Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Bakır
ifadesini içeren
51
kelime bulundu...
amid / âmid
Diyarbakır'ın önceki adı.
ayn-ül kıtr
Bakır kaynağı.
azra / azrâ / عذرا
Bâkire.
(Arapça)
bakır
Çobanları ile beraber olan sığır sürüsü.
Geniş.
Aslan.
Göz damarı.
Hz. Hüseyn'in (R.A.) torunu İmâm-ı Bâkır'ın bir lâkabı.
çengar
Yengeç.
(Farsça)
Bakır pasından yapılan yeşil boya.
(Farsça)
duşize
(Çoğulu: Duşizegân) Kız, bâkire. El değmemiş.
(Farsça)
fakfon
Kim: Çinko, nikel ve bakırdan yapılan gümüş görünüşünde bir halita.
fels
(Füls) (Çoğulu: Fülüs) Pul, Bakır para.
Balık pulu.
Bakır para, pul.
filiz
Ağaç ve çiçek fidanı, taze sürgün.
Eritilip temizlenmemiş olan altun, gümüş,demir, bakır gibi külçe, ham maden.
Erimiş bakır.
füls-i ahmer
Bakır sikke, kızıl mangır.
fülus / fülûs
(Tekili: Fels) Bakır paralar.
Balık pulu.
Bakır paralar.
fülus-u felsefe / fülûs-u felsefe
Felsefenin bakır paraları, kuruşları; felsefenin kıymetsiz malları.
gürz
Silâhın icadından evvel kullanılan bir harp âleti. Gürz, yekpare veya yalnız baş tarafı demir ve bakırdan, sapı ise ağaç ve demirden olan bir nevi topuzdur. Gürzün Türkçesi "bozdoğan" dır. Bozdoğan bir cins yırtıcı kuştur. Gürz, bozdoğanın kafasına benzediği için bu adla anılmıştır. Gürzün baş kısmı
haraid
(Tekili: Harîde) Kızlar, bâkireler.
Delinmemiş inciler.
helali / helalî
Bürüncük ve pamuk karışımından yapılan bir cins yeli bez.
Yaldızlı bakırdan vaya tahtadan mahfazası olan eski sistem saat.
Helâl ile alâkalı olan.
hilali saat / hilalî saat
Kalıbı gümüş olmayıp bakır veya tombak olan eski saatlere verilen addır.
ibrik
(Çoğulu: Ebârik) Topraktan, tenekeden, hattâ bakırdan, gümüşten, altundan yapılan emzikli su kabı.
Abdest almağa, çay, kahve v.s. yapmağa yarayan ayrı ayrı ve türlü türlü kaplar.
İyi ve parlak kılıç.
ifrazciyan
Darphanede sikke (para) kesenler. Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir.
izabe-i nuhas / izâbe-i nuhas
Bakırın eritilmesi.
izabe-i nühas
Bakırın eritilmesi.
jengar
Kir, küf, pas.
(Farsça)
Bakır pası.
(Farsça)
jengari / jengarî
Bakır yeşili. Bakır pası renginde olan boya.
(Farsça)
karavana
Bakırdan yayvan yemek kabı.
Kışla, okul, hastahane gibi müesseselerde tevzi edilecek yemeği içine koydukları kap.
İnce ve yassı elmas.
Atışta hedefe vuramama.
kıtr
Erimiş bakır.
Erimiş bakır.
Erimiş bakır.
küliçe-i nühas
Bakır külçesi.
kumkuma
(Çoğulu: Kamâkım) İçine mürekkep, zemzem gibi şeyler konulan yuvarlak testi.
Bakır şişe, bakır ibrik.
kürsüf
Evlenmemiş (bâkire) kızların yalnız hayz zamânında, evli veya dul kadınların ise her zaman, edep yerine koydukları ve koku sürdükleri bez veya saf nebâtî pamuk.
lenger
Gemiyi yerinde sâbit kılmak için denize atılan zincir ucundaki büyük demir çapa.
(Farsça)
Bakırdan yayvan ve kenarları genişçe sahan veya tepsi.
(Farsça)
lengeri / lengerî
Büyük bakır sahan, lenger.
(Farsça)
maden-i nühas / mâden-i nühas
Bakır madeni.
magşuşe
Gümüş ve bakır karışığı akçe.
menatık-ı duşize-i tahayyül
Tahayyülün bâkir mıntıkaları.
micmer
İçinde tütsü yakılan bakır yahut bronzdan küçük şamdan şeklindeki aletin adıdır. "Buhurdan" da denilir.
migfer
Ateşli silâhların icadından evvel, muharebede kılıç, mızrak ve ok gibi harp âletlerinden korunmak için başa giyilen bir nevi başlık idi. Miğfer, zırh ile beraber bir bütün teşkil ederdi. Osmanlı miğferleri çeşitli şekillerde olmakla beraber genel olarak iki kısma ayrılırdı. Bir kısmı ince bakırdan,
mihamme
Küçük bakır ibrik.
mis
Bakır.
(Farsça)
mühl
Erimiş bakır.
Potada eritilen maden.
Yağ tortusu.
nahhas
Bakırcı.
nebehrece
Geçmez bakırlı para. Sahte akçe.
Her nesnenin kötüsü.
nuhas / nuhâs
Bakır. Bakır para.
Kızgın mâden.
Kıtr. Ateş. Tunç ve demir döğülürken sıçrayan şerâre.
Dumansız alev.
Bir şeyin aslı.
Tütün.
Bakır.
nühas
Bakır.
Duman.
Bakır.
nuhasi / nuhasî
Bakırlı, bakırla alâkalı, bakırdan.
sad
Bakır.
Toprağa ağnayan horoz.
Devenin başında olan bir hastalık.
şebe
Bakırla çinko madeninden yapılan pirinç.
Benzeme, müşabehet.
şebeh
(Şibih) Benzer, nazir, benzeyen şey.
Bakır ile çinkodan karıştırılıp yapılan pirinç madeni.
settuka
İki tarafı gümüş ve içi bakır olan akça.
siper-i saika / siper-i sâika
Yıldırımdan korunmak için gemilerle, minarelere ve büyük binalara konan âlet. Paratoner.Gemilerde direklerin şapkalarına konulur ve üzerlerine, bir ucu denize kadar sarkıtılmış bakır tel bağlanır. Direkleriyle teknesi ağaç olmayan gemilerde tel yoktur. Telin gördüğü nakil hizmetini geminin demir kıs
sufr
(Sıfr) : Bakır. Tunç.
tal
Bakır veya gümüş tepsi.
(Farsça)
(Parmaklara takılan) zil.
(Farsça)
tubal
Kızmış bakırdan ve kızmış demirden çekiçle vurulduğunda kopup dökülen parça.
zengar / zengâr
Bakır pası nev'inden bir mâden. Boyacılar kullanılır. Öldürücüdür. Yeşil renktedir.
Pas, bakır pası.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sâcid
cülcül
نص
mezûn
atiye
lugat
Mekkî
Taşhif
Dil-ârâ
nam
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Bakır
medeniyyet
Teres
ağlama
vakya
YER
Güzel koku
Zâhir
hz. hüseyin
Kumaşlar