak.
tahdis-i nimet
Cenab-ı Hakk'a karşı şükrünü edâ etmek ve teşekkür etmek maksadiyle nâil olduğu nimeti anlatmak, onunla sevincini ve şükrünü bildirmek.
takbih / takbîh
Çirkin görmek, beğenmemek, kabahatli bulmak, kötü gördüğünü bildirmek.
takdis
Büyük hürmet göstermek. Mukaddes bilmek.
Cenab-ı Hakk'ın kusursuz, pâk ve her hususta noksansız olduğunu bildirmek, söylemek ve Allah'a (C.C.) şükretmek.
takrir
İyi ifade etmek. Bildirmek.
Ağzından anlatmak.
Yerleştirmek. Kararlaştırmak. Yerini belirtmek.
Resmî olarak yazı ile bildirmek.
Tapuda, mülkünü başkasına sattığını bildirmek.
Siyasî nota.
tasrih etmek
Açıklamak, açıkça bildirmek.
tavzih
Açıklamak, açık olarak bildirmek.
te'diben
Te'dib suretiyle, te'dib için. Haddini bildirmek için.
tebliğ
Ulaştırmak. Götürmek.
Bildirmek.
Eriştirmek.
tebliğ buyurmak
Bildirmek.
tebliğ etmek
Bildirmek.
tebliğ eylemek
Bildirmek.
tebrik
Bir kimseyi eriştiği bir iyilikten dolayı "Bârekellâh" diye sevincini bildirmek. Mübarekliğini, Cenab-ı Hakk'ın onu muvaffak kıldığını söyleyerek ta'ziz etmek.
tefhim
Anlatmak. Bildirmek.
temcid / temcîd
Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünü bildirmek. Tazim ve sena etmek.
Ağırlamak.
Sabah namazı vaktinden evvel minarelerde belli makamlarda söylenen ilâhi, niyaz.
Allah'ın büyüklüğünü bildirmek. Ta'zim ve senâ etmek. Ramazan'da sahura kalkmak.
teşekkür
Yapılan iyilikten memnun kalındığını bildirmek için söylenen şükür ifadesi.
Şükür etmek.
Birisine karşı "Sağ ol, var ol, ömrüne bereket" gibi söylenen minnet sözleri.
teşri' eylemek
Dinî emir ve yasakları bildirmek. Kanun bildirmek. Bir emrin kanun gibi tatbikini istemek.
tevrih
Bir hâdisenin veya konuşmanın tarihini yazmak. Vakit bildirmek.
tezkere
Pusla, betik.
Herhangi bir konuda izin verildiğini bildirmek için hükümetten alınan kâğıt.
(Tezkire) Pusula.
Herhangi bir iş için izin verildiğini bildirmek üzere alınan resmî vesika.
Bazı meslek sahipleri için yazılan, o şahsın şahsî ve meslekî durumu hakkında bilgi. Biyografi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hak-i pay
Feyz
mecmu-u ayet
üftade
TEDAFU
cenah
tahsil
iklim
eşhar
sadis
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Bildirmek
Tanımak
Çaresiz
Tam olmak
Çeviri
tahsil
Dengesiz
Icerde
Kutlu
Hey'eti