LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Bed kelimesini içeren 82 kelime bulundu...

a'mal-i bedeniye / a'mâl-i bedeniye

  • Bedenle yapılan ameller; namaz gibi.

a'rabi / a'râbî

  • Bedevi arap.

aktar-ı beden / aktâr-ı beden / اَقْطاَرِ بَدَنْ

  • Bedenin her tarafı.
  • Bedenin her tarafı.

akvam-ı bedevi / akvâm-ı bedevî

  • Bedevî kavimler; çölde yaşayan kavimler, topluluklar.

arabi / ârâbî

  • Bedevî. Çölde yaşayan köylü.

ashab-ı kalib / ashâb-ı kalib

  • Bedirde öldürülüp kuyuya atılmış olan müşrikler.

asr-ı bedeviyet

  • Bedevîlik asrı, dönemi.

azamet-i bedeniye

  • Bedenin büyüklüğü.

barimetri

  • Beden ölçümü yardımıyla hayvanların ağırlığını tayin etme. (Fransızca)

bedavet / bedâvet

  • Bedevilik, göçebelik; şehirlilikten uzak köy ve göçebe hayatı.
  • Bedevilik, göçerlik.

bedbini / bedbinî

  • Bedbinlik, kötümserlik, ümitsizlik, fenâ görürlük. (Farsça)

bedelat / bedelât / بدلات

  • Bedeller. (Arapça)

bedelen

  • Bedel ve karşılık olarak.

bedeni ibadet / bedenî ibadet

  • Bedene ait, bedenle yapılan ibadet—namaz gibi.

bedestan / bedestân / بزستان

  • Bedesten. (Farsça)

bedeviyane / bedeviyâne

  • Bedevilere uygun şekilde, çölde yaşayanlar gibi. (Farsça)
  • Bedevice, çölde yaşayanlar gibi.

bedeviyet

  • Bedevilik, medeniyetten uzaklık.
  • Bedevîlik, göçebelik.

bedii / bedîî

  • Bedi' ve güzel olan. Ebedî ve güzel olan. İlahî ve güzel eserlere müteallik bulunan.

bedir muharebesi

  • Bedir Savaşı; Peygamberimizin (a.s.m.) Medine'ye hicretinden sonra, 624 tarihinde Mekkeli müşriklerle yapılan ve Müslümanların galibiyetiyle sonuçlanan savaş.

bedr

  • Bedir, dolunay.

bedr muharebesi

  • Bedir, Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bir yer olup; Hz. Peygamber Efendimizin hicretinin ikinci senesi orada Kureyşîlere karşı kazandıkları muzafferiyetle meşhurdur. Bedir, bir ovanın kenarında olup Mescid-ül Gamame isminde bir câmi ve Bedir muharebesinde şehid olan sahabelerden 1

bezistan / bezistân / بزستان

  • Bedesten. (Arapça - Farsça)

bila bedel / bilâ bedel

  • Bedelsiz, karşılıksız.

bila-bedel / bilâ-bedel

  • Bedelsiz. Ücretsiz, meccanen.

bilabedel / bilâbedel

  • Bedelsiz.

büdela / büdelâ

  • Bedeller. Ricâlü'l-Gayb denilen Allahü teâlânın insanlardan gizlediği evliyâ zâtlar. Bedîl'in çokluk şeklidir. Ebdâl de denir.

büsul

  • Beddua, lânet.

cesed / جسد

  • Beden.
  • Beden.

cihazat-ı bedeniye

  • Bedendeki organlar.

cisim

  • Beden.

cism ü can / cism ü cân

  • Beden ve ruh.

cismani alem / cismânî âlem

  • Beden dünyası.

cismaniyet / cismâniyet

  • Bedenle, maddî vücutla ilgili oluş.

cismen / جسما

  • Beden olarak.
  • Bedenen. (Arapça)

cürub

  • Beddualar, bed ve kötü dualar, fenâ sözler.

ebdal / ebdâl

  • Bedeller. Dünyânın nizâmı, düzeni ile vazîfeli olup, Allahü teâlânın insanlardan gizlediği büyük zâtlar. Biri vefât edince, yerine başkası getirildiğinden bu isimle anılmışlardır. Bunlara Ricâlü'l-Gayb da denir.

ebdan / ebdân / ابدان

  • Bedenler. (Arapça)

ecza-yı bedeni / ecza-yı bedenî

  • Bedenin parçaları, organlar.

endam / endâm

  • Beden, boy.

fenn-i menafi-ül a'za

  • Bedendeki âzâların, uzuvların faydalarını anlatan ilim.

gade

  • Bedeni yumuşak olan kadın.

gazve-i bedir

  • Bedir Savaşı.
  • Bedir Gazvesi. Bedir Muharebesi.

gusül

  • Bedenin her yerini yıkamak biçimindeki temizlik.

hadise-i bedeniye / hâdise-i bedeniye

  • Bedende var olan bir rahatsızlık.

haps-i beden

  • Beden hapsi.

hiss-i nefs-i cisim

  • Bedene ait nefsani duygu.

hüceyrat-ı bedeniye / hüceyrât-ı bedeniye

  • Beden hücreleri.

hüceyre-i beden

  • Bedeni oluşturan hücrecik.

ibadet-i bedeniyye / ibâdet-i bedeniyye

  • Beden ile yapılan ibâdetler.

idare-i beden

  • Bedenin idaresi.

idman-ı beden

  • Beden idmanı, jimnastik.

istibda'

  • Bedi' ve güzel bulma.

kaziyye-i bedihiyye

  • Bedîhî kaziyye, isbata muhtaç olmayan açık hüküm.

kurb-i ebdan / kurb-i ebdân

  • Bedenlerin birbirine yakın olması.

kuvve-i bedeniye

  • Beden gücü.

la'net

  • Bedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek.

lanet / lânet

  • Beddua.

leda

  • Beden.

lisan-ı hal ve kàl

  • Beden ve konuşma dili.

lisan-ı hal ve kal / lisan-ı hâl ve kal

  • Beden ve konuşma dili.

mabsara

  • Bedihî ve zâhir olan hususlar. Açık ve meydanda olan hususlar.

maddi hastalık / maddî hastalık

  • Beden hastalığı.

maddi temizlik / maddî temizlik

  • Bedenin, elbisenin ve oturulan yerin temizliği.

meccanen / meccânen

  • Bedava, parasız.

meccani / meccanî

  • Bedavacı. Parasız.

meşakkat-i bedeniye

  • Bedenen çekilen zorluklar, sıkıntılar.

mesalih-i beden / mesâlih-i beden

  • Bedene gerekli ve faydalı işler.

meşyum

  • Bedeninde beni olan, benli adam.

mühebbel

  • Beddua olunmuş.

nefsani / nefsanî

  • Bedenî arzu ve isteklerle alâkalı. Zaruret olmadığı hâlde keyf için olan istek ve arzuya ait. Kendine ait ve mensub.

riya-yı mütecessid / riyâ-yı mütecessid

  • Beden giymiş ve gözle görülür hale gelmiş gösteriş.

satih / satîh

  • Bedeni kemiksiz etten ibaret olan hilkat garibesi bir kâhin, falcı.

şekt

  • Bedel etmek, karşılık vermek.

tasavvuf

  • Beden ve ruhun eğitilmesiyle bazı mânevî mertebelerin katedilmesini sağlayan yol.

tebdil-i beden

  • Beden değiştirme.

tedbirü'l-ceset

  • Beden eğitimi.

uzvi / uzvî

  • Bedensel.

veresiye satış

  • Bedelini, parasını sonra ödemek üzere yapılan alış-veriş.

za'r

  • Bedende kılın az olması.

zerrat-ı bedeniye / zerrât-ı bedeniye

  • Bedendeki zerreler.

zerrat-ı cisim / zerrât-ı cisim

  • Bedenin zerreleri, hücreleri.

zerrat-ı vücud / zerrât-ı vücud / zerrât-ı vücûd

  • Beden zerreleri.
  • Bedeni oluşturan zerreler, atomlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın